• kampüs sınırları içindeyseniz ve yanınızda aynı okulda okuyan belçikalı bir arkadaşınız varsa akıcı bir şekilde ingilizce konuştuğunuz zaman, başvuru için görüştüğünüz insanların sizi avrupa birliği statüsünde sanabildiği üniversite. bozuntuya vermeyip, durumu geçiştirdim. işte o an ödeyeceğim senelik eğitim ücreti, yüksek lisans için 1500 euro idi.

    montumun iç cebinden pasaportumu çıkartana kadar.

    (bkz: acımasız gerçekler)
  • dünya sıralamasında 83. olan üniversitedir. eğer niyetiniz varsa, amsterdam'ın tadını 'gerçek' bir öğrenci olarak çıkarmaya hazırlanın derim. ama bunun anlamı malesef coffeeshoplar, clublar değil pek. daha ziyadesiyle tüm kütüphanelerin adreslerini, açılış-kapanış saatlerini, yakındaki açık marketlerin saatlerini ve tramvayların son saatlerini ezbere bilmenize karşılık gelir. yemek yemeye dahi zaman bulamayabileceğiniz kadar çok çalıştıran, insanı dutch kurallarına göre yaşamaya mahkum kılan üniversitedir. çok şey öğrenirsiniz ve zaman yönetimi konusunda kendinizi aşarsınız burda okurken. ama amsterdam o kadar saçma ve güzeldir ki, onu bile farketmezsiniz. şehrin her yanına dağılmış binalarınızla ne internetsiz kalırsınız ne evsiz. şansı olan herkese tavsiye ederim bir university of amsterdam öğrenci kartı.
    ayrıca kütüphaneleri inanılmazdır. istediğinize ulaşamazsanız derhal tedarik ederler, ya da kitabın/derginin vs olduğu binadan uzaktaysanız, size yakın lokasyona iletilmesini istersiniz ve kitabınızı oradan alırsınız. inanılmaz düzenli bir sistemleri vardır ve her sorununuza e-maille 2 gün uzakta bulunursunuz.

    p.s. burada okuyunuz, okutunuz
  • bünyesinde üçüncü yılımı tamamlamak üzere olduğum, mensubu olmaktan gurur duyduğum okulum. hem çalışanı, hem de öğrencisi olma ayrıcalığına sağ olsunlar layık gördüler beni. olur da bir gün gelmek isteyen olur, bu başlığa muhakkak yolu düşer. biraz fikir vermek için yazayım.

    peşin not: vize, burs vs. işleri için lütfen bana yazmayın. okulun sayfasını araştırmanız, doğru bilgi alabilmeniz açısından daha sağlıklı olur. onun dışında şehirle alakalı olsun, okulla alakalı olsun her şey için yazabilirsiniz, elimden geleni yapmaya çalışırım.

    bu okula türkiye'den gelen öğrenci sayısı az, gittikçe de azalıyor anladığım kadarıyla euro'nun durumundan ötürü. genelde türk öğrenciler hollanda'da doğup büyümüş, türkiyeli'den çok hollandalı gibi yetişmiş insanlar diyebilirim muhatap olduklarım için.

    neyse, lafı çok uzatmadan bu okulla ilgili bir şeyler öğrenmek isteyenler için, başlık başlık uva'yı ve amsterdam'ı inceleyelim. bu entry amsterdam'a gelmeyi düşünen öğrenciler için, amsterdam'da yaşayan bir öğrenci tarafından yazılmıştır. ben gelmeden bilmek isteyebileceğimi düşündüğüm her şeyi yazmaya gayret ettim. aklıma gelen olursa eklerim tekrar.

    1- "admission" süreci
    eğer lisans bölümlerine başvuracaksanız (ba & bsc) okula kabul almak çok kolay. türkiye'de herhangi bir üniversitede 1 seneyi tamamladıysanız, transcript'inizi, yabancı dil belgenizi, diplomaları vs. bir araya getirip başvurabiliyorsunuz. hollanda'da yasal olarak her okul, lisans (master değil) seviyesinde, giriş şartlarını karşılıyorsanız sizi kabul etmek zorunda. keza üniversitelerin finansmanı okula gelen öğrenci sayısıyla doğru orantılı.

    buna istisna iki durum var: özel bölümler (psikoloji, tıp, hukuk emin olduklarım. belki business'la alakalı bölümler de öyledir, benim alanım değil bilmiyorum) ve master bölümleri. master'da diğer öğrencilerle rekabet ediyorsunuz, zira master bölümlerini çok kalabalık tutmak istemiyorlar. mba farklı olabilir, hiç fikrim olmayan bir alan.

    kısacası, okula girmek kolay çıkmak zor. zira benim okuduğum bölümde üç yılda (lisans bölümleri burada 3 yıl sürer) mezun olan öğrenci sayısı girenlerin yarısı civarında. peki niye mi böyle? bir satır atlayın efendim :)

    2- akademik yaşam

    2.1 genel hatlarıyla sistem
    türkiye'de 2,5 sene boğaziçi'nde okudum, kıyaslamalarımdaki benchmark'ım orası olacak doğal olarak. burada çok temel bir formül var, ve sıkı sıkıya bağlı kalınmaya çalışılıyor: ects. bizim bologna süreciolarak bildiğimiz şey burada ciddiyetle uygulanıyor. bunun öğrenciler için en kritik olan kısmı şu: bir ders 6 krediyse (genelde öyledir), bu dersin akademik yükü haftalık 21 saate denk gelir. buna derse girmek, ödev yapmak, makale okumak, sunum toplantıları vs. her şey dahildir.

    açıkçası, bu 21 saati elbette ki ben her hafta ve her ders için doldurmadım. ancak tüm ödevleri eksiksiz yapmak, dersler için "düşünmeye vakit ayırmak", makaleleri okumak vs. için gerçekten 21 saate ihtiyacınız olabiliyor. kısacası, buraya gelmeyi düşünüyorsanız, hangi bölümde okursanız okuyun başarılı, hatta sadece mezun olmak için epey çalışmayı kafaya koymanız şart. türkiye'deyken ben dersten önce şöyle bir makaleye göz atıp, sınavdan önceki gece çalıştığım, derslerin çoğuna girmediğim bir düzenşe 3.3 ortalama tutturmuştum. burada 3 yılda kaçırdığım ders sayısı iki elin parmak sayısını geçmez.

    peki buna karşılık not ortalamam nasıl mı? onu boşverin :) burada notlar 10'luk sistem üzerinden verilir. genelde geçme notu 5.5 olur. 9 alana ilah gözüyle bakılır, 10 bir şehir efsanesidir. hatta gelin buraya, herhangi bir sınavdan 10 alan olursa birasını ben alacağım söz :)

    bunun sebebi şu, genelde notların hocalar gözünde karşılığı "yeterli, iyi, başarılı, beklenenin üstünde" gibi ifadelerle anılır. 8.5'tan sonrası beklenenin üzerindedir, o derste öğretilenin üstüne koyarsanız ancak 9-9.5 gibi notlar alabilirsiniz.

    ilaveten, burada bir sömestr 3 blok olur. her blokta 7 hafta ders yapılır, 8. hafta sınavlara girilir veya paperlar teslim edilir. 12 kredilik dersler iki blok sürüyor. üçüncü ve altıncı bloklar 4 hafta sürer, genelde tek ders alırsınız (çünkü bir derse haftada 42 saat ayırmanız beklenir) ve paldır küldür ne olduğunu anlamadan bir sürü şey öğrenirsiniz veya uygularsınız. yaz okulu benim fakültemde (humanities) yok gibi bir şey.

    2.2 okul ortamı
    bunu nasıl "tarafsız" bir dille anlatabilirim bilmiyorum. okula ilk geldiğim hafta hocamız öğrencilerden bahsederken "colleagues" demişti, herhalde kolayına böyle geldi de bu ifadeyi kullandı diye düşünmüştüm. yanılmışım.

    bu okulda öğrenci olmanız hiçbir şey için engel değil. okuduğum bölüm dolayısıyla farklı kültürler hakkında konuşulduğu durumlar oluyor, ilk senenin üç veya dördüncü haftasında hocamızın türkiye'deki kürtlerle alakalı anlattıklarına katılmadığımı amfi önünde söz alıp, gerekçeleriyle söyledim. ders esnasında anlatısını değiştirmekle kalmadı, sonrasında bana ulaşıp, önce özür dileyip sonra bu konuyu konuşmak istediğini söyledi. ben de onunla bir gün buluşup bir saat bu konuyu tartıştım. en sevdiğim hocalardan birisidir kendisi bu arada :)

    şimdi bu tek başına bir anekdot ve pek bir kıymeti yok. ama kısaca şunu söyleyeyim, öğrenci-hoca ayrımı okulda hiç karşılaşmadığım bir şey. öğrenciler karar alma organlarında görev alabiliyor (aldım) ve bunlar içerisinde kendilerine söz hakkı verilmesi için herkes özen gösteriyor. uygun görmediğiniz bir şey varsa değiştirebileceğiniz ortamı bulabiliyorsunuz. ha tabii herkes sizden sebep sonuç ilişkisi kurabilmenizi ve çözümlerinizin bir şeye derman olmasını bekliyor (gerek ödevlerinizde, gerekse bu tür görevlerinizde). bir şey sadece hoşunuza gitmiyorsa, kendinize saklamanız genelde daha iyi :) ama itirazınız olduğunda her halükarda sonuna kadar dinleneceğinizin garantisi var.

    bölümünüzde staj yapabilirsiniz, asistan olabilirsiniz, okul içindeki çeşitli topluluklarda (kulüp değil, akademik araştırma grupları. kulüpler de var elbet) araştırmacı veya asistan olabilirsiniz. bölüm komitelerine katılıp dersleri nasıl daha iyi yapabiliriz diye kafa patlatabilirsiniz. ya da sıfırdan bir projeniz varsa danışmanınıza anlatıp onu hayata geçirebilirsiniz. şu an bildiğim kadarıyla benim fakültemde bir bölüm açmaya çalışıyorlar, bölümün dizaynında görev alması için öğrenci arıyorlardı.

    2.3 okulun imkanları
    burayı çok kısa tutacağım, bu başlıkta bahsedilmiş keza. uva bir şehir üniversitesidir, "kampüsü" yoktur (şehrin doğusundaki science park hariç). farklı noktalarda kütüphanesi, çalışma odaları, laboratuvarları, spor salonları vs. vardır. amsterdam'da yaşıyorsanız en yakın okul binası genelde en fazla 10 dk mesafede oluyor, işinizi görebilecek bir şeylere ulaşmak çok zor olmaz. kütüphane bulamadığınız kaynak birkaç hafta içerisinde temin edilir.

    2.4 ders içerikleri
    burayla alakalı kapsamlı konuşmam doğru olmaz zira tek bölümde okudum. fakat dersler öğrenci önderliğinde gidiyor. çoğu ders lecture (sınıfa gidip kalabalıkla beraber dinlemece) ve seminar (15 kişi civarı sınıflarda uygulamaya yoğunlaşmak) olarak iki dalda işleniyor. lecture'dan verim almak için o derse kesinlikle hazır, hatta konuya hakim olmanız lazım. anlamadıklarınızı sorup öğrenmek için çok iyi bir ortam. seminar'ların görev yükü çok ağır oluyor zaten hazırlıksız gitmeniz imkansız. ya bir sunum, ya bir paper, bazen ikisi beraber...

    akademik yaşam bölümünü birkaç cümleyle toparlayayım: okul sizden her anlamda çok şey bekliyor, ve bunun için size imkan da sunuyor. disiplininize güveniyorsanız, meraklıysanız, meselelere "bence" diye değil de "sebep-sonuç" ilişkisiyle bakıyorsanız başarılı olmanız için ideal şartlara sahip bence okul. çok kısa bir benzetmeyle, burası bir akarsu ve etrafta kovalar var. ama suyu sizin doldurmanız ve taşımanız lazım. türkiye'deki tecrübem daha çok yağmur altında kalmaya benziyordu.

    3- amsterdam'da yaşamak
    "peki birader 2500 euro amsterdam vs 15000 tl istanbulkonusuna ne diyorsun" diyenler olacaktır. amsterdam'da 2500 euro kazanacak kıvama gelirsem yorumlarım :)

    3.1 ekonomi
    ehonomi çoh iyi burada. neyse sulandırmadan, eğer stüdyoda tek başıma kalacağım diyorsanız geçmiş olsun. öğrenci ve young professional dedikleri 30 yaş altı gruplar haricinde stüdyolar gerçekten çok pahalı. bu evvelki grup içinse 450-500 euro civarından başlıyor fiyatlar, ama tabii bekleme listeleri çok uzun olabiliyor. bir şirketten kiralıyorsanız kalacağınız yeri, faturalar dahil olur genelde. öğrenciyseniz minimum 600 euroluk barınma bütçeniz olması lazım diyebilirim. değilseniz de öğrenci olun öğrencilik süper. uva'ya öğrenci olarak gelecekseniz okulun accommodation imkanından kesinlikle yararlanın.

    düzenli olarak kendi yemeğinizi yaparsanız ayda 150 euro civarına güzel beslenebilirsiniz. et/balık sık tüketirim diyorsanız biraz daha yükseltmekte fayda var tabii. türk marketleri, için neredeyse yarı yarıya daha ucuz oluyor. arada çiğ köfte krizine girmenizi de engellemiş olursunuz.

    toplu taşıma pahalı, gittiğiniz kadar ödüyorsunuz. ortalama bir metro/tramvay yolculuğu tek yön 2.2-2.5 euro civarına gelir. bisiklete atlayın püfür püfür gezin, uğraşmayın metroyla.

    sosyal hayat son 1,5 yıldır felç, fiyatlar biraz yükselecektir şüphesiz. ama okulun fitness üyeliği aylık 16 euro, passe-partout denen ve *her sporu* yapmanıza imkan sunan üyelik de 25 euro civarıydı yanlış hatırlamıyorsam. yaklaşın, covid'siz günler için muhteşem kombinasyonu söylüyorum: yıllık 60 euroya museum card + aylık 20 euroya cineville card+ aylık 15 euroya da fitness üyeliği alıyorsunuz, sosyal hayatınızın %70'i halloluyor. müze kartı ülkedeki kaydadeğer tüm müzelere bedava ve sınırsız girmenizi sağlıyor. cineville kartı epey fazla sayıda sinemaya bedavaya girmenizi sağlıyor ve ayda 2 bilet parasına denk geliyor. ilk yıl bu dediğimi yapın, o sırada da sevdiğiniz başka bir şey varsa uygun bir şekilde yapmanın yolunu halledersiniz...

    bir de beklenmedik giderler oluyor elbet, onlar için ayda 50 euro ödüyorsunuz. ya bisikletinizin lambasını çalıyorlar, ya çöp toplama vergisi ödemeniz gerekiyor... çıkıyor bir şeyler. buraya geldiğinizde muhtemelen çalışmak isteyeceğinizden, sağlık sigortası için de aylık 100 euro civarı ödemeniz olacak. yanlış bilmiyorsam öğrenci vizesiyle 12 ya da 14 saat çalışabiliyorsunuz haftalık. giriş seviyesinde yapacağınız bir işten ayda 600 euro civarı kazanırsınız.

    ezcümle, eğer ayda 1000 euro civarı bir parayı denkleştirebilirseniz burada yaşayabilirsiniz. 1100 euro'dan sonraki her kuruş (öğrenci olduğunuz sürece) rahat hayat demek. 1000 euro'dan aşağısında yaşamak epey zor. yalnız enseyi karartmayın, huurtoeslag ve zorgtoeslag adında iki yardım var. kira ve sigorta yardımı bunlar ve oturum izniyle başvurulabiliyor. bu sayede ayda 300 euro civarı para alabiliyorsunuz devletten. ama çıkması için bir sürü koşul var, zaten orhun kitabesi gibi entry oldu 2021 yılında bunu okuyacak insanlara daha da zulüm etmeyeyim, gayretullah'a dokunmayayım :) (bu entry'yi 5 yıl sonra okuyup bu şakayı anlamayacak kardeşlerime selam olsun)

    3.2 sosyallik
    amsterdam çok küçük bir şehir. yüzölçümü bakımından istanbul'un %4'üne denk geliyor. ama burada her tür aktiviteyi yapan insanlara denk gelmek mümkün. o yüzden pek anlatabileceğim bir şey yok. ben aylaklığı seviyorum mesela, kanal kıyısında bir banka oturup ördeklere dert yanıyorum, bazen şehrin tozuna dumanına* karışıp geziniyorum. denemek istediğiniz her şeyi deneyebilirsiniz kısaca, sadece biraz pahalı olabileceğini söylemem gerekli. konser ve tiyatro konusunda biraz sorun yaşıyorum sadece, sevdiğim türk sanatçılara ulaşmak zor, onu özlüyorum bazen.

    hollandaca öğrenmenin çok faydasını görürsünüz, ama ben çok iyi hollandaca bilmeden 3 yıl burada hayatta kalabildim, 10 yıl daha yaşasam dert olmaz herhalde. okulun hollandaca kursu elbette ki var, epey de iyiler kanaatimce. insan tanımak için de güzel imkan sunuyor.

    bir başka güzel unsur da burada kimsenin sizinle ilgilenmemesi. kimse kimsenin umrunda değil. istediğinizi giyin, istediğinizi konuşun, istediğinizle evlenin. toplum yaşantısında soruna yol açacak davranışlarda bulunmadığınız sürece kimse bela olmuyor size. ha gidip 20 arabayla düğün konvoyu yapıp yolu kapadığınızda ceza yersiniz tabi, hollandalılar'ın bu tür cezaları yememe sebebi konvoy yapmamaları.

    şimdilik bu kadar olsun bu entry. bir ara baştan aşağı okuyup gerekli düzenlemeleri yaparım.
  • ayrica u. van amsterdam (kisaca uva) birkac degisik kampuse sahiptir ve sosyal bilimler ile humanities bolumleri amsterdamin disinda degil, ta gobeginde, kirmizi isikli bolgenin az guneyindedir.
  • amsterdam'in gobeginde olan humanities fakultesinin, ma ve research ma programlari, akademisyenleriyle beraber pek bi sahane olan, zirt pirt mide kasilmasi gecirmeme sebebiyet veren, kadrosunun da pek kibar oldugunu ogrendigimiz okul. bunyesinde yalanip yutulasi ma programme in mysticism and western esotericism, research ma programme in cultural analysis, research ma programme in rhetoric, argumentation theory, and philosophy of language, gibi zerzevatlar da barindirir, ahh ahh akilli akilli okumak var. www.uva.nl
  • eylül ayından itibaren üç yıl boyunca roeterseiland kampüsü muhtemelen evim gibi olacak olan üniversite.

    psikoloji bölümünden kabul aldım. halihazırda bu okulun psikoloji bölümünde okuyanlar ya da buradan mezun olanlar varsa tanışmayı ve fikir almayı çok isterim.
  • hollanda da topu topu 14 tane orgun ogretim yapan uni oldugu goz onune alindiginda, ve bu universitelerin hemen hepsi birseylerde agir oldugundan, kendi uzmanlik alani olan bolumlerde hollandanin her universitesinde oldugu gibi dunyada ve avrupada soz sahibi bir universitedir.

    turkiyede ki birebir yansimasini sanirim en iyi istanbul universitesi ozetleyebilir. muhendislik bolumleri vardir. bu bolumler hayli kaliteli bolumlerdir.( dunya standartlarinda) fakat asil un yaptigi ve iyi oldugu konu sosyalbilimler ve herkesin es gectigi temel bilimlerdir. bir teknik universite olmamasi sebebiyle bir tabiki mit ile karsilastirmak anlamsizdir. bunun icin hollanda teknik universiteler vardir.

    malesef yurdumda sosyalbilimlere olan ilgisizlik ve on yargi bir mat/f olarak beni bile uzerken, hollanda gibi ulkelerde sosyal bilimler ve temel bilimler en az muhendislik kadar degerlidir.cunku oralarda eger 3 5 genc tinere baslarsa sosyolog tan baslamak uzere arastirmalar yapilir. bizdeki gibi polisin eline birakilmaz.

    bu nedenledir ki,bu okulda kendi uzerinde durdugu konularda dunyada soz sahibidir.

    bati avrupa ulkelerinde bir uni bir uniden kotudur, olayina girmek biraz abest kacar kanaatindeyim. cunku hepsi belli bir standartin uzerindedir.

    karsilastirma bolumler uzerinden yapilirsa, daha saglikli sonuclara ulasilabilir.
  • roeterseiland kampüsü evim gibi olacak demiştim. kampüs hakkında biraz bilgi vereyim:

    - psikoloji bölümü roeterseiland kampüsünde. şehrin göbeğinde değilse de merkeze çok yakın bir noktada. bildiğim kadarıyla bina yenilenmiş. böyle eski tip yüksek tavanlı şato tarzı bir okul beklemeyin. ama kampüs oldukça keyifli. eiland az çok tahmin edebileceğiniz üzere ada demek. kampüs kanallarla çevrili bir ada gibi. hatta abc binası ile ghj binaları birbirinden kanalla ayrılıyor. ufak bir köprüden geçerek iki bina arasında gidiyorsunuz. yok dışarı çıkmayacağım derseniz, 4. katta bulunan ve iki binayı birbirine bağlayan köprüden geçerek de gidebilirsiniz.

    - kampüsün altı kocaman bir bisiklet parkı. eğer metro ya da tramla gelmeyeceksiniz bisikletinizi buraya bırakabilirsiniz. kampüse girişte, çıkışta, okula girerken, kütüphaneye girerken hiçbir yerde kimlik soran eden yok. gelip ders bile izleyebilirsiniz.

    - h binasında kütüphane, çalışma salonları ve kafeterya var. dersten çıkıp kafeteryada 4-10 euro arası fiyatlara karnınızı doyurabilirsiniz. ama hadi bi kahve içeyim derseniz yanınızda kendi bardağınız olmak zorunda. bu yıl itibari ile uva bünyesinde kağıt bardak kullanımı kaldırıldı. okulun her yerinde 0.54 euroya espresso alabilirsiniz, tabi yanınızda bardağınız varsa. yemekler karnaval gibi :) kafeteryada ufak standlar var. biri çin yemeği satıyor, diğeri falafel, kızarmış tavuk, diğeri brezilya yemekleri satıyor. bi standda çorba ve tost var örneğin. ha bi de okulda hiçbir yerde nakit geçmiyor. her şeyi kartla ödemeniz lazım.

    - kampüste derslikten çok çalışma salonu var desem yanılmış olmam galiba. çünkü her dönem derslerden birini kampüs dışında almak durumundayım. örneğin 4 aydır istatistik derslerinden biri için şehrin muhtelif sinema, tiyatro ve konser salonlarına gittik. gelecek ay derslerden birini bir kilisede alacağız. ama her taraf çalışma alanı dedim diye o alanlarda kendinize yer bulacağınızı sanmayın. özellikle sınavlara yakın zamanlarda, ki her ay sınav olduğunu düşünürsek, ayın son iki haftası kütüphanede ya da çalışma salonlarında yer bulmak pek mümkün değil. ama çalışma alanları epey keyifli. içine gömüldüğünüz yumurta gibi koltuklardan tutun, kafelerdeki dört kişilik masalara, perdeli çalışma alanlarından tutun da standard kütüphane masalarına kadar çeşit çeşit çalışma alanı var.

    aklıma kampüsle ilgili bir şeyler gelirse editlerim. psikoloji bölümünün nasıl ömür törpüsü bir bölüm olduğunu da başka bir entryde anlatayım.
  • aynen istanbul'daki universiteleri gibi sehrin her yerine dagilmis fakulteleri, sokak aralarina sikismis binalariyla, karman corman, daginik, duzensiz bir goruntu veren, amsterdam'daki iki universiteden biri. digeri de vrije universiteit. amsterdam'in gecmisine bagli olarak daha ozgur, anarsist bir havasi vardir, zaten adi uzerinde amsterdam universitesi (vrije universiteit daha tutucu olarak gecer nedense).

    hollanda'daki en iyi universitelerden olmasa da sosyal bilimler uzerine duzeyli bir egitim vermektedir.
hesabın var mı? giriş yap