• gemlik körfezi’ndeki deprem sonrasında, tekrar ülkemizde deprem tartışılmaya başlandı. ancak bu tartışmanın yönü giderek bursa’ya kaydı. çünkü son depremler sonunda, iznik-gemlik- mudanya fayı ile bursa apolyont hattı üzerindeki fayların hareketlendiğ i konusu tartışılmaya başlandı…
    deprem uzmanları, ne yazık ki depremin ne zaman olacağını bilemiyor. ancak sadece olası depremlerin zamanı ve şiddeti konusunda bir görüş söylenebilir. depremin ne zaman ve ne şiddetle olabileceğini belirmek ise deprem bilimcilerinden çok tarihçilerin işi olduğu anlaşılıyor…
    nitekim bazı deprem bilimcileri, yakın tarihimizde yaşadığımız ve "küçük kıyamet" olarak adlandırılan 1855 depremini bile incelemeden bursa’da şiddetli bir depremin olmayacağını savunuyor. oysa 1855 depremi bursa kentini neredeyse tümüyle yıkmıştı…

    (bkz: yollar gidişime kızlar copy paste ime hasta) // http://www.canimablama.com/ *
  • tarihi kayıtlarda tek değil iki adet deprem olarak geçer.

    ilk deprem 2 mart 1855 akşam saat 9 civarlarında meydana gelmiş. depremden önce şehrin üzerini bir anda kara bir bulutun kapladığı ve bardaktan boşalırcasına yağmur başladığı gibi bilgiler yerel halk tarafından kayda geçirilmiştir. merkez üssü olarak kemalpaşa ilçesi olarak tahmin edilmekle birlikte büyüklük olarak tahmini 7.5 kayda geçilmiştir.

    ikinci deprem 12 nisan 1855 gece saat 1 civarında meydana gelmiştir. 1 ay önceki depremin artçısı olarak tahmin edilen depremin büyüklüğü 7.0 merkez üssü ise çalı- osmangazi bölgesi olarak tahmin edilmekte.

    iki depremle birlikte bursa'daki binaların ve köprülerin çoğu ya büyük hasar almış ya da enkaza dönmüş. ikinci depremle birlikte çarşı bölgesinde büyük bir yangınında meydana geldiği söylenmekte. ölü sayısı ise 1500 civarında olduğu tahmin edilmekte.
  • ılk deprem 28 subat 1855 yilinda 7,5 siddetinde ikincisi bunun artçisi olarak 11 nisan 1855 yilinda 7,0 siddetinde yasanmistir..küçük kiyamet olarak adlandirilmistir.
    kaynak
  • periyodu ve yolaçtığı yıkım tekrar araştırılmalı, maraş depremiyle benzerlik gösteriyor, birikim ve sıkışma hesapları yapılmalı, zira bütün bursa ovası sıvılaşma tehlikesi barındırıyor
  • ilki 2 mart'ta, ikincisi ise 12 nisan'da gerçekleşen, bursalıların küçük kıyamet dediği 1855 depremleri ile ardından çıkan yangılar neticesinde evler, dükkanlar, hanlar, hamamlar ve camilerle birlikte osmanlı'nın ilk üç hükümdarının türbeleri de bütünüyle yıkılmış.

    1) bu depreme kadar varlığını beş yüz küsür yıl boyunca sürdüren osmanlı imparatorluğu’nun kurucusu osman gazi’nin (öl. 1324) gömüldüğü* bursa st. elias manastırı’nın şapel kısmı, 1801'deki bursa yangınından iyi kötü bir şekilde** paçayı yırtmış ama 1855 bursa depreminde tamamen yıkılmış. şu anki türbe ise 1863 yılında sultan abdülaziz tarafından yaptırılmış.

    2) aynı manastırda gömülü olan osman'ın oğlu orhan gazi'nin (öl.1362) türbesi de 1855 depreminden sağ çıkamamış ve devreye yine abdülaziz girip yeniden yaptırmış.

    3) miloç obiliç'in 1389'da kosova'da, savaş meydanında hançerleyerek öldürdüğü murat hüdavendigar'ın iç organları, öldüğü yere,*** bedeni ise bursa'ya gömülüp üzerine oğlu yıldırım beyazıt türbe yaptırmış ki 1855, bunu da affetmemiş!

    * tarih geekleri kızmasın notu: osman gazi öldüğü sıra henüz bursa alınmadığından, bursa'ya değil babası ertuğrul gazi'nin yanına söğüt'e gömülür ilkin. iki yıl sonra bursa alınınca ise mezarından çıkarılıp vasiyeti üzerine bursa kuşatması sırasındaki uzaktan kubbesinin parıldadığını gördüğü gümüşlü kümbet ya da aya eliya olarak adlandırılan st. elias'a defnedilir. fakat ilk gömüldüğü yer olan söğüt'te de bir mezar taşı mevcut ki bunun literatürdeki adı için (bkz: makam mezar)
    ** selçuklu sultanı alaaddin'in osman gazi’ye gönderdiği büyükçe bir davul ve de tesbih falan bu yangında kül olup gitmiş mesela.
    *** miloş'un suikasti sonrası osmanlı sultanlarının güvenlik tedbirleri bagalgiri uygulamasıyla artırılmış artırılmasına ama hüdavendigar için artık çok geç olduğundan iç organlarının gömülü olduğu priştina'ya da bir türbe yapılmış ki esasında bu da dedesinin söğüt'teki mezarı gibi bir tür makam mezar niteliğinde.
  • bir ermeni kroniğine göre 1855 depreminde setbaşı
    bursa’nın son üç-dört yüzyıldır yaşadığı en büyük felaket ise kuşkusuz 1855 depremidir(1). adeta kenti yok eden bu felaketi bir ermeni kroniği tüm ayrıntısıyla anlatmıştır:
    “1855 yılı şubat ayında, günlerden beri kesif bir sis tabakası ve hafif bir yağmur bursa'yı kaplamıştı. söz konusu ayın 16'sında çarşamba günü büyük orucun ikinci haftasında, aynı durum sürüyordu. ve işte öğleden sonra, erkekler ve kadınlar kendi işleri ve ihtiyaçları ile ilgilenirken saat dokuzda yer sarsıntıları başladı ve güneyden kuzeye doğru birkaç saniye sürdü. 15 dakika sonra deprem korkunç bir uğultu ile gök gürültüsü gibi aksederek, yaklaşık on saniye sürdü ve çeşitli sarsıntılarla sona erdi. birinci sarsıntıdan sonra evlerine dükkanlarına işlerine dönenler, ikinci depremden korkup, dehşete düşerek avlulara, bahçelere ve alanlara doğru kaçışmaya başladılar. büyük panik geçtikten sonra titreyen birçok insanın gözlerinden yaşlar akmakta, ağlayıp sızlanmakta ve tanrıdan yardım dilenmekteydiler. ailelerine yardımcı olmak için erkekler koşarak evlerine dönmekteydiler. çocuklarını bulup, kurtarmak için sokağa çıkmakta ve okullara yönelmekteydiler. her millet ve kişi, sonsuz bir üzüntü ve depresyon halinde idi. depremin gürültüsünün yankıları, dağlardan kopan kayaların gürültüsü, yıkılan evlerin muazzam ve ünlü camilerin, kagir yapıların duvarların, minarelerin ve diğer yapıların korkunç gürültüsü işitilmekte idi”(2).
    “29 mart günü gecesi ise saat bir artçı deprem oldu. bu halk arasında büyük korkuya neden oldu. depremin ilk darbesi hafif idi. ancak bir kaç dakika kadar sonra çok şiddetli bir deprem oldu. bu da on saniye kadar sürdü. yerin altından uğultular geldi. sanki yer ve gök gürlemekteydi. tekrar kalpleri üzen acılı bir manzara oldu. herkes ev, han ve kapalı çarşılardan dışarı çıkıp alanlara ve özellikle bahçelere toplanmaya başladı. bulutlardan hafif hafif yağmur inerken insan çığlıklarıyla inilti ve çığlıklar göğü inletmekte idi. erkek ve kadın, her millet, allah'a yalvararak, hıçkıra hıçkıra ağlamaktaydı. ya çocuklar? onların üzüntüsü, dehşetle birleşip mahşer gününü andırmakta idi.”
    “henüz kış mevsimi olduğu için soba ve mangallar devrilip, yangınlar oluştu. bunların en büyüğü kayan çarşısı yangınıdır. yangın birçok kola ayrılıp, göğe yükseldi. bursalıları bu olay ikinci kez ümitsizliğe yöneltti. çünkü her tarafta, büyük çatlaklar oluşmuştu. yıkılan evler, yolları kapamıştı. setbaşı köprüsü tamamen yıkılıp üst kenar ve irgandı'nın dükkanları harap olmuştu. bu nedenle özellikle ermenilerin gökdere'nin öbür tarafına geçmeleri olanaksız duruma geldi. büyük çarşı yangını ise derenin sol tarafında idi. bir yönden sarsıntıların sürmesi diğer yandan halkın çığlıkları ve yangınlar, yıkılan yapıların çıtırtıları halkı korkutup ümitlerinin yitirilmesine neden oldu. herkes toplu bir yerde bulunmaya özen gösteriyordu. özellikle kadın ve çocuklar çığlıklar atarak, erkeklerini ve sevgililerinin başka yerlere gitmelerine izin vermiyorlardı. yangını canla başla ateşi söndürmeye başladılar. diğer taraftan yıkıntılar altında kalan kişiler de çıkarılıp kurtarılmasına çaba harcanıyordu. bunlar bizi yangından ve ölümden kurtarın, diye haykırıyorlardı.”

    notlar:
    not 1) dönemin en önemli bursa kaynağı olan bursa kılavuzunda şu bilgiler verilmektedir: “1271 yılının cemazilahire’nin 11 çarşamba günü (9 şubat 1854) saat 9.00’da deprem olmuştur. yer teprenmesinden sonra reji binasında yangın çıkmış ve ta tuzpazari’na kadar önüne gelen yapıyı kül etmiş” (s.293). ayrıca bk. ahmet cevdet paşa, tezakir, cilt-i s.33-35)
    not 2) avedis berberyen (1798-1873, badmutyun hatotz ist. 1871, s. 594-595 ermeni klasik tarihçisi), 1855 depremi ile ilgili şunları yazmıştır: "bursa'da müthiş deprem: camiler, türbeler, çarşılar ve hanlar gibi çok sayıda yapılar harap oldu. yıkıntılardan çıkan yangın, ahşap yapıları ve 3 bin kadar evi yaktı. zarar ziyan 100 bin kese altın olarak tahmin edilmektedir. yıkıntılar altında 2 binden fazla insan yaşamlarını yitirdi. tepecik köyü yerle bir oldu, burada 48 kişi öldü” (kevork pamukçuyan, "bursa'da 1855 yılı büyük depremi" tarih ve toplum c.vi (1986) s. 22-25).
hesabın var mı? giriş yap