• http://d24w6bsrhbeh9d.cloudfront.net/…z_460s_v1.jpg

    veteriner hekimlik neden daha zordur?

    1- veteriner hekimlerin uzmanlaşması gereken birden fazla hayvan türü vardır. birbirine en yakın türlerden olan kedi ile köpeğin bile anatomileri ve fizyolojileri farklıdır. kedilerin, köpeklerin, atların, ineklerin, koyunların, keçilerin, kanatlıların, kemirgenlerin, balıkların, sürüngenlerin, böceklerin anatomileri ve fizyolojileri ise birbirinden tümüyle farklıdır. hastalıkları, duyarlı oldukları veya kullanılmaya uygun olan ilaçları birbirinden farklıdır ve inanılmaz bir çeşitlilik gösterir. kemik yapıları bile birbirinden alakasız onlarca oluşuma sahiptir. bir hastalığı tedavi ederken insandaki gibi aynı ilacı kullanamazsınız. bir türde gördüğünüz bir hastalık bir inekte tamamen başka bir hastalıktır ve neredeyse semptomları aynı olsa bile farklı hastalık olduğunu bilmeniz gerekir. kan değerlerinden tutun da, cinsel dönemlere kadar hepsi çok fazla farklılık gösterir.

    türler arası farkların yanında tür içi bile çok fazla çeşitlilik vardır. onlarca köpek ırkı birbirinden farklı yapıdadır. mesela dış parazit mücadelesinde kullanılan ivermectin, diğer ırklarda kullanılabiliyorken collie ırklarına kullanılamaz çünkü anafilaktik şoka sebep olur ve hayvanı öldürür. ne diş hekimlerinin, ne de beşeri hekimlerin türler arası ve türler içi bu kadar farklılıkla uğraşma gibi bir zorluğu yoktur. en fazla bireysel hassasiyetler mevcuttur.

    2- veteriner hekimlerin hakim olması gereken birden fazla alan vardır. klinik öncesi temel bilimler, klinik bilimler, gıda bilimleri ve halk sağlığı gibi birçok alana hakim olması gereken bir meslektir. çünkü bunların her biri birbirinden ayrılmayacak kadar ciddi birliktelik gösterir. belirgin sınırlarla ayrılmadığı için bilmesi gereken şey bir beşeri hekimden çok daha fazladır. sadece gıda üzerine çalışsanız bile hayvan muayenesini, hastalıkları bilmeniz, hasta hayvanların kontrolünü yapabiliyor olmanız gerekir. sadece klinik bilimlerde çalışsanız bile bir hastalığın zoonoz olup olmadığını, halk sağlığını tehdit edip etmediğini iyi bilmeniz gerekir.

    3- veteriner hekimlerin çalışma alanları da kendi içerisinde çok daha kompleks bir yapıya sahiptir. örneğin bir klinisyen hem cerrahi hem dahiliye hem de doğum alanında bilgi sahibi olmalıdır. beşeri hekimlikteki gibi tek bir alana yönelik çalışabiliyor olması yeterli değildir. her ne kadar yüksek lisans ve doktora programlarıyla uzmanlaşsa bile sahada çalışacak bütün veteriner hekimler alanlarındaki farklı alt alanlara hakim olmalıdır.

    4- veteriner hekimlerin hastalarıyla iletişimleri çok daha zordur. çünkü konuşamazlar, anlaşamazlar ve anlayamazlar. bu sadece bir hastalığı teşhis etme konusunda zorluk çıkarmaz. elbette, başım ağrıyor ya da midem bulanıyor diyemeyen bir hayvanın hastalığını teşhis etmek zaten sıkıntılıdır ama başka sıkıntılar da vardır. çok sakin hayvanlar bile farklı bir ortama girmenin etkisiyle hırçın ya da agresif olabilirler. dolayısıyla yapacağınız işlemler çok daha zahmetli ve zor bir hal alabilir. basit bir damar yolu açmak bile elinizde onlarca yaraya neden olabilir. ısırılma, tırmalanma gibi şeylere alışık olmak zorundasınızdır.

    5- son olarak da hasta sahipleri. insanlar beşeri doktora gittiklerinde çoğu zaman daha dürüsttür çünkü ucu kendilerine dokunur. kendilerini korumak isterler ve bu yüzden çok fazla yalan söylemezler. ancak veteriner hekimlikte durum farklıdır. ne zaman olduğu sorusuna "dün oldu," cevabı aldığınız bir olgunun en az bir aylık geçmişi olabilir çünkü bir günde olmayacağını bilirsiniz. zaten bütün veteriner fakültelerinde klinisyen profesörler hasta sahiplerine asla güvenmemenizi ve kendi bulgularınızı kendinizin bulmanız gerektiğini sık sık hatırlatır.

    6- veteriner hekim ayırıcı tanı yöntemiyle çalışır. belki de teknik anlamda en zor olan kısım budur. bir insan doktora gider, doktora semptomlarını anlatır ve doktor ona göre teşhis koyup tedavi eder. bazı durumlarda doktor hastayı doğru düzgün muayene bile etmez. ancak bir veteriner hekim bir hayvanın karşısına geçip komple muayene etmesi ve ayrıcı tanıları göz önünde bulundurarak hastalığı elemesiyle teşhisini koyar.

    bu süreç de şöyle işler. veteriner hekimin önünde önce bütün hastalıklar bulunur. her bir muayene ve her bir bulgu ile bir hastalığın üstünü çizer. üstünü çize çize ihtimalleri daraltır ve geriye kalan hastalığı kesin teşhisini koyarak ancak o zaman tedaviye başlayabilir.

    ---

    bütün bunlar mesleğin zorluğunu üst seviyeye çıkaran zorluklardır. ancak hayvanların sevgisini kazanmak bütün bu zorluklara değer. bir köpeğin bile teşekkür edebileceğini, bir kedinin bile minnettar olabileceğinizi kendi gözlerinizle görürsünüz ve bu tarifi olmayan bir duygudur.
  • kadın doğumcuların son birkaç yılda dillerine pelesenk ettiği güzel insanlar.

    neymiş efendim; devlet ineğin doğumuna insanın doğumundan daha fazla para veriyormuş. gözlerini para bürümüş kadın doğumcular kendi haklarını aramak yerine bir meslek grubunu doğrudan hedef göstermeyi yeğliyorlar.

    bakın ben doktorum babam ise veteriner hekim. iki tarafa da mümkün olduğunca yakınım. doğumhanelerde, ayarlanabilir sıra sıra yataklar üzerinde doğum yaptıran, emrinde ebesi, hemşiresi, intern doktoru olan doktorlarla, ahırlarda samanın, tezeğin üstünde ineğe doğum yaptıran veteriner hekimler karşılaştırılamaz, karşılaştırılmamalı. karşılaştırırsak veteriner hekimlerin uğradığı haksızlık bir kez daha gün yüzüne çıkar. belki bu yüzden sizin yıllardan beri bellediğiniz açıdan yaklaşmak yerine gerçekleri birisi size söylemeli. bu görevi ben üstleniyorum.

    veteriner hekimin yardımcı personelini yok, uğraştığı canlı ıkın demekten anlamayan bir canlı ve insan gibi 3.500 gr bebek de doğurmuyor. ellerindeki tıbbi malzeme zaten sınırlı, tamamen mesleki becerisiyle hekim doğumu yaptırıyor. yapamadıysa o şartlarda sezaryene dönüyor. gerçekten çileli, gerçekten çok emek isteyen bir iş inek (ya da büyükbaş herhangi bir hayvan) doğurtmak. babama tezek kokan kanlı gömlekle kapıyı açtığım günleri hala hatırlıyorum.

    şimdi bazıları kalkıp nasıl bir çocukla bir ineği bir tutarsın diyecek. onlar bana çıkışmadan ben önlemimi alayım; türkiye'nin çoğu ilinde hayvan bebekten daha değerlidir. bebek kaybedilirse yenisi 9 ay sonra gelir ama o evin ineği ölürse tüm hane aç kalır. o inek yaşamalı ki o hanenin 5 ferdi belki 10 ferdi karnını doyursun. o yüzden ülkemizin ekonomik koşullarında reelde ineğe sadece hayvan gözüyle bakılmamalıdır. inek o evler için tüten aştır.

    ayrıca şu kadın doğum polikliniğinde çalıştığım kısa süre zarfında missed abortus (anne karnında bebeğin ölmesi) karşısında hala gülen, hamile olmasına rağmen hala sigara içen insanları gördükçe kırsalda insanın gerçekten de değersiz olduğunu bir kez daha anlıyorum. ne acı.

    şimdi hala bu ağlak laklak'ın arkasına mı sığınacaksınız yoksa gerçekleri birazcık da olsa görecek misiniz?
  • dört metre boyunda yedi tonluk filden 8 cm boyunda elli gramlık papağana kadar her hayvanın derdinden anlaması beklenen hekimler. kendim diş hekimiyim. babam " oğlum sol bacağima böyle zaman zaman ani bir ağrı giriyor nedir acaba" dediğinde bi doktora görün baba diyorum. ama ben de veteriner hekimden her hayvandan anlamasını bekliyorum. evet arsızca bekliyorum bunu. ayağı incinmiş aynı zamanda ishalden geberen papağanıma yalnızca avisol b denen o sikik vitamini elime tutuşturup bi de " muayene ücreti istemez ilacın parasını ver yeter" deyip lütfederek siktir edildiğimde kan beynime sıçrıyor benim. en azından " birader ben anlamam kuştan. benim olayım kedi köpek. sen bu hayvanı şu şu arkadaşıma götür o bakar. " demesini bekliyorum. çünkü ben yeri geldiğinde "bu tam gömük diş ben bunu çekemem bir çene cerrahına gitmeniz lazım" ya da röntgende bakıp " bu dişin kanalları çok açılı ben bu dişi kurtaramayabilirim. bir endodontist size daha iyi yardımcı olabilir. " gibi lafları gocunmadan edebiliyorum. söz konusu olan bir canlının hayatı değil implant, köprü, hareketli protez vs ile yerine konulabilecek otuz iki dişten biri olduğu halde.

    bilmemek ayıp değil. haddini bilmemek ayıp.
  • bazen, böbrek rahatsızlığı olan kedinin muayene sırasında elinize işemesine gayriihtiyari gülümsemektir; bazen de, pazardan aldığı civcivin hastalanmasına ağlayan komşu çocuğunun, basit bi' ilaçla civciv yeniden ayağa kalktığında, yüzünde gördüğünüz mutluluğudur.
  • bir sure sonra bu sahsıyet kendı cocugunun eline, koluna on ayakları demeye baslar
  • veteriner hekimim. mesleğimi çok seviyorum, yüz hayatım olsa yüz birinde veteriner hekim olmak isterdim. ve mesleğimden nefret ediyorum çünkü bazen lanet olsun ki elinizden hiçbir şey gelmiyor.

    bir hastam var, küçüklüğünden beri takibini yaptığım, kliniğimizde kısırlaşan, son zamanlarda yalnızca arada parazit tekrarları için gördüğüm. dün geldi, biraz halsiz gibi diye, muayenede baktım öyle biraz halsizlik değil durum, sıkıntı çok büyük. ilk aşama için gerekli uygulamaları yaptım, sonucun beni yönelttiği tanıların hepsi birbirinden korkunç. belli testler yapmam, laboratuvara kan götürmem, ne olduğunu kesinleştirip tedaviye başlamam gerekiyor değil mi? yo dostum, o işler öyle olmuyor... hasta sahibi kabul etmeden hiçbir şey yapamıyorsun ve kediyi satın almak için binlerce lira veren insanın, söz konusu hayvanın sağlığına gelince bir anda kayserili damarı tutuyor ve sen kendini beş sene boyunca esnaf olmak için okumuşçasına pazarlık yaparken buluyorsun. evet pazarlık. sanki pazarda tezgahın var ve armut satıyormuşsun gibi bir pazarlık. ve işin kötüsü, istedikleri fiyatı vermezsen hakikaten armut almaktan vazgeçer gibi tedaviden vazgeçebiliyorlar. şu an gerçekten hayvana ne olacağını bilmiyorum, test yapmam gerekiyor yaptırmıyorlar, en azından semptomatik bir şeyler yapayım, biraz rahatlasın hayvan diyorum, izin vermiyorlar. serum bağladım bugün, çok dehidre en azından biraz dolaşımına destek olayım elektrolit dengesini sağlayayım diye. damar yolunu çıkartmadan eve yollamıştım serumdan sonra, hani bir şey olur, müdahale edebilir durumda olalım en azından. üç dakika sonra geri geldiler, bunun damar yolunu çıkartmamışsınız biz tedaviye devam etmeyeceğiz demiştim size diye. el mecbur, damar yolunu çıkarttım, peki lütfen kötüleşirse haber verin dedim yolladım tekrar...

    bir hasta geldi sonra akşama doğru, çiçek gibi bir adamın dükkanına sığınmış kara kuru, çirkin bir sokak kedisi. şokta, inanılmaz kötü, bir damla kan alınabilecek kadar dahi dolaşım yok bebekte. ilk müdahalelerini yapıp, yoğun bakıma aldım, yakın takipte ilerlerken bir anda çırpınmaya başladı ve solunumu durdu. dakikalarca, kolum ağrıyana, gözlerimden yaş gelene kadar acil müdahalesine devam ettim. dönmedi, adı yaşar'dı oysa ki dönmesi gerekirdi.

    klinikte benzer değer yargılarına sahip üç veteriner hekim olarak çalışıyoruz. her kaybettiğimiz, yardım edemediğimiz, elimizden bir şeyin gelmediği hastada içimizde kocaman bir yara açılıyor, birbirimize sarılıp ağlıyoruz. bilgimizi ve kliniğimizin imkanlarını aşan her konuda uzman hekimlerle konsultasyon yapıyor yahut hastamızı şartları uygun olan bir kliniğe/hastaneye hekimlerine geçmişine dair bilgi verip randevularını ayarlayarak sevk ediyoruz. bininci kez aynı hastalığı tedavi ediyor olsak dahi her hastamız için literatür tarıyoruz. yatışta tedavisini tamamen üstlenip, tamamlandıktan sonra sokağa göndermeyi kabullenemediğimiz yuva arayan çok sayıda kedimiz var. sokakta baktığımız bir sürü kedimiz var, mahallenin köpeklerinin sağlıklarını mutlaka takip ediyoruz. çocukların kafeslerinin içine kirlenmesin diye galoşla veya ayakkabılarımızı çıkarıp öyle giriyoruz. * ben yıllar önce kendi kendine hayvan kurtarmaya çalışan bir gönüllüyken bir klinikten ne bekliyorsam şu an bulunduğum klinikte bunu sağlamaya çalışıyorum, o zamanlar bir hekimin nasıl olması gerektiğini düşünüyorduysam şu an o hekim olmaya çalışıyorum. bunun karşılığında sektördeki yerimin ne olduğunu bilmek ister misiniz? bir hiç. dünya kadar borçla açılan, işimizi gerçekten fayda sağlayarak, hakkını vererek ve etik bir şekilde yapabilmek için bize alan yaratan (böyle bir alan ben şimdiye dek bulamamıştım) kliniğimiz hiçliğe doğru yol alıyor. anladığım o ki bu piyasada esnaf olmadan, çakallık yapmadan tutunmak imkansıza yakın. ya da belki biz beceremedik, bilmiyorum.

    özür dilerim gece, özür dilerim yaşar. size iyi gelmeyi dünyadaki her şeyden çok isterdim.
  • icra etmesi zor mesleklerden biridir veteriner hekimlik. hayvanla uğraşmak yönünden de değil hem. genellikle hasta hayvanın sahibi sebebiyet verir bu zorluklara.
    kırsal alandaki hayvan sahibi kendisini hekim sanar. hayvanın midesine paslanmış ve de körelmiş bir kanülü sokmakta sakınca görmez. dizi şişen hayvanın (örneğin at) bacağına yanmış motor yağı sürüp işe yaramadığını görünce geç kalmış bir vaziyette fakülteye getirmek ise artık sık yaşanan bir olay haline geldi.
    kedi, köpek v.b. evcil hayvan sahipleri ise internetten okudukları bilgiler ışığında hiçbir veteriner hekime güvenmemektedirler. kendilerine söylenen hiçbir şeyi yapmazlar, gerekli sorumlulukları almazlar, bir sıkıntı olduğunda ise veteriner hekimi suçlarlar.
    tabii bir de sorumluluk olayının bokunu çıkarmış arkadaşlar var ki onlar bambaşka. gecenin ikisinde göz damlası damlatmaya acil kliniğine gelip bize hiçbir müdahale yaptırmadan, kendisi göz damlasını damlatıp (hem de iki ayrı damla, ikisinin arasında bir saat bekleme süresi var) gideni vardır. madem kendin yapabiliyosun niye geldin ki acile şimdi?? biz zaten uyanığız fakat hayvana da, sana da, yaktığın benzine de yazık yahu. cerrahi kliniğinde, bekleme salonunda, "ayyy kakasını yaptıı" diye çığlık çığlığa bağıran kadın gördüm ben. resmen ayağa kaldırdı binayı. bunu yapan da kendi evcil hayvanı. sorarlar sana be kadın, yeri geldiğinde o da can diye çemkiriyosunuz bize de, hayvan sıçınca mı kabahat oldu?? sen sıçmıyo musun lan??
    bu ve bunun gibi örnekleri her gün görmek mümkün. böyle insanlar yüzünden zordur bu meslek hayvanların anlamaması ya da pislikleri yüzünden değil. son dakika gelen hayvanı kurtaracam diye uğraşırsın. pek sevgili sahipleri daha önce getirmek istemezler çünkü. hayvanlar sahiplerinin yanında daha anlayışlı oluyor bazen.
    elbette ki ne yaptığını bilen, hayvanını gerçekten seven, mantıklı ve geçinebilen insanları tenzih ederim. onlar iyi ki varlar ve iyi ki sayıları az değil yoksa halimiz iyice duman olurdu.
  • başlık altında yazılanlardan anladığım kadarı ile haklarında yapılan şikayetlerin çoğu para talep ettikleri ve paragöz olduklarına dair. bak sevgili ergen , bu adamlar serbest işletme çalıştırıyorlar sadece bu işten para kazanıyorlar. hatta bazen sizden talep ettikleri sizin isyan ettiğiniz ücretin büyük kısmı ilaç ve malzemeye bile gittiği oluyor.

    sen hiç bir özel diş hekiminde, insan hekiminde cıngar çıkarıp, hatta bazen "iyi o zaman hayvan kalsın ben parayı ödemiyorum" diyen insan gördünüz mü. insan hekimlerinin karşısında işin ucunda kendi sağlığınız, içinizdeki doktor ezikliği olduğunda boynunuzu kırıp, bir nane söyleyemeden kuzu kuzu muayenenizi olup kös kös gidersiniz.

    özetle: veteriner hekimler hayvan hakları gönüllüsü veya yardım kuruluşu elemanı değildir. hepsi hayvan sevgisi ile coşmuş tipler olmasa da aralarında hayvan düşmanı insanlar olmayan bir gruptur. eğitimlerinin ve ünvanlarının karşılığı parayı sizden talep eden profesyonellerdir. iyisi de vardır kötüsü de, aynı diğer mesleklerde olduğu gibi.
  • hayvan hastalıkları , hayvan besleme, hayvan yetiştiriciliği, gıda konuları ve zoonoz hastalıklar konusunda geniş bilgisi olan ve meslek grupları içerisinde en zorlarından olan bir meslektir veteriner hekimlik. yeri geldiğinde cerrahi, iç hastalıkları, patoloji, fizyoloji, parazitoloji, farmakoloji, besin hijyeni, mikrobiyoloji, yetiştiricilik ve benim daha sayamadığım bir çok konu hakkında bilgi ve deneyim sahibi olmak zorundadırlar. kedi, köpek, kuş, kümes hayvanları, at, sığır, koyun, keçi, eşek, deve, balık, arı ve daha pek çok canlıyı inceleyip dertlerine deva olmak zorundadır veteriner hekim. yani okyanus ötesi bir bilgi ve tecrübe birikimidir veteriner hekimlik.

    ancak günümüzde ülkemizde veteriner hekimliğe ne kadar çok önem veriliyor o da ayrı bir tartışma konusu. hayvanlardan insanlara bulaşan (zoonoz) hastalıklar konusunda geniş bilgi sahibi olmak zorundadır veteriner hekim. çünkü sayın meslektaşlarım bu gibi konularda bir çeşit danışman görevini üstlenmişlerdir.
  • eğitiminin, çok çeşitli canlılarla ilgilenilmesi bakımından tıp fakültelerinden daha zor olduğunu söyleyebileceğimiz bir meslektir. temel bilimler bakımından bir doktorla hemen hemen aynı bilgiye sahiptirler. hatta çok hırs yapmış olanları vardırki tus sınavını verip anatomi, farmokoloji, histoloji gibi temel ve ortak bilimler konusunda uzman olarak tıp öğrencilerine bile hocalık yapmaktadırlar. kafayı kullananlar köşeyi dönebilir. bağdat caddesine açılacak bir klinik yada kedi köpek kuaförü iyi bir yatırım sayılır. ekonomi dersleri alsalar iyi birer zooteknist yada gıda mühendiside sayılabilirlerdi. ayrıcada zooteknistlerle olan alan kavgalarıda bitmek bilmez.
    (bkz: zooteknist)
    (bkz: zooteknist ile veteriner hekim kavgası)
hesabın var mı? giriş yap