• anlaşılacağı gibi üst su balığıdır...yüzeydeki veya yüzeya yakın yerlerde giden hareketli şeylerin peşine düşmeye bayılır...büyük olanları oldukça lezzetli olur...zurna balığıyla karıştırmamak gerekir...kılıç balığıyla karıştıranlara birşey demiyorum zaten...
  • türün özellikleri

    belonidae familyasından, belone belone bilim adlı bir balıktır. yapı itibariyle ince bir mızrağı andırır. boyunun yaklaşık 1/5 i uzunluğundaki çenesi incelerek gagaya benzemiştir. sırtı mavi-yeşil, yanları gümüşi beyazdır. kuyruğu vücuduna göre ufak olsa da ince vücuduna güzel manevra kabiliyeti sağlar. suda genelde hafifçe salınarak ve kıvrılarak yüzer. genelde su yüzeyine yakın dolaşıp gümüş balığı, çaça, çamuka, sardalya, kraça gibi balıkları ve yüzeyde gezinen deniz kurtlarını yer. gagasındaki ince ve sık dişleri balığı biçmek için değil, kavramak için gelişmiştir ve zargana bu sayede yakaladığı yavru balıkları bütün halde yutar.

    tüm denizlerimizde bulunan zargana, göçmen bir balık olup genelde klasik anavaşya-katavaşya göçü gösterir. yani ilkbaharda karadeniz'e çıkarak sonbaharda marmara ve ege'ye geri döner. bazı sürüler göçmez ve bulundukları muhitin imkanlarından kışın biraz daha derin sularda olmak üzere faydalanırlar. yapısı itibariyle iri sürü balıklarının en önemli gıdalarından olduğu için genellikle sığlık yerlerde barınır, ancak suyun biraz akıntılı olmasını sever. lüfer, sinarit, akya, levrek gibi avcı balıkların sevdiği bir yemdir ve meşhur "uzun olta"nın en önemli yemidir.

    avcılığı

    zargana tekneden en başarılı olarak ipek parçasıyla yakalanır. oltaya tutturulmuş bir fırdöndüden sonra ince (0.20-25) misinaya bağlanan floş (ipek) su seviyesinde tekne hareket halinde iken gezdirilerek zargananın bunu kurt sanması sağlanır ve verimli avcılık yapılır. burada iğne vs kullanılmasına gerek yoktur. çünkü ipeği kurt sanıp atlayan zargananın gagasındaki sık dişler ipeğin liflerine dolanır ve zargana yakalanır. bir ipek ile verimli olarak 5-10 adet balık yakalanabilir. ipekte tercih edilecek renkler parlak sarı ve turuncudur. bazen kırmızı ipek de verimli olabileceğinden, çantamızda bulunmalıdır.

    kıyı avcılığında ise zargana şamandırasını ucuna bağlanmış ufak bir iğne (5-6-7 no) avcılık yapılabilir. bu takdirde iğneye ufak gümüş balığı veya fileto kesilmiş balıktan tırfıl (ince şerit)halinde alınmış parçaları iğneye uzamış vaziyette takılıp atılıp çekilerek avcılık yapılabilir. deniz kurdu, silikon kurt, midye etinin kenarındaki siyah ve kıvrımlı kas parçası da verimli bir şekilde kullanılabilir. zargana bazen 0 numara kaşığa da atlayabilir. canlı yem olarak kullanılacak zarganaların gagalarının ucunun kırılması kendilerini sağa sola (mesela livardaki tahta boşlarına) sokup yaralamalarını ve boğmalarını engeller...

    zargananın en sevdiği yerler kayalık mahallerdeki akıntılı burun uçlarıdır. ancak, liman ve iskele gibi kuytu yerlere de avlanmak için sıklıkla girer.

    ekonomik değeri

    orta derecededir. yemekten ziyade yem olarak değerlendirilse de yeşil fosforlu omurgası ve eti ile ilginç bir balıktır ve eti oldukça besleyici ve lezzetlidir. enli parçalar halinde kesilerek tavası, buğulaması nefis olur. makbul zamanı sonbahardan kışa kadar olan zamandır.

    *
  • "hayat, cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır " ön vecizesi ile başlayan kitap.

    bu bile bana biraz yetti. okurken keyif alıyorum, ne yazdıysa.
  • okuduğunuz kaçıncı hakan günday kitabı olduğuna göre yargınızın değişeceği bir acayip roman.
    mesela elinize aldığınız ilk hakan günday kitabı buysa, az ama öz aforizmalar nedeniyle hafif bir tat almanız mümkündür. bu sebeple diğer kitaplarını okuyacağınızı söylemeniz de...
    ancak ilk kitabınız değilse, zargana'daki karakter boşluklarını kinyas ve kayra üzerinden tamamlar zihniniz. dolayısıyla başarılı bulmazsınız zargana'yı. üstün körü yazılmış gelir.
  • müptelası olunan hakan gunday ın filmi er yada geç çekilecek kitaplarından birisidir.kitap mekan olarak berlin de gecer, karakterlerin kendilerine yaratılan sanal dünyaya kendilerini kaptırarak aslen olduklarını unutmaları üzerine bir kitaptır. insanlar kendi benliklerini yada özlerinde kim oldukları üzerine düşünmektense toplumsal olarak biçilen rollerini oynamakta daha başarılılardır.
  • hakan gündayın romanıdır.içinde bulunduğum ruhsal durumdan olsa gerek şu paragrafından çok etkilenmiştim.!!
    …………………………
    bir girdabın içinde usulca dolaşmak çıkış yolunu bulmanın en kolay yöntemidir.sakin ve sabırlı olmak gerekir.itiraz ve isyanı gülünç bulan girdaplar sadece kanı soğuk olanlara açarlar çıkış kapılarını.zamanın olmadığı yerde geç kalmak yoktur.on altı yaşındakilerin önlerindeki hayatsa sonsuzdur.
  • cümlelerinin altını çizdiren kitaplar iyi olmaz derler, zira yazar anlatmak istediğini kitabın bütününe yedirememiş, cümleler aradan parlıyor derler. doğrudur bir yerde, zargana'da bunu gördüm.
    hakan günday'ı merak ederek aldığım iki kitabından ilkiydi. diğerinden evvel okudum çünkü çok heyecanlıydım ve çabuk bitsin istemedim.
    süzdüm, öyle yerler geldi ki geçtiğim cümleleri döndüm tekrar okudum, kelimelerde kayboldum. öyküde kayboldum. kitabı elimden bıraktığım zamanlarda bile berlinde dolaşmayı sürdürdüm üstelik, sachs'a gitmeyi, falkensee'deki eve uğramayı ihmal etmedim. unutmamak üzere kaydetmek istediğim çok yeri oldu, elime kalemi aldım, baktım olacak gibi değil 190 sayfayı işaretlemek mümkün değil, üslubuna hayran olduğum yazarın ruhuma akacak bir sonraki kitabına kadar bıraktım kenara.
    herkesin kendinden bir şeyler bulacağı kitaplar güzel değil derler, bakıyorum bir sürü farklı yorum herkesi çarpan cümleler bambaşka. güzelim kitapta altını çizdiren yegane bölüm ise leş gibi, vıcık vıcık, en gerçeği bile yalanlarla örülü bir dünyanın tam ortasında geçen aşkların çeşit çeşit anlatımlarıydı.
    zargana, güzel bir kitaptı.
  • "ne berlin'e gittim ne de duvarına dokundum. ama bir şehir hayal ettim. hayaletlerimin cirit atacağı büyücü bir şehir. şehirlerin merlin 'i. eğer bu dünyada bir zargana varsa, orada yaşıyor olmalıydı. eğer bu dünyada, insan doğmuş olmasına rağmen bunu inkar eden biri varsa berlin sokaklarından geçiyor olmalıydı. eğer insanlığını inkar eden biri varsa, aşık olmalıydı ve gerisi geldi. zargana'yı ne zaman ve nasıl yazdığımı hatırlamıyorum."

    hakan günday

    * http://www.hakangunday.com/
  • "cahil ile anarşist arasındaki fark tüy kadardır. o aradaki tüyün üzerinde durur bütün okunan kitaplar. ama tarihçiler üflediği zaman tozlu arşivlerin üzerine, ne tüy kalır ne de aradaki fark. cahil de geçmiştir sarıda, anarşist de."

    sf. 16-17
hesabın var mı? giriş yap