utanma
-
göster allah'ım, bu millet kurtulur, tek mucize,
bir utanmak hissi ver, gaib hazinenden bize.
mehmet akif ersoy -
kendi gerceklerinden degil
baskasinin.
neler olup bittigini bilmedigimiz bu yerde
kurup durduklarimizin bize sahip olma hali.
ne isterken hayattan buluverenler
birilerinden alip veremediklerimiz.
curumusluklerimiz
yalana dolana bulanmis
temizler gibi gorunurken
diplere vurma hali.
hep bir utanc.
pismanliklar sebep buna
hayati ise yaramaz hale sokan
cocukluktan kalma, simdi
olacaklar
yasayip durduklarimiz
boyle olmasin ve olmaz derken cikmazlarimiz
olacaga varmiyor
biz vardiriyoruz
utancmis ki
buyusunde kaldiklarimizin
buyusunden cikma isini cok iyi yapar
hissederiz biz bunu
sabahlarin aydinligi
bembeyaz dolunay ve aksam gunesleri
anlamsizlasir. -
samimiyetin en büyük düşmanıdır. zira utanan insan yüzleşmeyen insandır.
-
bazısında hiç olmayan.
-
sertab erenerin bu yaz albumunun son derece hareketli parcasi:
bakma incitir beni
sozlerin kursun sanki
susma anlat her seyi
benim sevdigim gibi
o seni sever miydi
cekip gitsen bekler miydi
yok yok olmaz baskasi olmaz
gecse de yuz yil bu ask bitmez
dur gitme boyle olmaz
olur bir kez, gel utanma
gel utanma, gel utanma, gel -
en güzeli,en kıymetlisi allah'a karşı hissedilendir.
kimse olmadığında dahi o'nun gördüğünü bilip ona göre hareket etmektir. -
insanî bir duygu değildir, yaratılışımızın özünde mevcudiyeti yoktur. yasak ağacın meyvesini yiyene kadar utanmak nedir bilmezdi insan. çünkü henüz bir anlam yüklememişti var olan şeylere ve o güne değin içinde bulunduğu çıplaklık bile utanç kaynağı oluvermişti. halbuki neyden utanıyordu ve neden o dakikaya kadar utanmıyordu? her şeyin mübah olduğu cennette, kendilerini çıplak yaratan ve buna müsaade eden tanrının karşısında bu utanç niyeydi? adem ve havva, var olan yegane insanlar, daha sonra üremek için kullandıkları cinsel organlarını neden birbirlerinden sakladı ki? tanrıya, diğer varlıklara ya da kendilerine en ufak bir etkide bulunmazdı onların çıplaklığı; fakat bir anlam yüklediler ve buna "ahlak" adını verdiler. yaratılışa ters olan her şeyi olumlayıp varoluşun özünü bir utanç kaynağı olarak gördüler; şeytan da bunu istiyordu belki, insana olan nefretini insanların yüreğine işleyip asıl insanlıklarından / insanî yönlerinden nefret etmelerini sağladı.
bugün, anlam yüklediğimiz şeyleri değersiz kabul ettiğimizde, kendiliğinden bir utanmazlık vuku bulur. mesela başkalarının düşüncesini umursamamak; bir kişi hakkında bol keseden konuşmayı mübah kılar, sokak ortasında öpüşmeyi, plajda çıplak güneşlenmeyi, bacak bacak üstüne atmayı, kızlı-erkekli kalmayı, her gün bir başkasıyla sevişmeyi, yaş farkına rağmen ilişkiye girmeyi mübah kılar. peki tüm bunların birer ahlaksızlık olması nasıl bir tesadüftür? hiçbiri bir başkasına zarar vermemekte, sadece yapan kişileri ilgilendirmekte, bundan 60 sene sonrası için hiçbir önem teşkil etmemekte ve aslında neredeyse tamamı ego düşmanı eylemler; mesela bacak bacak üstüne atıldığında saygısızlık kabul edilir fakat aslında olan, karşı tarafın egosuna itaat etmemektir ya da cinsel hayatı kötü olan veya sevgisiz kalmış insanlara bir nisbettir, bir küçümseyiştir öpüşmek. tüm bu etkilerin içte yaşanılan tepkimeleriyse adeta volkan gibi harekete geçirir insanları ve bunu sağlayansa ahlaksızlık denilen şeyin ta kendisidir. yani en nihayetinde pozitif bir etkisi vardır.
nietzsche ne diyor? ahlak falan hikaye, sen kendi değerlerini yarat! başbaşa kaldıklarında bile sevdiği kişiyi öpmekten utanan biri, sokak kedilerini tekmeleyerek öldürebilir. şimdi bu kişinin ahlaki durumu hakkında ne diyebiliriz? utanma yükünü omuzlarından atmış bir insan gayet rahat öpüşür de sevişir de; aynı zamanda, bir kediyi tekmelemenin hiçbir anlamı olmadığını idrâk edebilir çünkü bu eylemi yapıyor olmasındaki temel sebep zaten ahlaktır. bir şekilde, toplumun/birilerinin/insanlığın değerlerine zarar verip tatmin olma güdüsündedir fakat en baştan bu değerler olmasa bunlar üzerinden gelen bir tatmin de olmayacaktır.
siz, kendini yetiştirmiş ahlaksızlar olun;
siz, ne yaptığını bilen utanmazlar olun.. -
gerçeği ile sahtesi kimden utandığınızla anlaşılandır. eğer aynada kendinize sakınmadan bakabiliyorsanız ve buna rağmen utandığınızı söylüyorsanız; tribunlere oynamakdır yaptığınız; o kadar.
-
bir insan bu duyguyu ne olursa olsun kaybetmemeli. yüzünüz kızarabiliyorsa bişeyler için hâlâ umut var demektir.
-
utanç benlik idealinin ürünü. havva ile adem ideal cenneti cinsiyet farklılığını ve cinsel arzuyu fark etmeleri yüzünden terk etmek zorunda kalmışlardır. cinsiyet farklılığını ve cinsel arzuyu farkettiklerinde çıplaklıklarından utandılar. öyleyse utanma ilk insani duygu mudur sorusu akla geliyor, evet.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap