• münih filarmoni orkestrası tarafından putin'i kınaması için 24 saat süre tanınmış. faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir sözünü bir kez daha doğruluyor özgürlük ve demokrasinin beşiği avrupa; sanatçılara yapılan bu baskı saf faşizm.

    https://www.theguardian.com/…given-public-ultimatum

    not: sözlükte de benzer bir zihniyet hakim olduğu için, liberal tayfa tarafından rahatsız edilmeme notu düşüyorum: putin'in "ruthless" bir diktatör olması, gergiev'in uğradığı muamelenin faşizm olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
  • 2 mayıs 1953 osetya asıllı moskova doğumlu şef. ruhani bir elektrik yayıp, müziğin terini dökenlerden. tchaikovsky'nin patetik'ini filan yönetirken izlenmeli gergef. kendine has giyinişiyle orkestranın rahibi gibi.
  • faşizm neydi?

    putin’i açıktan eleştirmediği için görevinden alınmıştır.

    https://www.birgun.net/…rde-2-tur-bekleniyor-378847
    https://www.theguardian.com/…given-public-ultimatum

    sizi roland barthes'e havale ediyorum.
  • bolero performansi cok iyi.
    altinda da harika bir youtube yorumu:

    "very appropriate to start with the toothpick. but he should have switched to progressively larger implements as the piece went on.?"
  • alin teri doken basarili sef.

    (bkz: literally)
  • kendisini besteci sanan cahillerin, kendisine yapılan zorlamayı eleştirenlere "adamın geçmişini bırak tek bir senfonisini baştan sona seyretmeden" girizgahlı ad hominem yaptıkları orkestra şefi.

    not: kendisinden 2018'de (münih filarmoni'yle birlikte) strauss'un "ein heldenleben"ini ve brahms'ın üçüncü senfonisini dinlediğim için; ben kendisine yapılanı eleştirme hakkına sahibim.

    not2: gidip de komşusunu filan işgal etmemiş olan iran'a gücü yetip de iran’ı komple swift'ten çıkaran batı dünyası, defalarca darbe girişiminde bulunduğu komşusunu işgal edip orada hükümeti değiştirmeye çalışan rusya'yı ancak "kısmen" çıkarabiliyor swift'ten. sonra da binalara bayrak yansıtmak gibi, ya da rus orkestra şefini kovmak gibi salak salak böyle sembolik eylemlerle moral üstünlük taslıyor işte.

    edit: bir başkası o kadar yazmış yazmış, kendine demokrat avrupa'nın kendi değerleriyle çelişmesine bir güzel alakasız "militan demokrasi" güzellemesi de yapmış; sonra da "senin anana bacına yapsalar hoşuna gider mi" sığlığıyla da entry'sini bitirmiş...

    kendi adıma konuşayım batı düşmanı filan değilim. ki insanları düşmanı olmakta suçladıkları batı da ideallerindeki batı değil. özellikle de son 10-15 yılın batısı... kendi değerlerini çıkarları uğruna ayaklar altına alırken milletin alkış tuttuğu populist politikacıların batısı... adı batı...
  • dis gorunusunden bahsedecek olursak her daim kirli sakallidir. genellikle sac, bas daginik, dun geceden kalmis, vodkaci bir imaji vardir. 1995'ten beri rotterdam filarmoni orkestrasi'nin, 2005'ten itibaren de londra senfoni orkestrasi'nin bas sefligini yurutmektedir. iskit suiti'ni kaydettigi bir dvd'de favori bestecisinin sergei prokofiev oldugunu belirtmis.
  • batının iki yüzlülüğünü gözümüze gözümüze sokan olayın mağduru.

    amerika yıllardır petrol yataklarına tutarlı bir şekilde sürekli demokrasi dağıtırken, kendini dünyanın insan hakları savunucusu deklare etmesine rağmen gıkını çıkarmayan avrupa bir anda dile gelmiş.

    öğrencinin eğitim hayatını yok yere bitirmek, sanatçıyı kovalamak, "bunlar mavi gözlü avrupalılar" falan diye ırkçılığı arşa çıkaran açıklamalarda bulunmak... putin denilen ruh hastasına rahmet okutacak, ukrayna'ya girişinde haklılık payı çıkaracak büyüklükte bir iki yüzlülük bu.

    bu tipler burunlarının dibinde kendi elleriyle yarattıkları srebrenica'yı üzerinden otuz sene geçmeden unutacak* kadar balık hafızalıdırlar; fakat ruslar unutmaz.
  • günlük hayatta seri katil değilse ben de hiçbir şey bilmiyorum.
  • avrupa'nın medeniyetinden nasibini almış sanatçı.

    avrupa birliği, nato vb. oluşumlar nasıl ırkçı olduklarını da kanıtlamış oldu.
hesabın var mı? giriş yap