• gencecik silahsiz cocuklar goz gore gore polis tarafindan veya devlet destegiyle oldurulurken, bir duzineden fazla gencin gozu cikarilmisken, kimisi komalik edilmisken, konusma yetisini kaybetmisken

    "basbakani sevdigim icin linc ediliyorum"

    gibi bir cumleyi kurmaktan yuzu kizarmayan bir sarkiciymis.
  • recep tayyip erdoğan'ı canından çok seviyormuş. normaldir. geçen sene rte'ye iş için yalvarmış ve rte'nin talimatlarıyla trt'de bir müzik programı + albüm kapmıştır. rte'yi, zerrin özer sevmesin de, kim sevsin?

    http://www.haber7.com/…iyen-unlu-sanatciya-is-buldu
  • bu ülkede tecavüze uğramış, bu nedenle belli psikolojik rahatsızlıkların pençesine düşmüş kadınlardan sadece bir tanesi. eğer dinlerseniz tecavüzcüsünün ve toplum baskısının onun üzerinde bıraktığı etkileri seneler boyunca (evet gününüzde bile kısmen) atlatamadığını görürsünüz. hatta çarpıcı bir tanesini yazayım buraya: “zerrin neden sürekli ağlıyor, neden sürekli siyah gözlük takıyor diyerek benimle dalga geçtiler. zerrin tabi siyah gözlük takar, zerrin kendini kirlenmiş hissediyor çünkü”.

    rahatsız edici gerçekler tabi bunlar, siz en iyisi kanal değiştirin. duyarsız kalın, ta ki o tecavüzcüler yanı başınızda bitene kadar.

    bu arada; armağan çağlayan ve ekibi #metoo hareketine değinmiş videoda. yani iyi şeyler de oluyor, ne kadar iyi sayılabilirse o kadar işte. bilinçli insanların duyarı daha kıymetli.
  • mesajlar ve tepki entry'leri üzerine ön edit: yazdıklarıma değil kendi kafasında inşa ettiği ifadeler yumağına yönelik argümanlarla topa girmeye pek hevesli insanlar var. tekar tekrar yazdıklarımı okumalarını salık veriyorum. zerrin özer'in verdiği lezzet üzerine konuşmadığım gibi müzisyenliğinin ya da sanatçılığının boyu, rengi, değeri üzerine de konuşmadım. "eşsiz ses" diye anılmasına, sesinin anatomik kabiliyetinin övülmesine, virtüözlüğünün ön plâna çıkarılmasına yönelik bir yakınmada bulundum. hayır, ayıla bayıla zerrin özer dinleyen de biriyim, bir insanı yalnızca tekniği ya da sesindeki akrobasi potansiyeli yüzünden dinlemenin ne kadar akıllıca olduğu da tartışma konusu zaten. we are the champions söylerken do'yu davulcu roger taylor'a bırakan freddie mercury bugün mezarından çıkıp kazlıçeşme'de açıkhava konseri verse en ön sıradan izleyebilmek için iki maaşını seve seve bayılacak biri olarak söyledim zaten ne söyledimse.

    sevdiğiniz, beğendiğiniz, sahiplendiğiniz bir alanın herhangi bir köşesine kötü göz değdi diye, kötü dil değdi diye yaşadığınız hiddetin eylemlerinizin rasyonelliğinden çalmasına ne kadar da kolay izin veriyorsunuz. lütfen bu maksatla yeşillendirecek biri varsa artık yeşillendirmesin, tadımı tuzumu daha fazla bozmak istemiyorum. topluma mâl olmuş şarkıcıların performansları ve vokal becerileri üzerine fikrimi merak edip iyi niyetle soran yazarlardan özür dileyerek onları da biraz frenlemek istiyorum. ben ses gurusu değilim, ben teknik gurusu değilim; "bunu nasıl değerlendiriyorsun? hangisi daha iyi sence?" diye sorduğunuzda utancımdan deliğime kaçıyorum. çok sınırlı bir alanda, süregelen bir alışkanlığa karşı duygusal tepkimi göstermek için işe teknik bir temellendirme getirdim; olay bundan ibaret. şan eğitmenliği ya da eleştirmenliği üzerine yaptığı işlerin arkasında durabilen ve bu işe profesyonel bir konsantrasyon ayırmış insanlar var sosyal medyada. onlara sorabilirsiniz merak ettiklerinizi, ben de bazen izliyorum içeriklerini ve yeni bakışlar ediniyorum.

    - - - - - - - - - - -

    dinleyicisine verdiği lezzet üzerine konuşamam, rölative meselelerde atıp tutmanın anlamı yok fakat yaklaşık 35 yıldır şarkı söyleme tekniğinin arızalı olduğunu söyleyebilirim kayıtlarına bakarak. öyle "eşsiz ses!" diye büyütülecek bir tarafı yok.

    perinazal bir yerlerde gezinmeyi adet edinmiş, noktasal bir fiksi olmadığı için sesi önde toplayamadığı anlarda direkt olarak dil köküne yükleniyor durumu toparlamak için.

    şan mutfağında "knödel" tanımlamasını yaparlar bu pozisyonu tiye almak için. direkt köfte diyen de vardır, ben ilk olarak "köfte" şeklinde öğrenmiştim mesela.

    yani müezzin olabilirse müezzin, olamadığında köfte oluyor; zerrin özer tekniğinin aşağı yukarı tanımı böyle bir şey. göğüs tonları güçlü olabilir, oral kavitesini iyi kullanıyor olabilir fakat bunlar bazen farklı vokal lezzeti verip bazen de heybet illüzyonu yaratmaktan başka bir halta yaramıyor. göğüs tonlarına basarken kendine özel puslu bir ton yakalamak için bayağı bayağı gırtlağına patinaj çektiriyor, hırıltılar kaçırıyor ağzından.

    abi bizim memlekette neden bu kadar mühürcülük var? birileri mühür vurduysa herkes artık bu algıyı beslemek adına ediyor bütün lâflarını.

    bülent ersoy'un çok büyük ses olduğunu falan söylüyorlar fakat si bemolü bile canını dişine takıp bağırmadan çıkaramayan, bağırsa da tutamayan biri bu insancık. özel olan şey nedir tam olarak sesinde? zerrin özer'in fiksleyemediği yeri fiksledi ve sabah akşam müezzin yerinden bağırıyor diye mi övüyoruz şimdi? ağzı açık dinlediğiniz o "ezdiniz beniiii yııllaaarr" cümlesinde gördüğü tiz la. popstar erkan aynı parçayı stüdyoda değil canlı canlı söylerken do tutup ikinci tekrarda mi görüyor. bülent ersoy'un prime döneminde sıradan bir spinto tenor ne yapıyorsa onu yaptığını görüp bir yandan da böyle çılgınca övülmesine şahit olmak... yok, gerçekten yadırgıyorum bu hâli.

    ibrahim tatlıses'in türkiye'deki sayılı tenorlardan olduğunu söylerler fakat mesele tizse özcan deniz, mesele secure pozisyondan söyleyip her daim aynı standardı yakalayabilmekse mahsun kırmızıgül çok daha başarılı kendisinden. yeni jenerasyondan gültekin gönülaçar, yakın tarihe damga vurduğu söylenen bütün türkücü tenorları sıraya dizip teker teker tokatlar. tokat

    neyse... dediğim gibi, bu isimlerin dinleyiciye verdiği lezzet üzerine bir şey söylemiyorum. tom waits'in kapanmayan ses tellerinden ve ağzında hırdavatçı dükkânı varmışçasına hırıldayan sesinden lezzet alan insanlar var dünyada. ya da janis joplin'in kokainden şaftı kaymış maskesiyle yarattığı o hasta sesi etkileyici bulan... misal; freddie mercury hasta ve yetersiz bir sestir, hem dayanıklılık anlamında hem tek çizgide yakalanan register anlamında oldukça zayıf kendisi ve hemen her canlı performansta tizleri roger taylor söyler, freddie bir oktav alttan falan alır. gel gelelim; freddie'nin sesindeki ifade, gırtlağını yırtarak yakaladığı tondaki his, star aurası... bunlar freddie'yi queen'den daha büyük yapıyor. ama işte roger taylor'ın sesi ve brian may'in müzisyenliği olmasa ortada queen falan olmayacak aslında.

    tuhaf işler...

    gönlünüzün istediğini sevin, övün ama sesinin sınırlarını ya da tekniğini falan peşinen övmeyin bazı insanların. kibariye'nin yalancı ses tellerini kullanmadan ve ıkınmadan kapatamadığı ses telleriyle yaratılmış o hasta sese "dünyanın en iyi seslerindenmiş abi, japonlar ölçüp değerlendirmiş" diye tevatürler üretmeyin mesela.

    sabah sabah neden darlandım, neden işgüzarlığım tuttu, bilmiyorum. affınıza sığınarak eyyorladım işte.

    edit: imlâ
  • bu kadını anlamıyorum. hadi şimdi değil ama zamanı zamanında iyi paralar kazandı ve belli bir refah seviyesine ulaştı ki dunyada düzgün psikiyatrik tedavi ile iyi olmayan hasta sayısı eminim çok azdir ama bu kadın yillardan beri hep mağdur.
    hatta mağdur kalabilmek için çaba sarf ediyor.
    border olabilir, bi polar olabilir hatta daha ileri sizofren bile olabilir ama bakıyorum da insanlar bu hastalıkları kabul edip yaşamlarına devam edebiliyor dahası çok başarılı işlere imza atabiliyorlar ama bu kadın surekli ayni yerde.
    kınamıyorum ama belki kendini yenilemeye çalışsaydı bugün olduğu yerden daha guzel ve mutlu bir noktada olurdu.
    artik bazi insanların bulundukları magduriyetten keyif aldıklarıni ve bununla ilgi cektiklerini fark ettiğim günden beri bu tip insanlara soğuk bakıyorum.
  • ben diyecek kelime bulamıyorum artık. o kadar midemi bulandırıyor. lar. hepsi birden. size sanatçı diyenin dili kurusun.
  • geçmişini kadife bi kutuya koyup, kaldırsa artık...

    derin bi nefes alsa...

    ardına saklanmak zorunda hissettiği tüm o kocaman kıyafet ve aksesuarların arasından, küçük zerrin kafasını çıkartsa...

    dese ki... benim suçum değil! benim utancım değil! başka bir hayat istiyorum.

    acısını küçümsemek mi? asla!

    acı ve üzüntüden ibaret olmadığını görsün istiyorum artık. onlar olmadan kim olduğunu bilsin <3

    "x olmasaydı y olurdu" geçmişte yaşamanın imzası - kendimden biliyorum.

    ailemize saydırmak, nefret etmek de onlara bağlanmanın bi yoluymuş, bunu öğreniyorum yeni yeni.

    kalbine şifa dolsun. vücuduyla kanka olsun.
  • ortadan kaybolur. röportaj verir. tecavüze uğradığını söyler. yeni albüm çıkarır. bi klip çeker. sanat dünyasına küstüğünü açıklar. ortadan kaybolur. seneler sonra yeniden röportaj verir. tecavüze uğradığını söyler. yeni albüm çıkarır. bi klip çeker. sanat dünyasına küstüğünü açıklar. ortadan kaybolur. seneler sonra tekrar yeniden röportaj verir. tecavüze uğradığını söyler. yeni albüm çıkarır. bi klip çeker. sanat dünyasına küstüğünü açıklar. ortadan kaybolur..

    evet üzücü bi durum ama baydı.
  • zerrin özer:“zülfikarıma laf yok. aklınızı alırım küçük beyinli cahiller" demiş.aynaya bak bi önce be kadın tayyip aşkın gözünü kör etmiş! zülfikarı ilk takan alevi benim demiş..be gerizekalı düşüncesiz kadın takmak önemli değil hakkaniyetiyle taşımak önemli.. ya zerrin özer kim ki? aleviliği sahiplenmiş de laf ediyor yanında durduğu uzun alevi katilinin eteğine sarılırken onun haddine düşmez..aleviymiş. peh biz çok gördük böyle aleviyim diyen dönekleri..gitsin izzettin doğan'la beraber takılsın cami cemevi projesine destek falan versin. zira onu sevenler için bitmiştir. bitmiş olmasını da geçtim bundan sonra dönek yalaka diye tarihte yerini bulacaktır. bu millet unutkandır lafını kabul etmiyorum mesela ben bu sahte kadının yaptıklarını unutmam. öldüğünde de ne güzel sesi vardı diyenlere mezarına bile tükürülmez lan bunun tayyib'in eteklerine sarıldığını ne çabuk unuttunuz derim..kimse zerrin özer'i ve onun gibileri sikine bile takmaz artık kusura bakmayın..alevilerin de yüz karası döneği üçkağıtçısı yalakası var merak etmeyin..örneğin zerrin özer şafak sezer izzettin doğan gibi..yere batsınlar.
  • janis joplin hayranı ve özentisi kadın.

    janis joplin'e ölmeden önce "türkiye'de sana hayran ve seni taklit eden bir popçu kız çıkacak, adı zerrin olacak. önce yaşanacak bir askeri darbeyi destekleyecek, sonra 50 yaşını geçince çocukların ve genç insanların ölümüne sebep olan muhafazakar bir iktidarı destekleyecek, kendine kızanlara hakaretler edecek, bunu yaparken takma isim olarak da janiszerrin'i kullanacak" deseler altın vuruşa gerek kalmadan koca bir "fuck!" çeker, sonra da kalpten giderdi diye tahmin ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap