• şair ömrünün son demlerinde, perişan, iki büklüm bir halde yolda yürümeye çalışırken aşık çelebi'ye tesadüf eder. çelebi şaşkın bir vaziyette; "bu ne hal?" diye sual edince şu cevabı vermiştir kendisi:

    yiğitlik cevherin elden yitürdüm* hasreta* kanı*
    eğlip ararım şimdi bulamam neyleyim anı*
  • dostlarıyla mey ve şiir deryalarına dalıp istanbul gecelerini yaldızla boyayan nev'i şahsına münhasır, pek iğneli lakin pek nükteli diliyle hatıratı bugün bile şenlendiren şairdir.
  • bâkî'nin hocasıdır zamanında bâkî zâtî nin gazellerine nazireler yazarmış o zamanın kültürüne göre bu bir çeşit edepsizlikmiş ama zâtî bâkî gibi iyi bir şairin kendi gazellerine nazire yazmasına sesini çıkarmazmış

    fakat yıllar sonra nef'î bir dörtlüğünde bize bu olayı anlatıyor

    dediler zâtîye bir kaç gammaz
    bâkî-i zağ uğurlar sözünü
    dedi ol bülbül-i gülzâr-ı sühân
    besle kargayı oysun gözünü . .
  • "yoluna cânâ revân etsem gerek cânım dedim
    yüzüme bin hışm ile baktı dedi cânın mı var."
  • -ayıttı ol peri bir gün düşüne girüren bir şeb
    sevincimden nice yıllar geçiptir görmedim uyku-

    bu dizeler çok manidardır.
  • en çok sevdiğim beyti şuydu:

    deryâdan âb istemiş olsam serâb olur
    ger altuna yapışsam o saat türâb olur
  • bizi sanma beyim bigâneyiz biz
    hakîkat şem'ine pervaneyiz biz

    bizim zencirimiz aşk-ı huda'dır
    baş açık devreder dîvâneyiz biz

    yeter abdâl-ı aşk olduk cihanda
    ola kim zâti'yâ uslanmayız biz

    (bkz: mefâ’îlün mefâ’îlün fa’ûlün)
  • "ali paşa merhum bir gün ben fakir ve hakîrin birkaç dane gazelin görmüş, hoş gelmiş, niçün bize gelmez demiş. işittim, birkaç dane gazel yazdım, dîvânına varıp sundum. şikâyet kâğıdı sandı, yazıcıya verdi. ibrahim paşa oğlu isa bey yanında otururdu, ayıttı: sultanım, bu molla zâtî’dir, size gazeller getirmiş. beni dahi paşa görmemişti, yüzüme baktı, ayıttı: 'zâtî güzelce değilmiş.' ammâ kendisinden çirkin-şekil yoğ idi. ben ayıttım: 'sultânım, yiğit yiğidin âyinesidir.' paşa çün bunu işitti, kahkaha ile güldü. gazelleri aldı, pek çok bahşiş eyledi."

    (behçet necatigil, "bile / yazdı", yazılar, cem yayınları, 1983, sayfa 105 ve 108.)
  • baki nin üzerinde emeği bulunan şair. devrinde üstad bilinmiş sonradan unutulmuştur. şem'ü pervane adında bir mesnevi, bir edirne şehrengizi yazdı.
  • asıl adı ''satılmıs'' olan bu divan sairi ,istanbula gelince satı olarak adını deiştirmiştir.fakat sonraları sair olunca ''zati'' olustur adı

    aynı zamanda baki'nin de hocasıdır.
hesabın var mı? giriş yap