• orta mesafede çok etkili, diğer mesafelerde aynı derece iddiası bulunmayan ancak pazarlama stratejileri sebebiyle yenilmezmiş gibi lanse edilen ve bu yüzden doğal olarak çok tepki çeken dövüş sanatı.
    bir çok hocasının da çok mütevazı olmadığını söyleyebiliriz. bu da tepki çekmesinin ikinci sebebi.
    müsabık bir spor olmadığı için de wing tsun cular müsabakaya yanaşmıyor ve profesyonel sporcularca küçümseniyor. bu da muhtemelen yine tepkinin sebeplerinden biridir.

    o zaman dört sene boks - kick boks ile amatör olarak uğraşmış, profesyonellerle ancak antrenman dahilinde sparring yapabilen, kısa bir süredir de wing tsun ile uğraşan birisi olarak kendimce anladıklarımı özetlersem, bu sanata tarafsız bakılmasına herhalde biraz yardımım olur ve tepkileri bir nebze azaltabilirim diye düşünüyorum.

    öncelikle mesafe kavramını irdelemekte yarar var. wing tsun orta mesafe yani kısa yumruk mesafesinde ve yakın mesafe yani diz-dirsek mesafesinde en etkilidir. hatta bu iki mesafede muhtemelen yapılabilecek en etkili dövüş sanatıdır. chi-sao çalışmaları wing tsun un en büyük farkıdır ve bu iki mesafede görsel refleksle değil, dokunsal refleksle davranabilme yeteneği verir, kesinlikle çok büyük fark da yaratır.

    ancak hocaları bu sanata diğer mesafelerde temeli olmayan bir iddia yükledikleri için haklı eleştirilere maruz kalır. yer dövüşünde "gözüne parmak sokarım, boynuna vururum, ümüğünü sıkarım" lafları eleştirenlerin uydurması değildir, hakikaten wing tsuncuların çok kullandığı laflardır. hatta o derece ki wing tsun dahilinde anti-grappling diye bir bölüm vardır. açıkçası ben herhangi bir dövüş sporunda anti-wingtsun diye bir şey öğretseler götümle gülerdim, grapplingcilerin ve bjjcilerin de bize götüyle gülmeye hakkı vardır bence.

    tabi buna bjj ciler gülse bile öğrencilerin beklentilerini oldukça karşılamakta bu "anti-grappling" çalışmaları ve antrenmanının %95'ini yerde geçirenlere karşı olmasa da herhangi bir insana karşı oldukça etkili olabilir.

    uzun mesafede ise içeri girmek için bir çok tekniği vardır ama tabiki tekniği kuvvetli bir boksörün her zaman bu mesafeden içeri almama olasılığı da var. ancak şunu söylemeliyim ki bir wing tsun öğrencisi zamanının büyük bir kısmını low kick ve direk yumruğa karşı içeri girme çalışmalarıyla geçirir ve acemi bir wingtsun öğrencisinin bile savunmasız olacağını düşünen boksörün üzülme olasılığı yüksektir.

    birçok hocasının mütevazı olmaması konusu hakikaten can sıkıcı olabiliyor. bu konuda eleştirilere katılmamak mümkün değil. wingtsun a ilk başlamaya niyetlendiğimde adı lazım değil kızılayda ders veren ve kendi stiline isim vermiş bir hoca ile konuşmaya gittim. kick boks yaptığımı söyleyince ayağa kalktı "bana bir low kick at" dedi. bende herhalde bir şey gösterecek diye hafif bir low kick attım tekmeye taban vurarak karşılayıp aynı tabanla diğer dizime içerden vurarak (ki durup dururken üstümde uygulanmadığı sürece çok sevdiğim bir harekettir) içeri girip, göğsüme de bir kaç yumruk atarak tamamladı. sonra da "ya wing tsun böyle etkili bir stil" gibisinden bir şey söyledi. kendisinin oraya dayak yemek için değil, ders almak için gittiğimi anlamadığını düşünüyorum. (parantez açma ihtiyacı hissettim, o salonda çalışmıyorum ancak bir çok kaynaktan öğrendiğim kadarıyla bu şahsın kardeşinin çok daha makul, mütevazı bir insan olduğunu söylemeliyim ve grup derslerini de o veriyor)

    ayrıca yine ismini zikretmeyeceğim bu stilin tartışılmaz bir numarasının da iyi olduğu zamanlarda çok iyi ancak kötü zamanlarında insanları aşağılamayı çok seven, seminerlerinde bir çok bu işi hobi olarak yapan iş güç sahibi (mesela profesör) bir çok insanı gereksiz derecede hırpaladığı ve çok aşağıladığı çok yaygın bir bilgi. bu bilgiyi de onaylatabileceğiniz çok kaynak var çünkü bu şahıs türkiyedeki bir çok hocasıyla yolunu kavga ederek ayırmıştır. ancak kendisinin bu işin dünyadaki bir numarası olduğunu da soracağınız her kaynak size söyleyecektir. o kadar büyük bir ustayla çalışmanın bu tip rahatsızlıklarına katlanmak çok da mantıksız olmasa gerek.

    ha tabi bu stilde mütevazı olunmaması başka stillerde sanki herkes çok mütevazıymış gibi olay yapılıyor ya ona çok gülüyorum. bir aikidocu bunu derse diyecek hiç bir şeyim olmaz ancak en apaçi boksörlerden bunu duymak ilginç oluyor. ayrıca salonda ağırlık çalışırken sohbet ettiğim bir karate hocasının kick boks yaptığımı öğrenince "kick boksun çok ağır, karateninse en nefis" olduğunu kanıtlamak için kafama tekme atmaya çalışması gibi olaylar yaşadıktan sonra bunu wing tsun a bağlamanın çok doğru olmadığını düşünüyorum.

    son olarak evet wing tsun müsabık bir spor değildir, ancak bunun bir küçümseme sebebi olmasını anlayamıyorum. bir boksör darbeye dayanıklı hale gelene kadar belki yüzbinlerle hesaplanabilecek sayıda yumruk yer. bu bir tercihtir ve benim bu yumrukları yemek istememem boksu bırakıp wing tsun a başlama sebebimdir. wing tsun uygulayıcılarının çoğu iş güç sahibi insanlardır. kick boks için ise en azından ankarada bunun geçerli olduğunu söyleyemem. zaten bir müsabığın iş ile sporu birlikte götürmesi imkansız gibi bir şey, en fazla spor akademisine gidenini ya da fiziksel işlerde çalışanlarını gördüm. ankarada düzenlenen ilk organizasyonda "üniversiteler arası kick boks şampiyonası" nın acınası halini görenler ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. (zaten sonra o maçtakilerden biri okulu bıraktı, biri de bjj ye geçti)

    yani sonuç olarak evet bir profesyonel boksör eğer vurabilirse bir wing tsuncuyu bir yumrukta indirebilir ve kendisi çok yumrukta inmeyebilir, doğaldır.

    ama siz derseniz ki wing tsun cular biz herkesi döveriz diye geziyor, olabilir. zaten wing tsunu bir yıldan fazla yapan adam sayısı çok azdır, biraz burjuva eğlencesi özelliği vardır, o adamlar da muhtemelen o sınıfa girer. zaten herhangi bir sanatı ciddi olarak yapan kişilikli insanlar böyle sözler söylemez, söyleyen de bırakın eğlensin ya da çok sinirleniyosanız dövün ya da yiyin dayağınızı ne biliyim. orasına karışmam ben.
  • hiçbir stil diğerinden üstün ve ya zayıf değildir, o stili üstün yapan insanın kendisidir. örneğin; mimarlık 3. sınıf öğrencisi olmanın dışında özelliği olmayan bir öğrencinin win tsucuyu dövdüğü zaman mimarlık tekniği daha iyi diyemeyiz.

    (bkz: manavcı)
  • egitim almaya baslayali 6 ay oldu ve bu surecin ilk 3 ayi evde kardeslerimin ustunde uygulayarak calistim geri kalan 3 aysa evlendim ve esimin ustunde calisarak kendimi gelistirmeye calisiyorum. evet 90li yillarda cocuktum.
  • işin içine mma yani müsabaka yani ring girdiği zaman peki tabi nanay hale düşecek savaş sanatı. severek ve isteyerek 5. öğrenci seviyesine kadar devam ettirdiğim bu disiplin ta en başta anlatılanı o zamana kadar hep doğruladı. wing chun -bir spor- değildir. primitif yaklaşırsak dış dünyada başınıza gelecek bir vukuattan kendinizi korumanız, kısacası hayatta kalmanız için öğrenilmesi amaçlanan bir disiplindir. bu mantık pek tabii tüm yakın dövüş disiplinleri için geçerli, iki ay ahmet abinin salonda kick box(gençliğimizde burası taekwondo'ya aitti) bile çalışsanız ilk gelen darbeyle hayırlı işler olmayacak bir gardınız, iyi kötü bir jab veya hook atacak kadar da tekniğiniz oturur. bu örneğe kendinizi en uygun hissettiğiniz disiplini de yerleştirseniz çalışır keza.

    şimdi hal böyleyken, bir wing chun pratisyenini eldiveni giydirip ringe koyarsanız; delikanlılığı bırakmamak için içeri girip tan sao ardından zincir yumruk atmaya çalışacak pek tabi karşıdaki mma sporcusu için bu "tırt" yurmuklar gayet savuşturulabilir olduğundan tokadı basacak.

    çok daha samimi bir örnekle bağlamayı yapmak gerekirse; ben doğma büyüme karagümrük'lü bir arnavutum. yani aynı yolun yolcusu olanlar bilir, kaynama noktamız çok düşük. bu noktayı ben nasıl yükseltirim diye araştırırken tanıştım wing chun ile, sevdim ve devam ettim. lakin daha sonraları "dur sokağa çıkıp yieeeeyt diye bağırayım da iki dövüşçü gelsin ameliyat edeyim" değil de, başıma hakkaten bir vukuat geldiğinde eskisi gibi el kol tutup kafa atmak yerine öğrendiğimi uygulama ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu farkettim. canlandıralım birlikte, karşınızda "amuaomöüadugoyum" diyerek, hele de eli boş bir şekilde gelen bir homo erectus varsa; herhangi bir dövüş disiplini ile uğraşıyorsanız aynı robocop gibi kendisinin savunmasız noktaları işaretleniyor gözünüzde. wing chun'un farkı da bence burada çıkıyor, böyle bir senaryoda bir boksör (siklet farketmeksizin) mesafeye göre tekme veya savrulan bir kolu blokladıktan sonra jab, cross, hook menüde ne varsa koyacağı halde; wc pratisyeni şahıs, eğer dersini iyi çalışıyorsa, kesinlikle rakibin hayati noktalarına yönelir. çünkü akılda led ışıklarla yanan tabelada "salavat getir pezevenk" yerine "bu bana bir tehlike oluşturuyor, bertaraf etmeliyim" yazan bir sahne ile karşı karşıya kalıyorsunuz. bu da artık belli bir yaşa gelip bilinçli olduğunu iddia eden biri için tehlikeli bir senaryo pek tabii. hele ki mükemmel düzeyli bir hukuk devletinde yaşadığımızı göz önünde bulundurursak.

    velhasıl, zaten içeriden olanlar bu mantığa haiz olmalı; hiç bir disiplinin öğrencisi bir diğer disiplininkine rörerö yapmak için çalışmaz. eğer yapıyorsa ortada mental bir problem vardır acilen üzerine gidilmelidir, zira bunlar birer spor, hatta sanat; felsefe.
  • kimilerince yerden yere vurulan kimilerince de yere göğe sığdırılamayan bir dövüş disiplini, bakış açısına göre spor.

    bunu spor olarak gören kısımdansanız yaşınıza başınıza bakmadan gönül rahatlığıyla başlayabileceğiniz bir spordur. evet, bir miktar kondisyon ve kas gücü ister fakat bu sanıldığı gibi en başta aranılan bir özellik değildir, zaten spor olarak yapıyorsunuz bunu yavaş yavaş kazanırsınız. hele kafa dengi birini bulursanız birbirinizi zamanla geliştirirsiniz (zamanla sizden üstünlerle çalışmanız gerekse bile yanınızda size denk birinin olması iyidir).

    bu olaya dövüş ustası olmak için bakıyorsanız o zaman işiniz var, haftada 3 gün 1.5 - 2 saatlik çalışmalarla olmaz. gerçi bu sadece ving çun'a özel durum değil, hemen hemen tüm dövüş disiplinleri böyle. haftada 3 gün 2 saatlik antreman yapıyorsunuz bu ancak spor olur. her gün normal mesai yapar gibi 7-8 saatinizi veriyorsanız o zaman dövüş ustası olma konusunda yol almaya başlarsınız ama kaç yıl kasacaksınız bunu yaparken bir yandan nasıl para kazanacaksınız onlar sizin bileceğiniz işler.

    peki, yıllarımızı verdik mesai yapar gibi ving çun çalıştık, tüm dünyayı dayak manyağı yapabilir miyiz? , aslında hayır.

    yılların bitmeyen geyiği x mi yapan döver y mi yapan döver geyiğine bağlanıyor bu konu. işin kısa cevabı kim daha iyi çalışmışsa o diğerinin ağzını burnunu daha rahat kırar diye özet geçebilirim.

    öncelikle boks dahil hiç bir dövüş sporu bir diğerinden üstün değildir. hatta şu meşhur ufc sevenler gibi birden fazla disiplin üzerine çalışsanız dahi yine hiç birinden üstün ya da kötü duruma gelmiyorsunuz.

    yıllarını eskrime vermiş biri (bak işin içine samuray kılıçları falan bile sokmuyorum), bu konu hakkında hiç bilgisi olmayan "dövüşçüyüm ben" diye bağrınan birine haddini bildirebilir (aynı şekilde tersi de olabilir). mümkün olduğunca diğer dövüş disiplinlerinin ismini anmadan yazmaya çalışıyorum çünkü illa bir fanatik çıkıyor, kör kör öyle değil diye bağrıyor.

    yine de diyorum çok vakit ayırıp kendinizi buna adarsanız gerçekten iyi bir dövüşçü olursunuz bu tamam. fakat tüm dünyayı dize getiremezsiniz illa üzerinde çalışmadığınız ve bu konuda sizden daha iyi hazırlanmış biri karşınıza çıkar bu da kesin.

    bu güzelim sporun/dövüş disiplinin anti patikliği hocalarından kaynaklanıyor.

    80'lerde bruce lee furyasını gözüyle görmüş olanlar daha iyi bilir. merdiven altı dövüş salonlarında bolca chuk norris ve bruce lee posterleriyle döşenmiş olan bu mekanın öğrencileri salondan dışarı çıktıklarında olmadık yerlerde naralar atıp figürler gösterirlerdi, bu öğrencilerin bu antipatik hareketleri bu merdiven altı salonlarının sonunu getirdi.

    ving çun da sonunu bu antipatik hocalar ve ilginç ticari sistemi sayesinde zamanla kendi sonunu getirecek (daha doğrusu şimdi popülerliğinden eser kalmıycak).

    bu konuda sufi olmuş kişiden çok öğrenci arkadaşım olsa da bir kaç hoca ile tanışma fırsatım oldu. judocu olduğumu öğrenir öğrenmez kendilerine meydan okuduğumu falan sanıyorlar, sonra da ving çun'un judo üzerine üstünlüğüne dair yarım saatlik vaaz dinliyorum. judo'nun dövüş disiplini olmadığını (güreş ne kadar dövüş disipliniyse ha judo da okadar işte) daha anlayamamış adam hoca olmuş, tamam judo'yu dibine kadar bilmek zorunda değil ama hoca isen bir ağırlığın olmalı, kalkıp da kredi kartı pazarlamaya çalışan kişiler gibi de beni müşteri olarak görüp ving çun reklamı yapmamalı.

    üstüne de babadan kalma karate geçmişi var diyince film kopuyor, hadi bir tekme at, yumruğunu görelim bak biz böyle yapıyoruz falan, çok eğlenceli tipler, işin içine aikido'yu da karıştırınca tadından yenmiyor muhabbet (nası kendi reklamımı yapıyorum, nasıl yapıyorum).

    şimdi kesinlikle tüm ving çun eğitmenlerinin aynı kafada olduklarına kesinlikle inanmıyorum. ne yaptığını, ne öğrettiğini bilen ve diğer disiplinlere saygısı olana da nasıl hitap etmesi gerektiğini bilen tipler elbet vardır. sorun şu ki bu ego da coşmuş, ne öğrettiğini dahi bilmeyen tiplerin öğrencileri de aynı kafada yetişmeye başlıyor, zamanla bunlar daha da çok olacak, o zaman işte epey kötü bir şöhrete kavuşacak, sonrası ne olur bilmiyorum ama var olan okullarının çoğunun kapanacağına eminim.

    bir diğer sıkıntısı işin ticari kısmı. bu konuda aikido ile epey kardeşler. gel kursuma aidat ver, çok ünlüysem o zaman çok para ver. ki bu kurslar sonuçta bir işletme, eğitmen de taş yemesin bir zahmet para kazansın tabiki. belir bir süre yükselmek için sınavlara gir, sınavlar için para ver. daha sonra ünlü bir şahıs seminer vermeye gelir, seminere katılmak için para ver, daha da yükselmek istiyorsan bir kaç seminere katılman da zorunlu tutulabiliyor kimi kurslarca.

    belki bu sınav ve seminerler için para verilme durumu mantıklı olabilir ama bunun makul bir fiyatı olması lazım, aikido da daha çok görüyorum ama ving çun da da farklı değil. bazen kurslar seminerler için öğrencilerinden çok acaip paralar isteyebiliyor. bu da durumun ikinci itici kısmı. yani geliri iyi olmayan biri böyle bir salona denk geldiğinde bir süre sonra maddi yükten dolayı bu spordan soğuyabilir ve etrafına yapacağı reklam da hiç olmayabilir, bu yüzden zamanla sadece ving çun un burjuva sporu olarak anılmaya başlanması hiç şaşırtıcı olmaz.

    aslında türkiye de bu spor parlamaya başladığında reklamı süperdi, bir pantolon, bir tişört ve bir çift spor ayakkabı başlamanız gereken malzemeler deniyordu. yani sizi o elbiselerden kurtarıyor ve sporun her yerde icra edilebileceğini vurguluyorlardı (ki halen öyle). şimdi reklamını sürekli üstünlükleri üzerine kullanıyorlar ve bunu yapan bir kaç bilinçsiz eğitmen. bu da kendi kendilerinin sonunu hazırlamaları oluyor.

    sadete gelim. bir hobiye para ayırmak sizce sorun değilse (bence fiyatlar makul olduğu sürece para ayırmak sorun olmamalı) ve tüm dünyayı dayak manyağı yapmak gibi bir saplantınız yoksa, spor geçmişiniz hiç olmasa bile, doğru düzgün, ne yaptığını bilen bir eğitmen bulduğunuzda çekinmeden başlayabileceğiniz bir spor. zamanla size kattıklarını görünce, şaşırmanız mümkün. tabi bu durum hobi olarak seçeceğiniz tüm sporlar için de geçerli.
  • özellikle son 20 yılda iyice popüler olmuş keriz silkeleme yollarından biri. organizasyonları saadet zinciri ve tarikat benzeri oluşumlardır. öğrencilerine öyle mesnetsiz propaganda yaparlar ki, dünyanın en etkili, en ölümcül sistemi wing tsun'dur bu cahillere göre. muay thai'ciden daha iyi dirsek, boksörden daha güçlü yumruk vuracaklarına inanırlar. yerde bjj yapandan daha iyi mücadele edebileceklerine inandırılmışlardır bu arkadaşlar.

    birçok internet mecrasında olduğu gibi sözlükte de bu tarikatın cahil savunucuları mevcut. güç gerektirmediği, her yaşta yapılabilmesi, en kısa sürede en etkili olduğu, kadınlar için en ideal sistem olduğu iddiaları tamamen pazarlama stratejisidir. bu pazarlama stratejisinin bir devamı olarak da devamlı diğer dövüş sistemleri küçümsenir ve sözde kusurlarına vurgu yapılır.

    bu aptallara göre boksta sadece 3 teknik vardır. hiçbir muay thai ve kickboks salonunda wing tsun ile ilgili bir yorum duymamışken, wt yapanların işi gücü bu branşlara bok atmaktır. ulan madem çok süpersiniz, çık dövüş bir yerde dediğinizde wing tsun'un çok ölümcül olduğunu, müsabakasının olmadığını söylerler. bizde gırtlağa ve cinsel bölgelere vuruş var derler. peki siz yıllarca bu bölgelere vuruş mu çalışıyorsunuz dediğinizde bu sefer de wing tsun'da binlerce tekniğin olduğundan bahsederler.

    bu arkadaşlar devamlı konuşurlar. defalarca test edilmiş ve onaylanmış hiçbir dövüşleri olmamasına rağmen en iyi dövüşçü olduklarını iddia ederler. eğitim ücretleri de çok yüksektir. 3 ayda bir seminer adı altında tekrar para alırlar. hayatında suratına sağlam bir yumruk yememiş bir sürü adam hoca diye ortalıkta gezer, ölümcül dövüşlerden bahseder. güçlü bir darbe alınca insan vücudu nasıl reaksiyon veriyor, nasıl bir psikolojiye giriyor, zerre haberleri yoktur.

    herhangi bir iş görüşmesine gittiğinizde neden tecrübenizi soruyorlar ? yeni mezun birini niye müdür yapmıyorlar ? demek ki tecrübe önemli. dövüşmüyorsan, dövüş tecrüben yoksa dövüşmeyi bilmiyorsun demektir.

    biliyorsunuz, bizde ingilizce konusunda yaşanan en büyük sıkıntı genellikle konuşma üzerinedir. ''anlıyorum ama konuşamıyorum'' cümlesi artık geyiklere malzeme olmuştur. ingilizce konuşabilecek bir ortamın yoksa veya ortam yaratmıyorsan gayet tabii rahatça konuşamayacaksın. peki dövüşmeden nasıl ölümcül dövüşçü olunuyor ?

    tehlike anında vücutta adrenalin hormonu salgılanır. mücadele etmek, karşı durmak veya kaçmak için vücut kendini hazırlamaya çalışır. kalp atışları hızlanır ve kan şekeri yükselir. tabii tüm bu olanlar tedirginlik, kaygı ve korku hâlini beraberinde getirir. bu durum ilk defa müsabakaya çıkan muay thai ve kickboks sporcularında gözlemlenebilir. aylarca antrenman yapan bir sporcu ilk müsabakasında low kick atabilirken, heyecandan dolayı kolay kolay high kick atamaz. gardını daha açık ve aşağıda tutar. ilk defa muay thai müsabakasına çıkacak bir sporcunun başını eğmemesi gerekir. çünkü genellikle farketmeden omuzları düşürüp, başı aşağıya eğerler ve diz darbesi almaları kolaylaşır. insan saldırının getirdiği korku durumunda vücudu küçültme yoluna gider. hedefi küçülterek zararı minimuma indirmek ister. işte bunlar hep adrenalin.

    bunları anlatmamın nedeni dövüşmenin bilgisayar oyunu olmadığı gerçeğine işaret etmek için. gerçek hayatta hormonlar duyguları, duygular ise hareketlerimizi belirler. boks, kickboks, muay thai veya mma müsabakalarına çıkan insanlar adrenalin altında dövüşmeyi öğrenirler. adrenalin, heyecan ve korku hiçbir zaman sıfıra inmez. profesyonel arenada dövüşen kişiler bile emin olun belli bir miktar korku ve heyecan hissediyorlar. ilk başlarda belden yukarı tekme kaldıramayan kişiler tecrübe kazandıkça stres altında mücadele etmeyi öğreniyorlar. eğer konu wt yapanların anlattığı kadar kolay olsaydı antrenmanlarda defalarca attığı high kick'i niye ilk müsabakalarda yapamıyorlar ? basit bir sol direkt yumruk + sağ low kick kombinasyonunu neden rahatlıkla yapamıyorlar ? ringde çok tecrübesi olmayan sporcular kombine atakları da yapamazlar. çünkü kombine saldırılar için en başta mesafe ayarı yapabilmek gerekir. mesafe ayarı yapabilmek için ise el ve ayakları senkronize kullanabilecek bir sakinliğe sahip olmak gerekir. kısacası bu sakinliği koruyabilecek, heyecana yenilmeyecek bir tecrübeye sahip olmak gerekir. bu tecrübeyi ringe girmeden kazanamazsınız.

    bu bağlamda wing tsun'un tüm iddiaları geçersizdir. sizin ayıla bayıla övdüğünüz sifularınızı vasat bir mma veya k-1 dövüşçüsü kolaylıkla mağlup edecektir. sifunuzu ciddi bir rakiple dövüşürken gören oldu mu aranızda ? birçoğu dövüş konusunda bilgisiz insanlardır. o yüzden size ''boksta sadece 3 teknik var'' diye anlatıyorlar ve siz de gelip burada aynı şeyleri yazıyorsunuz. boksta 3 teknik varsa, bu kadar kolaysa gidin boksör olun hadi. profesyonel boksta yüzmilyonlarca dolar para dönüyor. kolaysa git ol hadi. boksta yumruklardan önce footwork denilen adımlama ve manevralar önemlidir. boks çalışmamış, boks müsabakasına çıkmamış adamlardan boksu öğrenirseniz, gelir burada saçmalarsınız.

    en ölümcül, en etkili, kadınlar için en ideali gibi yalanlar söyleniyor size. sözlük yazarlarından bir kadın yine bu başlık altında, ileri seviyelere geldiğinizde 1 vs 3 'e kadar kendinizi savunabilirsiniz diyor. bir erkeğe bile savunamazsın, emin ol.

    bugün dövüşün en serbest hâli mma organizasyonları. dövüş ayakta ve yerde devam ediyor. ufc gibi üst düzey ve ciddi paraların döndüğü bu turnuvalarda dövüşçüler hangi sistemleri çalışıyorlar peki ?

    1) striking sistemleri: vuruş temelli olarak boks, kickboks, muay thai, kyokushin karate ve ashihara karate kökenli dövüşçüler mevcut. kökenleri ne olursa olsun, muay thai çalışmayan bir mma dövüşçüsü bulamazsınız.

    2) grappling sistemleri: tutma, sarılma, kilitleme, boğma gibi uygulamaları içeren sistemler. bjj, sambo, güreş ve judo örnek verilebilir. kökenleri ne olursa olsun, bjj çalışmıyorum diyen bir mma dövüşçüsü bulamazsınız. bjj yer dövüşünde bütün dünyada rüştünü ispat etmiş bir sistemdir. muay thai'de olduğu gibi defalarca test edilmiş, onaylanmıştır.

    özet olarak bir mma dövüşçüsü gidip de wing tsun çalışmaz. yıllarını dövüşe vermiş, günde 5-6 saat antrenman yapan ve bu işten ciddi paralar kazanan birisi niye wing tsun çalışmıyor ? yumruk, tekme, diz, dirsek ve yer dövüşü wing tsun'da var. en etkili olduğu iddia edilen sistemi niye çalışmıyorlar ? gırtlağa ve cinsel bölgeye vuruşlar yasak olduğu için mi ? hani wing tsun'da binlerce teknik vardı ? önemli olan gırtlağa, diz kapağına ve cinsel bölgelere vuruş ise niye yıllarca eğitim veriliyor ? sifu (usta) olabilmek en az 10-12 yıl sürüyor. bu kadar süre sadece 3 bölgeye vuruş mu gösteriliyor ?

    wing tsun yapanların başka bir iddiası ise ringde dövüşmenin çok kolay olduğunu söylemeleri. ringde kurallar, hakem ve sağlık görevlilerinin olması ama wt'nin kuralsız olduğu, ölümcül olduğu. kolay olduklarını söyledikleri ring dövüşünde bizzat benim gördüğüm hadiseleri sayayım: burun kırılmaları, bayılmalar, kaval kemiği çatlaması, kaburga kırıkları, körlük tehlikesi atlatma, dirsek vuruşu nedeniyle boyun hasarı ve sedyeyle ringden hastaneye götürülme. yüz-göz morarmaları ve bacak hasarlarını saymıyorum bile. gözümün önünde kaç kişi yığılıp kaldı, sayısını unuttum. ben de tabii çeşitli hasarlar aldım. hakem ve sağlık görevlisi var diye insanlar sakatlanmadılar mı ? çoğu turnuvada federasyonun ayarladığı ambulans bekliyor zaten, rahat olun *

    bütün bu wing tsun tezgahı leung ting denen almanya'da yaşayan çinli bir uyanığın pazarlamasıdır arkadaşlar. türkiye'deki çoğu wing tsun sifusu bu adamın tezgahından geçmiştir. kendisi hamile sevgilisini döven bir adamdır. sizin büyük usta dediğiniz adam. sifularınızın ağababası olan leung ting hamile sevgilisini dövdüğü için tutuklanmış birisidir. felsefe, sanat, ölümcül diyerek takılmaya devam edin siz.

    leung ting denen şarlatanın videosunu da şuraya koyalım. wing tsun tanıtımı yapmak için gittiği bir yerde yetiştirdiği hocalardan biri ergen bebenin karşısında nasıl rezil oluyor. (leung ting beyazlı olan)

    https://www.youtube.com/watch?v=tk8ks_dzsy0

    bu kadar yazdın ama sen neyi tavsiye ediyorsun o zaman diye soranlara:

    1) müsabakası olmayan her türlü sistemden kesinlikle uzak durun. dövüşmeyi öğrenmek umrumda değil, sistemin kendisi hoşuma gidiyor diyorsanız istediğinizi yapın. zevkler ve renkler tartışılmaz demişler.

    2) müsabakası olan sistemlerde karar kıldıysanız bir süre sonra mutlaka müsabakalara katılmaya çalışın. tek bir müsabaka bile tahmin edemeyeceğiniz bir tecrübe katacaktır size. dövüşmenin wt'cilerin salladığı gibi basit bir iş olmadığını göreceksiniz. belden yukarı bir tekme atmanın, basit bir kombinasyon yapmanın aslında ne kadar zor olduğunu, daha kaç fırın ekmek yemeniz gerektiğini idrak edecek ve haddinizi bileceksiniz. bu size büyük bir ders ve motivasyon olacak. müsabık olmak için en az haftanın 5 günü 2,5 saat antrenman yapmanız gerekir. haftada 2-3 gün antrenmanla ring koşularının gerektirdiği dayanıklılığı ve kondisyonu edinemezsiniz.

    biliyorum, çoğunuz dövüş sporlarına kendinizi koruma amacıyla başlıyorsunuz. başlangıç motivasyonunuzun ne olduğu hiç önemli değil. önemli olan yaptığınız sistemi sevmeniz. sadece tehlike anında dövüşebilme isteği sizi ancak 3 ay idare eder. sonrası bu işi gerçekten sevmenize bağlı. yoksa zaten bırakırsınız.

    bazen hangi branşa yetenekli olduğunuzu bilemezsiniz. üniversitedeyken kaya tırmanışı topluluğuna katılmıştım. birkaç eğitmen daha önce yapıp yapmadığımı, çok yetenekli olduğumu söylemişti. aslında 40 yıl düşünsem kaya tırmanışına yeteneğim olduğu aklıma gelmezdi. dolayısıyla birkaç farklı branşı deneyip, ne ölçüde yetenek ve ilginizin olduğunu görebilirsiniz. bazı insanlar özellikle ellerini kullanmayı daha çok sevebiliyor. belki de boksu daha çok seveceksiniz. muay thai ve kickboks tavsiye edebileceğim diğer branşlar. özellikle müsabakalara katılan bir salona giderseniz daha iyi olur. müsabık sporcu yetiştiren salonlarda daha iyi ve sıkı antrenman yapılır. diğer türlü iki yumruk tekme attırıp ilgilenmeyen salonlar da var.

    bu saydığım branşlara başlarsanız mutlaka en az 10 müsabakaya katılmanızı tavsiye ederim. teşvik müsabakaları denilen tecrübe kazanma amaçlı müsabakalar sık şekilde yapılıyor. onun dışında cumhuriyet kupası, zafer kupası gibi önemli milli bayramlarımız adına düzenlenen turnuvalar var. üniversiteler arası türkiye şampiyonaları da var. buralarda dereceye girenler avrupa'da üniversiteli yaşıtlarıyla mücadele edebiliyorlar. üstelik bütün masrafları federasyon karşılıyor. yeter ki siz dövüşmek isteyin. il, bölge ve türkiye şampiyonaları her sene zaten var. ilerlemek isteyene yol açık. muay thai için 35 yaş, kickboks için 40'lı yaşlara kadar süre var diye hatırlıyorum.

    striking dışında bir branşa ilginiz varsa özellikle bjj bu noktada çok önemli. şahsen benim ilgimi çekmiyor. birkaç bjj antrenmanına da katıldım ama sonuçta ilgi meselesi. belki de çok hoşunuza gidecektir. yer dövüşünde kendini ispat etmiş en etkili sistemdir. güreş ve judo da etkili sistemler olmasına rağmen bu eğitimi veren yerler yaş konusunda muhâfazakar olabiliyor. özellikle 15 yaşından sonra öğrenci almayan yerler var. bunun dışında sambo da tavsiye edeceğim sistemlerden birisi. yaş konusu sıkıntı olmaz. istanbul'da birkaç iyi yer var diye biliyorum.

    son olarak birkaç şey söyleyip konuyu kapatayım;

    dövüşmek esasında insan doğasına ters bir davranış. ellerimiz ve ayaklarımız çıplak şekilde kullanıldığında sakatlanmaya son derece elverişli. homo sapiens'in 300 bin yıllık evrimi özellikle alet kullanımı ve beyin gelişimi üzerine ilerlemiştir. zekâmızı kullanarak bizden çok daha güçlü hayvanları avlayabiliyoruz. binlerce yıl öncesinde yaşayan insanların hayal bile edemedikleri icatlara imza atabiliyoruz.

    tüm bu insanlık macerasında hayatta kalmaya çalıştık. tehlike anında minimum enerjiyle hayatımızı idame ettirmek görevimiz oldu. devran değişti, modern zamanlarda boş vakit denen bir kavram ortaya çıktı. haftada 2-3 gün dövüş sporlarıyla ilgilenmek istedik ama iş gerçekten dövüşmeye gelince beynimiz tedirgin oldu ve ''ne gereği var'' diye bizi dürtmeye başladı. işte asıl problem burda ortaya çıktı. hayati tehlike yoksa neden dövüşmemiz gerekiyor ? para kazanmak sizi motive edebilir ama para kazanmadan amatörde 50-60 kere dövüşenler var. işte heyecan, panik ve korkuyu yenip dövüşmeye devam etmek bu yüzden önemli. bir bakıma doğanıza karşı geliyorsunuz. hiçbir zorunluluk olmadığı halde, sakatlanma ihtimaline karşı dövüşme iradesi gösteriyorsunuz. tek bir müsabakaya çıkıp ''bu iş bana göre değilmiş, çok stresliymiş dövüşmek'' diyen çok kişi gördüm. işte bu yüzden herkes dövüşçü olamaz. nasıl ki herkes ressam, müzisyen olamaz; aynı şekilde herkesten dövüşçü olmaz. hele ki hiç dövüşmeyen birinden hiç olmaz.
  • ng mui adında bir rahibe tarafından geliştirilmiş savaş sanatı.

    bir dağın eteğinde tek başına yaşayan ng mui, haftalık ihtiyaçları için yakınında bulunan kasabada değirmencilik yaparak geçimini sağlayan ihtiyarın dükkana gider, alışverişini yapar, sohbet eder, tavla atar ve gerisin geri dağdaki kulubesine dönermiş. saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatlerin geceyarısını; günlerin haftaları, haftaların ebemi kovaladığı şu aylarda, arpası az gelmiş atın huysuzluğunda adını anarken ortaokul yıllarımı hatırlatan bu çılgın rahibe gene bir gün geldiği değirmende değirmenciyi perişan bir halde görünce "hayırıdır bay değirmenci, bi sorun mu var?" diyerek değirmencinin derdine derman olmak ister. değirmenci, kendi sorunlarını anlatarak bu yalnız ve yaşlı kadını üzmek istemese de, bayan mui'nin ısrarlarına fazla dayanamaz ve tavlayı kapatıp anlatmaya başlar.

    kasabanın kabadayısı olarak bilinen, etrafa korku salan bir karataşşak değirmencinin kızı wing tsun'la evlenmek istemektedir. fakat, ne değirmencinin bu boş gezenin boş kalfasına verecek bir kızı vardır, ne de wing tsun bu kaldırım mühendisinden hazetmektedir. kasabaya korku salan bu ibnetör, teklifi geri çevrilince çılgına dönerek yaşlı adamı tehdit manyağı yapar : "lan götünün kılları ağarmış ihtiyar, sana üç gün müsade, eğer kızını kendi rızan ile vermezsen değirmeni başına yıkarım, sülaleni sikerim..." gibi o zaman çin'de pek rastlanmayan küfürler savurur. işte o zaman, biricik kızı wing tsun'dan başka kimsesi olmayan değirmenci çaresiz üç gün sonra olacakları beklemeye başlar.

    rahibe ana, değirmencinin derdini dinledikten sonra kabadayıya iletilmek üzere değirmencinin ağzıyla bir haber yollar; "üç ay sonra kasaba halkının önünde kızımla dövüşmeni istiyorum. kazanırsan kızım senin olacak. yok, eğer kaybedersen bizi rahat bırakacaksın. ömür boyu kadından korkan biri olarak anılmak istemiyorsan teklifimi iyi düşün..." değirmenciyi çok rahatlatmayan bir öneri olsa da, en azından üç ay kazandırmış bir fikir olduğu için sesini çıkarmaz. ancak, rahibenin bir isteği daha vardır. wing tsun üç ay boyunca rahibeyle birlikte dağda yaşayacaktır. her işte kendisine yardım eden kızından ayrılırsa işlerin aksayacağını bilen ihtiyar, çaresiz bu teklifi de kabul eder.

    lavuk, kendisine gelen habere o kadar çok sevinmişti ki, üç ay sonra yapacağı düğün hazırlıkarına bile başlamıştı. rahibe ise, ilk öğrencisi olan küçük hanıma savaş sanatının inceliklerini öğretiyordu. üç ay süren geceli gündüzlü bir çalışmanın ardından büyük gün gelip çatmış, kasaba meydanı dolup taşmıştı. bütün kasaba halkının gözleri önünde başlayan kapışma çok kısa sürmüş, bizim değirmencinin kızı yavşak ibneyi kısa sürede alt etmişti. wing tsun'un bu büyük zaferi, halka yapmadığı pisliği bırakmayan dallamanın kasabayı terketmesine sebep olmuş, vatandaşa rahat bir nefes aldırmıştı. halkın gözünde büyük bir kahraman olarak ilan edilen kardeşimiz, ng mui ölünceye kadar eğitim almaya devam etmiştir.

    sonraki yıllarda döverek kazandığı özgürlük sayesinde severek evlendiği kocasıyla birlikte de çalışmalarını sürdüren wing tsun, çok kıymetli elemanlar yetiştirerek dallamalara korku salmıştır.

    demem o ki, eğer ng mui yalnız yaşamaya başladığı zaman kung-fu yerine can sıkıntısından el işi yapıp çorap morap örseydi, wing tsun kötü yola düşebilirdi allah muhafaza.
  • bu sanatta seminer denen bi olay var.
    sanatı icra edenlere derece vermek üzere gerçekleştiriliyor.

    genel olarak şöyle geçiyor:
    önce seminer için gerekli eşofmanlar, giysiler belli bir ücret karşılığı temin ediliyor. ardından, hayatı boyunca herhangi bir müsabaka yapmamış, adam akıllı bir darbe bile almamış ama hocalarına yıllarca itaat edip hayatı boyunca aldığı seminerler için onlara yeterince para vermiş olan bir başka hoca gelip bu işe yeni başlamış arkadaşları tokatlayıp, üstüne bir de paralarını alıyor. karşılığında da onlara derece veriyor. tıpkı yıllar önce kendi başına gelenler gibi. dereceyi alan arkadaşlar da muhabbetlerinde artık daha yoğun wing tsun konuşabilecekleri için seviniyorlar. duyan da heavyweight champion of the world oldular sanır.

    bir nevi saadet zinciri.
  • evet, wing tsun kötü stereotipleri de barındıran bir sanattır ve bir dokunulmazlık büyüsü değildir ancak bunları görüp vazgeçmek, çok güzel bir sanatla tanışma şansını elinin tersiyle itmektir. eleştirenleri hakkını verdiğimize göre şimdi de yanıldıkları noktalara bir bakmak lazım.

    birincisi wing tsun uygulayan herkes wing tsunun her derde deva, en iyi ve yenilmez olduğunu iddia etmez. hakkında iyi şeyler söylemediğim isimleri yazmadım ancak iyi şeyler söyleyeceklerimi yazmakta bir sakınca görmüyorum. wing tsun sanatı hem dövüşçü olarak, hem de insan olarak çok değerli hocalara sahip.

    "anti-grappling" her wing tsun hocasınca kabul gören bir şey değil. bir çok wing tsun hocası bjj öğrenme ve öğretmenin çok daha doğru olduğunu düşünüyor. bu konuda bjj mavi kuşak (ve aynı zamanda thai boks ile uğraşan) özgür baş iyi bir örnek, kendisi öğrencilerinin bjj ile tanışması için bazı derslerini kendisini çalıştıran bjj hocasına bırakıyor. ayrıca wing tsuna başlarken konuştuğum, dövüş sanatlarına bakışımı çok etkileyen ebmas hocası olan nehar eren var. kendisi iki sene wing tsun çalıştıktan sonra diğer bjj, kick boks gibi sporlarla ilgilenmemi, uzak, yakın mesafe ve yer dövüşlerinin mantığını kendi wing tsunuma katmamı ve hatta biraz abartıp ayda bir atış poligonuna gidip çok uzun mesafe için de savunmayı öğrenmemi önermişti.

    ayrıca bu insanın psikopat olduğunu düşünmemeniz için başka bir sözünü de aktarayım: "dışarıda hayatta kavga etmem. mesela bir bara girdiğinde ilk önce bodyguardla muhabbet kurarım. bir sorun olursa bodyguardı çağırıp, kendim görünmeden ortamdan çıkarım. ben o adamı orada dövsem bile intikam diye bir şey var. kavgadan uzak durmak için herşeyi yapacaksın, ama kavgaya girmemek için herşeyi yapıp yine de kurtulamazsan, o zaman sağ çıkmak için herşeyi yapacaksın."

    bunun sokakta uygulanma derecesi de hocaya bağlı bir değişken. kimi hoca hakikaten çok teknik ve chi-sao ağırlıklı çalıştırırken, duruma göre çok sokağa yönelik çalışmalar da yapılabiliyor. uzun süre devam edecek insanlara farklı, kısa süreli gelenlere farklı davranılıyor. ihtiyaca göre eğitimde mesela hocalığının yanı sıra insan olarak da on numara bir olan berat uylukçunun kısa süreli olarak sokakta kendini savunmayı öğrenmeye gelen bir kız öğrencisine saçından çekip, laf atarak eğitim vermesi ve "wing tsunu çok zayıf ancak kendini korumayı hepimizden iyi bilen" bir öğrenci yetiştirmesi gibi örnekler var.

    eğer ciddi olarak dövüş sanatlarıyla ilgilenmeyi planlayan bir insansınız da ciddi olarak hırpalanıp, darbeye alıştırılıyorsunuz. hobi olarak yapanlara ise çok daha yumuşak bir eğitim veriliyor.

    http://www.mucadelesporlari.com/thread-926.html evet, eleştiride bir çok haklı nokta var. ancak entry giren arkadaşın bence gözden kaçırdığı bir şey jeyan doğan hocanın verdiği cevap. kendisi de bu işle uğraşan düzgünlüğü camiada bilinen insanlardan birisi, bu cevabı okumak da en az eleştiriyi okumak kadar aydınlatıcı.

    bu saydığım hocalardan herhangi biriyle veya benim bilmediğim bir çok düzgün hocadan biriyle konuştuğunuz anda farkedeceksiniz ki wing tsun aleminde egoları olmayan, mütevazı ve dövüş sanatlarına yüksek derecede vakıf insanlar var. konuşun, endişelerinizi ve eleştirilerinizi iletin, emin olun dürüst ve doyurucu cevaplar alacaksınız.
  • bruce leenin hocasi yip man tarafindan geli$tirilen uzak dogu savunma sporu. kung-fu benzeri bir sanat olmasina ragmen daha cok serilik gerektiren sanatin turkiye temsilcisi eskisehir'li emin boztepe'dir.
hesabın var mı? giriş yap