üryan geldim
-
bu şiir hakkında ufak (ama bence önemli) bir tespitte bulunmak isterim.
bir çok kaynakta (sözlükte de) ikinci kıta
dirilirler dirilirler gelirler
huzur-u mahşerde divan dururlar
harâmi var deyip korku verirler
benim ipek yüklü kervanım mı var
şeklinde geçiyor. yani karacaoğlan sanki "malım yok ki haramiden, eşkiyadan koruyayım" demiş gibi anlaşılıyor. halbuki karacaoğlan'ın kullandığı şekil "haramı var deyip korku verirler" olmalı -cem karaca da böyle söylüyor- ve bu haliyle ipek yüklü kervan sahibi olmanın haram olmasından bahsediyor. zaten konu bütünlüğünden de (dirilir gelirler, huzur-u mahşer) böyle anlaşılıyor -yahu şiirin isminden bile.
burada akla isa ve "iğnenin deliği" hikayesi gelmeli. isa, zengin birine, "madem bana katılmak istiyorsun, bütün mallarını sat ve fakire dağıt" der. elbette zengin buna uymaz. isa da etrafındakilere "bir zenginin cennete girmesi devenin iğne deliğinden geçmesinden zordur" der.
anadolu geleneğinin isa'ya gösterdiği saygı malum: tası tarağı toplamak, sağ elinin verdiğini sol elinin duymaması gibi deyimler aslında bu saygının ve de "pauline hıristiyanlığın" doğal sonucu olmalı. sonuçta paul de tarsuslu, anadolulu.
ps: bu hikayeyi dinsiz ve sosyalist pier paolo pasolini'nin isa'nın devrimci yorumu il vangelo secondo matteo'sundan biliyorum. yok incil'de böyle şeyler argümanıyla gelmeyin, ben bilmem, pasolini'ye sorun.
pps: bir diğer hikaye de (bu da islami kaynaklardan) şu:
"rivayete göre hz. isa'nın göğe yükseleceği gün yanında bir tas, bir tarak ve bir de iğne varmış. yolda birinin eliyle su içtiğini görmüş ve tası ona vermiş. başka birinin de elleriyle sakalını düzeltmeye çalıştığını görmüş, tarağı da ona bırakmış. göğe yükselirken ise cübbesine iliştirdiği iğne dünyaya ait tek nimet olarak üzerinde kalmış. bu iğne yüzünden onun sorguya çekildiği ve sırf bu sebepten 4. kattan daha ileriye (ya da güneşten daha yukarıya) geçemediği söylenir.
vuslat-ı isi-i câna kayddır cism-i nizâr
ülfet-i bâlâmıza mânî olan sûsen biziz"
sanırım bu, iskender pala'nın bir kitabındaydı. şurada buldum. beyit esrar dede'ye ait. -
bir cem karaca sarkisi. (sozler karacaoglan' in)
uryan geldim gelmeye uryan giderim
olmemeye elde fermanim mi var
azrail gelmiste can talep eyler
benim can vermeye dermanim mi var
demanim mi, dermanim mi, dermanim mi, dermanim mi,
benim can vermeye dermanim mi var
dirilirler dirilirler gelirler
huzuru mahserde divan dururlar
harami var deyip korku verirler
benim ipek yüklü kervanim mi var
kervanim mi, kervanim mi, kervanim mi, kervanim mi,
benim ipek yuklu kervanim mi var
karac'oglan der ki ismim overler
zehir oldu yedigimiz sekerler
guzel sever diye itham ederler
benim haktan ozge sevdigim mi var
sevdigim mi, sevdigim mi, sevdigim mi, sevdigim mi,
benim haktan ozge sevdigim mi var -
aytekin g atasın sesi, düzenlemesi ile bir kez daha tapılası bir adam olduğuna kanaat getirmemi sağlayan parça olmuştur bu parça.
dinleyiniz, dinletiniz.
http://www.myspace.com/aytekinatas -
cem karaca versiyonunda 'dirilirler dirilirler gelirler' kısmına eşlik edebilene büyük ödül varmış.
-
bana göre en iyi versiyonu zülfü livaneli'nin söylediğidir.
http://www.youtube.com/watch?v=w502nhmwqwy -
kardaşlar kadrosu bu şarkıda şu şekildedir:
gitar-bağlama: ünol büyükgönenç
gitar: fehiman uğurdemir
bateri: hüseyin sultanoğlu
ıklığ ve bas gitar: seyhan karabay
en sevdiğim cem karaca şarkılarından biri olmasa da bir düzenleme harikası olarak hakkını vermek lazım. gerek daha önce de belirtilmiş olan bateri atakları gerekse de ıklığın tempoya katkısı parçayı çok daha güzel yapan unsurlar. karacaoğlan'ın anti-materyalist sözleri, dönemin sosyalist cem karaca'nın haykırışında birleşmiş, bize de huşu ile dinlemek düşmüş. -
yalnız doğar ve yalnız ölürüz demişti bir filozof. üryan geldim gene üryan giderim demiş karacoğlan. * al sana çırılçıplak hakikat!
aynalar önünde dilimize düşen klişe "paradoks": "düşmanla karşılaştık; o, biziz." taş atsan ayna kırılır; taş(lar)ı ayn(a)nın derinliklerine atmak lazım. üryan ve yalnız gelen, üryan ve yalnız gidecek olanın dünyaya sığışması mümkün olmayan arzularını yeniden ve yeniden ürettiği saklı mağarasına doğru. nefsin nemli ve sıcak fücur madenine doğru.
hatemi'nin dediği gibi; utanmaz(lar)dan utanmayalım! dünyaya bağlılığımızın zavallı ve muannid tezlerini bir bir yıkan bir balta hükmünde sözler bunlar; gönül evinde yer tutan putları bir bir kıran. -
şehr-i hüzün albümünün en ele avuca sığmayan parçasıdır. öyleki , albümdeki herhangi bir parçayı dinledikten sonra bir de bu şarkıyı dinlemek istersiniz.bu parça dinlenmeden kesinlikle şehr-i hüzün'e not verilmemelidir.
-
cem karaca'nın yorumu ve o allah vergisi sesi ile karacaoğlan'ın yüklü dizelerini sırtladığı parçası *
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap