• fragmanından anladığım kadarıyla ben bunu izlerken sinirden kendimi sikerim.
  • şimdi bitirdim, güzel bir yapım.

    --- spoiler ---

    insan sahte deliller hazırlayarak, suçsuz olduklarını bilerek hapse girmelerine neden olanların da ceza almasını bekliyor, ama nerede?
    --- spoiler ---
  • amerikada ki siyahilerin bu beyaz gotlu gevsek amerikalilara zebellah olmalarina bir kez daha hak verdigim film olmus. tarih boyunca bu ingiliz artigi dilenci,sapik, ipsiz sapsiz kes tayfasindan ne cekti bu adamlar amerika kitasinda. when they see us'da bunlardan bir tanesini guzel konu edinmis yetmemis trump'i itin gotune sokup sokup cikarttiklari bir film olmus.
  • ikinci bölümü az önce bitirdim.

    donald trump denen aşşağılık ırkçının, 85k usd para ödeyerek, küçücük çocukların idam edilmesini talep eden ilanlar vermesi, bizden bir geberip gitmiş amerikan köpeğini aklıma getirdi. bu köpek de sağ siyasetin aşşağılık gerekleri uyarınca deniz gezmiş ve arkadaşlarının idamı için mecliste büyük bir iştahla iki elini birden havaya kaldırmıştı. sağcı, her yerde sağcı ve her yerde aşşağılık. bu dizi bana bunu bir kez daha gösterdi.

    gerçek hayattan bir kesit olan bu dizi, insanların nasıl da siyasal emeller uğruna harcandığını bir kez daha gözler önüne seriyor. imkânı olan mutlaka izlesin... ve tanısın bu sağcı siyasetçileri.
  • yarısından bildiriyorum ki ciddi üzüyor. adaletsizlik hassasiyeti tavanken izlemek daha da bir etkiliyor sanırım. insanoğlu ne adil ne de vicdanlı.
  • dizinin yapımcılarından oprah winfrey 'in dizinin oyuncuları, yönetmeni ve gerçek beşliyle yaptığı talk show yine netflix 'de yer alıyor.

    izlemeye değer. korey wise , diğerlerinden daha acı yaşamış bu tecrübeyi ve bunu görebiliyorsunuz. program sırasında dizi oyuncuları, özellikle wise'ı çok başarılı canlandıran jharrel jerome , gözyaşlarını tutamıyor. tutamıyor ne kelime hüngür hüngür ağlıyor.
  • sinir uçlarıma kadar gergin izledim.

    benzer şekilde ümraniye sapığı olarak yanlış kişi tutuklanmıştı. hiçbir delil uyuşmamasına rağmen bir ay tutuklu kaldı. şuradaki "suçlu değilim ben" haykırışı yürek burkuyor. sadece bir ayda işini, eşini, çocuklarını kaybetti, hayatının paramparça olduğunu düşündükçe içerde yıllarca kalan bu çocukların neler çektiğini tahmin etmek boğazda acı bir his bırakıyor.

    baskı deyin, ego deyin, hırs deyin... hangi motivasyonla olursa olsun etrafımızda görevini kötüye kullananlar var. insanlar (ırk, din, dil, cinsiyet vs.) bizden değilsen ötekisin tartışmalarına o kadar yoğunlaşıyorki, bu kişiler aradan sıyrılıyor, hatta ödüllendiriliyor.

    "bırakmadılar yaşayayım"
  • netflixin en iyi isi olabilir. oyunculuk, verilen gerginlik hissi oldukca basarili.
  • savcı ve dedektifin hiç bir ceza almadan yıllar boyu halk önünde görevler almaya devam ettiği ırkçı ve iğrenç olayı anlatan netflix dizisi.

    şerefsiz ve görevini kötüye kullanan yetkililerin, ırkçı ve cahil toplumun ve bir o kadar sahibinin sesi medyanın sonucunu 5 gencecik insan mahvolmuş hayatlarıyla ödemişler.

    tabii amerika kendi geçmişiyle yüzleşmeyi beceremezken burnunu diğer ülkelerin iç işlerine sokmaktan geri durmaz.

    şerefsizler..
  • adaletin nasıl oyun hamuru haline getirildiğini görmek istiyorsanız izlemenizi önerdiğim dizi. tabi sinirlerinize hakim olabilirseniz.

    bir tarafta parası olduğu için en iyi avukatları tutup adaleti satın alarak cinayet davasından paçayı kurtaran o. j. simpson, öbür tarafta paraları olmadığı için ortada bir tane bile somut delil olmamasına rağmen suçlu bulunan 5 genç. ne genci, çocuk hepsi çocuk!

    --- spoiler ---

    "somut delil olmamasına rağmen nasıl mahkum edildiler?" diye soracak olursanız tüm çocuklar gözaltındayken aç ve susuz bırakılarak psikolojik baskıyla itirafa zorlanıyorlar. suçlarını itiraf ettikleri takdirde eve dönebilecekleri söyleniyor. çocuklar da ne yapsın, yanlarında ebeveynleri yok, bir an önce eve gitmek istiyorlar, korkmuş vaziyetteler ve polislerin manipülasyonları doğrultusunda sözde suçlarını itiraf ediyorlar. ne kadar alçakça değil mi? amerika'da ırkçılığın geldiği noktayı sadece bu olaydan analiz edebilirsiniz.

    dizinin en çarpıcı noktası ise o dönemde trump'ın verdiği demeçlere yer vermesiydi. suçları ispatlanmamış 5 çocuğun idamını istemiş bildiğiniz. ilgili ilan şuradan görülebilir. belki o zaman ülkenin başında trump olsa 5 gencecik çocuk haksız yere idam edilecekti. ve bu adam şu an amerika'nın başkanı.

    1989 yılında suçlu bulunan 5 çocuk, 2002 yılında suçlarından beraat etmişler. 2014 yılında 41 milyon dolar tazminat almışlar. 41 milyon doların karşılığı ıslah evi ve hapishanelerde geçirilen yıllar, şartlı tahliye yıllarında toplum tarafından tecavüzcü olarak görüldükleri için yaşadıkları psikolojik baskılar ve çok daha fazlası... değil 41 milyon, 41 milyar dolar verseler dahi geri döndürülemeyecek acılar.

    dizide en çok etkilendiğim karakter korey wise oldu. hem kendisini canlandıran oyuncunun müthiş performansı hem de yaşadıkları ve dik duruşu nedeniyle. yeri gelmişken oyuncu seçimleri cuk oturmuş. her bir karakterin çocukluğunu ve gençliğini canlandıran oyunculardan tutun da yan karakterleri canlandıran oyunculara kadar kusursuzdular.

    dizinin sevmediğim yanları, gereksiz ağır çekimler ve bazı sahnelerin müzikle ajite edilmesiydi. bu tip duygu sömürüleri her zaman içimi baydığından ileri alarak izledim. zaten yaşananlar yeterince dramatikken bu tip şeylere hiç gerek yok.

    toparlamak gerekirse bu diziyi sevenlerin the night of'u da izlemesini şiddetle önerir, üçüncü bölümde gözlerimi yaşartan şu diyalogla sizleri baş başa bırakmak isterim.

    - ben rüyalar görüyorum.
    + kötü rüyalar mı?
    - evet. ranzadayım ve ayak sesleri duyuyorum. gitgide yaklaşıyor. rüya mı görüyorum yoksa gerçek mi bilmiyorum. her gece gitgide yaklaşıyor.
    + o ayak seslerini dinlemeye devam et canım. o benim. seni eve götürmeye geliyorum.
    - dünyadaki herkes benden nefret ediyormuş gibi geliyor.
    + öyle geldiğini biliyorum oğlum. ama seni, herkesi telafi edecek kadar çok seviyorum. tüm gün tek yaptığım seni sevmek. asla yalnız olduğunu düşünme, bu süreci seninle birlikte yaşıyorum.
    sen ağlıyorsun, ben de ağlıyorum.
    sen kızıyorsun, ben de kızıyorum.
    sen korkuyorsun, ben de korkuyorum.
    sen özgürsen, ben de özgürüm.

    --- spoiler ---

    son olarak aşağıdaki videoları da izlemenizi öneririm.

    1989'dan 2014'e olayın zaman akışı: https://www.youtube.com/watch?v=ixmwapb03as
    beşliyle yapılmış güncel bir röportaj: https://www.youtube.com/watch?v=1hf-blr668g
hesabın var mı? giriş yap