• tıpkı burada 30 yaşından sonra ölünmesi gerektiği vs. gibi başlıklara yazan genç arkadaşlar gibi bir kardeşim (20) var. ehh nihayetinde dayıların biraz arıza tipler olması şeklindeki inançla örtüşür biçimde bizim oğlanı, biz z kuşağıyız, şöyle aslanız, özgür bireyleriz (yaş 6 bu arada ufaklığın), yabancı müzik dinleriz gibi enstantanelerle ince ince işlemiş. yani aralarındaki 14 yaşa rağmen aşağı yukarı aynı kafalarda olduklarından, aynı şeylere gülmelerinden falan yadırgamadım bu kuşak birliğine, eyvallah dedim. tabii bu arada y kuşağı olan beni de gömdükleri, gömüp tepemde beraber güldükleri oldu, ses etmedim, toyluklarına verdim.*

    arabada gidiyoruz geçen gün. bizimki radyoyu kurcalayıp kendine şarkı arıyor. dedi ki:
    - anne ben neydim?
    - mete'sin oğlum sen.
    - saçmalama anne. adımı sormadım, hani ben bir şeydim.
    - tatlıydın. çocuğum aç mıydın yoksa? (çünkü anne yüreği bayıklığı)
    - üff anne, sen de değişiksin. hani yabancı müzik dinliyordum. çünkü bir şeydim hani. sen de onun yaşlısıydın, esprileri anlamıyordun.
    - (ahahah bu mu emeklerimin karşılığı bakışı) ???!!!
    - heh buldum anne. ben gökkuşağıyım. yabancı müzik dinliycem!

    z kuşağını, gökkuşağı diye hatırladı, sesimi çıkarmadım. bence espriden gayet iyi anlıyorum. ama sinsiyim yalanım yok eheheh.
  • z kuşağı hakkında daha önce de fazla umutlanılmaması gerektiğini belirttiğim yorumlarım var. arşivden bulmaya üşendim şimdi. birçok muhalif bana katılmadı bu konuda, mesajlar attılar. bakın eski bir söz vardır armut dibine düşer diye. çocuklar genelde ailelerinin görüşüne paralel bir çizgi izlerler. zıtlıklar elbette çıkar ama bu oransal olarak düşüktür. şimdi iktidarın hitap ettiği sosyoekonomik düzeyin üreme ortalamasına bakıyorsun 6-7. muhalefetin hitap ettiği mürekkep yalamışlara bakıyorsun , ya "benim vücudum benim kararım" ya çocuk düşünmüyoruz 1 tane yeter ya da taş çatlasa 2. şimdi 6 çocuklu bir akp ailesini düşün. içlerinden bir tane sivri çıkıp ailenin yüz karası gominis olsa diğer 5 tanesi yine babalarının görüşünü benimser. yani z kuşağı filan hikaye agalar, kimin yetiştirdiği önemli
  • algıları inanılmaz kolay yönetilen arka arkaya dört troll entrysi okuyunca o dalgaya kapılıp eklemlenen ve kartopunu büyüten internette olan hakim görüşün tersi yönde asla düşünemeyen akp iktidarını çoğunluğu baştan sona hak eden gelecekte avrupalı akranları haftada 30 saat çalışıp ortalama bir ayda 2000 eur kazanırken haftada 50 saat çalışıp 400 eur aylık ortalama maaşla yaşayacak kendilerine sunulan suni gündemlerle (köpek sorunu, mülteci sorunu) yaşayan kayıp nesil. bir yıl önce sabah akşam mülteci sorunu konuşturuluyordu bunlara şimdi köpek sorunu konuşturuluyor. sorunları bile hızlıca harcayıp bitirdiklerinden iktidarın bunlara yeni oyalanacakları sorun vermesi gerekiyor ki ülkenin gerçekten geri kalmasına neden olan sorunları (tek adam rejimi, hiç bir yerde liyakatın olmaması, yargının bağımsız olmaması, yüksek enflasyon, boktan eğitim sistemi, düşük alım gücü, yüksek vergiler) tartışmasınlar. mülteci sorunu düzeldi mi mesela da unutulup gitti? bir sene sonra da köpek sorunu unutulacak çünkü bunlar z kuşağına oyalansın diye verilen gündem yapılan kontrollü bilinçli şekilde büyütülen sorunlar. bildiğin yönlendirme ile seçilerek gündem yapılan sorunlar bunlar ve sol partilerin aksi yönde konuşmasının sıkıntılı olduğu konular seçiliyor hep. seneye de başka bir şey gündem sorun olacak. doğrusu 4 sene seçim yok artık 2027 sonlarına kadar kimse siklemez bunların algısını.

    internet gelecek ana akım medyanın zehri azalacak sandık tam tersi oldu. internetle algı yönetimi bunu kullanmasını bilenler için iyice kolaylaştı. medya baronu olmak hatta daha zordu şimdi algı yönetimi yapmak için 100 hesap sahibi olmak yetiyor.
  • kesin bir görüş birliğine varılamasa da 1995 ya da 1990'ların sonlarında doğan, en büyüğü henüz ergen olan nesil için kullanılan tabir. şu an için ebeveynlerin büyük çoğunluğu x kuşağıdır. bu nedenle, türkiye için konuşursak, ilk bilinçli anne baba modeline sahip olan kuşak z kuşağıdır.

    x kuşağı, baby boomer anne babalarıyla, onların teknolojiye ve gelişen dünyaya yetişememelerinden dolayı yaşanan kuşak çatışmasını çocuklarıyla yaşamak istemediklerinden teknolojinin kalbine doğmuş çocuklarının ilgi alanlarından uzak kalmak istemiyorlar. baby boomer'ların uyguladıkları güdümlü anne terliğinden uzak bir şekilde, arkadaşça yaklaşıyorlar çocuklarına. özgüvenli yetişmeleri için hareketlerini kısıtlamıyorlar, çocuklarının çevreye verebilecekleri rahatsızlığı önemsemiyorlar, yaşlarının da getirdiği şımarıklıklara göz yumuyorlar, susturmaya, ertelemeye çalışmıyorlar. baby boomer bir anne babanın asla yapmayacağı fedakarlıkları yapıp, gerekirse çocuklarıyla justin bieber konserlerine gidiyorlar.

    bildiğiniz gibi z kuşağı dokunmatik ekranlar, ipadler, akıllı telefonlar ve sınırsız internetle doğdular. onlar doğduğundan beri teknoloji hızla ilerliyor. her gün bir yenilikle uyanıyorlar. ebeveynleri ve hatta abla abileri (x ve y kuşağı) bir mp3 indirmek için yarım saat beklerken z kuşağının bir şey için bir kaç saniye fazladan beklemeye bile tahammülü yok. whatsapp'ta yaşanan bir sıkıntı onlar için hayatın durması demek. y kuşağından daha sabırsızlar. aynı zamanda y kuşağından daha fazla çoklu görev yetisine sahipler. mesela, bir yandan oyun oynayıp, diğer yandan birini dinleyip aynı zamanda televizyon izleyebiliyorlar. bu özelliğin iş yaşamlarında önemli bir artı olacağı düşünülüyor. x ve y kuşağının yaşadığı "işyerinde msn yasak" gibi kurallara boyun eğecek gibi durmuyorlar. çünkü neredeyse tamamen sanal hale gelen sosyalleşme ihtiyaçları ellerinden alındığında çılgına dönüyorlar ve yoğun bir anksiyete yaşıyorlar.

    duyarsızlar, siyasetle pek ilgili gözükmüyorlar, fikirleri var ancak politik bir platformda aktif olarak yer almayı düşünmüyorlar. internet üzerinde birlikte hareket etmekte başarılılıar. yaşadıkları çağın sorunlarından çok teknoloji ve celebritylerle ilgileniyorlar. bunun yaşlarının gereği olduğu düşünülebilir ancak araştırmalara göre şimdiden y kuşağı ergenlerinin çok gerisindeler. z kuşağı zeki bir kuşak. bilgi ellerinin altında ancak her zaman ulaşma çabasında değiller. sıkıntıdan ansiklopedi okuyan ebeveynleri için bu açıdan oldukça tembeller. pek çoğu kendi işini kurmak istiyor. y kuşağında bu oran %11 gibiyken z kuşağında %17'lere çıkıyor. z kuşağı için çalışma hayatında para ikinci sırada. ilk sırada anlamlı bir iş olması geliyor. y kuşağı için ise para ilk sıradayken işte terfi şansı ikinci sırada yer alıyor.

    tüketmeye düşkün y kuşağı ergenlerinin aksine z kuşağının biriktirmeye meyilli olduğunu görüyoruz. ebeveynleri gibi rockstar olma hayalleri yerine internette fenomen olma hayalleri güdtüklerini görüyoruz. sürekli internet üzerinden iletişim kurmalarından kaynaklı olarak yüzyüze iletişimleri pek iyi değil. ancak aileleriyle iletişimleri oldukça iyi. y kuşağı için aileleri gerektiğinde bumerang gibi dönülebilecek bireyler iken z kuşağı için sığınılacak bir liman. amerika için konuşursak şimdiye kadar en çok evde eğitim alan nesil olma özelliğini taşıyorlar. bu genellemeler daha çok amerika bazında ingilizce'den çevirildiği için z kuşağının aileleri ile ilgili tutumlarını sizlerin de gözlemlerine bırakıyorum.

    z kuşağının pek özür dilemek gibi alışkanlıkları yok. bunun ailelerinin "özgüvenli çocuk" yetiştirme çabasının bir yan tesiri olabileceği düşünülebilir. onlara göre özür dilemek "ezikçe" bir tutum. özür dilemeleri gerektiğine inandıkları durumda kalırlarsa mümkün mertebe "ignore" etmeyi tercih ediyorlar.

    tutarlı ve mantıklı olmaya çalışıyorlar. çünkü sanal alemde yaşayan bu çocuklar söz gibi unutulup gidecek, ispatlanamayacak şeylerin yerine "text"lerle yaşıyorlar. tutarsız olmaları takdirde aşağılanacaklarını düşünüyorlar. sanal zorbalığa (cyber bullying) maruz kalıyorlar.

    her ergen gibi dış görünüşlerine önem veriyorlar. ve akranlarını dış görünüşlerinden dolayı eleştiriyorlar. ancak hiç sokakta yaşamamış çocuklar olmanın da getirdiği dezavantajla oldukça hareketsizler ve obezite bu kuşakta hiçbir kuşakta olmadığı kadar yaygın. spor onlar için sağlıklı ve zayıf kalmanın yolu. bir aktivite olabileceği fikrine çok uzaklar.

    her ergen için olduğu gibi onlar için de beğenilmek çok önemli. ancak beğenilmek, takdir edilmek onlar için followerlar, rt'ler, fav'lar, like'larla ölçülebilir. bunu artırmak için oldukça şeffaf davranıyorlar. ancak şeffaf olayım derken çok büyük bir tehlikenin içine giriyorlar. internet üzerinden anonim kişilere ev adresini vermekte bile sakınca görmüyorlar. insagram, facebook, snapchat, ask.fm gibi ortamlardan sadece "arkadaşlar" değil fake hesaplar ve hatta pedofiller de bilgi ve image topluyor. ve çocuklar kişisel bilgilerini kendi elleriyle bu anonim kişilere teslim ediyorlar.

    z kuşağı genç yaşta ve kolayca pornografiye ulaşabiliyor. erkek ergenlerin %84'ü internetteyken bir şekilde pornoyq maruz kaldığını belirtiyor. (reklamlar, videolar, suggestler) %88'i yaşıtlarının pornografik sitelere girmesini sıradan görüyor. erkek çocukların %69'u kızların %10'u ayda bir kaç kere porno sitelere ziyaret ettiğini söylüyor. amerika'da seks yaşının 11'e düştüğü söyleniyor. ortalama yaş ise 16. gençler düzenli seks yapmasalar bile sex içerikli mesajlaşma yapıyor, fotoğraflar yolluyorlar. r&b videolarının %99'ı soft porn olarak nitelendiriliyor. porno normalleştirildiği için çocukların pornoya ve hatta sekse bakış açısı da değişiyor. 12 yaşında kız çocuklarının brezilya ağdası istedikleri, bu görünüme sahip olmazlarsa erkek arkadaşlarının hoşlanmayacaklarını düşünüyorlar. aynı şekilde bu yaşlardaki erkek çocukları da kız arkadaşlarının daha fazla porno yıldızına benzemelerini istiyor. geçtiğimiz yıl ingiltere'de yapılan bir araştırmaya göre ise medyada izlediğimiz tanıtım videolarının %75'i cinsellik, %56'sı şiddet içerirken 2004'ten bu yana medyada kadına şiddet %120, gençlere şiddet %400 oranında artmış. tüm bunların çocukları çok daha çabuk büyümeye zorladığı belirtilmiş.

    bunlar dışında z kuşağı eğitimin önemini biliyor. ileride neredeyse yarısının üniversite mezunu olacağı tahmin ediliyor. bu da y kuşağının yaşadığından daha fazla yaşanacak rekabet ve işsizlik demek. başarılı olmak, kendilerini göstermek için, yaratıcılıklarını ve farklılıklarını göstermek, çok yönlü, çok çok daha fazla kültürlü olmak zorundalar. onları kolay zamanlar beklemiyor.
  • binlerce yildir her nesil kendinden sonra gelen nesilin bozuldugunu dusunmustur. binlerce yillik yazilarda bile yeni nesillerin saygisiz ve her anlamda eski nesilleri arattigi yazilidir. ornegin milattan once 20 yilinda horace tarafindan yazilan odes'te "biz babalarimizdan daha kotu bir nesil olduk ve bizim cocuklarimiz da bizden daha kotu bir nesil olacaktir" mealinde bir tespit geciyor. gunumuzde yine bununla karsi karsiyayiz ve "z kusagi" bozuk bir kusak olmakla itham ediliyor. bu entry'de cesitli arastirmalar isiginda iyisiyle kotusuyle z kusagina bakacagiz ve onlarin surekli kotulendigi kadar berbat bir nesil olmadigini gorecegiz.

    "z kusagi" 1997 ve sonrasinda dogan nesile verilen isimdir ve bu kusagin su anda en yasli temsilcileri 19-20 yaslarinda. bu nesil internet ve akilli telefonlar caginda dogup buyuyen ilk nesil oldugu icin bu nesilin uyelerinin kisiligi ve hayat tarzlari teknoloji tarafindan sekillendirilmektedir. simdi cesitli arastirmalar isinda z kusaginin ozelliklerini maddelerle siralayalim.

    1.) z kusaginin uyeleri onceki kusaklara gore daha arastirmaci. bir urun almadan once urunu internetten birden fazla kaynak kullanarak arastirip derinlemesine inceliyorlar ve karar verme konusunda aceleci davranmiyorlar. bu kusak onceki kusaklara gore daha sorgulayici ve televizyonda gordukleri reklamlara inanmiyorlar.

    2.) z kusahinin uyeleri cocuk olarak evde sozu en fazla gecen nesil olma ozelligini tasiyor. bundan onceki nesillerde ornegin aile eve bir televizyon alirken cocugun fikrini ya sormazken veya dikkate almazken z kusaginin fikri soruluyor ve cogu zaman z kusaginin fikri dikkate aliniyor. bunun sebebi birinci maddede soylendigi uzre bu kusagin arastirma yapmayi sevmesi olabilir. abd'de z kusagina ait cocugu olan ailelerin %60'i televizyon aliminda cocugun fikrini sorup dikkate almis ve bu rakam onceki nesillerin cok uzerinde.

    3.) z kusagi yaptigi alisverislerin %55'inden fazlasini internetten yaparken %45'inden daha azini dukkan ve magazalardan yapiyor ve alisverislerde interneti en fazla kullanan kusak olma ozelligini tasiyor.

    4.) onceki nesillere nispeten z kusaginin lisede alkol, sigara ve uyusturucu kullanma oranlari %30-35 daha dusuk. ayrica okulda fiziksel kavgaya karisma oranlari %25 (onceki nesilin orani %42'ymis). yine abd'deki z kusagi uyelerinin lisedeyken hamile kalma orani onceki nesillere gore cok daha dusuk. ornegin 2000 yilinda lisede hamile kalma orani %5'e yakinken simdi %2'ye dusmus durumda. z kusagi onceki nesillere gore kurallara uyma konusunda daha titiz ve disiplinliymis.

    5.) abd'de lise cagindaki z kusagi uyelerinin %26'si bos vaktinde bir hayir kurumunda gonullu olarak calisiyor. z kusagi onceki kusaklara gore sosyal ve cevre konularinda daha duyarli olarak dikkat cekiyor. yine z kusagi lisedeyken kendini gelistirmek icin okul disi aktivitelere (sosyal klupler, spor, tiyatro, muzik, yabanci dil) en fazla vakit harcayan nesilmis.

    6.) su anda dunya tarihinin en dusuk dogum oranlari gozlemleniyor. bu da z kusaginin onemli bir kisminin az cocuklu evlerde yetismesi anlamina geliyor. z kusagi cocuklarinin tek cocuk veya evdeki 2 cocuktan biri olma ihtimali onceki nesillere gore 2-3 kat daha fazla. bu da ailelerinin hem maddi hem manevi olarak z kusagindaki cocuklara onceki nesillere gore daha cok kaynak ayirabilmesi ve bu nesilin daha iyi yetismesi anlamina geliyor.

    7.) z kusagi velilerine en az soru soran nesilmis. normalde cocuklarin buyurken anne babalarini soru yagmuruna tutmasi ve gunde yuzlerce soru sormasi normal karsilanirken bu nesildeki cocuklar herseyi internetten ogrendigi icin buyuklerine daha az soru sorup daha az danisiyormus. bu da onlarin arastirmaci ruhunu korukluyormus.

    8.) z kusagi onceki nesillere gore daha girisimciymis. henuz lise cagindayken bile kendi isini kurma hayalleri kurup bu konuda harekete gecen z kusagi, ayni zamanda ogrencilik hayati boyunca bir yandan da is tecrubesi edinmek icin part-time calisma konusunda en istekli nesilmis. bu nesil okulda ogrendikleriyle yetinmek yerine isi iste ogrenmeye onem veriyormus. yine bu nesilin %33'u herhangi bir konuyu ogrenebilmek icin internetten bir kursa katilmis.

    9.) z kusaginin uyeleri onceki nesillere gore daha az tv izleyip daha cok bilgisayar ve tablet kullaniyorlar. diger kusaklara gore farkli irklardan ve milletlerden arkadas edinme oranlari cok daha yuksek. ayrica internet sayesinde uzun mesafeli arkadasliklar konusunda da diger nesillerden daha yuksek bir katilim oranlari var. ornegin x kusagindan birinin 10 arkadasi varsa bunlarin 9'u ayni sehirde yasayan arkadaslardan olusuyormus ama z kusaginda bu oran 5-6 civariymis.

    10.) abd'deki z kusagi uyelerinin %90'i gelecekten umutlu ve iyimsermis ama %65'i universiteyi bitirdikten sonra is bulup bulamama konusunda az da olsa endiseliymis. z kusagi onceki nesillere gore daha mutlu gibi gozukuyor ama bu nesilin uyeleri is hayatina atildiginda bunun devam edip etmeyecegini gorecegiz. yine z kusaginin en buyuk kaygisi "gelecekte basarili olup olamayacagi" konusuymus. bu da bu kusagin uzerine anne babalari tarafindan yuklenen misyonun strese yol actigini gosteriyor.

    11.) z kusagi evde yemek yapma konusunda en merakli olan kusakmis. z kusagi disarda yedigi yemegin sagligina ve butcesine olan etkisi konusunda daha dusunceliymis ve ozellikle youtube'daki yemek tarifi kanallarini ziyaret ederek kendi yemegini ucuz ve saglikli bir sekilde yapma konusunda istekliymis. yine bu nesil onceki nesillere gore yedigine ve ictigine daha dikkat ediyormus. bununla birlikte bu neslin spor aliskanliklari onceki nesillerden biraz daha farkli. z kusaginin uyeleri ya surekli spor yapiyor ya da hic yapmiyor. ikisinin ortasi cok az. bu yuzden sayica ayni anda hem en fazla obez hem de en fazla kasli atletigin bu nesilde olmasi bekleniyor.

    12.) z kusagi onceki nesillere gore daha ozgurlukcu ve dine daha az bagliymis. abd tarihinde ilk kez bir kusagin yarisindan fazlasi kendisini dindar olarak tanimlamiyormus. tabi ki bu da z kusagi yaslandikca degisebilir. bir baska ilginc istatistik de su sekilde: z kusagi ortalamada diger nesillere gore daha az dindar olmakla beraber bu nesilden dindar olanlar ortalamaya gore daha dindarmis. yani bu neslin dindar uyeleri dini vecibeler konusunda daha dikkatliymis. bu kusagin onemli bir kismi evlenmeyi dusunmuyor ve evlenirse de ya hic cocuk yapmak istemiyor ya da en fazla 1-2 cocuk yapmak istiyor.

    13.) z kusagi ev ve araba sahibi olmak yerine dunya'yi gezmeyi tercih ediyorlar. isyerinde uzun saatler calisip daha cok para kazanmak yerine az calisip daha az kazanmak istiyorlar. yine de z kusaginin uyeleri bazi konularda gercekci bir bakis acisina sahip ve bazi seylere cok calismadan sahip olmanin ne kadar zor oldugunun bilincindeler.

    14.) z kusaginin uyeleri kendilerinden bir onceki milenyum kusagina gore politikayla cok daha ilgili. bu kusak politikayi sadece yerel degil ayni zamanda kuresel anlamda takip ediyor.

    15.) z kusaginin dikkati daha cabuk dagiliyor ve onlari uzun sure boyunca bir konuya odaklamak oldukca zor. yine z kusagi uyeleri sahip olduklari seylerden cok cabuk bikiyorlar ve cesitlilige onceki nesillerden cok daha fazla onem veriyorlar.

    16.) z kusagi giydigi giyecegin markasini onemsemiyor ama kullandigi elektronik esyanin markasini onemsiyor. bu nesil daha sade giyiniyor, daha az makyaj kullaniyor ve dis gorunusuyle daha az ilgileniyor ama onlar icin kullandiklari teknolojik urunlerin son model olmasi ve kaliteli bir markayi temsil etmesi cok onemli. ustelik yeni nesil bunu "cool" yani havali olmak icin degil daha kullanisli oldugu icin istiyor ve kullanisliligi havaliligin onunde tutuyor.

    17.) z kusaginin muzik zevki onceki nesillere gore daha cesitli. onceki nesillerde ornegin birisi kendisini rockci olarak tanimliyorsa buyuk olcude rock, rapci olarak tanimliyorsa cogunlukla rap dinliyorken bu nesil her turlu muzigi dinliyor ve kendisini belli bir muzik turuyle tanimlamiyor.

    18.) z kusagi onceki kusaklarin aksine tv'lerin ve medyanin kendisine iteledigi unluler ve starlara yonelmek yerine kendi unlu ve starlarini yaratiyor ve kendi starlarini takip ediyor. ornegin bugun tv'lerin ve medyanin milyonlarca dolar harcayarak ortaya cikarttigi proje yildizlar z kusagindan pek ilgi gormezken evinin bir odasinda youtube videolari ceken birinin milyonlarca takipcisi olabiliyor. z kusagi medyanin kendilerine pompaladiklari disinda unluler ortaya cikartma sansi elde eden ilk kusak oldugu icin bunun ekmegini sonuna kadar yiyor. bu konu gecen sene south park'ta oldukca iyi bir sekilde islenmisti.

    19.) z kusagi her ne kadar gun boyunca surekli o ya da bu sekilde internete bagli olsa da e-mail kullanmayi sevmiyor ve twitter'la facebook'un fazla dramatik oldugunu dusunuyor. bu nesil facebook yerine instagram, snapchat veya sms kullanmayi tercih ediyor.

    20.) onceki kusaklarda hep nerd yani cok ders calisan "ineklerin" ezik oldugu dusunulurken z kusagi onceki kusaklarin aksine nerd'lerin "havali" oldugunu dusunuyor. ayni zamanda z kusagi arkadas gruplari olarak en yuksek cesitlilige sahip. yani z kusaginin olusturdugu bir arkadas grubunda her dinden, irktan ve sosyal siniftan insan bulunabiliyorken onceki nesillerin arkadas grubu ortalamada daha homojenmis.

    21.) z kusaginin %89'u universite egitiminin onemli oldugunu dusunuyor ve ezici bir cogunlugu liseyi bitirdikten sonra universite okumak istiyor. abd'deki z kusagi uyelerinin %49'luk bir kesimi henuz lise egitimi devam ederken disardan 1-2 universite dersi alarak universite egitiminin neye benzedigini ogrenmeye calismis. yine z kusaginin yarisi teknoloji veya bilim alaninda calismak istiyormus. su ana kadar liseyi bitiren z kusagi uyelerinin %50'sinden fazlasi universite egitimine baslamis durumda.

    22.) z kusagi her turlu bilgiye kolayca ulasabilecegini bildigi icin ezber yapmayi sevmiyor. bu da onlari teknolojiye tamamen bagimli kiliyor. ornegin her yere gps'le gittikleri icin yoldayken telefonlari bozulsa veya sarji bitse yolda kalma ihtimali en yuksek olan kusak z kusagi.

    kaynakca:

    https://www.irishtimes.com/…-generation-z-1.3459700

    https://www.nytimes.com/…re-comes-generation-z.html

    https://www.cnbc.com/…-workforce-and-change-it.html

    https://www.inc.com/…ys-they-will-be-different.html

    https://www.fastcompany.com/…determined-anti-millen

    http://wwd.com/…s/generation-z-research-1202668831/

    https://www.washingtonpost.com/…fore/?noredirect=on

    http://www.businessinsider.com/…riving-study-2017-9

    https://www.macleans.ca/…-crime-is-falling-so-fast/

    http://danschawbel.com/…g-facts-about-generation-z/

    http://genhq.com/gen-z-2017/

    http://www.businessinsider.com/…on-z-profile-2017-9

    https://www.commscope.com/…/generation-z-report.pdf

    https://www.barna.com/…ch/gen-z-questions-answered/

    https://www.forbes.com/…ue-music-consumption-habits

    https://www.cnbc.com/…c-gen-z-is-the-worst-off.html

    https://globalnews.ca/…/3755912/generation-z-study/

    https://www.theguardian.com/…on-z-latest-data-teens

    http://randyapuzzo.com/…neration-z-the-digitarians/

    https://www.independent.co.uk/…liness-a7434111.html

    https://i-d.vice.com/…ia-accounts-and-going-offline

    http://3pur2814p18t46fuop22hvvu.wpengine.netdna-cdn.com/…

    http://www.businessinsider.com/…re-all-about-2017-9
  • gördükleri ekranı parmakla ittiren nesildir.
  • anket sonuclarini filan bilemem de -cunku kimin kimi aradigini, kimle konustugunu nasil anket yaptigini bilmiyoruz sonucta- anket yontemlerinin nasil yapildigina bakmadigim icin degil, birak anket metodu nasil filan anlatilmis olsa dahi, acikcasi, benim bu anketlere guvenim yok. bunun temel sebebi de gercekten iddia edildigi gibi bir yontem tutturulmaya calisilmis olsa dahi anket yapmak denen sey aslinda bir tur psikolojik deneydir, arastirmadir. bu hassasiyette yapilmadigi icin turkiye'deki ozel kuruluslarin yaptiklari anketlerin sonuclari da tanim yerindeyse uyduruk sonuclar olacaktir. buradan belirtilen yas araligi icin de onlarin tercihlerine yapilmis bir saygisizlik olarak ya da inancsizlik olarak kulaga gelsin istemem. cunku amacim bu degil. ote yandan nacizane gencler icin oy verecekleri siyasetcilerde arayacaklari ozellikleri siralayacagim, bundan sonra da kime oy vereceklerini kendileri secsinler, eger bulablirlerse.

    ozellikle akp burokratlari ve vekillerinin yaptiklari akil almaz aciklamalar, "kuru ekmek bulan ac degildir", "genclerin yurtdisina gitme istekleri onlarin dunya'yi tanimak istediklerinden dolayidir", "eba sistemi coktu, cunku egitime buyuk ragbet var" gibi insanin akliyla iyiden iyiye alay eden aciklamalari hicbir zaman unutmamak gerekiyor. bu igrenc laflari eden insanlarin yarin bir gun sizin oylariniza talip olacaklarini unutmayin. bunlarin arasinda porsche, bmw, mercedes gibi premium markalarin en luks modellerinin turk halkinin vergileriyle alinmis oldugunu, aslinda sizin paranizla kendi sefahatlarini surdurduklerini ve ta ki siz gucten dusene kadar, siz gercekten olene kadar sizin hakkiniz olan parayi elinizden alacaklarini unutmayin. bu insanlarin kimliklerinde turk kimligi olduguna bakmayin. bu insanlar size bir ingiliz ajanindan, bir abd generalinden cok daha fazla zarar verdiklerini bilin. bu insanlar sizi yavas yavas olduruyor, bos hayaller ile sizleri uyusturup hakkiniz olan yasami elinizden aliyorlar. bugun 18 yasindaki bir genc daha dogmadan once iktidara gelmis bugunku yonetimin altinda yasadi butun hayatini ve eger bugun yasadigi hayattan memnun degilse, bundaki temel suclunun ulkenin yonetimindeki insanlar oldugunu, kendi annesi ve babasinin emeklerinden damitilmis vergilerle yasadiklarini unutmasinlar.

    iktidar partisi olsun, iktidara talip baska bir parti olsun hic fark etmez, eger konustuklari genclere boyle sanki ustten bir tavirla "soyle bakayim ne istiyorsun" gibi bir uslubla, sanki onlara kendi ceplerinden bir sey bahsedeceklermis gibi yaklasiyolarsa, sanki onlara kendilerinden borc istiyormus gibi hissettiriyorlarsa onlara oyunuzu vermeyin. bu insanlar resmen milletin parasiyla halka comertlik yapiyorlar. gidin adi duyulmamis bir partiye oy verin daha iyi bunu yaparken de oyum ziyan olacak diye korkmayin. asil ziyan, size deger vermeyen birine vereceginiz yetki olacaktir. yine sizi soyacaklar, siz yine hayatinizi dizilerden izledikten sonra yataga yatarken kurdugunuz hayaller kadar yasayacaksiniz. kisacasi gercek bir hayat degil sadece ve sadece hayallerde yasayacaksiniz.

    bugunku iktidarin antidotu chp degildir. bunu da cok iyi bilin. chp'ye oy vermeyin demiyorum, sadece akp'nin tersi chp olmadigini soyluyorum. chp denen partiye hayati boyunca oy vermis ve daima maglubiyeti yasamis biri olarak soyluyorum bunu. akp ne kadar usulsuz ve izansiz doymak bilmeyen insanlarla dolu ise chp de ayni derece kiyafetsiz bos cuvallar ile dolu bir partidir. chp'ye yillardir para yatirimi yapmis kisiler, ayni bundan cok once alinmis bir hisse senedi yatiriminin karsiligini bekler gibi chp'nin iktidar olacagi gunu bekliyor. kisacasi yeme sirasinin kendilerine gelmesini bekliyorlar. bu siyaset anlayisi sadece bundan faydalanan cenahi degistirecek. emin olun eger siyasi baginiz yoksa size bir faydasi olmayacak. televizyonlarda birbirlerine agza alinmayacak laflar eden vekillerin, yemekhanede beraber kah kah kih kih yemek yediklerini gorseniz, mideniz disari cikardi. hangi ihaleyi nasil bozdugunu, kimin cebine elini soktugunu filan anlatip birbirlerine bundan gurur duyan igrenc insanlarin sizin karsinizda bir-iki gunlugune rol yaptigini unutmayin.

    turkiye'nin icinden gectigi donemin ben bir beka meselesi degil zeka meselesi oldugunu dusunuyorum. iki sebebi var bunun:

    1: ulkenin ekonomik olarak zayiflamasindaki sebeplerin neredeyse tamaninin izansizlik oldugunu ve temelde de bir zeka sorunu oldugunu anlamak gerekiyor. yani bugun eger turkiye hem dogu akdeniz'de hem de kuzey irak ve suriye'de dusmani yerle bir edemiyorsa bunun asil sebebi turkiye'nin bu savasi yapacak parasinin olmayisidir. bu para neden yok diye soruyorsaniz da, burokratlarin altinda arabalara bakabilirsiniz. eger turkiye'nin kara ordusunun tank sayisi ve teknolojik yeterliligi bir tartisma konusu ise bunun tek sebebi mecliste kuzu pirzolayi 15 liraya yiyen insanlardir. ote yandan ulkece ve millete en degerli varligimizin, yani turk lirasi para birimimize deger verilmeyisi ve dunyadaki deger kaybina karsi bir aksiyon alinmayisi da ayri bir tartisma konusu.

    2: insanlarin "turkiye beka sorunu yasiyor" diyerekten, insanlarin zekasiyla alay etmeleri. bunu bugun turkiye'nin beka sorunu yoktur olarak algilamamak lazim. bu cografyadaki eski imparatorlugumuz ve onun uzerine kurulmus, ataturk'un bize emanet ettigi turkiye cumhuriyeti, yuzyillardir daimi bir beka sorunu icindedir. ote yandan hicbir ulke 2-3 sene icinde bekasi sorgulanacak noktaya da gelmez. bakin tekrar ediyorum, dunya uzerinde hicbir ulke 2-3 senede bekasi sorgulanir hale gelmez. bunun altyapisi on yillara dayanan bir gecmise sahiptir. eger bugun turkiye ile abd/bati savasacak konuma geldiyse, bunun tek sebebi turkiye'nin caydiriciligini yitirmis olmasidir. kurtulus harbini kazanmis bu ulkeye tekrardan goz dikebilmelerinin sebebi, turk politikacilardir! bunu unutmayin. yani bu beka sorunu meselesi de "yetkiyi bu kardesinize verin, ekonomi ucacak" hezimetine benzemesin. bunu demek istiyorum.

    bu durumdan peki nasil kurtulacagiz diye soruyorsaniz da hickimse size yardim etmek icin gelmeyecegecini rahatlikla soyleyebilirim. kendi basinasiniz. kendi kendinizi kurtarmak zorundasiniz. eger turk halkinin izan sahibi tarafi, gunluk yasamayan tarafi kendisine ceki duzen verip de kontrolu ele alma yoluna gitmezse, elde hali hazirda var olan degiil, denenmemisler deneme yoluna gitmezse sayet, tekrardan ayni seyler yasanacak. buna kimsenin suphesi olmasin. gecen aylarda afganistan devletinin cokmesiyle raşid dostum ve eşref gani afganistan'i terkettiler. hesapta bunlar o ulkeyi yoneten insanlar. bir kaptan bile gemiyi en son terkediyor, eger boyle yapmazsa, o kaptana bir daha gemi verilmiyor, bu insanlar ulkelerinden kacmakta bir beis gormuyorlar. cunku ulkenin onlar icin bir degeri yok onlar koskaca ulkeyi sadece luks bir yasam surmek icin kullaniyordi. afganistan bu duruma oyle bir gunde gelmedi tabii ki ayni bugun turkiye'nin yasadigi durumlardan gecerek geldi. bu her ulke icin ayni sekilde gelisir. cok basit bir ornek olarak da rahatlikla referans verebilecegim daron acemoğlu'nun yazdigi iki kitabi, the narrow corridor ve why nations fail kitaplarini verebilirim. afganistan failed state statustunde bir ulkedir, fakat bu failure bugunden ertesi sabaha olmuyor. internetten arastirabilirsiniz, taliban esref gani'nin sarayina girdiginde o saraydaki lukse bir bakin. afganistan fakir bir ulke degil mi? afganistan imparatorluklari batiran ulkeymis vs. bir bakin bakalim kimler nasil bir hayat yasiyor ve ulkenin geneli ne halde. bunun icin de osmanli imparatorlugu'nun birinci ve ikinci balkan harbi, oncesindeki trablusgarp harbinde neler olmus kisaca bir goz atmanizi istiyorum. selanik bu kargasalar arasinda nasil kaybedilmis bir okuyun. selanik kaybedilirken, istanbul hukumeti ne yapiyormus bir okuyun. selanik'teki turkler o zaman osmanli'ya bugunku de turkiye'ye cok kirginlardir, cunku hicbir aksiyon almamistir imparatorluk o zaman, bugun de turkiye almiyor. bir anda elinden kayip gitmistir selanik fakat bu gerekten de bir anda mi olmustur?

    bunlarin benzerleri ise bugun yasaniyor. guney sinirlarimiz olan irak ve suriye'de, dogu akdeniz ve ege'de yasaniyor. ataturk istiklal harbi'nde "ordular ilk hedefiniz akdeniz ileri" dedigini biliyorsunuz, akliniza eger ege gelmiyorsa iste, bilinki birileri size tarihi yanlis ogretmis. ordular ilk hedefiniz akdeniz derken gazi pasa, antalya limanina gidin demedi. garp cephesi'nin buyuk kismini olusturan bugun ege diye bildigimiz ya da adalar denizi dedigimiz kisim aslinda osmanli imparatorlugu doneminde bahr-i ebyaz yani beyaz deniz, akdeniz diyorduk. ataturk de iste o eski kendi denizimizi almak icin ordulara yunanistan ile anadolu arasindaki denizi yani geri almak icin ordulara "ordular ilk hedefiniz akdeniz ileri!" demistir. bugun yunanistan bu bolgede kara sulari sinirlarini 12 mile cikarmak istiyor. dolayisiyla hava sahsi da 12 mile cikacak. yani izmir'den sevgilisine kizan bir genc sinirlenip ileri dogru bir tas atsa yunan askerinin atesiyle karsilik bulabilir! saka saniyorsunuz ama degil! emin olun eger bugun bu alanlar savunulmazsa bunlar basimiza gelecek. trakya'da bizim dedeağaç dedigimiz, yunanin da alexandroupoli dedigi alana abd mufrezesi oturdu. bunun sebebi de turk ordusunun ve en guclu oldugu kara ordusunun yunanistan'a direkt girme ihtialini ortdan kaldirmak icin. cunku ege'de yasanacak bir durumda hava kuvvetleri olarak yunanistan turkiye'ye buyuk kayiplar verdirtebilir fakat turk ordusunun kara kuvvetlerini durduracak gucu yok. bunun icin de abd bugun o hatta mevzilendi. bunun uzerine akdeniz tumuyle kusatildi, ayni sekilde kibris tehdit altinda, turkiye'nin guney sinirlari olan irak ve suriye de ayni tehdit altinda. aslinda bu tehditten de ote buralarda sicak savas yasanmasi an meselesi.

    iste bunlari sorgulayacak benim genc arkadaslarim. biz bu duruma nasil geldik diye sorgulayacaklar. ankara'daki beyler acaba audi a8 degil de a4'e binselerdi belki gerekli olan ve bugun abd'nin kapisina gidip dilendigimiz silahlari biz kendimiz yapabilir miydik diye sorgulayacaklar. sonra "ulan biz ne yapalim, biz kisa pantolonla geziyorduk bunlar olurken" diye dusunurken bulacaklar kendilerini iste sorgulama dogru gidiyor demek o zaman cikip annelerine ve babalarina soracaklar "siz gercekten ne yapiyordunuz ya?" diyecekler. onlar da tabii ki duygusal somuru yapacaklar, "senin icin calisiyorduk vs" diyecekler. bunlari yemeyecek iste gencler artik. anlayacaklar ki bu bir beka meselesi degil zeka meselesi. benim gerizekali annemi ve babami kandirmislar diyeceksiniz ve kendiniz kendi ayaklariniz uzerinde duracaksiniz.

    bu savas ataturk'un dedigi gibi iki tarafli bir savas. bati ile olan kismi ise kolay tarafi. asil zor tarafi iste turkiye'nin icindeki pisliklerle yapilacak olan savas. bizim ulkeiz cok hain ve kifayetsiz muhteris yetistiriyor. iste genc arkadaslar en azindan bunlardan birine donusmemek icin calisacaklar. kendi bildiklerini okuyacaklar. insan secerken, tek tek elekten gecirecekler elleriyle sececekler.

    2023 yilinda oyunuzu isteyenlere, bos seyler vadedenlere kulak asmayacaklar. gerceklik ortada. turkiye 3 senede 5 senede kurtulmaz. bu en az 20 senelik is. bu 20 seneyi oldugu gibi ortaya koymayan toz pembe bir goruntu cizenlere inanmayacaklar. turkiye'nin bati'ya gercekten kafa tutmasi 2040 yilindan once olmaz. cok basit bir matematikle bunu hesapliyoruz:

    eger bugun kendi savas ucagini uretecekse ulke ki bunun hangardan cikisi 2023 deniyor, ucmayacak yani ucak, bunun ucusu ve testlerden gecisi vs 2027 en erken. hadi diyelim envantere girdi 2029, ordunun tum ucak ihtiyacini karsilamasi, turk hava kuvvetlerinin 250 ucak ihtiyaci var, yilda 25 ucak yapilsa 10 yil surer. bu da iste 20240 ediyor asagi yukari. turkiye bu 20 sene boyunca savasa girmemeli. eger girerse yikim cok buyuk olacaktir. fakat isin oteki tarafindan bakilinca da bati akilsiz degil, turkiye bu isleri yapmadan ya savas baslatacak ya da turkiye'nin bu gelisimini tamamlamasi geciktirilecek ya da engellenecek. bati turkiye'nin karsilarinda oldugu bir dunya istemiyor! bunun da tek cozumu ayni yunanistan gibi yutulmus bir turkiye. iste gencler buna karar verecekler. bugun yunanistan gibi bir ulkenin cocugu mu olmak istiyorlar yoksa gercekten egemen bir ulkenin cocugu mu olmak istiyorlar.

    yaziyi kapatirken de gelmesi muhtemel elestirilere pesin bir cevap vermek isterim. "hepsi savas ucagi ile mi alakali ya" denilebilir, tabii ki degil. fakat ben cok basit hesap yaptim. bugun dunya'nin hicbir egemen ulkesi yok ki kendi savas ucagini yapamiyor olsun. eger turkiye o lige cikacaksa bunu yapmak zorunda. sadece oradan bir yaklasim yaparak bir model oturtuyoruz. bunun yani sira akla gelen diger butun teknolojik aksiyonun da alinmasi tabii ki sarttir. ben sadece en dar bogaz olan alanlardan biri uzerinden bir kestirim yaptim.

    kalkinma tumden olacak sekilde yapilmayacaksa eger emin olun hicbir zaman zengin bir ulke olamaz turkiye. o yuzden rovansist siyaset guden hicbir parti gercek zenginlik getiremez ulkeye emin olun getiremeyecek de. nasil akp getiremediyse, digerleri de getiremeyecek. bunu da cok acik yureklilikle soyleyeyim, bugunku siyasilerin elindeki bu son sans. eger gercekten bu genclerin istediklerini ve onlarin hakettikleri bir ulkeyi bastan kurabilecekseniz buyurun. ha bu sansi da bosa harcarsaniz bu gencler emaneti almaya hazirlar. adi daha once hic duyulmamis insanlarin 2025 yilinda kurulmus bir partiyi 2028'de tek basina iktidar yaparlar. insanlar siz saraylarda yasayin, luks arabalara binip yiyip icip gezin diye yasamiyorlar bu ulke topraklarinda.
  • aldığı maaşın yetmediğini söyleyip yine malum partiye oy vereceğini söyleyen, büyük resim kurslarına giden, tek eğlencesi survivor izlemek olan nesillerin hiçbir zaman beğenmediği kuşak

    edit:10 11 yaşında çocuğu enes batur izliyor diye eleşitirip 30 yaşında recep ivedik izlemek de baya mantıklı siz z kuşağı diyerek genelleme yaparsanız ben de çoğunluğa bakarak genelleme yaparım. ayrıca yeni nesil genel olarak apolitik çok umutlanmayın. z kuşağı bildirdi
  • muhafazakar ve playboy olmasından iyidir *

    edit:görsel
hesabın var mı? giriş yap