• bu firma kendisini en nihayetinde fotokopi makinası üreticisi olarak gördüğü için herhalde; bilgisayar mühendislerinin geliştirdiği görsel kullanıcı arayüzü (bkz: gui) sahibi işletim sisteminin (bkz: xerox alto) önemini algılamamıştır. apple ii ile başarı yakalayan ve fortune'a 26 yaşında kapak olan steve jobs'a tesislerini gezdirirken (apple ile başka bir konuda anlaşma yapacaklar) grafik arayüzle işletim sistemi kullanma fikrini ve geliştirdikleri kadarını gösterirler, diğer birkaç fikirleri ile beraber. steve jobs'ın kafasında iş bitmiş kendi deyimiyle bilgisayar dünyasında önündeki birkaç onyılın nasıl olacağı şekillenmiştir. bu fikirle 1984'te machintosh işletim sistemi hâvi kişisel bilgisayarı geliştirmiş, onu aşan bill gates ise bilgisayar imal etmeden, evrensel işletim sistemini* üretme ve satma dehasını göstermiş ve bu günlere gelinmiştir.

    steve jobs xerox gezimde bana iki önemli fikir/proje daha gösterdiler diyor, görsel kullanıcı arayüzü ile kontrol edilen işletim sistemi fikri o kadar etkilemişti ki onları çıktıktan sonra unutmuştum daha sonra hatıladım diyor. bunlardan biri object oriented programlama diğer de bilgisayarlarla ağ kurma gibi şeylerdi diyor.
    xerox sadece bu gui meselesi ile değil lablarındaki bu diğer çalışmaların da endüstriyi kökünden değiştirecek belirleyecek fikirler olduğunu farketmemiş ama fikirleri ile önemli katkıda bulunmuş bir firma. jobs abi xerox şimdiki microsoft olabilirdi diyordu ve az söylüyordu. xerox işletim sistemi, yazılım geliştirme ve bilgisayar ağları konusundaki fikirlerini geliştirip kullanıma sunabilse ve bu alanda lider firma olsa, microsoft + apple + sun gibi birşey olurdu herhalde. o kadar başarılı olması herhalde kimse için arzulanır değildir.

    bu entry'yi aylar önce izlediğim belgesel akabinde yazmaya başlayıp bitiremeden kenarda dursun demişim, jobs abinin ebediyete intikali vesilesiyle tamamlamış olduk.
  • ziroks diye okunur. aynı zamanda sözcük günümüzde marka olmaktan çıkmış bir eylem hatta kişi haline gelmiştir. (örn: can you xerox these papers for me) ya da (do you know where the xerox is)
  • bilimum teknoloji harikasini icad etmis olan (faks, fotokopinin filan yaninda bir suru pc elementi, hatta ilk pclerden birtanesi) ve hicbirini degerlendirememis, aptal bir ceosu oldugunu dusundugum firma.
  • teknoloji tarihinde çin neyse yakın dönemde bu firma da odur.

    barut, kağıt gibi dünyayı değiştiren ve ele geçirenin ortalığı domine ettiği teknolojileri birleştirip havai fişek yapıp havaya atan bir çin gibi xerox da mouse, gui, object oriented programming, network, mail gibi devrim niteliğinde buluşları değerlendirememiştir.

    apple'ı apple yapan hemen hemen her şey steve jobs'ın xerox'a yaptığı bir ziyaretin sonucudur.
  • eski bir çalışanı olarak; ülkemizde faaliyet gösteren xerox türkiye için başkalarına faydalı olacak bilgieri de içeren, bir baskı şirketinden çok bir teknoloji firması nasıl olunmalıdır sorusunu cevaplaya, amerikan menşeli firmadır.

    öncelikle ülkemizde uzun yıllar boyunca zincirlikuyu metrobüs durağına gelindiğinde, kafanızı kaldırıp levent istikametine baktığınızda hemen görebildiğiniz dev tabelası ile şuanda olmadığı eski yerinde uzun yıllar faaliyet göstermiştir. (bkz: kasap sokak)

    sonrasında profilo holding'in kendisine olan borçlarını ne yazık ki tahsil edemediğinden, xerox türkiye; borçlarına karşılık eski profilo holding binasının (şimdiki adı ile profilo plaza) birinci katına taşınmışlardır. hala da burada hizmet vermektedirler.

    ilginç bir çalışma saatleri sistemi olan bir şirkettir. dinamik çalışma saatleri vardır. yani eğer sabah 07:00 de işe girdiyseniz, 16:00 'da, 08:00 de başladıysanız, 17:00'de. hayır ben uyanamıyorum diyip saat 09:00'dan önce ofise gelemiyorsanız 18:00 de çıkıyorsunuz. üstelik bu yukarıdaki çalışma saatlerini düzgün bir şekilde denetleyen ık birimi var.

    ık birimi bu ülkede gördüğüm ve benim diyen nice firmadaki ık firmasını ve departmanını sallar. süper bir ekiptir. asla ve katiyen siz yanlarında belirdiğinizde, "dur işim var" yada "toplantıdan sonra görüşelim" gibi bir yaklaşımla gelmezler. toplantılarına 5 dk geç kalırlar ama sizi en azından dinleyip, konu uzun ise işlerinin sonunda hızlıca sizi bulup sorununuzu tam dinleyip, bir şekilde çözüm bulmak için uğraşırlar.

    coğrafi olarak size uygun veya beğendiğiniz ülkelerdeki xerox'larda çalışabilmeniz için çalışmaları vardır. sürekli ilanlarını takip edebileceğiniz ve tüm çalışanlara açık, global bir hr portalları vardır. size uyan bir ilana başvuru yapmanız için hiç bir engel yoktur. özellikle avustralya ve latin ülkeleri için bol miktarda iş ilanını görmüş ve detaylarına bakmışlığım vardır.

    yılda dört defa herkesin katıldığı ve konuşmacı olarak tamamen sınıf, mevki gözetmeksizin çalışanların söz aldığı iletişim toplantıları yaparlar. bunlar bir odanın içine doldurulmuş mutsuz kalabalıklardan uzak, bir otelde limitsiz kahvaltı ile başlayan free speech toplantılarıdır. kalkıp söz alıp, saygılı bir şekilde arzu ettiğiniz bir konuda ya da sıkıntı yaşadığınız bir durumu orada ceo dahil gözlerinin içine bakıp söyleyebilirsiniz. ayrıca "bir kişi de kalkıp, sen ne biçim konuşuyorsun" filan demez. yönetim ve ik tarafından en çok not alınan ve bu notların şeffaf bir şekilde paylaşıldığı toplantılardır. ayrıca toplantılar öncesi bir önceki toplantıda alınan notlar, bu notlara bağlı alınan yada düzeltilen kararlar da bildiri şeklinde dağıtılır ki, havanda su dövmediğinizi anlarsınız.

    açık ofis ortamı ne yazık ki bulunduğu plazanın teknolojik yetersizliğinden dolayı çoğu zaman soğuk ve sıcak mevsim geçişlerinde sizi dondurmakta ya da kan ter içinde bıraktırmaktadır. evet burada da sürekli yaz sıcağında klima kapatan insanlardan var.

    çalışan sayısı ve çalışma süresi açısında tuhaf bir eğri barındıran şirkettir aynı zamanda. şirketin 1-5 yıl arası çalışanları ile 15+ yıl çalışan grupları bulunmakta. arası yok. haliyle ortamda işe ya da sektöre yeni başlayan insanlar ile bu sektörde yada xerox'ta hemen hemen her görevde bulunan insanlar arasında kalmak gibi bir durum söz konusu. bu size bir dezavantaj yaratmamakta ancak bir miktar yaklaşımı öğrenmek ve eğer eksik ise insan ilişkilerinde kendinizi geliştirmeniz gereken bir durumu yanında getiriyor. bu beni en çok zorlayan durumdu.

    hiç kimse eğer takım arkadaşı ya da aynı departmanının çalışanı değilse bir başkasının ne yaptığını, ne şekilde çalıştığını ya da hangi saatte nerede olduğuna dair en ufak bir sorgusu olmamakta. sizi iyi gösteren şey, size verilen işleri nasıl ve ne şekilde doğru yapıp, özellikle müşteri tarafındaki memnuniyeti yüksek tutmanızdır. günün sonunda yaptığınız işten dolayı şirketi zarar ettirecek bir girişim ya da müşteri memnuniyetini bozacak bir etkiniz olmadığı sürece başarılı sayılıyorsunuz. türk tipi çalışmanın biraz ötesinde bir takım içi çalışma modeli ve bunu destekleyen anlayışları var.

    piyasadaki bilinirliği ve etkileri üzerine aşağıdaki anekdotu paylaşmak isterim.

    bir satış toplantısına katılmak ve teknik soruları cevaplamak için bir şirketle toplantı saatinde klasik olarak on dakika önce gelerek asıl satış temsilcisini beklemekte idim. kendisinin otoparkta aracını park ettikten sonra yanıma gelmesi ile beraber danışma bankosuna yanaştık ve kibarlıkla "xerox'tan geldik ismimiz bu" dedik. bankodaki kadın cümlemizin devamını beklemeden "fotokopi makineleri içerde koridorda, birisi kağıt sıkıştırıyor, birisi de iz bırakarak çıktı veriyor" dedi ve tak diye güvenlik turnikesini açtı.

    yukarıdaki yazıdan da anlayabileceğiniz üzere "ben xerox'ta çalışıyorum" ifadenizin hemen arkasından sizi sadece fotokopi çeken ve bunların sorunları ile ilgilenen "fotokopici" birileri olarak görmekteler. bu arada yukarıda bahsettiğim firmanın cihazları başka bir marka. ancak insanlar sizi gördükleri anda tek bilginizin cihazlarla ilgili olduğunu sanması gibi kötü bir etkisi var.

    dünyada bir çok ilklere ve gerçek manada buluş gerçekleştiren ender firmalardan birisidir. bir çok insan ethernet protokolünün mucidinin xerox olduğunu bilmez. hatta xerox parc mucizevi isimli yerde steve jobs'un çalıştığını ve lisa isimli machintosh fikrinin oradan geldiğini bilmez.

    neyse konumuzdan uzaklaşamadan devam edelim.

    ilk işe başladığımda, kapısından dizmeye başlayarak edirne'ye kadar printerları uç uca sakladıklarını düşünüyordum. ilk cihazlarının yeşil düğmesine işe başladıktan dört ay sonra dokundum. son on yıldaki işlerini aynı zamanda kar etmelerini sağlayan projeleri için bilgilerini ve hizmet sektöründe daha fazla kazanım elde etmelerini, tamamen daha az printer konumlandırdıkları ve baskı ekonomisi sağladıkları "güvenli baskı teknolojileri" ile sağlamaktadırlar.

    kulağa çok saçma geliyor di mi ?

    bir şirket var. fotokopi makinesinin mucidi. ecnebi dillerde "xerox machine" denindiğinde marka bağımsız tek cihaz kafada canlanıyor. (bizdeki selpak gibi) ancak firma son on yılda insanlara ve tabi şirketlere daha az kağıt sarfiyatı yaptırtan, daha ekonomik, daha az elektrik tüketen, üstelik kimin ne kadar, ne zaman ve ne şekilde baskı alacağını belirleyen sistemlerden para kazanmakta. bu tip projeler o kadar alıp yürümüş durumda ki, şu aşamada sizin mevcut bir aylık printer, fotokopi ve scan kullanımınızı monitör ederek size bir rapor ile mevcut cihazlarınızın yerine daha az sayıda ama daha fonksiyonel cihazlar ve bunlara bağlı güvenli baskı yazılımı ile bu sarfiyatınızı en aza indirebileceğiniz hattasında çeşitli kurallar ile mevcut baskı sayınızı azaltmadan dahi, daha uygun fiyata çıktı alabilmenizi sağlıyor.

    işte bu farklılığı yaratan ve bunları ülkemizde dahi bir çok sektör liderine güvenle uygulayabilen bir firma xerox.

    bu arada sadece bu ofis tipi çözümlerin dışında masaüstü çözümler, sürekli baskı ve dijital ortamlar için büyük formatta çok sayıda xerox cihaz çözümünü de yine ülkemizde gerçekleştirmektedir.

    hayatımdaki ilk defa tanıştığım "şirket tarafından verilen araba" kavramını bana yaşatan firmadır aynı zamanda. supervisorlara jetta, analist iseniz golf, müdürlere a3, direktörlere a4 vermekteler. saçma sapan araba kullanmadığınız, haftada 8 defa depoyu fullemediğiniz sürece araçla ilgili sizi herhangi bir sıkıntıya sokmuyorlar. araçların bakımı, lastik değişimi gibi yasal konulara çok hassas davranıyorlar. ne bir hafta uzun kış lastiği ne de servisi ışığı yanarak kullanılan bir araba gördüm.

    kendi içerisinde yine bana eksiklikmiş gibi görülen bir mevki sorunu barındırmakta. yukarıda bahsettiğim müdürler ve direktörlerin dışında ara bir kademe yok.

    bir müdür yardımcılığı, şeflik, uzmanlık gibi özellikle finans dünyasından gelen birisi için geri kalan herkesin "çalışan" olarak addedilmesi biraz tuhaf oluyor. bu şirket içerisinde çalışanların şirkete bakış açısını etkilediği gibi, "ben 12 yıldır xerox'ta çalışıyorum" dediğinizde, eğer sektörü bilmeyen birisi ise; "12 yıldır çekilecek fotokopi bitmedi mi?" gibi soru içeren abuk şakalara maruz kalabiliyorsunuz. evet 12 yıldır tek bir görevde herhangi bir değişiklik olmadan analist olan insanlarla beraber çalışmak çok ilginç gelmiştir. tek bir görev ve bir ömür.

    sosyal imkanlar konusunda yaptığınız işe göre değerlendirilen ve buna göre bir takım haklar alabildiğiniz bir yerdir aynı zamanda.

    tahmin edebileceğiniz üzere şirketin göz bebeği direkt satış departmanıdır. buradaki insanlar fortune 500 şirketleri ile birebir temasta olduklarından ve ortalama 3 yılda bir yenilenen satış imkanları (kiralama süreci minimum 36 ay olması) ayrıca yeni satış hedeflerinde ülkemizin bir çok güzide firmasının içine girmelerinden dolayı el üstündedirler. hemen hemen her müşteri için özel ve tek satış temsilcisi, teknik analisti ve arıza çağrısı açıldığında ilk müdahale sla süresi olan 4 saat içinde ortamda bulunan teknik servis ekipleri bulunmaktadır. "xerox'tan süper hizmet alıyorum, çok memnunum" diyen birilerini duyuyorsanız. işte sebebi budur.

    indirekt satış tarafında ise olaya bayiler girmektedir. tada.... işte zurnanın zırt dediği yerdesiniz.

    xerox'un ülkemizde partner olarak bayileri sırasıyla bnk, aroks, syb, trioks, karadeniz, kopisan, cyprox ve lidya isimli 8 ana bayiden oluşmaktadır. bu bayiler aracılığı ile satış yapıldığında, xerox gerekli ekipmanı ve bilgiyi sağlar. aynı zamanda bayilerin kendilerine ait analisti ve teknik ekibi bulunur. müşterilerine bu ekipler destek olur ve ihtiyaç halinde xerox onlara destek olur.

    klasik türk patron şirketi mantığında yönetilen bu bayilerin en kurumsal ve ciddi manada xerox için en önde bayrak sallayanı bnk teknolojidir. tüm ekibini askeri disipline yakın bir nizamda yönetir. muhakkak önceden planlanarak hareketlerini belirler ve satış için kendisinden taviz vermezler. nettirler. hatta eski çalıştığım şirkete gelen bnk satış temsilcisi ile görüşmem sırasında kafamda bnk teknolojiyi, xerox'u türkiye'de satan tek yer olarak algılamıştım. cidden çoğu yerde xerox'u aratmayacak destekle piyasada yer alırlar.

    üzülerek gördüğüm ve xerox'ta indirekt kanal'da bayi analisti olarak net yorumda bulunabileceğim konu, diğer bayilerin salt satış mantalitesi olarak agresifliği aşan ve kaliteyi filan bir kenara bırakarak, olur olmadık her yere satış yapma gayesi ile yerine getirilemeyecek sözleri müşteri tarafına verip, daha sonrasında, "xerox türkiye gelip bizi kurtarsın çünkü biz satışı gerçekleştirdik. müşteri ile zor durumdayız. "(burada kalınan "zor durum" bildiğin cinlerin tepeye çıkması seviyesi)

    özellikle orta ölçekli ve büyük firmalarda, "aman xerox'mu uzak dursun aman allah korusun" sözlerini duymanızın altında yatanda aslında onların bir xerox bayisi ile çalışmış ve en sonunda kayışı contayı sıyırmasındandır.

    xerox bu yukarıda bahsettiğim, bayi tarafındaki eğitimi eksik ve yine bayiden kaynaklı yanlış argümanlarla oluşan sıkıntılı durumu düzeltebilmek için yıl içerisinde sadece eğitime minimum 600 saat ayırmaktadır. parasal maliyet konularını geçtim, bu konularla ilgili an be an görevli oldukça fazla bir ekip, doğru bilgi ile bir satışın gerçekleşip, sonrasında oluşacak olan müşteri memnuniyetinin uzun soluklu olması için insan üstü bir çaba sarf etmektedir.

    xerox müşterileri ile sadece al sat içeren bir satış mantığını bırakalı kabaca 15 yıl oluyor. ülkemizde de bu mantığı hızlıca oturtarak özellikle piyasada artık sadece cihaz satışı ile kar edilemeyeceğini artık tüm rakiplerine ve müşterilerine öğretmiş durumdadır.

    bir sözleşmeye imza atarak başlayan xerox ile yolculuğunuz belki de sizin tüm çalışma ömrünüzü içine katacak kadar uzun bir serüvene dönüşecektir.

    sosyal imkanlara devam edelim.

    piyasanın altında sayılacak daha doğrusu yasal sınırın biraz üzerinde öğlen için ticket verirler. zaten etrafında o ticket bedelinin üstünde yemek yiyebileceğiniz bir yerlerde yoktur. sebebi ise malum. (düşük bütçeli dinin cehennemi mecidiyeköy)

    ancak mesaiye kaldığınızda cebinizden ödediğiniz yemek ve ulaşım bedeli aynı haftanın salı günü hesabınıza yatar.

    fazla mesai ücreti hafta içi 17:00'den itibaren başlar ve hafta sonu için duble olarak yazar. kesinlikle bir kuruş hakkınız dahi geçmez. tam liyakat sonuçludur.

    eğer satış ve servis tarafında iseniz prim alırsınız. satış, servis, müşteri memnuniyeti ve özellikle yukarıda bahsettiğim güvenli baskı sistemleri satışından ciddi bir para alırsınız. orada çalıştığım 1,5 sene zarfında sene de dört defa minimum 1 net maaştan fazlasını prim olarak aldım. kabaca 18 maaş gibi bir şey geldi 12 ay sonunda. kısacası şirkette özellikle başarınız var ve çalışma azminiz yüksek ise çok hızlı ve net bir şekilde ödüllendiriliyorsunuz.

    sene başında bir kick-off toplantı ve eğlence sonrasında takip eden ayda bayilere yapılan ve genelde ölü sezonda antalya'da bir 5 yıldızlı otelde 4-5 gün kalmalı event yaparlar. bu ikisi sizin kafanıza kravatı rambo stili bağlayıp, yöneticiniz ile "davukları pişirmişem, hacıyı da çarşıya göndermişem" diye dizleri yere koyarak oynayabileceğiniz kadar kopabileceğiniz dönemlerdir.

    çok fazla seyahat edersiniz. özellikle direkt satış ve bayi kanalındaki satış ekibi ve analistler bir sene sonunda minimum 30 uçak yolculuğu ve 35.000 km araba yolculuğu yaparlar. süper yemek yenecek veya şu yemeği ile ünlü yerleri bizzat test edersiniz. özellikle ekipte uzun yıllardır çalışan birileri ile bu seyahatleri gerçekleştiriyorsanız, kendi çapınızda bir vedat milor olursunuz. 35 yaşında cağ kebabını deneyip aşık olabileceğinizi öğrenip, tantuni'den motoru bozacak kadar çok yerken kendinizi bulabilirsiniz.

    süper bir okuldur aynı zamanda. kişiliğiniz ve karakterinizi etkileyecek kadar çok şey öğrenip, ilk elden piyasa bilgilerini net bir şekilde kavrayabileceğiniz bir yerdir. hiç kimsenin giremediği ıt odalarına yallah diyip gireceğiniz, bir çok insanın karşısında dururken dahi çekindiği insanlarla ortak konuları konuşabilecek kadar samimi bir ortam yaratmanızı sağlar.

    dışarıdan on numara kaos gibi görünen bir yerde kendi düzeninizi yaratarak, kendi iş yapma huzurunuz ile akşam eve kah yorgun kah pert bir şekilde gelseniz dahi sizi mutlu edecek tonlarca insanın yer aldığı bir yerdir.

    kısacası kendisini bulmak isteyen, teknoloji şirketinde çalışmaya hevesli, amerikan şirketinde çalışarak düşünce ve iş yapış modelinizi değiştirebileceğiniz bir sıcak yuvadır xerox.
  • windows kurulduktan bir süre sonra "c:\program files\xerox\" olarak beliren garip bir oluşum. "\nwwia\" diye bir alt-klasörü de bulunmakta. bunun yanısıra amerikanların "fotokopi çekmek", "fotokopi makinası" yerine kullandıkları sözcük.
  • (bkz: inovasyon)

    şöyle ki, 70'lerde armut koltuklarda uzanıp tüm gün hayal kuran bir ekip kurarak, mouse, gui, network computing/e-mail ve object oriented programming gibi fikirlerin ortaya atılmasını ve geliştirilmesini sağlamışlardır.

    (bkz: xerox parc)
  • ethernet standardini belirleyen $irket
    üretilecek kartlara mac adresi alamak için gene bu firmaya ba$vurmak lazim sanirim
  • amerika'da çalışanlarına "social service leave" diye bir program sunan teknoloji devi. bu ssl programı çalışanların 1 yıllığına her hangi bir sivil toplum kuruluşunda çalışmak için işten ayrılmalarına olanak tanıyor. bu 1 yıllık süre boyunca da xerox, çalışanına full maaş ödüyor ve tüm yan haklarını da vermeye devam ediyormuş.

    helal olsun dedirten firma.

    menbaı
  • müşteri hizmetleri, teknik destek gibi kelimelere çok uzak olduğunu düşündüğüm marka. aslında sattığı makinadan çok sattığı sarf malzemelerinden para kazanmayı tercih etmeleri düşündürücü.
hesabın var mı? giriş yap