• sözlüğün bayağı bildiğin beyinsizlerle dolu olduğunu gösteren grev olmuştur.

    kimi der 1500 ytl neyinize yetmiyor!
    kimi der beğenmiyorsan istifa et özel sektöre gir!
    kimi der vatandaşı mağdur etmeye ne hakkınız var!

    yahu hangi kitapları okuttular size, hangi filmleri seyrettirdiler de böyle oldunuz?

    şaka gibi ya! adamın dünyasının küçüklüğüne bak ki ayda 400 - 500 ytl alıp sürüngen gibi yaşayan insanla ayda 1000 - 1300 ytl'ye sürüngenden hallice yaşamaya çalışanı karşılaştırıyor.

    hiç mi zengin görmediniz ulan!

    hiç mi bir muayene bedeli 250 lira olan beş yıldızlı otel konforunda özel hastane görmediniz, hiç mi yıllık ücreti 30 bin dolarlık okul görmediniz. hiç mi geceliği 8000 dolarlık otel görmediniz. hiç mi 1300 liralık maaşla sittin sene yanına bile yaklaşamayacağım lüks araba görmediniz.

    yeter, kendi sınıfınızı sırtından bıçaklamayı bırakın artık!
  • bu grev sayesinde hükümet yanlısı olmanın da şirazesinin kaydığını gördüm. koskoca grevi "işini beğenmemek" çapında değerlendirip hepsinin atılması yönünde ferman çıkaran var breh. bu patron sevicilik, başbakan sevicilik öyle bir hale gelmiş ki hakkını arayana öfke duymaya kadar gitmiş. işte bir cemaatte (burada topluluk anlamında tabi) iktidar hırsı olursa olacağı bu. müslümanlığı da unutursun, insanlığı da... insana insanca yaşama hakkını elinden alıp, ses çıkaranı da sokağa atarsın ha hafız...

    grevin, kesinlikle desteklenmesi gerekir. yandaşa imkan deryası, olmayana çile bitsin artık... insanlık onuruna yakışan uygulamalar da yapılsın bu ülkede.
  • önce şu yanlışı düzeltelim a dostlar. kamu emekçilerinin greve gitmesi suç falan değildir. hükümet edenler elbette mevzii kaybetmemek adına bunu manipüle edecekler. başbakan şöyle demiş " yasal olmayan bir hak herhalde olamaz. yapılacak olan iş de yasal bir iş değildir. o zaman da tabii neticesine katlanırlar. ancak bunu söylemek durumundayım. biz her şeyi masada konuşarak, görüşerek halletmek durumundayız. masada konuşulan, görüşülen neyse, biz de hükümet olarak bu adımları atarız"

    dur masaya geleceğim de önce hukuktan bahsedeyim. evvelce yazmıştım danıştay 12. dairesi kararını, özetle. şimdi karar kısmını aktarayım:

    “öğretmen olarak görev yapan davacı, 11.12.2003 tarihinde özürsüz olarak bir gün göreve gelmediğinden bahisle 657 sayılı yasa'nın 125/c-b maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali ve aylıktan kesilen miktarın kesinti tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesi istemiyle dava açmıştır,

    manisa idare 'mahkemesinin 24.9.2004 günlü, e:2004/451, k:2004/862 sayılı kararıyla; 657 sayılı devlet memurları kanunu'nun 125. maddesinin c/b bendinde; "özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek" fiilinin aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayıldığı, dosyasının incelenmesinden davacının üyesi bulunduğu sendika ve bu sendikanın bağlı olduğu konfederasyon kararı uyarınca 11.12.2003 tarihinde bir gün süre ile göreve gelmediğinin anlaşıldığı, hukuken geçerli sayılabilecek bir özrü olmaksızın iş saatleri içinde göreve gelmeyen davacının aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasında türkiye'nin de imzaladığı avrupa insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına ilişkin sözleşme ile diğer ilgili milletlerarası sözleşmelere ve 4688 sayılı kanunun 18. maddesi ile 657 sayılı yasa'nın 125/c-b maddesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

    davacı, anayasa ve diğer mevzuat hükümleri, ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alman sendikal hakların kullanılması niteliğindeki eylemin disiplin cezasını gerektirmediğini öne sürmekte ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

    657 sayılı yasanın 125/c-b maddesinde, özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

    olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı yasanın 125/c-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.

    bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.”

    aha bu bir.

    satılmış ve diğerleri davasını yazmıştım; geleyim aihm’in “karaçay türkiye davası”ndan alıntılara:

    “..sendika üyelerinin grev ve eylemlere katılmasına yönelik verilen uyarma cezasının demokratik toplumda gerekli olmadığı sonucuna vararak aihs’nin 11.maddesi ihlal edildiğine karar vermiştir.” karar tarihi 27 mart 2007

    aha bir tane daha:

    karar tarihi 21 nisan 2009 yine aihm

    “sendikalara seslerini duyurma olanağı veren grev, sendika üyelerinin menfaatlerini korumalarında önemli bir husustur. mahkeme aynı zamanda grev hakkının uluslararası çalışma örgütü (ilo) tarafından da sendikal özgürlük ve sendikal hakkın korunmasına ilişkin c87 sayılı ilo sözleşmesi tarafından korunan sendikal örgütlenme hakkının kaçınılmaz mantıki sonucu olduğunu kaydeder. mahkeme, avrupa sosyal haklar sözleşmesi’nin de grev hakkını, toplu görüşme hakkının etkili kullanımının sağlanmasında bir vasıta olarak tanıdığını hatırlatır.”

    bu tür dava ve kararları uzatmak mümkündür. hasılı tüm kararların ortak noktası grev sözleşmelerle garanti altına alınmış bir hak olup, hükümet edenlerce engellenmeye çalışılmaktadır. ki onların doğası da buna gayet uygundur. o ne lan grev falan. akılları şaşıyor yemin ederim. ama senin şaşmasın.

    kapitalist toplumlarda emeğini satanlar ile emeği alanlar arasında bir çıkar çelişkisinin olduğunu sağır sultan bile duydu değil mi? birinin çıkarı diğerinin zararınadır. grev bu çelişkinin toplusözleşmelerde çözülememesi üzerine ortaya çıkar. ( ki kamu emekçilerinin sözleşme gibi bir hakkı da olmayıp başbakan’ın dediği gibi masada çözümlenmeye çalışılan görüşme hakkı vardır. safi orta oyunudur bu da, son söz daima bakanlar kurulundadır. onun sözü de bellidir. uzlaştırma kurulu var bir de, ona girmeyeyim daha iyi) çalışanların grev hakkının olmadığı durumlarda isteklerin işverene ki burada devlettir kabul ettirilmesi kolay olmaz, işveren, üzerinde bir baskı hissetmediği zaman talepleri kolayca reddedebilir. ( ne kadar tanıdık he mi? ) işte grev, işveren üzerinde bir baskı kurma, taleplerin kabulünün daha kolay sağlanması için önemlidir. bütün demokratik ülkelerde grev hakkı ve özgürlüğü işverenler karşısında çalışanların, sendikaları aracılığı ile pazarlık gücünü sağlamak amacıyla tanınmıştır.

    hasılı anlatılan senin hikayendir kardeşim. merak etme, yorma kendini. temel hizmetler aksamayacak, örgütlü güçler böyle sorumluluklar alırken halk için çıkar alana, eyleme. kendinden daha çok seni düşünür. ama sen de sabrediver e mi? hakikaten kimsenin yapamadığını yapıyorlar. hem ağlıyorsun muhalefet yok diye hem sövüyorsun. yapma. yılmazların, ertuğrulların, tahaların, altanların anlayacağı meseleler değil bunlar emin ol. mesela onlar vb. bilmez kamuda ah ne rahat memur felan dedikleri kitlenin içinde başta kamu sağlık kurumları olmak üzere tüm kamu kurumlarında iş güvencesinden yoksun çeşitli kadrolarda (4/b, 4/c, ücretli, vekil, taşeron vs.) esnek ve kuralsız çalıştırma biçimleriyle sömürülenleri.

    güzel olacak inan. sömürüye karşı gelişlerin çeşitli işaret fişekleri vardır, bilirsin tarihten. 25 kasım onlardan birine olmaya adaydır.
  • - türkiye'de çalışan memurların grev hakkı yoktur.

    - toplu sözleşme yapamazlar. toplu sözleşme için görüşme masasına otururlar ama hükümet canı ne isterse onu verir. uzlaşamazlarsa, hükümet uzlaşma kurulunun önerisini bile iplemez. gene bildiğini okur (bkz: yüzde 2.5 )

    - aldıkları maaş memur olmayanlarca çok sanılır. ortalama 1300 lira üniversite mezunu memurun aldığı maaştır. ama kimse , en basitinden 500 lira kirayı, 200 lira yol parasını düşünmez .hükümet ve medyanın çaktırmadan yaptığı propagandanın sonucudur bu. bizde memurlar, avrupa ülkelerini bırak, örneğin lübnan'da çalışan memurun bile ortalama yarısı kadar maaş alırlar.

    - her yıl maaş zamları açıklandığında medyada öyle rakamlar uçuşur ki, memurların bile ağzı açık kalır. mesela koskoca başbakan çıkıp göreve yeni başlayan öğretmenin 1450 lira aldığını iddia eder. ki bu rakam benim gibi 12 yıllık bir öğretmenin aldığından bile fazladır. ya başbakan yalan söylemektedir ya da bizim mutemet.

    - yılın son aylarında dahice bir taktikle memurların maaşları kesilmeye başlar. çünkü kanun gereği yıllık toplam maaşınız belli bir rakamı geçerse bir üst vergi dilimine girersiniz. mesela yıllık aldığınız maaş toplamda 15 000 lirayı geçtiği ay devlet size hoop der. çok maaş almışsın ver bakalım bir kısmını. böylece yılın başında aldığınız zam yıl sonunda itinayla geri alınır.

    -sınıf öğretmeni iseniz çalıştığınız her gün için 3 saat ek ders alırsınız. ama o gün tatil olursa ya da raporlu iseniz sizden 7 saat kesilir. yani o gün okul varsa 18 lira alırsınız. okul yoksa devlet sizden 42 lira keser. (bkz: öğretmenlere uygulanan ek ders kesintisi)

    velhasıl memurlar için eylem yapmayı gerektirecek çok sebep vardır. yemişim ulaşımın aksamasını, hayatın durmasını. grev bunun için yapılır zaten.
  • yarın sabah karımla ve bebeğimle uçağa bineceğim için beni kaygılandıran eylemdir. malum, rötarlar olacak ve ben küçücük bebekle havaalanında bekleyeceğim.

    ama elbette ki bekleyeceğim. grevin anlamı da budur zaten. hayat gerekirse bir gün duracak ki üretenler bu hayatı durduracak güçleri olduğunu gösterecekler. gösterecekler ki birileri o rahat geyik derisi koltuklarında "size % 3 zam, doğalgaza %50 zam, fırsatını bulunca da kıdem tazminatını kaldıracağız, ha bu arada zaten sağken emekli olamayacaksınız" demeyecek, diyemeyecek. o yüzden ben çekeceksem çekeceğim arkadaş, hem hak verip hem de bana dokanmasın demek olmaz...
  • bir uyarı grevidir. 24 saat sürecektir.

    hükümet ayağını denk almazsa, bunun bir haftalık ve haklar verilene kadar süresiz versiyonları da yapılabilir.
    hükümetin karar alma yetkisi varsa, çalışanın da üretimden gelen gücü var sonuçta.

    grev kırıcı debillere ve patron yalakalarına rağmen, "hak verilmez alınır" diyerek direnenler kazanacaktır.
  • benim en sinir olduğum, bu grevi veren televizyon kanallarının, konunun 'hayatın aksaması' yönüne vurgu yapmaları. o işçinin, 'hayatın aksamaması' için ne kadar kendini tutup, elindeki parayla idare ettiğinden bahsediyor muyuz? yoo. aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın mevzusu.
  • begenmiyorlarsa istifa etsinler calismasinlar gibi tepkiler almistir.

    halkimiz koyunluga o kadar alismis ki, bir hakkini alamiyorsa cekip gitmeye o kadar alismis ki cok normal geliyor. calistigin isin parasini mi begenmiyorsun yuzsuz, begenmiyorsan birak. "sen buyuklerden(patron, devlet adamlari, bakanlar, ordu vs vs ) fazla mi bileceksin, onlar sana ekmek veriyor" gibi sindirilmisligin gostergesi olan soylemler her gun duyulmakta. iste tam burada bu insanlara neden bu grevi yaptiginizi anlatmak cok zor. cunku onlar alismislar elindekinden fazlasini alamamaya.elindekinden fazlasini istemek begenmemek onlara gore, yani kazanilmasi gereken bir hak degil. sizi somurseler de istemeyezsiniz hakkinizi begenmiyorsaniz gidersiniz.cogu insan boyle goruyor. hal boyle olunca da sacma olan "begenmiyorsan git, baska is bul" lafi geliyor.

    peki ben niye gideyim? niye calismamin karsiligi olan parayi almayayim? niye sen calistiginin karsiligi olan parayi alma? unutma kimse kimseye ekmek vermiyor bu dunyada bedavaya. o ben su kadar insana "ekmek veriyorum" ya da "benim ekmegimi yedin" diyenler yalan soyluyor. kimseye ekmek vermiyor.eger o insanlar olmasa kendisi de ekmek yiyemez, o gerzek onu anlamamis kendini begenmisliginden dolayi ve bu kadar basit bir gercegi gormuyor.

    siz calisiyorsaniz bunun karsiliginda almaniz gereken para vardir. eger isciyseniz bu 500 kusur tl degildir, ya da ogretmenseniz 1300 tl degildir. ozel sektorde calisan yeni mezunsaniz 1600-1700 tl degildir. niye patronlarin size gidim gidim verip cuval cuval almasina bir sey demiyorsunuz da her daim parayi vereni hakli goruyorsunuz? sindirilmis bir halk oldugumuz icin. her daim guc sahiplerinin ebemizi sikmesinden dolayi. iste her grevde o guc sahiplerine siz olmadiginiz zaman onlarin olamayacagini gostetiyorsunuz. hakkiniz ne kadar ise onu talep ediyorsunuz. insanca yasamayi istiyorsunuz. insanca yasamak kimsenin size verdigi bir lutuf degildir, bu bir haktir.size bunu tarla bagislar gibi tanidigini soyleyenler ya da vermeyenler iste sizin asil dusmaniniz da onlardir bugun grev yapan hakkini arayan insanlar degil.

    bugun gerceklesen grev de umarim ki amacina ulasacaktir, ama en onemlisi halkimizdaki sindirilmisligi biraz da olsun kaldiracaktir. cunku guc sahipleri hakli degildir, hakettiklerini hic bir zaman alamayan emekciler haklidir ve bu haklar savasmadan onlara verilmemektedir ne yazik ki.
  • efenim şimdiden önleminizi alın, ulaşımınızı, diğer kamu işlerinizi ayarlayın. sonra efendim "yok hakkımızı yiyorlar, yok mağdur olduk" diye başlamayın ağlamaya. grevi yapanlar uzaydan gelme anarşikler değil senin anan, benim babam, onun kendisi, emmoğlu, arkadaşı... doğalgaza yüzde 50 zam yapılırken, kendilerine zorla 30 lira zam yapılmasına razı gelmeyen emekçiler.

    bu yüzden değil onlara çemkirmek mümkün mertebe işlerini kolaylaştırın, arıza çıkarmayın, çıkaracaksanız tek tük (nöbetçi bırakılmayan) çalışanlara "aaa sen çocuklarının hakkını aramıyor musuuuun?" diye çıkarın.

    ne çare ki emekçinin durumunu düşünen değil de doğru olmayan açıklamalarla "bu yaptığınız yasal değil" diyen bir başbakan ve hükümetimiz var. ne mutlu ki okuma yazma biliyoruz, haklarımızı biliyoruz, neyin yasal olduğunu neyin olmadığını biliyoruz.

    yanisi; geliyor grev alayı emekçiler çeksin halayııııı tey tey tey.
  • haftalardir afislerle (en cok da 2 bin magduru olan tren yolculari nasil gormedi bunlari merak icerisindeyim.), medya yoluyla, komsuyla, sokaktaki insanla ya da etkilesim ile durumdan haberdar olan yurdum insaninin; sanki hic haber verilmeden lonk diye baslamis gibi karsi ciktigi grev. biri bizim kulagimiza egilip "25'inde kamu emekcileri grevi var, 25'inde trenler duracak, ayrica resmi islerinizi bence o gune birakmayin." diye sir mi verdi? isimiz aksadi, yolda kaldik diye agliyorlar. icim sizlamiyor tabi ki; grevin ciddiyetini kavramak icin birilerinin isi aksamaliydi, ki bunlardan biri de benim.
hesabın var mı? giriş yap