• bjk'ya 8jk diyenlerin cumartesi günü üçü almasının sonrasında bir de o üçün birini aldıkları maç olmuştur
    (bkz: kapak)
  • liverpool deplasmanında 8-0 kaybedilen maçtan 3-4 gün önce beşiktaş, fenerbahçe ile karşılaşmıştı. batuhan'ın higuen'e pas atmayarak gol kaçırması, sonrasında "kral yapmayacaksın, kral olacaksın!" türü açıklamaları ile kadro dışı kaldığı bir maçtı bu. son dakikalarında higuen'in attığı golün sayılmadığı bir maçtı. beşiktaş yönetimiyle, futbolcusuyla ve taraftarıyla tamamen çökmüş bir vaziyetteydi. hatta demirören bir dahaki lig maçına paf takım ile çıkmaktan filan bahsediyordu. sonra o kafası karışık moralsiz takım, daha öncesinde marsilya ve beşiktaş'tan aldığı mağlubiyetlerle gruptan çıkma şansını zora sokmuş olan bilenmiş, kudurmuş bir liverpool'dan 8 gol yemişti..sonrasında lig'de 2-1'lik sivasspor mağlubiyeti takip etmişti bu olayları..

    ve şu an beşiktaş'ın yine deplasmanda bir ingiliz takımı ile maçı var. tesadüf ki yine öncesinde zorlu ve kritik bir fenerbahçe maçı oynadı(bir tasadüf te beşiktaş'ın, manchester maçı sonrası sivasspor ile karşılaşacak olması). fakat bu kez temiz bir derbi oldu ve beşiktaş net bir skorla kazandı. bu galibiyet taraftar ile yönetimi bir nebze olsun barıştırdı, futbolcuların üzerlerindeki baskıyı atmalarını ve güvenlerini yeniden kazanmalarını sağladı. ne bileyim, mustafa denizli maç kazanmak istiyorsa bobo'yu her maç ilk onbir'de oynatması gerektiğini bile anlamıştır belki..

    herneyse,

    bu kez farklı olacak, inanıyorum. bu kez beşiktaş moralli. bu kez beşiktaş diri. bu kez beşiktaş'ın defansı güçlü ve bu kez gökhan zan yok.

    ben iddaa'da beşiktaş'ın galibiyetine yatırıcam. umarım götümde patlamaz.
  • bu maçtan sonra alex ferguson derhal istifa etmelidir. böyle bir takım düzeni, böyle bir savunma anlayışı yok.

    ee mr. ferguson burası avrupa, benzemez ananızın premier league'ine.
  • 1. bu maça gelirken herhangi bir fenerbahçe maçı sonrası şampiyonlar ligi maçıyla özdeşleştirmemiz gerekiyorduysa, özdeşleştirilecek maç, liverpool değil, barcelona maçı olmalıydı. çünkü liverpool öncesi fener maçını 2-1 kaybetmiştik, oysa barça maçı öncesinde de aynı skoru alarak 3-0 yenmiştik feneri. bu anlamda 8-9 yer diyen arkadaşlarımız tarihten çaktılar maalesef.

    (bkz: 16 eylül 2000 beşiktaş fenerbahçe maçı)
    (bkz: 19 eylül 2000 beşiktaş barcelona maçı)

    2. ne golü attığımız an, ne rüştü'nün devleştiği an, benim gözlerim ibrahim toraman sakatlanıp da sedyeyle çıktığında, yani beşiktaş göbekteki iki adamdan birini kaybettiğinde, oyunun durmadığı 3-5 dk. boyunca topu taca atıp, erhan'ın oyuna girmesini sağlamayı düşünmediklerinde doldu. bir haftadır, emre sakatlandıydı da sakat sakat oynarken golü yedik diye ağlayıp duran ezeli rakibimizin taraftarlarına duyrulur.

    3. ilhan mansız'a 6 yıl önce ikinci sarı kartını gösteren hakem de maldı, bugün tek sarı kartını düdüğü duymadığı bariz belli olan batuhan'da kullanan hakem de maldı. bu kuralı uygularken belirli bir oranda da zeka süzgecinden geçirmek gerekiyor pozisyonu.

    4. defansif anlamda gerçekten başarılı olan, ve bu sezonki hiçbir sorunu defansından kaynaklanmayan şu takımın 5-10 arası gol yiyeceğini düşünen dallamalara söyleyecek söz bulamıyorum, aslında gerek de yok sanırım, üzerine düşen kapağı almışlardır onlar. o arkadaşlar ki temel zeka seviyesinden de çaktılar.

    5. teknik direktör olsaydım, ne olmuş ne bitmiş bakmadan bu maça ben de yedek kadroyla çıkardım alex ferguson gibi. gönül ister ki beşiktaş da bir gün gruptan çıkmayı 4. maçta garantilesin de manchester maçına yedeklerle çıksın.

    6. beşiktaş candır.

    edit:
    7. bir 7 vardı neydi neydi diyorum sabahtan beri. şimdi burada bir tarafta ibo-iso, öteki tarafta kaş-dağ artı 2 stoper 2 de alman, toplam 8 defans oyuncusuyla başlamış, böyle oyun mu olurmuş diyen bazı arkadaşlarımızı da gördüm. ulan ne ibo tam bek, ne ismail tam bek, ne ekrem dağ bek. hiç mi oyunu iki yönlü oynayan oyuncu kalıbını duymadın aslanım. ibrahim üzülmez geldiğinde amc oynuyordu, aç barcelona maçındaki pozisyonuna bak. yahu saydıracam diye bu kadar küçültmeyin kendinizi, rica ederim..
  • beşiktaş'ımızın manu'yu ingiltere'de yıktığı gol dakikalar 19:03'ü gösterirken atılmıştır. bu maçı ve tello'nun golünü unutulmaz kılacak bambaşka bir detay..

    (bkz: beşiktaş'ın maç saati 19 03 iken gol atması)

    zamanın ötesinden edit: bazen bu zamanın ötesi kurumunu gerçekten anlamıyorum..
  • fitbol entrylerini girmem pek. çok alakam da yok zaten galatasaray-fenerbahçe ve galatasaray'ın avrupa kupası maçları dışında futbolla. yalnız bu maç bir acaip geldi bana. maçı fransa'da 2 fransız, 1 iskoç, 1 alman ile beraber bir ingiliz barında seyrettim. tahmin edilebileceği üzere benimle beraber maçı izleyen herkes mançester'i tutuyordu. ben de maç öncesi, önemli olan güzel futbol, bol gol olur inşallah gibi bir takım adamsendeciliklere başvurup, olası bir mağlubiyetin önlemini alıyordum kendi kafamda. iskoç olan ve ingiltere'den nefret eden arkadaşımın biraz beşiktaş'ı tutmasını beklerken ben, o da ferguson iskoç, carrick iskoç diye onları tutunca iyice yalnız kalmıştım. hele, bir de daha maç başlamadan sarhoş olan kırmızı suratlı ingilizlerin barda "fok dat tiğm!", "go mançesta!" laflarını işittikçe, iyice konuyu dağıtmaya yöneldim ama başarılı olamadım tabii. beşiktaş'ın grupta bir puanı olması ve mustafa denizli'nin 10 maçlık şampiyonlar ligi karnesinde 9 mağlubiyet, 1 beraberlik bulunması bu hareketlerimin kılıfını hazırlarken, ulan nerden geldim bu heriflerle bu maça sorusunu da daha bir içten sormaya başlamıştım.

    nihayet maç kadroları açıklandığında ben mançester'de pek çok oyuncuyu tanımıyordum ve dedim ki hah işte bu belki bir işarettir. sonra iskoç olan pek sevdiğim ama ağzını çemçürderek konuştuğu için anlamakta zorlandığım eleman, bu gençler çok iyi, bunlar şöyle sikertecek avrupa'yı, böyle dağıtacak piremiyer ligi deyince ufaktan korktum yine ama hiç belli etmedim. efendi gibi biramı içip, hooliganizmin ne kadar kötü olduğundan dem vurdum. kimse anlam veremedi tabii buna. sonra beşiktaş'ın çelsi'yi londra'da yendiğinden bahsettim. kimse hatırlamadı. ama spiker ha bire beşiktaş'ın son geldiğinde ingiltere'de 8 tane yediğini, leeds'in de beşiktaş'a 6 tane yapıştırdığını söyledikçe bardaki ingilizlerin kahkahası daha da arttı. maç başlamak üzereyken hadi bahis oynayalım diye bir laf çıktı alman kızın ağzından. niye oynayalım ki lan bahis? skor üzerine oynanacaktı bahis. iskoç çocuk 4-0 mençester dedi. bu radikal harekete frenkler 2-0 ve 3-1 ile cevap verirken, alman kız 4-1 ile rest dedi. bakışlar üstüme toplanmışken ben 1-0 beşiktaş kazanacak dedim. güldüler, cidden ne senin skorun onu yazalım dediler, gaza gelen ben 2-0 beşiktaş kazanır dedim. halbuki ilkokuldaki öğretmenim içinden ilk geçen cevap en doğrusudur diye öğretmişti ama eşşek sıpası olan ben bu bilgiyi iyice hatmedememiştim işte. emin misin dediler. uzatmayın dedim, 2-0 beşiktaş alır, goller de bobo ve fink'ten gelir. benim galatasaray'lı olduğumu bilen bu grup, var seni gidi milliyetçi bakışı atıp eğlenirken, ben de, ulan var mı acaba içimde bir milliyetçilik diye düşünmeye başladım. sonra dedim, bırak bunları, fıstıkları ufak ufak önüne çek bitirmeden alman kız hepsini. yok ayrıca milliyetçiliğim ama underdog her takımı desteklerim ben diye anti-emperyalist bir duruş göstereyim dedim.

    maç başladıktan sonra üzerime bir rahatlama gelmişti. neticede bahis 5 euroydu ve bir bira kaybetmiş olacaktım. kaybedeceğimi bile bile, hem de açıkçası hiç ilgilenmediğim bir maçı iddiaya bindirmiştim. kalede rüştü'yü gördükçe, ibrahim üzülmez'e baktıkça, kimisini tanımadığım ama epey koşan beşiktaşlıların varlığını idrak edince iyice saçmaladığımı düşündüm. bu arada ingilizler saçma sapan hareketlerle barda stadyum havası yarattılar, ben iyice gerildim. yanımdaki gebeşler de "bakın bu arkadaş türk, beşiktaş 2-0 kazanır diyor, hohoho" deyince, bana dönen bakışlara katlanmam gerekti. nereden gelmiştim şu maça? sıcak evimde bir dvd izlemek varken, burada ne yapıyordum allasen!

    neyse uzatmayayım, sıkıcı devam eden maçın 20'inci dakikasında teyyo uzaktan abandı topa ve old tırafforttaki tipik, garip, güzel gollerden birini daha attı. spiker golü bala-göte diye sunarken, ben bir anda süleyman seba kadar beşiktaşlıymışım gibi sevindim gole ve aynen süleyman seba gibi vakur bir şekilde gösterdim sevincimi. gerçi dışımdan "mına kor işte böyle beştaş!" diye yumruk yaptığım sol elimin üstüne sağ avuç içimi sesli bir şekilde vuruyordum ama o kadarı olur. tabii vakurluğumun sebebi hala mançester'in 3-5 tane tıkabileceği ihtimalinden kaynaklanıyordu biraz da ama olsun.

    sonra dakikalar ilerledikçe bardaki gerilim yükseldi. gerilim yükseldikçe ben rahatladım. artık sadece ben değildim maçı göt korkusuyla izleyen. son dakikalarda rüştü'nün kurtarışları üzerine yere atlayıp yuvarlanan dombili ingiliz'e gülüp tamam dedim, aldı beşiktaş bu maçı. maç bittiğinde mançester de fena takım değil diye götü kalkık biçimde konuştum. konuyu değiştirdikçe onlar, ben tam bir fitbol fanatiğiymişçesine sürekli konuyu futbola getirdim. ısrarcı tavrım üzerine neyse yorulduk, eve gidelim artık dediler, ne o göt oldunuz di mi len dedim. vay ar yu sipikin törkiş dediler. dedim vay nat! ketça men deyip kalktılar. tabi ben de kalktım ama keyfim çok yerindeydi. bana neyse bir maça sevinmiştim!

    iddiayı ise hiç kimse kazanamadı ama ben gidip kaybetmediğim parayla bir bira daha aldım kendime maç sonunda. şerefe kaldırdım.
  • valla topçuları bilemem ama bana haftada üç maçın fazla geldiğini öğretti. ne ses kaldı, ne sinir, ne kalp ne bişi... tir tir titriyorum amına koyim lan!!! bir ara inceman'ı bile sever gibi oldum arkadaş. bu takım beni hümanist yapacak korkuyorum :\
  • beşiktaş ileride sadece ertem şenerle oynuyor.
  • çoluk çocukla sahaya çıktı o kadar da olsun diyenlere seslenirim.

    ulan tebrik etmeyi bilmiyosunuz bari bok atmayın. adamlar galip geldi işte. hayır merak ettiğim şey şu. acaba tarih bunu yazarken manu(gençler):0-beşiktaş:1 mi yazacak. hadi farzedelim öyle yazsın, bok atan tayfaya sesleniyorum burdan, sizinde yedeklere yenildiğiniz, hakem taraflı yönetti dediğiniz, liseli kızlar gibi zırılzırıl ağladığınız maçları da unutmadık. manu'yu tutup göt olanlar, arsenal maçını arsenal formasıyla izleyip o formayı daha sonra götüne sokmak vasıtasıyla sakalamak zorunda kalanlar, susun ki bi adam sansınlar. bok atmaya uğraşacağınıza bişeyler yapmaya uğraşın. kendi adınıza, takımınız adına iyi bişeyler.

    edit:galatasaraylıyım.

    tanım:beşiktaşın ilacının ne olduğunu gösteren maç olmuştur.
  • maçın bitimine 5 dk kala, yanlış duymadıysam (ki ses sonuna kadar açıktı) 3500 beşiktaşlının paslaşmalar esnasında oley çektiği bile olmuştur. old trafford gibi bi yerde manchester'ı böylesine ezmek, evet savunma oyunuyla bile olsa ezdik lan! bu arada her yerinden öpüyorum rüştü.
hesabın var mı? giriş yap