• bundan biriyle, özellikle de kadın olandan biriyle aynı kapıdan yan yana geçmek üzere denk gel ve dikkat et: yaşlımız hep bir önce ben geçicemcilik oynuyor, tatlı bir rekabet yaratıyor kendi kendine. kah yere bakıp seni görmemezlikten gelerek; kah bir yandan da seni hafifçe itip kakarak kapıdan önce o geçmeye/girmeye/çıkmaya özen gösteriyor. bu çok doğru bir şey bak, boşa konuşmuyoruz...

    aklından "ben nasılsa bugün yarın ölürüm, sen daha hep geçersin" gibi bir şey geçirip kıskanıyor olabilir.
  • kendilerine "yok sen daha gençsin ya" diyen insanlara "sana ne ısmarlayayım?" diye soran insanlara verilen sıfat.
  • bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa, yeni şeyler öğrenmiyorsa, şaşırmıyorsa ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa, merak etmiyorsa, keşfetmiyorsa, geçmişte, anılarında yaşıyor ve sürekli eskiyi tekrar ediyorsa yaşlıdır.

    unesco
  • bundan daha önce birbirini tanımayan iki tanesi bir araya geldiğinde direk olarak birbirlerine hastalıklarını anlatmaya başlıyorlar. yaşlı olmanın böyle bir avantajı var; her tarafından hastalık akıyor, bu nedenle yaşıtın birisini bulduğunda sohbet sıkıntısı çekmiyorsun. şeker, yüksek tansiyon derken bir bakmışsın sabah olmuş...
  • yaşlı/lık bir sıfattır ki, kimse bu sıfatı kendine yakıştırmak istemez, kabullenemez.

    yaşlı, fantastik bir canlı türü gibi geliyor bana: elf gibi, hobbit gibi, white walkers gibi... başka* bir şey gibi sanki... aslında aynı bedenin belli bir zaman sonrasına sahip bireylere yaşlı diyoruz. yaşarsak hepimiz yaşlı olacağız ama bahsederken bir başka türden bahsediyormuş gibiyiz.

    böyle bir tür var sanki; bizle hiç ilgisi olmamış, hiç bebek olmamış, genç olmamış, direkt yaşlı olarak hayata gelmiş ve etrafımızda kendi hallerinde yaşıyorlar. genelde görmezden geliyoruz, önemsemeden yanlarından geçip gidiyoruz. insanın insana bu kadar yabancılaşabilmesini de çok garip buluyorum.

    yaşadıkları bütün anlar anı olmuş, hüzünlü bir haz yaşayan bu insanlar gelecekteki hallerimiz olmalarına ve kendimize dışarıdan baktığımızda hiç yaşlanmayacakmışız gibi hissetmemize rağmen her nefeste bir adım daha yaklaşıyoruz yaşlı olmaya. *

    yaşlı, annesinden dinlediği masalları torunlarına anlatmaya başlayandır. yaşamdan çok ölüme yakın olandır. hayatının geri kalanı, öncekinden az olandır. yarınlarının sayısı azalmaya, dünlerinin sayısı çoğalmaya başlayandır. yaşlı, zamanın hızla akıp geçmesinden dolayı, yakın gelecekteki sıfatımızdır.

    yaşlılık, en büyük yalnızlıktır. *

    *
  • cep telefonuna gsm operatöründen veya diğer kuruluşlardan gelen reklam ve bilgi mesajlarını, gözlüklerini takıp yükses sesle ortamdaki herkese hitaben okuyan insanlara verilen genel sıfat.
  • sınırı hangi rakamla çizilirse çizilsin, yaşlılık dönemi*ne yönelen insanlar toplumda artık pek önemsenmez, fazla ciddiye alınmaz. yaşlıların duygu ve duyarlılıklarına gülüp geçmek, insanoğlu ve kızlarının henüz hiç evrim geçirmemiş, halâ ilkel ve çiğ, o birkaç yüz davranışından yalnızca biridir. (bkz: ihtiyar); (bkz: bis).
    (bkz: yaslılık).
  • bir yaşlıyı sadece yaşlı olduğu için, vücudu yorgun, hantal ve ağrılı olduğu için eleştirmek ne vicdansızlıktır.** gençlerin kendilerine toplumda bir yer bulma konusunda her aşamada yarışa tabi tutulma halinin sonucu olarak ortaya çıkan “bencillik” gençliklerini kendileriyle özdeşleştirmelerini, ayrılmaz bir parçaları gibi algılamalarına sebep oluyor herhalde. sinekten yağ çıkararak kendilerine galebe çalma methiyeleri düzen gençlik bil ki hepimiz ölücez, çoğumuz ölmeden evvel uzunca bir süreyi (hatta gençliklerimizden daha uzunca bir süreyi) yaşlı olarak geçiricez.

    "genç düşmanı aksi yaşlı"dan sonra bir de bunu gördüm; "yaşlı düşmanı kibirli genç"
    aynı adam, farklı devir.
  • çaresizliği gözlerinden okunabilen kişi. elinde olanları bir bir kaybedip buna karşı hiçbir şey yapamadığını gördükçe kahrolan ama yine de elinden bir şey gelmeyen. (bkz: çaresizlik)
  • bu insanlarda bir gariplik var abi. huysuzluk zaten default ama anasını satayım bir de yaratıcılar. o huysuzlukları konusunda aynı huysuzluğu yapa yapa master degree olmuşlar, yoda olmuşlar. mesela bakıyorsun; senin benim için güzel olan bir şey onlar için değil ve o anı bütün ortamdakilerin burnundan getirecek. getiriyorlar aga. otuz kırk yıldır tanıyıp bilen yakınları bile olsa yanlarında, onları bile bıktırmayı başarıyorlar, o son huysuzluğu onların bile tahmin edemediği bir orijinallikte yapmayı beceriyorlar. anlamıyorum abi ben yaşlı insanın huysuzluğunu. tamam hareket kabiliyetin kısıtlanmış, hayatta başardıklarının çoğu geride kalmış, vücudun artık yük geliyor, bunlarda haklısın ama sevdiğini iddia ettiğin insanların gözünün içine baka baka ağzına sıçmak, bunlar için ayrıca yöntemler geliştirmek ve bunlarda ustalaşmak nedir ya? ne yapıyorsun sonra, sinsi gibi ehehe nasıl delirttim milleti diye tatmin mi oluyorsun?

    valla aga, ben bu yaşlılardan çocukluğumdan beri çok çektim. tanıdığım tek şeker yaşlı, uzak bi akrabamızın annesi. inanılmaz tonton bi teyze. hem kafası zehir gibi çalışıyor hem de apaçık niyeti iyi bir hanım. geri kalan hepsi için kafamda irili ufaklı ciddi sıkıntılı soru işareti var.
hesabın var mı? giriş yap