• yusuf köledir, züleyha efendi; yusuf güzeldir, züleyha aşık; yusuf dillere destandır, züleyha dillere düşmüştür çoktan; bıçaklar keskindir, kadınlar meraklı; bıçaklar keskindir, yusuf güzel; etraf ıssızdır, züleyha ateşli; herşey ortadadır, kral çaresiz; zindan karanlıktır, yusuf çaresiz; günler zindandır, züleyha kimsesiz; tanrı birdir, züleyha bilir; rüya kesindir, yusuf bilir; bolluk güzeldir, tutumluluk iyi; kıtlık acıdır, ektiğini biçmek iyi; züleyha yaşlıdır, yusuf kral; züleyha yanmıştır, yusuf aşık; firavun aradan çekilmiştir, aşıklar buluşmuş.
  • nazan bekiroğlu'nun kitabından alıntı

    "bir gün züleyha, arkalığına beyaz sümbül dalları işlenmiş tahtırevanıyla geçiyordu kütüphanelerin ve tapınakların kenti olan kentinin sokaklarından.

    görkemli bir alayla geldiğini görenler saygı ve hayranlıkla kenara çekiliyor ve züleyha'ya yol açıyorlardı. zengin ve güçlüydü, en fazla da güzeldi. ve kimse kırmızı gülleri saçına züleyha gibi takamazdı.

    birden bir meczub, ehil arslanları, atları ve arabaları aşarak züleyha'nın tahtırevanının önünde dikiliverdi, yürüyüş durdu. züleyha tül cibinliği* aralayarak bu duraklamanın nedeninin anlamak istedi.

    gözlerini kaldırarak züleyha'nın yüzüne bakmaya başladı meczub, "züleyha..." dedi, "sevindir beni!" züleyha kölelerine meczubun sevindirilmesi için işaret etti.

    köleler mor renkli kadife bir keseyi uzattılar avucuna; ama meczub oralı bile olmadı*.

    "züleyha..." dedi, "sevindir beni, bana gülümse! başka bir şey istemem."

    züleyha bu sesi hatırladı ve yüzüne dikkatlice bakınca, aşkını reddettiği silik bir yığın sima arasından bir zamanların ordu kumandanını tanıdı. usulca gülümsedi*.(...)

    başını önüne eğen meczub sessiz ve sakin geldiği gibi çekiliverdi.

    o günden sonra mısır'ın lisanına "sadaka vermek" anlamına gelen yeni bir deyim yerleşti: züleyhanın gülümsemesi."
  • ''..züleyha yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca yusuf diye başladı, yusuf diye bitirdi. gördü ki, hitaptan öteye geçemedi. anladı ki, aşkın nâmesinde, ser-nâmeden öte kelam yok. ve züleyha'nın lügatında yusuf'tan öte sözcük yok. bil ki, kelamdan da öte sadece ah var, ah ki dünya onun üzerinde durur, gökkubbe onun hararetiyle döner...''
    ''..işte bütün hikaye:kim düştü kuyuya, yusuf mu, züleyha mı? zindan kimin kaderi, yusuf'un mu, yoksa züleyha'nın mı? yusuf ve züleyha yok aslında. hepsi bir, hepsi 0 bir, hepsi tek bir..
    nazan bekiroğlu / (yusuf ile züleyha isimli kitabından..)
  • yusuf, dedi zuleyha;

    seni sevdiysem, seni her gormemde ikinci kez gormedigimden. her gormemde seni yenidenmis gibi degil, yeniden gordugumden. odama her girisinde ilk kez girdiginden. kendi kendinde bile tekrarlanmadigindan sen.

    sevdim seni, seni sevdiysem, bir esikten gectigimdendir. bir kentin icine dustugumden ve bir kenti icime dusurdugumden. ben ki tum savaslarimda hem kumandan hem neferdim. bu yuzden seni sevdim.

    ve biliyor musun, seni sevdiysem, butun ruhlarin yaratildigi ve henuz ruhlara cesetlerin bicilmdigi o mecliste, senin yaninda yer almis oldugumu hatiramda tasiyor oldugumdandir bu. bunca kolay terkediyorsam varligimi senin varligina o simsek pariltisi anin anisini gozbebeklerimde sakliyor olusumdandir.

    bu kadar tanidik buluyorsam kalbimi kalbine, o ezeli ugultuyu hala kulaklarimda tasidigimdandir.

    yusuf, dedi zuleyha, seni sevisim, ilk anda hem kendi basimi verdigim hem senin basini goturdugum bir ihtilal olacak. ama yazgi kan'i ihlal edilmis bu ihtilali bozacak ve her sey guzel olacak. zaman gecsin, her sey sonra olacak. cok yakinda bir bela ortusu ortulecek uzerine senin. ama askin hulasasi, cok gecmeden varligin nizaminda anlam kendisini bulacak.*
  • nazan bekiroğlu'nun kaleminden :
    bir gün yusuf'un güzellik şöhretini duyan bir bedevi, çöller aşıp seraplara kanmadan, vahalarda duraklayıp en fazla, hiç yolundan sapmadan. yusuf'u görmek için ken'an iline varmıştı.

    yanına vardığı zaman, yusuf, o güzellik güneşi, çocukça bir sevinçle gülümsedi. ve dedi : " de bakalım ey bedevi, bunca yolu aştın ve geldin. bir yükün olmalı. sözün hazinesinden ya da meta denizinden ne getirdin bana? "

    yoksul bedevi gülümsedi.
    dedi : " yusuf, ey ken'an'a doğan dolunay !ey varlığı varlıklara sebep olandan nişane olan! gülümsedin, içim aydınlandı. baktın ve konuştun ya benimle artık yitmem, eskimem. lakin güzelliğin denizinde yekta inci iken sen, benim gibi yoksul bir bedevi sana ne verebilir ki? sende olmayan, bende, ne olabilir ki? "

    böyle diyerek bedevi, sırtındaki deve tüyü heybeden bir ayna çıkardı usulca. küçük, yuvarlak bir el aynası, kıymetsiz bir şey.

    " sana " dedi, " en uygun armağan bir ayna olabilir yine de.
    bir ayna ki baktığında kendi güzelliğini görebilesin.
    ve nasıl yansıyorsa senin güzelliğin şu aynaya, nasıl sen olmasan bir büyük boşluktan başka bir şey düşmeyecekse şu aynaya. işte öylece bilesin ki o en parlak ışığın yansımasından başka birşey değildir senin de güzelliğin.
    sen suretsin, o asıl. sen fersin, o mana.
    sen bedensin, o ruh. sen gurbetsin, o yurt.
    sen parçasın, o bütün .sen gölgesin, o ışık. "
    böyle söyleyip de geldiği uzun yolları aşmak üzere geri dönerken bedevi, yusuf baktı elindeki aynaya. ve " bildim " dedi. " her şey o'ndan, sen de o'ndan, ben de o'ndan! bunu söylemek istiyorsun. ve ben bunu biliyorum. "
  • zuleyha yusuf'a seslenir;

    âh benim! âh benim!
    ey adim adiyla yazilacak olan.
    sularima dokulen karanlik, yoklarimi orten aydinlik
    tezatlarim benim, benim tekrirlerim
    ama muhabbetinden asla rücu etmedigim
    gun gectikce cogalan benzetmelerim
    sozcuklerim, lugatim, lisan hacmince vasifladigim vâsifim.

    zuleyha yusuf'a bir mektup yazmaya baslayinca, gordu ki hitaptan oteye gecemedi. anladi ki askin namesinde ser-nameden ote kelam yok. ve zulayha'nin lugatinde yusuf'tan ote sozcuk yok.

    yusuf, dedi, kelamim artik sende hukumsuz. ama kelamimin hukumsuz kaldigi bu yerde beni kucumseme. bil ki kelamdan da otede sadece âh var, âh ki dunya onun uzerinde durur, gokkubbe onun hararetiyle doner..*
  • "zaman bir masal gibi geçti. bir masal bir zamanı kendine seçti.
    ...
    çok zordu yusuf'u görmeyen gözün züleyha'yı anlaması!
    çok kolaydı yusuf'u görmeyen gözün züleyha'yı kınaması!"
  • "züleyha kendi kalbine baktığında, yûsuf'u neden sevdiğini ve yûsuf'u nasıl sevdiğini merak etti ilk kez. perdeler kalktı kalbinin üstünden. işık.

    yûsuf seni sevdiysem, dedi züleyha, hükümdarın tahtına hükümdardan başkası oturamayacağından. şehzade için saklanan giysiler ancak şehzadenin bedenine uyacağından. padişahların ülkeler fethettiği görülmüştür de, kölelerin ülkeler fethettiğine bir yûsuf'ta tanık olmuşuzdur. görüyorsun ya yûsuf, seni sevdiysem yazgım bana yapacak başka bir şey bırakmamış olduğundan. senin güzelliğin gibi benim de muhabbetimin nedeni olmadığından.

    ...ve biliyor musun ki, seni sevdiysem bütün ruhların yaratıldığı ve henüz ruhlara cesetlerinin biçilmediği o mecliste, senin yanında yer almış olduğumu hatıramda taşıyor olduğumdandır bu. bunca kolay terkediyorsam varlığımı senin varlığına o şimşek parıltısı ânın anısını göz bebeklerimde sakladığımdandır.

    bu kadar tanıdık buluyorsam kalbimi kalbine, bu kadar tanıdık ses veriyorsa kalbim kalbine, o ezeli uğultuyu hâlâ kulaklarımda taşıdığımdandır. seni bu kez hatırladıysam yûsuf, o kez unuttuğumdandır..."
  • "tufandan kurtulmak icin kendi derinligine akan bir irmak gibi; akmasam sana olurdum yusuf, aktim yine oldum. kendi olumumun seklini secmem ozgurlugumse susarak olmeyi degil soyleyerek olmeyi sectim. tortulanarak ve bulanarak degil, tasarak ve cosarak olmeyi sectim. hukmumun yusuf oldugu yerde olumlu oldugumu bildim. ve yine dirilecek olmanin emniyetiyle olumlu olusumu cok sevdim.

    yusuf, dedi zuleyha, ask zorlu bir sinav, ben bu sinavi bastan ve gonullu mu kaybettim? hayir iste! yitirmis gozuksem de kazancimsin sen benim. ve ser gibi gorunsem de goreceksin, yitirdigin ne varsa benim sana actigim kuyuda, hayrin olacagim sonunda.

    yusuf, dedi zuleyha sana gel kaderim ol demem. o kadar ki, guldeki sevda, coldeki ates kadar kadersin bana.

    degil mi ki sen yusuf guzelisin, ve degilmi ki ben tecelli etmesem eksik kalir sana dair kader. senin kaderin benim tecellim, kaderinde zindan varsa yusuflugum su goturmez benim *
  • züleyha'ya demişler ki
    "bak ay çıktı",
    züleyha demiş
    "yusuf göğe mi baktı?"
hesabın var mı? giriş yap