• burada çalışan görevlilerin bir kısmı kıl beyler. anneannemin öğrenci belgesinin aslını ve fotokopisini istediler.
  • her vize başvurumda ekstra uğraştığım ama en sonuncu başvurumda artık absürd komedi hikayesi kahramanı olduğum yer.

    benim hikayem vfs global izmir'de geçiyor. buradan üç kez vize başvurusu yaptım, üçünde de sinir olmayı başardım ancak sonuncusunda insanların suratına haykırıp, yüzlerini tırmıklamadığım için kendimi sabırlı bir insan addedebilirim ki önceden öyle olduğuma hiç inanmazdım.

    polonya'ya iş vizesi başvurusu için geçen hafta evraklarımı toparlayıp gittim. hatta sitedeki evrak listesinde fotoğraf yazmadığı halde onu da çektirip ekledim. ilk mesele buradan çıktı, zaten otomatik makina koymuşlar, fotoğrafı orada çekebildiğin için aslında belge listesinde yok. velhasıl, benim çektiğim fotoğraf kaküllerimden dolayı standartlara uymadı, makinadan tekrar çektirmem istendi. bilmem kaç adet fotoğraf 25 lira, buraya kadar tamam, ama 25 liranın tam 25 lira olması gerekiyor diğer türlü makina kabul etmiyor. neyse ki yanımda 25 lira vardı da çok tatava yapmadım. bu sefer de kaküllerim sorunsalı oluştu tabii, toplamamı söylediler, yanımda toka yok, kaküllerimi elimde tutup yani ben nereme takayım gibilerinden imalı hallerle ilgili arkadaşlara bakarken, neyse ki güvenlikteki görevli bir toka buldu da ilk aşamayı atlattık.

    ya sabır çektim, bir sonraki aşama olan ödeme tarafına devam ettim. önceki ziyaretlerimde bütün bedelleri tl kabul ediyorlardı, ve sadece nakit kabul ettiklerinden yanımda yeterli parayla gelmiştim. ancak orada tekrar öğrendim ki bedel 71 dolar (tam 71 dolar olmalı) ve kargo ile beraber 142 tl, artık tl kabul edilmiyormuş hepsi için. kargo 60 lira bu arada yanlış anlaşılma olmasın. buraya kadar da gayet olabilir şeklinde devam ediyordum. hatta siteyi dikkatli kontrol etmediğim için kendime de kızdım. yakınlarda bir yerden dolar alıp gelmeyi çoktan kabullenmiştim, zira vfs'de işim hiçbir zaman ilk seferde bitmiyor.

    veznede sırayı beklerken, telefonum açık olduğu için uyarıldım (adres bakmak için açmıştım), bu da kurallar dahilinde, ona da tamam dedim kapattım. ama vezneye geçtiğim zaman benim için kayış koptu, çünkü 71 doların bütün banknotlarının 2000 sonası serisi olması lazımmış, yoksa makina okumuyormuş... şu an yazarken bile bir daha sinirleniyorum. ya sabır dedim çıktım. en yakın banka şubesine gidip 71 dolar aldım, 2000 serisi sonrası olması gerektiğini belirttim ama kadın haliyle ben nereden bulayım bakışı attı. ve elimde 2000 serisi sonrası 50, 20 dolar ile 1995 serisi 1 dolar ile kalakaldım.. yani 1 dolar ile patladım.

    bu sefer artık içimden küfürler ederek çıktım, ve bilenler bilir bu sene izmir çılgın yağmur yaptı, o yağmur altında 2000 serisi sonrası 1 dolar aramaya çıktım. sinirden gözümden yaş süzülüyor, o denli dertliyim. derken başka bir banka şubesinde tekrar şansımı denemeye karar verdim, akbank şubesine girdim ve bütün çaresizliğimle benim 1 dolara ihtiyacım var ve 2000 serisi sonrası olmalı dedim. doğal olarak af buyur diye baktılar, zaten benim de cümle bitmeden sesim içime kaçtı. nasıl bakalım, nasıl edelim derken ultra iyi halleri tuttu da bir tomar 1 doların içerisinden bana 2000 sonrası bir adet 1 dolar buldular. bu iyiliklerini unutamam, haklarını helal etsinler..

    tekrar söylene söylene yağmur altında geri dönüp ödemeyi yaptım. hem de 2000 serisi sonrası 71 dolar ve tamı tamına 142 tl ile. çünkü para üstü muhabbeti de yok, o da tam olmalı.

    hala yüzlerine haykırmadığım için kendimi kutluyorum, ne diyeyim, allah bir daha yolumu düşürmesin, amin.
  • vize zaten parayla alınan bir şeyken, aracıyı zorunlu yapıp, onun da ayrı para alması kadar saçma bir durum yok herhalde.

    adamlar işlerini taşere ediyor; onun da parasını vize alana ödetiyor.

    60 euro ise vize bedeli 60 euro'dur. araya aracı koyan ben değilim. neden 25 euro daha veriyorum?

    ülkede bunları denetleyen, takip eden, vatandaşın menfaatine olmayan bir durum varsa hakkını savunan kurumlar olmalı.
  • bildiğin, devlet dairesi gibi çalışan kurum.

    önce giriyorsun numara alıyorsun, numara geliyor evraklarını teslim ediyorsun sonra aynı numarayla vezne sırasına giriyorsun. daha sonra da tekrar numara alıp parmak izi sırasına giriyorsun falan.

    söz konusu kuruma fransa'ya gitme amaçlı schengen vizesi almak için gittim. daha önce schengen almamıştım, bu sebeple pür dikkat hazırladım internet sitesinde istediği evrakları. tek eksiğim seyahat sigortasıydı. " onu da onlardan yaptırırız her hal " dedim, nitekim bunlar bir aracı kurum diyerek.

    20 dakika gibi bir süre sıra bekledim.
    evraklarımı teslim alan, güleryüzlü çalışan sigortamın eksik olduğunu civarda bir çok seyahat acentası olduğunu, hızlıca yaptırıp gelirsem tekrar numara almadan işlemime devam edebileceğini söyledi. çıktım, yan apartmanın üst katında bir acentadan 1 haftalık seyahat sigortasını 20 tl karşılığı yaptırdım.
    onu da gidip verdim. evraklarımı garip bir çantaya koydu, vizemin 3 işgünü içerisinde değerlenirileceğini söyledi. çarşamba günü başvurmuştum, cuma günü netîcenin belli olacağı kargonun da cumartesi günü elimde olacağını söyledi. bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştim la hak'katen. beni vezneye yönlendirdi. 60€ vize ücreti + 25€ servis ücreti (bunu, bu bürokratik düzeni kurduğu için bu aracı kurum alıyor.) + 20 tl de kargo* ücreti aldılar veznede. ben önceden 85€ almıştım, bunlara güven olmayacağını düşünerek. sonra tekrar numara alıp, bir 10 dakika daha bekledim. parmak izimi alıp fotoğrafımı çektiler. bunları yapan çalışan gerçekten içlerinde en güleryüzlüsüydü. bir evrak imzaladım ve "şimdi tekrar numara alıp dışarı çıkabilmek için sıra bekleyecek miyim?" diye sordum. " hehe tebrikler, bu espriyi yapan 2 milyonuncu kişisiniz; parmak izinizle beraber götünüzün de bir fotokopisini alacağız!" tarzında bir cevap beklerken, gerçekten sesli güldü namıssız. ben de güldüm.

    neticede 25€ alıp inek gibi bekletiyorlar ama işe yarıyor mu, yarıyor. çarşamba başvurduğum vizeye, 1 ayın içinde 20 gün konaklamalı (ama tek giriş) schengen'im oldu ve cumartesi elimdeydi.
    (pasaport da öyle çıkmıştı; yenileyemek için cuma günü karakola gittim (randevu alıp) pazartesi geldi pasaport.) 1 hafta içinde hem pasaportumu, hem de vizemi aldım.
    iyi valla iyi, iyi.
  • evraklarını kendi toplayamayan da evinde otursun bir zahmet. vfs'ye bok yere 22 (artmadıysa) euro veriyoruz zaten daha ne acentesi. konsolosluklar bu şirketle anlaştıysa hizmet bedelini niye biz ödüyoruz amk.
  • yahu bu ulkenin hic mi izzeti nefsi yok. vatandasinin, pasaportunun degerini dusunen bir ulke sunlara ceki duzen verir. websitesi calismiyor. dupeduz calismiyor. vize islerini buradan yapiyorsun. ve vize randevusu alamiyorsun. isim yazilim. kendimi bildim bileli de kod yaziyorum. atilan requesti de goruyorum. yaptiklari siteyi de goruyorum. bir site yapmayi bile becerememisler. musteri hizmetleri yogunluk var diyor. yogunlukta bunun ne alakasi var. siteniz calismiyor. siteye giris yapamiyorum. yavas calisiyor vs. demiyorum. calismiyor. gece 3'de de giremiyorsun.

    tekellesme boyle kalitesiz, vasifsiz firmalarin ve calisanlarin varolmasina sebep oluyor. ben kendimin gelistirdigi uyduruk 3 5 kullanici olan uygulamalari bile bakiyorum hata dusmus mu. kullanicilar crash olmus mu diye. adamlari arayip, sisteminiz bozuk diyorum. tenezzul edip, sistemlerini kontrol etmiyorlar. teknik bir aciklama bile yapmiyorlar. bunlara bu rahatligi verenlere de, bu ulkenin pasaportunu bu kadar degersiz kilanlara da yaziklar olsun.

    yok mu devletin bir kurumu, gidip su rezilleri denetleyecek. benim vize almamin tek yolu, adamlarin sisteminden randevu almam. sistemleri calismiyor, saka gibi.
  • bu başlığa son haftalarda 2 entry girdim, birçok arkadaş bildiklerini aktardı sağolsunlar, isteyen profilden bakabilir. gelin size detaylıca yaşadıklarımı anlatayım. anlatayım ki boşa ümitlenmeyin. ağzımı da bozdum bir iki yerde, nolur affedin çok doluyum.

    öncelikle bu firmaya tavsiyem daha iyi hizmet vermeye uğraşacağına bana dava açmaya mesai harcasınlar, kazancı daha iyidir muhtemelen. kasımpaşa. anladınız siz onu.
    --- spoiler ---

    ailem güneyde bir ilde ikamet etmekte. dolayısıyla benim de ikametim orada gözükmekte. burayı okuyan çoğu kişi gibi ben de erasmus'u kazandım ve haziranda kabul belgelerim geldi.

    başladım randevu kovalamaya. şikayetler o zaman da mevcuttu ancak daha bu kadar yoğunlaşmamıştı. neyse ben de her şehre giderim diyerek her seçeneği kontrol ediyordum. derken antalya'da randevu buldum ve bana oldukça yakındı. vfs'yi aradım, tek işi konsolosluğa verdiğimiz evrakları kargolamak olan bu yavşakların müşteri hizmetlerinde çalışan bir abla çıktı 25 dakika bekledikten sonra. kırık türkçesi daha antalya kelimesini telaffuz edemeden bana ders vermeye kalktı. sinirlendim ancak üslubumu bozmadım. bir kez daha boşluk yakaladım ancak kabul etmedikleri aşikardı. antalya'ya komşu illerde bile yaşasanız istanbula gideceksiniz bu “aracı” arkadaşların ayağına.

    haziranın yaklaşık 20'sinden beri randevu arıyorum. hatta evde 3-4 kişi gün içinde 50'den fazla kez kontrol ediyoruz. beyoğlu bir kere dahi açılmadı. 1 kere. bir. 1. acentenin cukkası neyse verelim dedim ancak ortada alabilen acente de pek yok. yurtdışı eğitimle ilgilenen bir tanıdığa danıştık, buradan birkaç arkadaşın da yazdığı gibi kapıda bekleyenler bir şekilde alıyor denildi. konsolosluğu aradım, vfs gelmeyen olunca öğrencilere öncelik veriyor, lütfen gidin bekleyin denildi. konsolosluk bizzat söyledi bunu, bir vfs çalışanı da onayladı telefonda.

    tası tarağı topladım yalnızca bu iş için istanbul'a geldim. pazartesi sabah oldu, sabah 07.00'da vfs global beyoğlu şubesi önündeydim. vize için gelen iki tatlı abi ile birlikte 1 saat kadar bekledik. bu yavşak o. çocuklarının öyle bir götü kalkmış ki açılmadan yerleri silen temizlik görevlisi kapı önünde nasıl beklememiz gerektiğine dair talimatlar yağdırmaya başladı.

    bekledik baya bir süre güneşli bir bölgede bu ablamız yerleri sildi falan, içerden gri çok seyrek saçlı bir 'güvenlik amiri' geldi. geliş de o geliş ama. sanki bana amerikan başkonsolosu a... evladı. gelirken sıradakilere sanki askerde 1. gün erleri dizen komutan gibi emir yağdırmaya başladı. neyse durumu izah etmeye çalıştım, dedim bak senin çalışanın bu bilgiyi verdi, konsolosluk bu bilgiyi verdi, ben de ismimi yazdırmaya geldim kaç günse sabredip bekleyeceğim.

    dedi ki "boşuna beklemeyin, o listeyi kapattık ve asla isim yazmıyoruz. önceden yazdıranları alıyorduk artık bitti. zaten şikayet var polonya yakında ikiye katlayacak (haftada 20 kişi alacağız artık diyor :) takip edin." ne zaman olacak bu dedim, "ay başı (eylül) gibi" dedi. aynısı ağustosta da denmişti dedim mırın kırın etti. orada acenteden başka işler için gelen birisi ve sabah beklediğim tatlı abiler de dayanamadılar ya kardeşim bak siz söylemişsiniz, çocuk başka şehirden gelmiş, ismini yazın bari beklesin ne kadarsa vs. dedi ama nafile. bu a. koydumun başkonsolos tripli şahsı boşuna beklersiniz isterseniz beklemeye devam edin dedi. kaldığım eve dönmek zorunda kaldım.

    bu olaylar olalı da biraz oluyor. o günden beri daha da sıklaştırdık ama bir yer bile açılmadı tahmin edebileceğiniz üzere. ne uçak bileti alabiliyorum ne başka bir şey. artık vize alsam da uçak bileti boyumu aşacak muhtemelen. zaten randevu bulsam, başvursam, vize çıksa okula 4-5 gün kalmış olacak.

    --- spoiler ---

    ama biz bu şekilde 3. dünya ülkesi olursak avrupa ülkeleri böyle 3. parti çakallara topu atar, bunlar da ayda 3 bin lira cebine sıkıştırdığı özel güvenlikçi bir lavuğa kendini kolordu komutanı sanacak bir hayal dünyası oluşturup bizi de göt gibi bırakırlar ortada işte.

    herkes hakettiğini yaşar, ben de bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak hakettiğimi yaşıyor, onca emek sarfedip kazandığım, binbir uğraşla kabul aldığım okula okumaya 1000 küsür tl vize haracı vermeyi kabullenmeme rağmen gidemiyorum.

    okuyanlara teşekkürler ve de geçmiş olsun.

    edit: imla
  • bunların aracılığının bu kadar berbat olması sadece tekel olmalarından, iş bilmezliklerinden değil. şerefsiz avrupa devletlerinin vize reddederken bile şirin görünebilmek için türettikleri günah keçisi olmaları. tabi bu keçi de bal tuttuğundan parmağını yalıyor. sıkıntı aşağılık avrupa devletlerinde. covid’ten önce hiç değilse ticari vizeler için doğrudan konsolosluğa başvuru yapabiliyorken, bugün pandemi bitmiş olmasına rağmen başvuru yapamıyorsunuz. belki kariyeri/hayatı için kritik önemdeki fırsatları kaçırıyor insanlar.

    avrupa devletleri ucu kendilerine dokunmayan irili ufaklı her konuda hasımlarına insan hakları beyannamesi silahını doğrulturken; doğrudan kendilerinin tasarrufunda olan seyahat hakkını hiçbir şekilde denetlemedikleri “aracı kurumlar” üzerinden bypass ediyorlar. gelecek yeni hükümet bu aracı kurum saçmalığını ve schengen’deki keyfiyeti sona erdirmeli. türkiye, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın boktan bir ortadoğu ülkesi değildir. doğal pozisyonu g20’dir. vatandaşları da dünya genelinde buna göre muamele görmelidir.
  • bu firmanın çalışanlarıyla ilgili artık kararımı verdim. hepsi değil belki ama benim denk geldiklerimin tamamı net kötü insanlar. umarım hayatları boyunca hastanelerde, karakollarda vb. yerlerde hep aynı tavırla karşılaşırlar.

    acıbadem ve harbiye şubelerinde, çok önemli bir görev yaptığını sanıp, kendi vatandaşına başka ülke bayrağından aldığı güç(!)le zorbalık yapıyorlar. diyelim ki bir evrağınız eksik, sanki analarına küfretmişçesine 'beyfendi! x evrağınız yok. gidip şurdan hemen çektirin!' gibi azarlar bir tonda konuşuyorlar. kendilerine aynı tonda cevap verirseniz sizi ince ince vize alamamakla tehdit ediyorlar.

    hele güvenlikleri? güvenliklerinde bile çok ayrı bir hava var. adamı güvenlik değil de county sheriff'i sanırsın. her şeyi muntazam yapsanız dahi gelir lafa girerler. elinizde duran telefonu görüp, 'beyfendi telefonla konuşmuyoruz içerde' gibi yok yere güç gösterisi yapıyorlar. kardeş senin hizmet verdiğin bu ülkede dahi şeriflik makamı yok, hele bi sakin ol. 2.000 tl maaş alan adamlarsınız, neyin tribi bu? beni zaten dolaylı da olsa hizmet verdiğin elin ülkesi vize parası ayağına sikiyor, üstüne neden bir de sen bana, kendi vatandaşın olan bana zorbalık yapıyorsun? nasıl bir yozluktur, nasıl bir komplekstir bu?

    en az 15 farklı vfs çalışanıyla muhatap oldum, hepsinde bu tavır vardı. o yüzden bunun bir denk gelme olayından ziyade bir şirket kültürü olduğunu düşünüyorum.

    kötü insanlarsınız siz. sizle sivil hayatta veya iş hayatında karşılaşmayı çok istiyorum.
  • google'dan vfs yazıp, çıkan sonuca tıklayan bir arkadaşım çok sağlam dolandırıldı. 2600 lira tahsil etmişler, hatta 850'li bir numaradan aramışlar. randevuya bir gidiyor ki, yok öyle bir randevu, yok öyle bir ödeme.

    şimdi o 850'li numarayı aradığında mesai saatleri dışındayız diye mesajla karşılaşıyor.

    ortalık çok pis dolandırıcı kaynıyor. iş anlık bir dalgınlığa, ufacık bir harf değişikliğine bakıyor.

    alt tarafı gidip ülkelerine para harcamak istiyoruz, vize almak için 50 takla atıyoruz, nedensiz yere ret yiyoruz, bir de üstüne dolandırıldığımız eksikti.
hesabın var mı? giriş yap