• zatoichi'nin ortalığı dağıttığı sahnelerden sonra takeshi abimizin yüzündeki acı ve acıma dolu "ulan yine kestirdiler kendilerini" ifadesi takdire şayandır.
  • tarlada toprak çapalayan, yağmurun çamur denizine çevirdiği tarlada dans eden ve daha sonra çiftçi teyzenin yanan evini yeniden inşa edilmesine yardım eden işçilerin ritmik müziğinin yanısıra kapanış dansı tam bir woody allen müzikali* havasında.

    teyzesinin bahçesinde sopayla kılıç egzersizleri yaparken kendisiyle eğlenen çocukları dövüş sanatı konusunda yetiştirmeye (!) soyununca çocukların kafasında bir sopa kırmadığı kalan kumarbazı da eklemeden geçemeyeceğim:

    -her taraftan saldırın. [üç sopayı da aynı anda kafasına yiyince] hepiniz aynı anda değil! tekrar deneyelim… güvenlik için hareketleri planlayalım.

    geyşa erkek kardeş, kendini samuray sanan komşu çocuğu, çiftçi teyzenin kumarbaz yeğeni, daha iyi bir savaşçı olabilmek için kör taklidi yapan ve sonunda gerçekten görme duyusunu yitiren ichi vd. queer theoryincelemesi için biçilmiş kaftan değildir de nedir.
  • roboute guilliman'in da belirttigi gibi asil olay entry'lerin cogunda kendine yer bulan tek bir film degil; 1962'den 1989'a kadar devam eden filmler serisidir.

    bu filmlerden ogrendiklerimden bazilari "zato" kelimesinin japonca argoda "kor," ve "ichi"nin ise "en dusuk seviyeden masaj ustasi" demek oldugu. zatoichi'nin en buyuk numarasi bir nevi edo donemi robin hood'u olusudur. kalacak bir evi yoktur ve surekli seyahat eder. dusmanlarinin cogu kor olusundan dolayi kendisini hafife alarak hakkin rahmetine kavusurlar, ancak birkac bolum sonra unu tum japonya'ya yayilacaktir.

    bu film serisi boyunca babaannesi, hocasi; kardesi, ve muhtemel babasi ile tanisiriz. elbette bircok kadin da girer ichi'nin hayatina... gelelim "bir kor bunu gercekten yapabilir mi" sorunsalina: ichi 5-6 yasindan beri kordur, ve maceralarindan birinde dogustan kor olan bir kesisle karsilasir. ichi adami 10 metre mesafeden "hisseder," ama adam onu 25-30 metreden. bu detay da bu "yetenegin" gelistirilebilecegine dair bir goz kirpisidir sanirim senaristin.

    ilk bolumden baslayip son bolume kadar izlenesi, sonra ilk bolume tekrar goz atarak shintaro katsu'nun nasil yaslanmis oldugu ile soke olunasidir, huzunlenilesidir...*
  • bu tarz filmlerde standart sahnelerden olan bir adama 30 kişinin sırayla saldırması hususunda özeleştiri barındıran bir yapımdır.

    http://www.youtube.com/watch?v=tl4rocidvdo
  • filmin birkaç yerinde, ya müzisyen ya da dansçılar tarafından icra edilen hareketlerle soundtrack'in uyumu ağızları açık bırakıyor, mesela filmin başlarındaki tarlanın çapalanması sahnesi.
  • japonlar yapınca "japon yapmış abi" dediğimiz filmdir kendisi. kör dövüşçünün hikayesi. hatırlıyorum cüneyt* abimizin de bu temadan beslenen bir filmi vardı. yanlış hatırlamıyorsam o filmde cüneyt abi -şaşıracaksınız ama- yağız bir komseri oynuyordu. bir gün görevdeyken bir bomba mı ne patlıyor, kör oluyordu. ondan sonra cüneyt abimiz kırlarda felan antreman yapıyor, kuşun böceğin sesini dinleyip bir nevi meditasyon seansları sonucunda kendine süper bir şekil yapıyordu. böyle kör kör gidip mafyayla savaşıyor, onları tekmil karete hareketleri marifetiyle dayak kötek manyağı yapıyordu. biz de seyredip; "hade len, cüneyt abi de ne uçmuş ama bu filmde. ne uyduruk film lan bu" falan diyorduk.

    şimdi bu filmi seyredince o film aklıma geldi. cüneyt abi yapınca uyduruk, japonlar yapınca fantastik, süper oluyor. "hakkını mı yedik cüneyt abi biz senin" diye düşünesim gelmişti bir an, ama sonra cüneyt abinin kör adam rolunü "körüm ama gururluyum" modunda kasıla kasıla yapması, kafasını titrete titrete yumruk atışları, birbirinden saçma replikleri aklıma gelince hemen vazgeçtim. demek ki neymiş; bir filmde samimiyet en önemli unsurmuş. "kör dövüşçü" rolünü bile diğer bin filmindeki "döven kahraman" pozlarıyla oynayınca bize hiç bir inandırıcılık, samimiyet duygusu aşılıyamıyormuşsun.

    işte o yüzden cüneyt abinin filmi aklımıza bile gelmiyor ya da geliyorsa bile anca kendine güldürüyor. yoksa kör bir adamın önüne geleni kesip doğradığını nerede görsek "hade len" deriz belki. ama zatoichi samimiyet sahibi bir film. işte o samiyet bizi durduruyor.

    hakkaten "japon yapmış abi", güzel olmuş.
  • icinde aleni bir bicimde sarkı soylenmiyen tek muzikal...(edit: filmin son sahnesinde tum sanatcılar toplu olarak tap dance gosterisi yapana kadar bir muzikal oldugunu anlamak pek mumkun olmuyor....)
    cevrede varolan yada evin yapımı tarlada calısan iscilerin kazma kurek sesleri ve finaldaki step gosterisi tamamen dogal seslerden oluşmaktadır.

    --- spoiler---
    filmin bir numaralı kahramanı zatoichi kendini geliştirmek ve zayif bir taraf yaratarak ( kor olusu rakiplerine sahte bir kendine guven ve rakibini hor gorme duygusu asılamak ve tedbiri elden bırakmak seklinde yol su elektrik olarak geri donmekte ve faturası agır olmaktadır.) avantaj saglamayı becermis bir samurai ustası ve aynı zamanda bir masordur.
    --- spoiler---
  • gözü tamamen açık olsa da, hiçbir şey görmeyen.
  • --- spoiler ---

    özellikle müzik ile senkronize bir şekilde yapılan çapa işlemi ile birlikte kardeşlerin küçük hallerinin yaptığı dans ile şimdiki hallerinin yaptığı dansın sırayla verilmesi sahnelerinin izlenmeye değer olduğu filmdir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    çıkıkçının ezgin duruşu , dikkatli dinlerken kafasını hafif yana yatırması , devamlı bişey yiomuş gibi dudak hareketleri , aniden kesişi, ronini kesişinden önce elemanın " ahanda ben şimdi bu ehtiyarı şöyle kesicem " diye aklında canlandırmasından sora sadece kılıcını amcanın omzuna sürtebilecek kadar hareket edebilmesi , , delinin abooeooeeeeoy die etrafta koşuşu .. süper filmdi süper. zatoichi rulez !
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap