• kesin teşhis için ultrason istenen hastalık.. önce doktor dalgayı tutup kaldırmanızı ister. sonra da siz ultrason odasında doktor daşşaklarınıza önce vazelin* sürüp sonra bir makinayı oranıza buranıza sürterken zevkle yanınızdaki monitorden daşşaklarınız içini seyreder, merak giderirsiniz.. şu ana kadar herşey yolundayken, herşeyi tepetaklak edecek şey odaya bir grup karşı cins öğrenci/asistanın alınıp, uygulamalı olarak üzerinizde varikosel dersi verilmesidir. herkesin gözü bir şeyinize bir monitöre gider, size de şeyiniz elinizde dua okumak kalır..

    (bkz: aman tanrim)
  • kısa süreli bir nekahat devresi olan bir ameliyatı vardır. ancak ameliyat öncesi yurdum hastanelerinde karşılaşılan durumlar o anda rahatsız edici olsa da ilerde uygun ortamlara neşe katıcı espriler haline dönüşebilir. pek çok doktorun önünde taşaklarınızı sergilemek ve tıp öğrencilerinin varikosel vakası görmemiş arkadaşlarını "zehra gel bak kız damarlara" şeklinde çağırmaları doğal sayılabilirse de ameliyat öncesinin doruk anı, sperm sayımı yaptırmak için pek güzel kokular yayılan hastane tuvaletinde, kapıda prostatlı amcalar sıra beklerken mastürbasyon yapmaya çalışmaktır. olay müthiş bir konsantrasyon gerektirmekte olup bu ortamda olayı sonuçlandırabilen insan evladının her ortamda mastürbasyon yapabileceği söylenebilir.
  • tek tedavisi amelyattır. operasyon 30-40 dakika kadar sürer ve kasık bölgesinden yapılır. 8 saat yattıktan sonra kalkabilirsiniz ama kesik yeri sızlar bir süre. fazla gülmek de sızlamayı arttırabilir. doktora ısrar ederseniz ertesi gün taburcu olabilirsiniz.
    bilimüm eşşek arkadışınızın "ehi ehi taşşakları aldılar mı?" "hacım çocuğun olmazsa biz yaparız korma kehkeh" esprilerine göğüs germeniz ve iyileşince dövmek için not almanız gerekebilir.
    (bkz: ben varikosel oldum)
  • sözkonusu makarnamsı kitleler, torbamızda tıkanmış ve haliyle büyümüş damarlardır, yani büyüyen şey yumurtalığımız değildir, allah korusun. bu damarlar zamanla yumurtalığın etrafını sarar ve bu da uzun vadede kısırlığa neden olur çünkü damarlardaki kanın sıcaklığı sperm hücrelerini öldürür. varikosel, taşak sahibini kısır edecek kadar ilerlese de, gerekli operasyon (bele yakın biyerden karın kesilir, tıkanan damar iki üç gemici düğümü vasıtasıyla iptal edilir) sonrası kısır kişi tekrar sağlıklı günlerine döner çünkü maşşak sıcaklığı normale döner. varikoselli kişinin kısır olması için baya bir beklemesi, baya bir acı duymaya başlaması lazımdır, o kadar beklemeyinizdir. ayrıca varikoselin kuş kalkmasıyla yakından uzaktan alakası yoktur, o apayrı bir mevzudur.
  • ameliyattan tirsanlarin baska doktorlara da gozukmek istemesi sonucu tasaklarinin ellenmekten orta mali haline gelmesine sebep olan hastalik.
  • sene 2011 istanbul' da yaşayan bir arkadaşıma geçmiş olsun demeye gidiyorum, yaklaştıkça kalbim taşaklarımda atıyor sanki, böyle bir ağrı yok. tamam bir sorun var, fazla yürüdüğümde her maç sonrası efsane ağrılar çekiyorum ama bu defa ağrı dayanılacak gibi değil. arkadaşla görüşüyoruz ve taşak muhabbetine başlıyoruz. konu onun taşaklarından çıkıp benim taşaklarımda geliyor, aldığım gazla hemen ertesi gün doktora gidiyorum. en son lisede öss sınavı için rapor almaya giden ben taşak yapmaya doktorun karşısına çıkıyorum.

    doktora ağrılardan bahsederken çıkart bir kontrol edelim diyor. gayet sakin bir tavırla "tıpta utanma yoktur" deyip pantolonu indiriyorum. şöyle bir eline alıp oyalıyor ve sürekli ımmmmmmmmmmmmmm, hmm şeklinde tepkiler veriyor, derken birden ayağa kalktı ve tamam dedi varikosel var sende. o nedir anasını satayım? kısaca bahsetti damardaki tıkanıklık vs. bal bla bla. çözüm diye sorduğumda ameliyat olacaksın dedi. hayatımda ilk defa doktora gittiğimden hocam hapı şurubu yok mu bu işin diye sordum, biraz sinirle indi ve tek çare ameliyat dedi. sarıgül bile çare olamayacaktı hastalığıma, beni biraz daha yolmak için ultrasona gönderdi;

    pantolonu tekrar indirdik ve doktorun kamışı dik tutalım talimatını uyguladık, ikinci olarak ıkın talimatlarını uygulamaya başladım, daha da ıkın dedi. artık sıçacaktım, olay taşak muhabbetinden bok muhabbetine doğru yol alıyordu ki elime fotoğraflar verdi. çocuklarımı anne karnından önce taşaklarımda görmek bir hayli mutlu etmişti beni lakin hiç insani bir şey gözükmüyordu. olsun onlar benim çocuklarımdı, neye benzerse benzesin önemli olan iyi bir birey olsunlar. canlarım benim. neyse;

    sonuçları alıp tekrar ürolog beyin yanına çıktım, ameliyat tarihi için gün vermeye kalktı biraz bekleyelim, ailemle konuşmam lazım dedim ve eve geçtim. hemen uludağ üniversitesinden randevu alıp oraya gittim. gençten bir doktor hiç siklemedi benim hastalığımı, bir taşak muhabbeti yapamadık, en azından bir muayene edin dedim ve hmm evet varikosel, ameliyat olmalısın dedi, yalnız ben sana 6 ay sonrasına gün veririm, ben tümörle uğraşıyorum bunlar basit şeyler git başka yerde ol dedi. acıbadem dedim boşuna para verme ufak şeyler bunlar git devlet hastanesinde ol dedi. yahu zenci değiliz standart türk erkeğiyiz, sanki kendisi zenci anına koyayım, nominal bir şey bendeki ufak olacak tabi. erekte mi olsaydım doktor karşısında? neyse konumuz bu değil;

    devlet hastanesinden randevu alıp gittik, spermogram diye bir şey istedi benden. işte bu! tam beklediğim şey tıpkı filmlerdeki gibi. hemen gittim söylenen yere, bana bir kap verdiler buna yap getir dedi.

    peki "kimse yardımcı olmayacak mı?"

    filmler hep yalan söylüyor işte! ameliyat olan arkadaşın anlattığına göre onun operasyonu geçirdiği hastanede aynı örneği özel bir odada vermiş bu kendisi. devlet hastanesinde ne oldası amına koyim! git tuvalette ver örneği. şimdiki gibi akıllı telefonlarda yaygın değil ki bakıp işimizi görelim, birde hastane kokusu denen bir durum var, tuvaletin verdiği bir etki var. yani sözün özü o işi orada yapmak o kadar zor ki anlatamam.

    neyse güç bela işe koyulduk derken yan kabine bir dayı geldi. ya tamam dışkı örneği vereceksin de ishal olmak nedir be dayıcım! senin götüne koysunlar emi! hayatımın en zor anlarıydı, bu kadar aciz olmamıştım hiç. neyse zar zor örneği verdik ve ameliyat tarihini aldık.

    hayatında hastaneye gitmemiş olan bendeniz sırtıma çantamı taktım ve hastanenin yolunu tuttum, odaya yerleştim falan derken hooop hemşire geldi ve testlere başladık. röntgendi kan almaydı derken tekrar odaya geldim, koldan bayağı kan aldıkları için haliyle renk değişimi oldu birazcık, daha odaya tam adapte olamamışken başka bir hemşire tekrar geldi neymiş efendim kan pıhtılı çıkmış tekrar kan alınacakmış -bi götümden kan almadıkları kaldı zaten- neyse tekrar kan verdik.

    can dostum güzel insan beni bırakmamaya karar verdi ve o akşam refakatçi olarak yanımda kaldı. ulan kolumda serum bile yok ne refakati? neyse kal dedim gönlün olsun. oda tek kişilik tv falan takılıyoruz, hadi sigara içelim dedi, tamam hadi gidelim dedim. kapıyı açmasıyla "annanı sikeyim" diye bağırarak kapıyı kapatması bir oldu. ne oldu lan şeklindeki soruma "her yer karanlık kanka, bu ne lan" dedi. sanki otelde kalıyoruz anasını sikeyim! manzaram onkoloji, psikolojim yerlerde zaten bir de karanlık derdimiz çıktı. neyse indik aşşağıya çay sigara derken tekrar odaya çıkmaya karar verdik kapıdaki güvenlik salmıyor amına koyim, yahu arkadaş ben hastayım arkadaş refakatçi diyorum sende bir şey yok diyor. iş inada bindi, en son sinirlendim hasta olduğum noktayı görmek istemezsin dedim sinirle. ne hastasısın dedi "varikosel" dediğimde tamam beyefendi çıkabilirsiniz kusura bakmayın serum falan göremeyince yalan söylüyorsunuz sandım dedi. yahu hasta adama yalancı muamalesi yaptılar neyse. nöbetçi hemşire gelip gece bir şey yiyip içmemem gerektiğini söyledi velhasıl kesim zamanını beklemeye başladık.

    büyük gün geldi çattı. fakat o da ne öğle vakti birisi gelip bugün ameliyat olmayacaksın dedi. sebebini sorduğumda doktorlar greve çıktı şeklinde bir cevap aldım. ulan doktor dediğin greve mi çıkar? metal iş sendikasına mı bağlı bu adamlar? hastayım arkadaş neden geriyorsunuz ortamı? neyse bir gün daha kebaptan yattım hastanede. arada yalandan gelip tansiyonumu ölçüyorlar falan, komşularla ziyaretleşiyoruz falan derken o akşam refakatçi kimse kalmadı yanımda. neyse sabah oldu yine aç susuzken hasta bakıcı geldi ve gidiyoruz dedi.

    arkadaş hep filmlerde görürdük sedye giderken lambalar zıbam zıbam zıbam diye yanar, bu adam bana bi deli gömleği giydirdi yürüterek götürüyor. abicim ayıp bu senin yaptığın diyorum, sen hasta değilsin diyor. ulan hasta bakıcı mı doktor mu belli değil. hasta bakıcı derken insanların yüzüne bakarak hasta olup olmadığını anlıyor herhalde. neyse ameliyathaneye geldim, hafiften soğuk bir hava hakim, kısa saçlı bir hemşire sen burada ne arıyorsun dedi. ameliyat olacaktım ben dedim -sanki bakkaldan soda alıyorum amına koyim, cümleye bak- durumu anlattım ve hee sen şöyle geç bekle dedi. ufacık bir odaya girdim ve beklemeye başladım. derken birkaç beyaz gömlekli kızlı erkekli grup gelmeye başladı biri bıçak getiriyor diğeri ip falan getiriyor, kendimi kurbandaki dana gibi hissettim. acaba kaç kişi girdi bana? hisse olarak tabi, hemen yanlış anlamayın.

    neyse doktor civanım geldi;
    -ibodal lokal mi yapalım narkoz mu istersin?
    *hocam direk narkozu ver ben uyuyayım sen ne yaparsan yap.
    -bak lokal yapalım daha iyi olur, hem orada 1-2 saat boşuna beklemezsin.
    *hocam uyuyan adama 1-2 saat koyar mı ya, ver narkozu ne olursa olsun.
    meğer amaç farklı, narkoz yersem başımda biri duracak (arada gelip kontrol edecek yani)
    -ibodal lokal yapalım.
    *hocam nabıyosan yap, yeter valla.
    -tamam lokal yapıyoruz.

    biri geldi bir şey yaptılar derken belden aşağısı yok benim. ayağım yok lan! kırt kırt sesler gelmeye başladı, ama kafam o kadar güzel ki yan taraf yansın umrumda olmaz gülerim anasını satayım. yandaki elemanla saçma sapan muhabbet yapıyoruz, bir yandan da bi radyo kanalı açık müzik dinliyoruz. ulan inşallah fazla saçmalamamışımdır.

    neyse ameliyat bitti beni otoparka çektiler, ulan herkes bir şey sayıklıyor. kafa iyi ama kuruyorum kendimi derken birisi bu hasta lokal oldu odasına çıkartsanıza! dedi ve paravan açıldı ibodal odasına doğru sedyede gitmeye başlarken ya annem ya babam "aha ibodal değil mi bu?" dedi. benim tabi kaç senelik çocuğunuzu nasıl tanımazsınız. nasılsın oğlum sorusuna verdiğim cevap;

    -"çok iyiyim şarkı söyleyeyim mi? "oldu. ikinci cümlem ise, "ayaklarım yok terliklerim nerede? o kadar para verdim ben onlara" oldu.

    nasıl bir kafa yaşıyormuşum ben ya. neyse odaya çıktık ziyaretçiler falan filan, ördeğe işemeler derken ertesi gün çıkış işlemleri yapıldı ve en son noktaya geldik. koldaki serumu çıkartma işlemi. onun ben amına koyayım!

    genç bi kız geldi muhtemelen lise stajyeri. bende de allah vergisi biraz kıl fazla, o bant nasıl bir bantsa iliğime yapışmış. kız yavaş yavaş çekiyor bandı ama çekerken şöyle bir ses çıkıyor cırt cırt cırt. ben acı çekerken annem devreye girdi;

    -"kızım bak çocuğun canı yanıyor. bir kerede çek bir sefer yansın canı"

    ulan lanet olası kız, kolumda uzun bir zaman beyaz saat varmış gibi dolaştım senin yüzünden. taşaktan ameliyat olduk acısız ağrısız, sen hayatımı siktin benim. alacağın olsun cadaloz.
  • her zaman ağrıyla ortaya çıkmayıp bireyin kendi tespitiyle "bu da neyin nesi?" sorusuna verdiği cevapla da varlığı anlaşılan bir hastalıktır.30 gün arayla sperm(kültür) kontrolleri yapılır.kaçıncı evrede olduğu hesaplanır bu arada yapılan muayeneler sonucu er kişi rahatsız olmaktadır.

    ameliyat gününden önce hasta hastaneye yatırılır, ameliyat günü korku ve heyecan çok yoktur.hasta anestezi odasında ameliyata hazırlanana kadar gülmekte ve espriler yapmaktadır.anestezi odası soğuk olduğundan ve 2 şişe serum yendiğinden bir de hasta çıplak olduğundan ciddi anlamda üşür, titrer kısacası donar.tansiyonu düşebilir bu esnada.kanınızın çekildiği hissedilir, eller morarır.

    ameliyat odasına taşındığında ise içerisi gayet sıcaktır.bu arada anestezi odasında belden iğne vurulmuş ve belden aşağısı kısmi felç şeklinde hiçbir komuta cevap vermemektedir.doktor göğse iğne batırır acır ama mide ve altına ciddi ciddi batırır en ufak bir his yoktur.sonra doktorların esprileri ve tatil muhabbetleri arasında ameliyata başlanır.bilateral(çift taraflı) ise 2 yerden kesilir, testisleri saran damarlar yerine bolu dağı tüneli misali üstten kestirme yol yapılır, kesilen damarlar testis üstünde birleştirilir.böylece maliyetler azaltılmış olur.sonra ameliyat biter bu arada en ufak bir acı veya sıkıntı yaşanmaz aksine moral yüksektir ortam nezih ve aile ortamı şeklindedir.

    daha sonra etraftakilerin garip bakışları altında gayet güleryüzle ameliyathaneden çıkan er kişi anestezi odasına oradan da kendi odasına gitmektedir.bu esnada şaşıran doktorlar hastalar ve hasta bakıcılar ameliyat mı oldun 2 kelam etmeye mi girdin ameliyathaneye bakışları atarlar.eh göze gelmek burada olabilir dikkatli olunuz efendim.

    yatağa alınan hasta doktor muayenesinden geçer.bu arada dikişler kendiliğinden kaynayan estetik dikişlerdir.doktor ayaklarını kıpırdatmaya başladığın an su içmeye başla ve bol su iç der.hasta bunu yapar ancak bel altı yavaş yavaş çözülmektedir.ayaklar ve bel üstü tutmakta lakin arada kalan kısım tutmamaktadır.idrar kesesinin dolduğu el yordamıyla anlaşılır çünkü hissiyat halen yoktur.doktor çağırılır ve durum izah edilir.sonda takılacaktır, eh napalım denir ve sonda takılır.birkaç saat sonra sondadan sıkılan, rahatsız olan yatalak bünye bunu çıkartır ve başka bir şekilde tuvalet ihtiyacını giderir.tüm bunlar olurken ameliyattan saatler sonra içtiği çorba istifra edilir ve su içilir.o da aynı şekilde dışarı atılır ve narkozun bünyeden atıldığı görülerek derin bir "oh!" çekilir.

    gece antibiyotik ve ağrı kesici iğneler yapılır ancak hasta uyuyamaz, çünkü sağa sola dönememekte ve sağ bileğindeki kelebek denen musluğumsu şey canını yakmaktadır.

    sabah hasta taburcu edilir, gayet yürüyebilmektedir.antibiyotik verilir 5 gün müddetçe kullanılacak ve feci şekilde baş ağrısı baş dönmesi yapacak bir ilaçtır kendileri.2 gün sonra baticonlu bezler pansuman yapılarak çıkartılır ve dikişlerin güzel atıldığı söylenerek hastaya moral verilir.kimbilir belki gerçektir, çünkü artık pansumana gerek kalmamıştır.tek sıkıntı idrar yaparkenki felaket yanma hissidir.bunun da nedeni ya sondadan ya da narkozdandır bilinmez.

    3 gün sonra yanma hissi kalmaz hasta sağa sola dönebilir, mutludur mesuttur.tek sorun bu süreç boyunca hastanın namahrem kavramını yitirmesidir,çünkü doktorundan hemşiresine görmeyen kalmamıştır.sorun değildir; insan alışıyor, hem hemşireler güzelse gayet hoş etkileri de olabiliyor*
  • doktorumun nasil kisir kalacagini kaloriferlerden bahsederek acikladigi hastalik: kucuk bi odada bir kalorifer iyidir bir kaloriferle uyumayiz(mayismayiz) ama bu odada 5 kalorifer olursa uyuruz(mayisiriz) iste bu hastalik olunca spermler 5 kalorifer tarafindan isitiliyor ve dogal olarak uyuyolar.saygilar.
  • hastaligin farkedilip, doktora gidilmesiyle daha da heyecanlanan hastalik $eysi.

    doktor, elinize bir kap verir ve sizden sperm ornegi almak ister ama bunu 2 dk. icinde, tuvalete gidip getirmenizi ister.olay silsilesi bununla kalmayip, sperm kutusunu doldurduktan sonra, hem$irelere teslim edersiniz sperm dolu kutuyu.

    olay dahada ileriye gidip, hem$ireler kutuya bakip, bu kadarmi bile diyebilir.
    o kadar tehlikeli bir hastaliktir efendim bu, dikkat etmek gerekir.
  • %85 solda görülür.
hesabın var mı? giriş yap