• işçi düşmanlığının had safhaya çıktığı eylem olmuştur. devlet tüm birimleriyle işçilerin üzerine giderek, ellerineki tüm imkanları kullanarak sadece ve sadece bir günlük oturma eylemini engellemeye çalışmaktadır. buna çanak tutan tüm islamcılar, liberaller, kapitalizm uşakları, dönek solcular, cemaatin yılmaz bekçileri ve suskunlar, bu işin hesabını tarih önünde veremezler. rab katında hiç veremezler..

    hak yiyenin binası olmaz genç mümin.. unutma..
  • emek düşmanı başbakan "gelenlerin kim olduğuna bakın, görürsünüz" demiş.... sen de iyi bakıyorsun ki, onların seni semirdiğin o koltuktan indirecek emekçiler olduğunu biliyor ve üzerlerine köpek salıyorsun. neymiş efendim, "türkiye'de tam güzel bir şeyler başlamış, ihracat bilmem ne olmuş..."

    tekel işçileri yalanın sınırı. sürdüremiyor ötesine. adam dikiliyor orada, acı gerçeği sergiliyor. tekel işçileri yalancının mumunu üflüyor çünkü. bu saldırganlığı, kudurganlığı da ondan. mağdurların şahı sonun geliyor...
  • kendi ülkelerinin başkentine sokulmayan işçilerin eylemidir.

    bu başkent ki hrsıza açıktır. istismarcıya açıktır, ülkenin 40 senesinin çanına ot tıkayanlara açıktır, parsel parsel memleket satana açıktır, zübüklere, zübükzadelere açıktır, ağlak imam ve taifesine açıktır, ihalecilere, peşkeşçilere, vurgunculara açıktır, postallara açıktır, postal yalayıcılarına açıktır, iktidara açıktır, iktidar borazanlarına açıktır, iktidar şakşakçılarına açıktır...

    koy işçiye açık olmasın...

    fıkra bu ya :

    ingiliz, alman, fransız ve temel bir gökdelenin en üst katında poker oynamaktadırlar. son ele gelinir. el dağıtılır. fransızın eli kötüdür. fransız eli bozmak için ayağa kalkar ve intihar etmk için kendini aşağı atma numarası yapar. araya girerler. "ne oldu fransız kardeş ?" diye sorarlar. fransız dertli:

    - benim annem orospuluk yapıyormuş. ben bu leke ile yaşayamam. o yüzden intihar etmek istedim...

    ikna ederler fransızı. ama el bozulmuştur. el yeniden dağıtılır. bu sefer de ingilizin eli kötüdür. ingiliz eli bozmak için ayağa kalkar ve intihar etmk için kendini aşağı atma numarası yapar. araya girerler. "ne oldu ingiliz kardeş ?" diye sorarlar. ingiliz daha dertli:

    - benim hem annem hem bacım orospuluk yapıyormuş. ben bu leke ile yaşayamam. o yüzden intihar etmek istedim...

    ikna ederler ingilizi de. ama el bozulmuştur. el yeniden dağıtılır. bu sefer de almanın eli kötüdür. alman da eli bozmak için ayağa kalkar ve intihar etmk için kendini aşağı atma numarası yapar. araya girerler. "ne oldu alman kardeş ?" diye sorarlar. alman hepsinden daha dertli:

    - benim hem annem hem bacım hem de kızım orospuluk yapıyormuş. ben de bu leke ile yaşayamam. o yüzden intihar etmek istedim...

    ikna ederler almanı da. ama el yine bozulmuştur. el yeniden dağıtılır. bu sefer de bizim temelin eli kötüdür. temel de eli bozmak için ayağa kalkar ve intihar etmk için kendini aşağı atma numarası yapar. araya girerler. "ne oldu temel kardeş ?" diye sorarlar. temel hiç istifini bozmaz :

    "benim bu kadar orospu çocuğunun içinde işim ne ulan!.."
  • korkuyorlar, korkudan delirmiş, çıldırmış durumdalar. işçiden, memurdan , emekliden korkuyorlar. bin kişilik koruma ordularıyla gezmeleri, polisi her bir mayısta işçinin üsütüne salıp tekme yumruk cop bibergazı demeden öldürünceye kadar dövmeleri, tekel işçilerini şehre sokmamak istemeleri hep bu korkudan. yandaş medya oluşturmaları, besleme haberci, maaşlı yorumcu istihdam etmeleri yine bu korkudan. kurmaya çalıştıkları, oluşturmak istedikleri düzenin kim tarafından yıkılabileceğini çok iyi biliyorlar. askere saldırmaları bu sınıfa vermek istedikleri gözdağı aslında. "bakın orduya bile neler yapıyoruz, kudretliyiz biz haddinizi bilin" mesajı aslında bu saldırılar. fakat haddini bilmiyor işçiler, memurlar, en ufak bir fırsatta meydanlara yollara atıyorlar kerndilerini ve gittikçe bilinçleniyorlar.
    işçiler, memurlar bilinçlenip muhalefet dalgası kabardıkça müdahaleler daha sert oluyor, polisler daha bir hınçla, daha bir düşmanca saldırıyor ama onlar da farkında. artık uzatmalar oynanıyor, bitti bu devir, son başladı artık. bu saldırı sonrası tayyip işçileri ezmenin rahatlığıyla gece rahat bir uyku uyuyacak ama yakında başlayacak uykusuz ve düşünceli geceler. belki başladı bile bir süredir.
  • kanlı pazarı yaratan zihniyetin yeniden sahne aldığı eylem olmuştur.

    işçiler hak mücadelesi için alanlara çıkarken, polis ve onun sahipliğini yapan iktidar ve o iktidarın maaşlı tetikçileri ve cemaatlerin salyalı köpekleri, fethullah ve şürekası, tüm kinlerini işçilerin üzerine kusmuş ve türlü türlü provakatif davranışlar içine girmiştir. halkın gözünden düşürülmek istenen işçi sınıfını ve onunla dayanışma içinde olan kesimleri terörist diye yaftalamak tam bir 12 eylül işidir. tam bir postal yalayıcılığıdır. tam bir üniforma seviciliğidir. bugün demokrasi diye ortaya çıkan liberal islamcı kanat bu konuda maskesini eline almış o şapşal yüzü açıkta kalmıştır.

    öte yandan kendini işçi sınıfına eklemlemeye çalışan zamane sosyalisti zamane kemalisti zamane emekçisi olan ve bir moda gibi işçi sınıfı ile dayanışma içine giren kemalist güruh da kendini bu işin asli unsuru olarak göstermektedir. ama bugünlerde izmirde kendi belediyelerinde yapılan zulümü kimse saklayamaz. kendi pisliklerini burada dostlar pazarda görsün türü oy avcılığı ile kapatamaz bu tayfa.

    velhasıl-ı kelam ne sermaye basını, ne iktidar basını ne düzen muhalefeti, ne de iktidar işçi sınıfına karşı yapılan bu zulümden sorumluluk anlamında kendini kayıramaz...

    hep derim yine diyeceğim:

    aynı kaptan beslenen bu düzenin tüm asalakları işçi sınıfına karşı olmaya devam edecekler.. ama o yedikleri kapta ne olduğunu da tarih gösterecek..

    sivasın ateşiyle.. selam olsun..
  • ülkemizin polis odaklı bir ülkeye evrilme çabalarının en net şekilde gözümüze sokulduğu eylem olmuştur.

    ben içinde yasa dışı bir söz bulunmayan, yasa dışı bir eylem bulunmayan bir basın açıklaması için ya da bir eylem için neden içişleri bakanından izin alınır ve bunun üzerine içişleri bakanı da izin vermez, bunu anlamak da güçlük çekiyorum. içişleri bakanı bana istanbul'da basın açıklaması yapmayı yasaklasa ve git konya'da yap, bak ne güzel yer de gösteriyoruz dese bunun adı demokrasi mi olur? bütünüyle herkese açık sokakları işçilere, emekçilere kapatınca demokratik mi olunuyor? vali kimin valisi? emniyet müdürü? bu ülkede "ücretsiz eğitim hakkı" diyen insanların bile ağzı kapatılıyor, gözaltına alabilirsin fakat söylediği sözde tek bir yasadışılık olmayan bir kişinin ağzını neden kapatırsın ve bu ülkeye nasıl demokratik deriz?

    işin özü ne görüşte olursa olsun hükümet sahipleri baskıdan ve zulümden yana olmaktadırlar. bu hükümet de sürekli demokrasi demelerine rağmen baskıcı ve zulüm odaklıdır işçilere ve onlara destek veren herkese.
  • cam, çerçeve indirenleri, terör örgütünün sloganlarıyla yürüyenleri döv(e)meyen polis, mevzu bahis tekel işçileri olduğunda ellerinden geleni ardına koymamıştır. iki yüzlülüğü bize gün gibi gösteren eylemdir.
  • teyzeler ve amcalar vardı bu sefer, yoldan geçen insanlar alkışlarıyla destek veriyordu tekel işçilerine, bu gidişatın sonu aydınlık, ilk kez böyle bir kızılay gördüm ben, ilk kez böyle bir ankara...

    ilk kez akp'ye hak verdim, korkmakta çok haklılar, onca polis azdı bile.
    http://fotograf.gazetevatan.com/…794&page_number=10
    http://fotograf.gazetevatan.com/…794&page_number=12
  • köpek uğultuları arasında büyük flamaların gölgesinde pos bıyıklıların sahipliğinde güzel güneşli va mavi günlerin hayaliyle dar sokaklardan geniş alanlara, barikatlardan robocoplara etkisiz kuvvetlerden çevik kuvvetlere işsizlerden maaşlı tetikçilere herkesin sahne aldığı bir eylem olmuştur.

    nt adlı kırtasiye mağazası polis uyarısını dinleyen tek yer imiş. şaşırmadım. insan abisinin sözünü dinler. di mi ama ?..
  • yalnızca türban konusunda demokrat olanların gerçek yüzünü gösteren eylemdir. işçilerin üyesi oldukları sendikanın binasına girmelerine dahi izin verilmemiş, insanların en temel anayasal hakkı olan seyahat özgürlüğü engellenerek birçok otobüs ankara girişinde çevrilmiştir.
hesabın var mı? giriş yap