• kar$i konulmaz cazibe.
  • canlıların yumuşak karnı uyku. uyumak zorunda olmamız ne garip değil mi? oldum olası bana en naif tarafımız gibi geliyor uyku.

    düşünüyorsun, füze gönderiyorsun, tanrı'yı yok sayıyorsun, çamaşır makinası yapıyorsun, elbiselere desen işliyorsun ama uyuyorsun. çizgi filmlerde amorf şekilli, bir arada dolanan yaratıklar olur, minimö gibi sesler çıkarırlar ve birden bire düşerler yani uyurlar. onlar gibiyiz. uyuyoruz. ne yaparsan yap, uyuyorsun. uyumak zorunda olan bir varlık olarak fazla ciddiye alıyoruz kendimizi gibime geliyor.

    nasıl gerçekliğin olduğu yerde kızgınlık meşru değilse uykunun olduğu yerde de ciddiyet meşru değildir. ciddiyetimiz meşru değil, uykumuz var.
  • yaramaz tanrılardan hypnos'un beşere en şükela hediyesi. tadına doyum olmaz akide şekeri; böyle çıtır çıtır eder ağızda, hemencecik bitmez, dağılmaz, ığıl ığıl akar tende, bünyede. ihanete gelemeyen, derhal küsüp giden, en çok özlenen yârdır, yârendir ayrıca. gönlünü alıp yeniden gözünüze girmeye ikna edinceye kadar bir naz, bin niyaz eder. rahmetli babaannem bu en gözde sevdiceğini şöyle anlatırdı: "cennette uyku yokmuş. ölüp de cennete gittiğimizde hatırlamayacakmışız da zaten. hep soracakmışız 'geldiğim yerde çok tatlı bir şey vardı, ama neydi?' diye. uyku olacakmış o da." e be güzel babaannem, neyleyim tadı damağımda kalıp, bir de üstüne "neydi? neydi?" diyerek kıvranacağım uykunun olmadığı cenneti? yeryüzündeki cennetmiş o zaman uyku, desene.
  • boşverilmiş geceye uyku denir.
  • insanlarin en esit oldugu yer.

    en rekabetsiz, stressiz, guvende oldugu, ideal dunya gibi, misler gibi bir sey.

    iyi geceler arkadaslar.
  • uyku uzerine sayfalarca okuma yaptiktan sonra "vay canina, bak hic oyle dusunmemistim he" dedigim ya da onemli gordugum kisimlari derleyip sizlerle de paylasiyorum.

    oncelikle niye uyuyoruz kismindan baslayalim. uykunun bize bir hayri yoksa cok manasiz bir sey. cunku uyurken ne yiyip icebiliyoruz, ne sosyallesebiliyoruz. disaridan gelebilecek her turlu kotuluge karsi da korunmasiziz.

    bilim insanlari da merak etmisler konuyu, "ulan insallah bosu bosuna yatmiyoruzdur bu kadar, bu eger evrimsel surecten gelen bir hataysa buyuk enayiyiz" diye dusunerek. neyse ki boyle degil. hem uyku hem de gordugumuz ruyalar bizim icin yemek/icmek, egzersiz yapmak kadar onemli, hatta cok daha onemli. ac ya da hareketsiz kalmak uykusuz kalmanin yaninda ufak tefek problemlermis vucut icin.

    hayati organlarimizin dogru calismasi icin de cok onemli uyku, kotu uykudan kotu etkilenmeyen bir parcamiz yok gibi neredeyse. ruyalar ise norokimyasal bir dus. gecmis ve gelecegi birlestirdigimiz, kotu anilarimizi dindirdigimiz bir sanal gerceklik ortami gibi.

    ayrica vucut kendi saatini kendisi tutuyor, gunes isigindan gelen komutlarin kolesi degiliz. gunes isigi sadece sabah yorgani ustumuzden cekip kalk hadi diyen anne kadar etkili, karanlikta da olsak kendi sirkadiyen ritmimizi tutturuyoruz. gunes sadece biz yorungeden cikmayalim diye bizi parmak ucuyla tekrar rotaya sokan bir guc, icsel saatimizde bozulma olunca olaya el atiyor. gunes bugune kadar vaktinde dogmamazlik etmemis, gayet guvenilir bir kaynak oldugu icin beynimiz de onu referans aliyor duzenini formatlarken.

    bir de gercekten gececi ve gunduzcu olmak diye bir sey var, bazi insanlar dogal olarak erken yatip erken kalkarken bazilari da gec yatip gec kalkar. bu tercih meselesi degilmis, dna ile alakali. gece kusu olup da aksamlari ne yaparsa yapsin erken yatamayan insanlar bunu tercihen yapmiyor. gececi bir insani gunduz erken uyandirmaya calistiginizda prefrontal korteksi offline modda kaliyor. acilir acilmaz isinmadan hemen calismaya baslayamayan eski tip fotokopi makinesi gibi kendine gelmesi uzun sure aliyor, kahvesiz gune baslayamayan tipler ornegin.

    bu insanlar toplum ve is hayatinin beklentilerine uymadiklari icin sanssiz tabi, kotu bir genetik kader. bu insanlara toplum olarak tembel serseri seklinde yaklasmamiz hic hos degil. halbuki bunun da aciklamasi mevcut, evrim kankimiz bunu da bizim icin dusunmus. kolektif bicimde yasadigimiz icin herkes birlikte uyursa grubu kim koruyup kollayacak? bazilarinin uyanik kalmasi lazim ki bir tehlike yaklasirsa "hayirdir birader bi problem mi var?" desinler. boyle nobetlese uyursak hem herkes mis gibi ihtiyaci olan gunluk 8 saatlik uykusunu aliyor, hem de topluca hayatta kalma sansimizi arttirmis oluyoruz, oluyormusuz.

    uyku ve uyanikligi belirleyen ilk faktor kendi sirkadiyen ritmimiz, ikincisi ise uyku baskisi. sabah uyandigimizda (sabah uyandigimizda diyince dogal ritminde sabah uyanmayanlari otekilestirmis hissedip icsel duyar kastim) vucudumuzda adenozin molekulu birikmeye basliyor. ne kadar sure uyaniksak, o kadar cok adenozin birikmis oluyor. cok yukselen adenozinin sonuclarindan biri uyku istegi, buna da uyku baskisi deniliyor. 12-16 saat arasi uyanik kaldiktan sonra fazlaca adenozin biriktirmis oldugumuz icin kalkip yerime yatayim madem diyoruz bir noktada.

    adenozin birikmesinin verdigi uyku sinyalini yapay yolla sessize almanin bir yolu mevcut yalniz, o da kafein almak. adenozini yok saymak icin kafein alinca istemedigimiz bir seyi duymak istemeyince parmaklarimizla kulagimizi tikayip "lala lala laa laa" diye sarki soylemeye baslamisiz efekti olusturuyoruz.

    kafeinin pik etkisi aldiktan yaklasik 30 dakika sonra geliyor. half-life etkisi ise, yani vucuda alinan maddenin yuzde ellisinin vucuttan atilmis olma suresi, 5-7 saat arasinda geliyor. dolayisiyla bazen insanlar uyku probleminin saatler once ictigi kahveden oturu oldugu baglantisini kuramayabiliyorlar. decaf kahveler de kafeinsiz degil, sadece daha az kafeinli, yine de hatri sayilir miktarda kafeinli totalde.

    gelelim caffeine crash konusuna. kahve icerek ayik kalmaya calisirken baktiniz enerjiniz yavas yavas dusuyor, vucut kafeini cogunlukla atmis ve bir anda gum diye gidiyorsunuz. bu da su yuzden, siz isterseniz kazanla kahve icin, icerde bir yandan adenozin de birikmeye devam ediyor siz sessize alsaniz da. kafeinle ordugunuz barikat asildigi zaman bir anda saatler oncesinin uykusuzlugu arti ustune ictiginiz kahvelerle beraber biriken adenozin zibam diye cikiyor. musait bi yerde cozunebilir miyim? diye yavasca vucudunuzu terk eden kafein yerine adenozin doluyor. hatta o kadar doluyor ki bi noktada "orta sira arkaya dogru ilerleyelim lutfen" diyen vucuda birikmis adenozinler "kaptan yeter alma sikistik" diyorlar. tam bu adenozinlerin birbirini fortlama noktasi artik caffeine crash noktasi.

    tekrar bolca kafein alip bu donguyu tekrarlayabilirsiniz. en guzeli gidip uyumak tabii ki, siz kafein boost yaparsiniz ama cenazenize -literally- adenozin gelir.

    simdi elde sizin uyaninca yukselmeye baslamis adenozin seviyesiniz var, hooop diye yukari dogru cikiyor. bir de sirkadiyen ritmimiz var, yalniz o "hooop" diye yukselmiyor, inisli cikisli ilerliyor, gunun saatine gore uyku isteginiz az ya da fazla olabilir. mesela sabah 8de uyandiniz, sonra saat 11 falan oldu. bu noktada adenozin de tam birikmemis, uyku gibi bir isteginizin olmamasi lazim. sonra zaman ilerledi, aksam 11 falan oldu. bu sefer adenozin pik yapmis, vucudunuz da "e yat artik hadi" saatine gelmis. uyuyorsunuz ve vucut birikmis adenozini temizliyor uykuda. ertesi gune taptaze basliyorsunuz.

    diyelim ki uykunuz geldi uyumadiniz, aslinda bayagi adenozin birikmis ama hic uykulu falan da hissetmiyorsunuz, sabah olmus. allah allah, neden ki? bu da su yuzden, 24 saatlik sirkadiyen dongunuz ve adenozinin getirdigi uyku baskiniz birbirinden bagimsiz calisan sistemler. uyku baskisinin aksine, sirkadiyen ritminiz uyudunuz mu uyumadiniz mi hic bakmadan normalde nasil calisiyorsa oyle calisiyor. vaktine gore yukselip alcaliyor, saat gibi tikir tikir. hic uyumasaniz da adenozin birikmesine ragmen sabah vucudunuzun kendi saati "oo yeee, yeni bir gun, yuppii" diye size bir kaldirma etkisi yapiyor. sabah 3teki halinize gore daha az uykulu hissediyorsunuz sabah 11de henuz hic uyumamis olmaniza ragmen. bu sizi aldatmasin, vucudunuza uyku borcunuzun kabardigi gercegi degismiyor. bu borc biriktikce birikiyor siz az uyudukca ya da uyumadikca, beraberinde birsuru fiziksel ve zihinsel problem de getiriyor.

    alkol de her ne kadar uykuya yardimci oluyor gibi gorunse de sizdiginizda kalitesiz, bombok uyuyorsunuz. hatta annenizin size hamileyken ya da sizi emzirirken aldigi bir iki kadehcik alkol bile sizin rem uykunuzun kalitesini dusuruyor. bu surekli tekrarlayan bir durumsa beyin gelisiminizi kotu etkiliyor, buyudugunuzde sosyal anlamda anormal manyak bir tip olma ihtimaliniz artiyor. rem uykusu, ozellikle bebeklik donemimizde beyinsel altyapimizi ve baglantilarimizi kurdugumuz donem. beyniniz bir mahalle olsun, rem uykusunda mahalleye fiber internet hatti cekiyorsunuz gibi dusunun.

    buyudukce rem uykusundan cok nrem uykusuna gecmis oluyoruz. cunku zaten altyapimizi dosemisiz bebekken. yine de rem uykusu lazim, bebekken her yere esit bandwidth dagittiniz, buyudukce baktiniz ki her alan esit kullanmiyor. uyurken oralari tekrar insa ediyorsunuz, kisisel kullaniminiza bagli olarak size ozel hale getiriyorsunuz.

    hazir bebeklikten baslamisken ergenlige ve yetiskinlige dogru uyku nasil degisiyor ondan da azicik bahsedip kapanisi yapiyorum. ergenken sirkadiyen ritmimiz daha farkli bir ritimde calisiyor. mesela ergen bir cocuga aksam 10da "hadi uyu" demek yetiskin birine aksam 7de "e hadi gec oldu uyu" demek gibi. bunun biyolojik bir sey oldugunu kabul edip gec uyuyan ergenlere kizmamak lazimmis, birakiniz takilsinlar. bebekken ve cocukken erkenden uyuyup ergenlige dogru gec uyumaya baslayip yetiskinlikte tekrar bir tik erken uyumaya gitmek biyolojik olarak normal duzenimiz.

    simdilik bu kadar, to be continued. ruya konusuna baska bir baslikta baska bir zaman daha detayli inecegim.

    cok guzelmis biz de okuyalim bunlari diyenlere matthew walker'in why we sleep adli kitabini oneriyorum. kendisi cok firin ekmek yemis konuyla ilgili, 20 senedir uyku uzerine calisan bir neuroscience profesoru.
  • bazen kacmak icin kulanılabiliyor; moral bozuklugundan, istenmeyen bir isten, gerceklerden.. sanki uyanınca hepsi yok olacakmıs gibi geliyor, tabi cok aldanılıyor..
  • uzerine ara$tirma yapanlarin ortak raporlari gosteriyor ki, oldukca kompleks ve i$e yarar etkilere sahiptir. gun icinde ogrenilen copluklerden unutulmasi gerekenler, yuzle$ilmesi gerekenlerin sahne aldigi surectir.

    uykunun karma$ik mimarisine ornek olarak; gorulen ruyanin konusu geregi varilmasi gereken yere giden yol uzun bir$eyse, yurume a$amasini gormeden birden hedefe varilmasidir. bu tur kucuk nuanslardan ya$adigi $eyin ruya oldugunu anlayip uyanan ve bundan dolayi uyku sorunu cekenlerin olayi ayri bir inceleme konusudr.

    uyku, a$ama olarak vucudun tazelenmesine olanak taniyan bir stand-by modu olarak du$unulebilir, zihinsel aktivitelerin de defrag edildigi surec ruya ba$liginda incelenmi$tir.
  • neredeyse bir gün süren uzun bir yoldan gelir. geldi mi geri çevirmek olmaz. ertesi gün aynı yolu tekrar gidebilsin diye dinlenmesi için rahat bir yer göstermek gerekir. sadece anlatacağı yol hikayelerinin hatırına bile baş tacı edilir.
  • en büyük erdemdir der nietzsche...
hesabın var mı? giriş yap