• bu emektar uzay araçları artık dünyaya ve bizlere veda etmeye hazırlanıyor. çünkü yakıtlarının (polonyum) 2025'te tüketeceği tahmin ediliyor.

    1977 de jüpiter ve satürn'ü incelemek için tasarlanırken 5 yıl dayanmaları hedefleniyordu. ancak bu planları fazlasıyla aşarak yaklaşık 45 yıldır uzayda seyahat ediyorlar.
    şimdi dünya'dan en uzak uzay araçları unvanına sahipler ve güneş sistemi'nin ucundaki heliosferin ötesine geçmiş durumdalar. voyager 1 bu sınırı yaklaşık 36 yıl da geçmesine rağmen hala faydalı bilgiler gönderiyor.

    voyager 2 ise yıldızlararası ortama 2018'de girdi. ancak iki uzay aracı da güneş sistemi'nin dışında sayılmıyor. çünkü güneş sistemi'nin sınırı; su, buz, amonyak ve metandan meydana gelen oort bulutu olarak kabul ediliyor.

    araçları tasarlayıp ve gönderen nasa, voyager 2'nin oort bulutun iç kenarına ulaşmasının yaklaşık 300 yıl, ötesine geçmesinin ise muhtemelen 30 bin yıl süreceğini düşünüyor.

    voyager 1, dünya'dan 23,3 milyar kilometre (yaklaşık 23.5 ışık saati), voya 2 ise yaklaşık 19,3 (19 ışık saati) milyar kilometre mesafede yer alıyor.

    araçlar; ikili, radyoizotop termoelektrik jeneratör teknolojisiyle çalışıyor. jeneratörlerin sağladığı güç her yıl yaklaşık 4 watt azalıyor. bu, uzay araçlarındaki cihazların birer birer kapatıldığı anlamına geliyor. şimdilerde voyager 1'de çalışan cihaz sayısı 4, voyager 2'de ise 5.
    araçların 2025'te gücünün tamamen tükenmesi bekleniyor.

    araçlar ile dünyadan iletişim kuran nasa görevlileri, her şey gerçekten yolunda giderse bu görevleri belki 2030'lara kadar uzatabileceklerini düşünüyorlar. yani; artık sadece araçlarda kalan yakıtın (polonyu 264) tam olarak ne zaman biteceğine bağlı.

    kaynak konusu: internet üzerinde çeşitli yerlerden topladığım bilgilerden ibarettir. tekil bir kaynak yoktur. yazan, soran ve uyaran herkese teşekkürler.

    edit: biraz düzeltme yapıldı.

    geç kalmış debe editi: adet bozulmasın, bu yazılanlar şüphesiz ki kusursuz değil. yapılan imla ve yazım önerilerini dikkate alsaydım yazı benim olmaktan çıkacaktı. ama zaman ayırıp okuyanlara, üstelik mesaj atacak zaman harcayanlara teşekkür ederim.
    sözlüğe uzun ve sağlıklı ömür dileklerimi unutmadım tabii.

    ekleme: bu uzay araçlarını tasarlayan, inşa eden ve uzaya fırlatan insanların kendi ağızlarından o dönemi heyecanla bir solukta izleyeceğiniz bir belgesel var. onu buraya bu araçlara ilgi duyan insanların izlemesi için bırakmak istedim. biraz geç oldu ama hiç olmamasından iyidir.

    (the farthest voyager in space)

    uzun süre sonra edit: araçların şu andaki konumları, bulundukları koordinatlar ve üzerlerindeki aletlerin hangilerinin çalışır vaziyette hangilerinin kapatıldığını gösteren bir sayfa var. bu gün tesadüfen denk geldim, meraklıları için epeyce fazla anlık içerik barındırıyor.

    buyurun: https://voyager.jpl.nasa.gov/mission/status/
  • gunes sisteminin derinliklerine dunyadan sesler ve renkler tasiyan iki uzay aracidirlar. 1977 yilindan beri karsilarina cikacak gelismis bir medeniyet umuduyla neredeyse gunes sisteminin sonuna gelmislerdir. 2020 yilinda tamamen enerjileri tukendiginde iclerinde yer alan ve dunyanin her dilinde bir selamlama cumlesi, bach'in bir prelude'u, insanoglugunun dogum seruvenini betimleyen diagramlar gibi bir nevi insanligin kunyesinin kazindigi manyetik bantlarla birlikte yok olacaklardir. bu bantlarin icinde yer alan turkce selamlamada aynen soyle denilmektedir:
    "sayin turkce bilen arkadaslarimiz sabah serifleriniz hayr'olsun".
    bunu dinleyen turkce bilen medeni ve yesil kafali bir uzayli arkadasimizin etrafindaki diger medeni uzaylilarla gozgoze gelecegini hepimiz biliyoruz.
  • voyager ile beraber altin (oksitlenmesin diye) bir plak da gonderildi. ola ki uzay gemisini uzaylilar buldu, kendilerine edecek bir cift lafimiz olsun diye. altin plakta dunyanin yeri, dunyadaki yasam, bilim ve sanata dair resimler ve ses kayitlari yer aliyordu.

    plagin boyutlari 30 cm kadar. nasil calinmasi gerektigi de resimsel ifadelerle anlatilmis uzerinde. bunun yani sira minik saf bir uranyum obegi bitistirilmis plaga, ki ne kadarinin bozunduguna bakilip kac zaman once firlatildigi anlasilsin.

    55 dilde "merhaba" kaydedilmis, degisik kultur ve zamanlardan pek cok degisik muzik eklenmis diske; hayvan, yagmur ve deniz sesleri de cabasi.

    1977'de firlatilan voyager'in baska bir gunes sistemine varmasi kirk bin yil kadar surecek. haydi hayirlisi; bulanlarin ebemizi sikmemesi dilegiyle...
  • bu kadar entry arasında carl sagan'ın, voyager görevlerine olan katkısından bahsedilmemesi çok ilginç.

    voyager'lar aslında jüpiter, satürn ve neptün'ü keşif için gönderilmiş, daha sonra uzay boşluğuna bırakılıp hurda haline gelmesi planlanan araçlardı. carl sagan ve bir kaç ileri görüşlü bilim insanının çabaları sonucunda araçlara küçük birer nükleer reaktör eklenmiş ve insanlığın anatomisinden sanatına ve dillerine kadar bilgiler içeren birer altın plak yerleştirilerek güneş sisteminin dışına çıkacak ilk insan yapımı araçlar olması tasarlanmıştır. bu altın plakların içine yerleştirilecek bilgileri seçen komitenin başındaki kişi de carl sagan'ın ta kendisidir.

    voyager'lar şu anda güneş sisteminin sınırlarında bulunmakta. nasa'nın 3 aralık'ta yayınladığı yeni bilgilendirme formunu ingilizce bilmeyen okurlar için çevirmek isterim:

    "nasa voyager 1 derin uzay'da yeni bir bölge keşfetti

    nasa'nın voyager 1 uzay aracı, bilim insanlarının yıldızlararası uzaya çıkması için aşması gereken son alan olduğunu düşündükleri, güneş sistemi'nin en uzak köşelerinden birinde bulunan yeni bir alana giriş yaptı.

    bilim insanları bu yeni alanı "yüklü parçacıklar için manyetik otoban" olarak tanımlıyor, çünkü güneşimizin manyetik alan çizgileri bu alanda yıldızlararası manyetik alan çizgileriyle buluşmaya başlıyor. bu bağlantı, güneş sisteminin içinde oluşan düşük enerjili yüklü parçacıkları, ya da güneşin kendi etrafına saçtığı yüklü parçacık balonunu dışarı doğru yatırarak, dışarıdan gelen yüksek enerjili parçacıkların içeriye girmesini sağlıyor. bu bölgeye girmeden önce adeta helyosferin içinde tali yollarda hapis kalmışçasına yüklü parçacıklar her yöne doğru hareket eder.

    voyager ekibi bu alanın, manyetik alan çizgilerinin değişmemesi yüzünden halen güneş sistemi'nin içinde kabul edileceği sonucunu çıkardı. manyetik alan çizgilerinin, voyager yıldızlararsı uzaya çıktığında değişeceği ön görülüyor. yeni sonuçlar american geophsical union toplantısında geçtiğimiz pazartesi günü açıklandı.

    "voyager 1 her ne kadar halen güneş'in ortamında bulunsa da dışarıda olmanın tadını şimdiden alabiliyoruz; çünkü parçacıklar bu manyetik otobanın üzerinde bir içeri bir dışarı fırlayıp duruyorlar," diye açıklıyor pasadena'daki california institute of technology'de voyager projesi bilim adamı olarak görev yapan edward stone. "bunun, yıldızlararası uzaya çıkabilmek için yaptığımız yolculuğun son ayağı olduğuna inanıyoruz. en olası tahminlerimize göre dış uzaya çıkabilmemiz için artık bir kaç ay veya yıl kaldı. bu yeni bölge pek de beklediğimiz gibi çıkmadı, fakat voyager'dan beklenmeyeni beklemeye alıştık."

    2004 aralığında voyager 1'in termination shock denen alana girmesinden bu yana, uzay aracı helyosfer'in heliosheath adı verilen dış tabakasını inceliyordu. bu bölgede güneş'ten gelen (güneş rüzgarı olarak da bilinen) yüklü parçacıkların hızı aniden ses üstü hızlardan düşerek türbülanslı bir hıza iner. voyager 1'in çevresi yaklaşık beş buçuk yıldır istikrarlıydı. daha sonra uzay aracı ektrafındaki güneş rüzgarı'nın hızının sıfıra düştüğünü ölçtü.

    manyetik alanın da yoğunluğu işte bu zaman diliminde yükselmeye başladı.

    voyager'in üzerinde bulunan ve yüklü parçacıkları ölçen iki ayrı ekipman, uzay aracının bu son manyetik otoban bölgesine girmesinin 28 haziran 2012'de gerçekleştiğini iletti. bölge pek çok kez voyager'ın üzerinden tamamen geri çekilip tekrar üzerine aktı. uzay aracı 25 ağustos'ta tekrar bu bölgeye girdi ve o günden beri de dış çevresi istikrarlı."

    "eğer yalnızca yüklü parçacıkların ölçümlemelerinden gelen bilgiyle yola çıksaydık, helyosfer'in dışında olduğumuzu düşünürdüm," diyor johns hopkins applied physics laboratory'de düşük enerjili yüklü parçacık cihazının araştırma müdürü olarak görev yapan stamatios krimigis. "ancak bütün cihazların bize verdiği bilgileri elden geçirsek, zaman içinde bu sınır hakkındaki yorumlarımızın doğru olup olmadığını anlayabiliriz."

    uzay aracından alınan veriler, voyager'in her otoban bölgesine girişinde manyetik lanaın daha da güçlendiğini ortaya çıkardı. buna rağmen manyetik alan çizgilerinin yönlerinde hiçbir değişiklik olmamıştı.

    "daha önce hiç benzerine rastlamadığımız bir manyetik bölgeye girmiş bulunmaktayız -- termination shock noktasına girmemizden önce maruz kalınan manyetik alanın yaklaşık 10 katı daha yoğun bir manyetik alan -- fakat manyetik alan verilerinin hiçbirisi yıldızlararası boşlukta olduğumuzu işaret etmiyor," diyor nasa'nın goddard uzay uçuş merkezi'ndeki voyager magnetometre ekibinden leonard burlaga. "manyetik alan verilerinin, termination shock'u geçtiğimize dair anahtar veriler olduğu açığa çıkmıştı. aynı şekilde yine bu verilerin, yıldızlararası uzaya çıktığımızda bize bunu söyleyemelerini bekliyoruz."

    voyager 1 ve 2, 16 gün arayla 1977 yılında fırlatılmışlar ve en azından bir uzay aracı jüpiter, satürn, uranüs ve neptün'ü ziyaret etmişti. voyager 1, şu anda insan yapımı olup güneşe en uzakta ( yaklaşık 18 milyar kilometre) bulunan cisim. voyager 1'in sinyalinin dünyaya ulaşması tam 17 saat alıyor. voyager 2 ise tarihte en uzun süreli sürekli kullanılan uzay aracı olmakla beraber, güneşimizden yaklaşık 15 milyar kilometre uzakta bulunmakta. voyager 2 de dış ortamında voyager 1'inkine benzer değişiklikler yaşasa da, bu değişikler azar azar olmakta. bilim insanlar henüz voyager 2'nin manyetik otobana ulaştığını düşünmüyorlar.

    voyager uzay araçları nasa'nın pasadena/calif'deki jet propulsion laboratory tarafından inşa edilip halep kontrol halinde olan araçlarıdır. voyager görevleri nasa'nın washington'daki nasa merkez üssü'nde bulunan bilimsel görevler müdürlüğü'nün heliophysics bölümünün sponsorluğu çerçevesinde heliphysics system observatory'nin bir parçası olmaya devam etmektedir.

    voyager uzay araçları hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşmak için web sitesini ziyaret edebilirsiniz."
  • nasa'nin jupiter ve saturn hakkinda bilgi toplamak amacli uzaya inceleme araci gonderme procesini adidir. normalde bir adet roket gonderilmesi planlanmis. yani voyager ii yapilan ilk planlarda mevcut degilmis. ikinci roketin gonderilmesi hikayesi ise ilgi cekici: nasa'da staj yapan ikinci sinif astronomi ogrencisine tum yaz boyunca ugrasmasi icin bir proje verilir. projenin amaci tek fuzeyle tum gezegenlere ulasilmasidir. dogal olarak kimse stajyerden projeyi tamamlamasini beklemez cunku proje sadece onu oyalamak icin aninda uretilmis bir fikirdir. ancak stajyer eleman hesaba kitaba dalip ugrastiktan sonra aslinda tek fuzeyle diger gezegenlere de gidilebilecegini bulur. bunu nasa'daki elemanlara gostererek planlara ek yapilmasina sebep olur. yani eger bu stajyer olmasaydi su anda neptun hakkinda bilgilerimiz cok daha az olacakti. stajyerin bu basarisi ise gezegenlerin o anki dizilimine bagli, gezegenler 180 yilda bir olusturduklari dizilimle voyager ii'in rotasina izin vermis oldular.

    bu projeyle ilgili baska bir ilginc olay ise kendisinden 15 sene sonra yapilan gelileo projesinde kullanilan teknolijinin bu projede kullanilan teknolojiden geri olmasidir. yani insanlik uzay teknolojisi anlaminda geriye gitmistir. bu sebepten voyagerlerin yolculugu iki sene surmusken galileo'nun yolculugu bes sene surmustur. ayrica voyager projesinde planlar o kadar iyi yapilmistir ki hesaplanan saniyede voyager ii pluton'un uydusu triton'un yanindan gecmis ve triton'un konumu hesaplandigi gibi olmustur.

    insanoglunun uzayla ilgili en basarili projesidir denebilir kendisi icin.
  • http://voyager.jpl.nasa.gov/where/index.html adresindeki sayaçlarında hata olan aletler.

    ikisinin de dünyaya uzaklığı geri sayıyor, güneşten uzaklıkları ise artıyor. hayır anlamadığım nokta şu, canları sıkıldı da geri mi dönüyorlar? yoksa nedir yani olayları, niye geri sayıyor dünyaya olan uzaklıklar.

    nasa açıklasın, kafayı yesem yerim.

    ışık hızıyla gelen edit: bir sorun yok, ben salağım. altta aslanlar gibi yazmışlar "dünyanın güneş etrafındaki hızı voyager 1'den daha fazla olduğu için yılın bu zamanları dünya ile aradaki mesafe düşüyor" diye. neyse. bilmeyenler de öğrenmiş oldu benim salaklığımla.
  • içine koyulan türkçe mesaj ile gece gece gülmekten ölmeme neden olmuş uydu.
    (bkz: gulmekten altina sicmak)

    http://voyager.jpl.nasa.gov/…languages/turkish.html adresinden dinlenebilir*
  • başıma kötü bir şey geldiğinde üzüldüğümde bunaldığımda varlığını düşünerek rahatladığım uzay aracı.*

    yalnız yalnız gidiyor ya, çok acı değil mi. üzerinde bizimle ilgili onca bilgiyle dipsiz bir kuyuda süzülüyor. canım benim.
  • discovery albümlerinde bulunan, daft punk'ın nev-i şahsına münasır mükemmelliğinin bir başka göstergesi..
  • bu procrastination enteresan bir olay arkadas. bir dunya isim gucum var. tezimi ucu ucuna yetistirmek durumundayim. gittim iki astronomi entrysi okuyayim dedim. sonra voyager kardeslere denk geldim. sonrasinda biraktim tezi falan, saatlerdir bunlari okuyorum. bir anlamda da iyi oldu ama cidden. surada tezin kiyisindaki, kosesindeki yazim hatalarindan canimi sikarken, birak iyi bir tez yazmayi, applea ceo olsam, su yasadigimiz evrende bir kum tanesi kadar etki sahibi olamayacagimi bir kere daha hatirladim. huzura erdim.

    kucukken carl sagani takip etmeye calisan biri olarak kendisinin jupiterin uzerinde yasiyor olabildigini iddia ettigi organizmalarin kitaptaki gorselleri hala aklimda. aklimda olan baska bir sey de kendisinin voyagerlar konusundaki cocuksu hevesi. voyagerlar o aralar jupiter, saturn gecmis, neptun ve uranus civarinda takiliyor. bizimki yolumuz daha uzun, bilmem ne kadar yil sonra soyle boyle olacak diye anlatiyor. girdim websitesinden buldum. elemanlar asmis gitmis. kupier kusagini gecmisler, termination shocku atlatmislar, heliospherede takiliyolarmis. olm bunlar ne ara cikti. bizim zamanimizda bir oort bulutu falan hatirliyorum. daha otesini bilmeyiz dedim kendi kendime. gittim okudum, ogrendim hepsini. neyse simdi asil soylemek istedigim seye geleyim.

    su voyagerlari, ve insanlarin yorumlarini okudum. insanlar olarak hayal gucumuzun, idrak kuvvetimizin ne kadar dusuk oldugunu bir kere daha anladim. o kadar cok bilim kurgu filmi izledik, ve o kadar dar bir hayal gucumuz var ki uzaylilari aynen bizim gibi 2 gozu, agzi, burnu, 2 kolu, 2 bacagi, olan kan dolasimina sahip figurler olarak dusunuyoruz. ufolarla gelecegini zannediyoruz. ve bize saldirip dunyamizi somureceklerini dusunuyoruz.

    varsayalim uzaylilar olsun bir gezegende. bunlarin senin gibi bir merak hissine, oldurme arzusuna, somurme istegine sahip oldugunu nerden cikariyorsun ki? bunlar sadece insanlara, ve dunyamizda yasayan hayvanlara ozgu seyler. burada bambaska bir gezegenden bahsediyoruz. bambaska kosullar, sekiller, durumlar, bicimler, algilar olacaktir. belki bu canli bir gaz devinde ve cok hafif elementlerden olusmus bir halde ucarak yasiyor. belki sivi metan icinde oksijen alip, karbondiyoksit alarak degil de metan dongusu icinde enerji elde ederek hayatini devam ettiriyor. belki cift yildizli bir sistem icerisinde hic gecesi olmayan bir dunyada yasiyor. belki de su an yaninda oturmus bu yazilanlari okuyor. belki bugun hayata geldi ve milyonlarca yil yasayacak, ve voyagerin mesajlarini bir gun okuyacak. belki cok daha farkli, ve algilayamayacagimiz bir bicimde. nereden bilebiliriz ki?

    mass effect deki bir asari ablanin prothean (oyundaki yabanci bir irk) dilinden bir seyleri aciklamaya calisirken bizimkilerin anlamamasi uzerine yaptigi yorum aslinda bahsetmek istedigim seyi cok guzel ozetliyor:

    - it's like trying to explain the colors to a blind person (kor olan birine renkleri anlatmaya calismak gibi)
hesabın var mı? giriş yap