• gazla çalışan hayal.

    - küresel aktör
    - ortadoğunun abisi
    - ortadoğuda oyunkurucu ülke
    - lider ülke

    gibi gazlar barındırır. hem kısa hem de uzun vadede gümlemeye mahkumdur. sağolsun davos fatihi tayyip ile onun hariciye nazırı sayesinde züpper bir ülke olduk. gelene geçene posta koyuyoruz. suriye ile savaşa girecez mesela. birkaç ay evvel ciciş oldukları beşar esad'la şimdi amerikanın gazıyla kanlı bıçaklı oldu tayyip bey. komşularla sıfır sorun dediler, maşallah barut fıçısı gibiyiz.

    bugün de 8 şehit vermişiz mesela...
  • adını koyalım başarısız da olsa bu bir "emperyalizm" projesiydi. fındık kadar zekalarıyla emperyalistçilik oynamaya kalktılar. projenin ortaya atılmasından tutun, uygulanmasına kadar her aşamasında projecilerin zeka seviyesinin ve entelektüel birikiminin yerlerde süründüğünü gördük. başarısız olmasının birçok nedeni var. sadece kültürel kodları üzerine düşünmek bile projecilerin çapsızlığını anlamaya yeter.

    en basit örneklerden birini verelim. sizin bir emperyal projeniz varsa, yani ortadoğuda bir bölge gücü olmak istiyorsanız, oranın kültür birikimine teslim olmaz tam tersine kendi kültür birikiminizi, hegemon olmak istediğiniz bölgeye zerk edersiniz. yani amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok, emperyalizmin beşiği amerika bunu böyle yapıyor. hollywood'uyla, yemek kültürüyle, coca-cola'sıyla, yaşam biçimiyle emperyal gücünü kültürel alanda da dayatıyor.

    peki bizim yeni osmanlıcı islamcılarımız ne yaptı? onların tercihi ortadoğu'da kendi kültürel hegemonyalarını kurmak değil, ortadoğunun selefi ideolojisiyle şekillenmiş hegemonyasına teslim olmak oldu. bu uğurda türkiye'nin seküler kültür birikiminin eseri olan ve ortadoğu'da da geniş kitlelerin izlediği televizyon dizileri dahi sansürle boğularak güdükleştirildi. yeni osmanlıcı islamcılar osmanlı dizilerini sansürleyerek, behlül'ün çüküne sayaç takarak osmanlıcılık yapabileceklerini sandı; çünkü onlar için osmanlı abdulhamit'in istibdat rejiminden veya sağa sola fetih için saldırmaktan ibaretti. bu yüzdendir ki türk islamcısının kültürel birikimi de samanyolu tv'deki dizilerin ötesini üretemedi.

    oysaki arap halkı behlül'ün bihterle sevişmesini izlemek istiyordu, muhteşem yüzyıl'daki harem entrikalarını merak ediyordu, behzat ç. amirim arap gençleriyle de rakı içebilirdi... türkiye, yeni nesil genç ortadoğulular için biraz da o katı islamcılıktan sıyrılmışlığıyla,seküler hayat tarzıyla örnek olabilecek bir yerdi bu yüzden ilgilerini çekiyordu.

    suudun selefi ideolojisini benimseyerek yeni osmanlıcılık yapabileceğini sanan mallar, tam da bu noktada emperyal olma iddiaları çerçevesinde yapmaları gerekenin tam tersini yapmayı tercih ettiler. nereden tutulsa elde kalacak bir proje olan yeni osmanlıcılığın kültür emperyalizmi boyutunda bu başaşağı duruşu da bir ibret-i alem vesikası olarak tarihin tozlu sayfalarında yerini almış oldu.
  • bazı zekasını siktiklerim tarafından kendileri çalıp kendilerinin oynadığı oyundur. bunların tahayyülündeki osmanlı 622 senenin bir saniyesinde bile yoktu.

    cübbeli ahmet 150 sene önce istanbul sokaklarında bugünkü kıyafetiyle gezse, hemen bir zaptiye önünü kesip "şalvarınla, çarığınla ayak altında dolaşma aq köylüsü" derdi. cübbeli ahmet "benim kıyafetim peygamberin sünnetidir"diye cevap verse zaptiye "hem cahil hem köylü, koskoca halife bile redingot giyiyor, sana mı kaldı lan peygamberin sünneti?" diye bir temiz dayak çekerdi. cübbeli ahmet "yahu şu şu hadislerde var, milletin şehvetini uyandırmayacak bol kıyafet giymek lazım, öyle mabadın açıkta gezemezsin!" dese, bizim zaptiye onbaşısı "ulan hem cahil, hem köylü hem de ibne" diye düşünüp önce nezarette kendi siker sonra da en yakın hamama götürüp postası 10 kuruşa mahallenin kabadayılarına siktirirdi. çünkü o vaktiler osmanlı bıçkınlarında öyle bir adet vardı, parlak oğlanlar için meydan savaşı yapılırdı.

    keza fesli şarlatan kadir mısıroğlu denilen şizofren bugünlerde giydiği kıyafetle 300 sene önce istanbul'da dolaşsa ilk gören yeniçeri ümüğüne çöker "gavur musun lan sen? bu ne serpuş, bu ne tasma?" diye yakasına yapışırdı. kadir malı "osmanlıyım ben, elhamdülillah müslümanım, bu de benim atalarımın kıyafetidir!" dese bir pala darbesiyle o gereksiz başını boynundan ayırırdı. onun boş yere oksijenimizi tüketmesini engelleyen yeniçeri "hem gavur kıyafetiyle geziyor, hem etrak-ı bi'drak lisanı konuşuyor hem de haşa osmanlıyım diyor. ya çaşıttır ya mendebur!" diyerek sorgusuz sualsiz sallardı kılıcını.

    behey teresler, kıçı yamalı türk osmanlıyım dese boynunu vururlardı 300 sene önce, osmanlı demek hanedan mensubu demek çünkü. kendi götünüzden tarih, din uydurup inanıyorsunuz, bizim hayatımızı da mundar ediyorsunuz. siktirin gidin az ötede oynayın!
  • bugünlerde gerçekleşen hayal.

    evet, osmanlı zamanında küçücük bulgar prensliği doğu trakya'yı, avusturya-macaristan bosna'yı kafasına göre ilhak eder, osmanlı ise karşılığında açıklama yapardı: sabrımızı sınamayın!

    yıldız sarayı önünde bombalar patlatılır, karaköy'de banka basılırdı; 2. abdulhamit yapanları affederdi (batının baskısından değil yav, yüceliğinden tabi)

    kürtler habire ayaklanır, elebaşlarına paşalık verilirdi. hatta eline silah tutusturup, hamidiye alayları adı altında alevilere, ermenilere saldırtılırdı.

    osmanlı'nın sınırları yolgeçen hanıydı.

    osmanlı'nın her yerinde her milletten ajanlar cirit atardı.

    osmanlı, atacağı en ufak adımı bile dönemin güçlü devletlerine sormadan atamazdı.

    osmanlı, batının savaşlarına (kırım, 1. dünya) ucuza ölecek asker sağlardı. güçlü ülkelerin tetikçiliğini yapardı.

    osmanlı da ekonomik olarak tamamen yurtdışına bağlıydı, alınan borçlarla günü kurtarmaya çalışırdı.

    osmanlı'da da memleketin ekonomisi tamamen yabancıların elindeydi.

    osmanlı'da da cehalet ve dini taassup en üst seviyedeydi.

    ve osmanlı'da da birey değil, kullar vardı.
  • abd'nin ortadoğudaki taşeronluğunun kibarcası. yeni osmanlı falan deyince daha bi havalı gözüküyor hem. "biz taşeronuz ve emperyalistlerin pis işlerini yaparız" dememek için var bu devletin ideolojik aygıtları zati.
  • (bkz: frankenstein)
    gideni geri getirmek, ölüyü diriltmek, klasik edebi eserlerin ve fantazi kurguların hep konusu olmuştur. yeni osmanlıcılık'da bu düzlemde ele alınabilir: ortaya çıkarılmak üzere olan devlet ancak kötülüğe ve tüketime hizmet edecektir. çünkü varoluşunun sebebi ortadan kalkmış ve var olması ancak yapay şekilde, çok büyük acılar ve enerji sarf ederek sağlanmakta olacaktır. bunun bir örneği de israil'dir, 2000 yıl önce yitmiş bir devleti yeniden canlandırmak için tüm ortadoğu yangın yerine dönmüştür.
    malesef bu topraklarda frankestein oynamak isteyen kişi sayısı fazla. allah'ın tabiat kanunlarına karşı geldiklerinin farkında değiller.
  • son zamanlarda (bkz: doblonun camındaki osmanlı tuğrası) olarak karşımıza çıkmaktadır.

    özellikle cahil bir kesim tarafından geçmişe yersiz bir özenme, o eski günlere dönme özlemi yansıtmaktadır.

    madde madde yazayım da hani belki içlerinden birisi okur da acaba der belki.. belki demez.. neyse.

    - osmanlı'nın sadece fetih ve ganimet ekonomisine dayalı bir sistemi vardı. fetihler bitince gerilemeyi sadece az miktarda gelen vergiler ve dışarıdan alınan borçlarla biraz geciktirebildi.

    - büyük fetihler yapan padişahlar, geleceğe dönük olarak imparatorluğa "savunulması gereken daha fazla toprak"tan başka bir şey katmadı.

    - osmanlı, tabiri caizse kıçına alacak donu olmadığı için yıkıldı.

    - topraklarını koruyacak adamı kalmadığı için her şeyini kaybetti.

    - çanakkale'de bütün okumuş nesil ile tarımsal faaliyet yürütecek tüm adamlar kaybedilince cumhuriyet'in ilk yıllarında ekonomik ve toplumsal gelişim çok yavaş gerçekleşti.

    - türk tebaası genel tarım ve biraz da ticari faaliyet dışında bir işle uğraşmadığı için, cumhuriyet kurulduğunda trenleri yürütecek makinist, mezar taşı dikecek taş ustası, ticaret yapacak tüccar uzun süre bulunamadı.

    - benim atalarımın da dahil olduğu milyonlarca göçmen, yaşadıkları yerdeki her şeyleri bırakıp anadolu'ya sığınmak zorunda kaldı. edirne'de esir alınan osmanlı askerlerine yapılan işkenceleri, şehirde buğday kalmayınca kumlu ekmek yapılıp yenmesini, kimsenin ağzında diş kalmamasını mesaj yeşilinden isteyene anlatabilirim.

    not: ülkesini yürekten seven bir türküm.
  • osuruğunu şişeleyip parfüm diye tarihin boynuna sürmek gibi bir şey. sonra bir bakarsın parfüm dediği de gül yağı çıkar. tarihsel nekrofilistlik. yani bildiğin ölü sevici.
  • bu haliyle benito mussolini'nin roma imparatorluğunu faşist bir italya önderliğinde tekrar canlandırma hayaline benzemektedir.

    o gün italya dışında roma'yı tekrar isteyen kimse yoktu, bugün de türkiye dışında osmanlı'yı tekrar isteyen kimse yok. neden olsun ki.
hesabın var mı? giriş yap