• (bkz: ayakta sikmek)
  • bilkent rollhouse da bu mekanlardan biridir. keza 0.5'lik bile değil, 0.33'lük suyu 2 yıl önce 2.5 tl'den satmıştır. daha da gitmedim.
  • paris montparnasse tren garında 2.7 euro'dur. gurbet ele yeni düşmüşler için evlat acısıdır.
  • bodrum da olabilir pekala.

    21-22 sene kadar önce bodrumda yarım litre pet şişe buz almıştım 150 liraya. o zaman okul kantimizde simit 25 liraydı. simite şimdinin 50 kuruşu desek demek ki yarım litre suya 3 lira vermişim, eski parayla 3 milyon. evet, 20 yıl önce bodrumda soğuk su yoktu direkt buz olarak veriyorlardı. daha doğrusu su bulamıyordunuz, her içecek vardı soğuk olarak ama o yoktu. suyu da anca öyle buz olarak bulurdunuz. şimdi bodrumda 3 ila 90 derece arasındaki her suyu rahatlıkla bulabilirsiniz. teknoloji ve medeniyet ne güzel şey arkadaş..
  • fallout'taki general store :)
  • sudan ucuz ifadesini yerle bir etmiş hatta sikip atmış mekan.
  • türkiye'de değildir.
  • olimpiyat stadında bir galatasaray fenerbahçe maçı . ulaşım kolay olsun gibi düttürü nedenlerden dolayı sabah maçı olmasına karar verilir ve güzelim ufak suya güneşin alnında yanan bünyeler 5 lira verirler o zamanın parasıyla temiz paraydı.
  • yıllar önce dinlediğim bir dini hikayede anlatılan mekandır.

    efendim bu mekan aslında bir çöl ama hangi çöl olduğu belirtilmemiş. kuran'da da yazmıyor. random bir çöl yani. işte günün birinde buraya paraya düşkün, dünya hayatından başka bir şey düşünmeyen bir kafir arkadaşımız düşüyor ama para bok gibi adamda. takriben bir saat sonra kahramanımız susuzluktan öleceğini anlıyor ve hemen orada beliren büfeden su almak istiyor. büfeci -ki ben kendisinin bizim bakkal muhittin abi olduğundan şüpheleniyorum- "tabii su veririm ama önce banka hesabındaki paranın yarısını şu iban numarasına eft çek hemen" diyor. adam hık mık dese de muhasebecisini arayıp talimat veriyor, büfeci voliyi vuruyor. bizim artık yarı zengin olan adamımız suyun da verdiği coşkuyla bir süre daha çölde dolaşıyor. derken tabii çişi geliyor. ama ne gelmek. hani böyle biranın dibine vurursun da "yav dayanırım eve kadar" deme dangalaklığını gösterip altına işeyecek duruma gelirsin ya, o derece. bizim çöl gülü de bu halde ama çıkarıyor aleti, bi sıkıntı var. işeyemiyor bildiğin. hemen orada peydâ olan bir doktor -ki ben kendisinin liseden piç arkadaşım poyraz olduğunu düşünüyorum- "dayı bu işin çaresi bende ama on beş yıl okuduk kafa patlattık, önce hesabındaki paranın hepsini bana gönderir, sonra da ayaklarımı yalarsan seni işetirim" diyor. bizimki "vay ben böyle işin allah'ını kitabını" diye başlayacakken gözünün önüne gelen azrail'den kurtulmak için doktorun dediklerini harfiyen yerine getiriyor.

    yani sevgili müminler, para dünyada hiçbir şeydir. bakın böyle bir içme-işeme merasimi sonunda tüm servetinizi kaybedebilirsiniz. o yüzden bırakın böyle pahalı, ucuz muhabbetlerini de biraz cennetteki şaraplar için para biriktirin. köpek öldüren yokmuş orda bakın. petrus'tan başlıyor en kötü diyorlar, ona göre.
hesabın var mı? giriş yap