• buraya taşınarak hayatımdaki en doğru kararlardan birini verdim. mis gibi yer, karışanın yok, derdi tasası yok. en azından sahil tarafı için diyebilirim. tertemiz. gelmeyin lan, biz çok mutluyuz burada.
  • yeni yaşam alanım. gaziosmanpaşa'dan sonra o kadar iyi geldi ki buralar... tımarhanede yaşıyormuşum da farkında değilmişim. ne iyilik ettim kendime. aferin bana. hani alkış?
  • burada yaşayan yaşlı teyze ve amcaların,gelin , torun ve torbaların cevizlibağda ne işi olduğunu hep merak ettiğim bir ilçedir.

    (bkz: 500t)
  • istanbul'un bir ilçesi olmasına karşın hiç istanbul gibi değildir burası.şayet istanbul denince akla : araba gürültüsü,trafik,egzoz,insan kalabalığı... geliyorsa ; tuzla denince : sakinlik,dinginlik,araba geçmeyen koca caddeler,ufak çarşı,güzel sahil ve daha nicesi gelmektedir.son 6 ayımı tuzla'da harcamış biri olarak, ilk gitmemde bütün önyargılarımı kırmıştır.şehir merkezinden uzak,toz toprak içinde bağcılar,esenler,güngören gibi bi yer beklerken bunlardan tamamen farklı,temiz,yaşanası bir yer olduğunu görünce şaşırtmış , şaşırtmakla kalmamış sevindirmiştir.kesinlikle istanbul gibi değildir,olsa olsa denize sahili olan ufak bir anadolu şehridir.apartman yanında apartman nadiren görülür,muhakak iki apartman arasında bir arsa,arazi,bahçe vardır ; evler insanların üstüne gelmez,rahat rahat hava alabilirsiniz.küçük çarşısı vardır,sıralanmış ufak esnaflar sizi yeterince başka şehirde olduğunuza inandıramadıysa,bir de çarşıya çıkan üniformalı askerleri görün.caddelerde bir kaç araba görebilirsiniz hatta şansınız varsa taksi bile görebilirsiniz fakat kırmızı ışıkta bekleyen arka arkaya duran iki araç görme ihtimaliniz yoktur.deniz harp okulu da burdadır piyade okulu na ek olarak.istanbulda en fazla asker herhalde burdadır.denizciler de burdadır ayrıca :). iki denizcilik lisesi,iki denizcilik ile ilgili üniversitesi mevcuttur.metrekare başına en fazla bahriyeli burdadır.tabi bu bahriyeliler neden burda acaba diye sormak lazım,cevabı da geliyor : tersaneler bölgesi de burada çünkü.görüldüğü gibi tuzla'nın esenlere,bağcılara benzeme şansı yok.yazları hele ayrı güzeldir tuzla.tam keyif mekanıdır , sahil boyunca yürümek yeter.peki nasıl ulaşılır tuzla'ya ,bol alternatif mevcut : ilk olarak anadolu şehri diye boşuna demememin sebebi trenle ulaşılabilir olması :).yaklaşık 50 dakika ve 22 istasyon sonra banliyö ile sögütlüçeşme'den tuzlaya gelmiş bulunursunuz.ikinci seçenek otobüs tabiki de : bir kaç değişik alternatif hat mevcut 130,130a,500es...üçüncü seçenek ise minübüs,genelde çevre ilçelere kadar gidiyorlar,pendik gibi,orhanlı gibi...en son olarak ne mi diyorum : gidin,görün.ister kalın ister kalmayın ama gidin,görün zarar gelmez,içiniz kararmaz.
  • radyo dinlerken rihanna ve mustafa türüt düetine denk gelebileceğiniz ilçedir. istanbul ve kocaeli radyoları birbirine karışmaktadır.

    her yerde nasip olmaz.
  • sosyoekonomik laboratuar olan ilçe.
    e5ten tersane sapağından girildiğinde (ki buraya dikkat edilmelidir. bir çok tuzla sakini(!) evlerine gitmek için bir sonraki tuzla sapağını değil bu sapağı kullanırlar; keza tuzla-pendik minibüsleri de) yol direkt tersanelerin oradaki ayrıma getirir sizi. solu seçerseniz bingo!! tersaneler!! sağ yolu seçerseniz söz konusu sosyoekonomik cümbüşe yavaş yavaş giriyorsunuz demektir.
    sol yoldan girip sağdan sağdan gidilmesi durumunda burunda bulunan son nokta deniz harp okuluna varılır. bu okulun girişi küçük gözükebilir ama esasında büyük biri buruna yayılmış durumdadır. okula giriş kartınız yoksa tornistan tabi ki! deniz harp okulunu arkanıza aldığınızda biraz ileride sola mercan denilen bölgenin sapağını görürsünüz. esasında bilmeyen de göremez bu sapağı; mercan filan diye tabela da yoktur ama bu yol sizi küçük bi kaç balık lokantasına ve en sonunda da dokuzuncunun evine götürür. sadece bu ünlü değil başka ünlülerin de evleri vardır/mış burada(gitmedim bilmiyorum). tahmin edilebileceği gibi burası zengin bölümdür. mercana sapmaz da yine sağdan sağdan ilerlerseniz ve en büyük ana kavşaktan sağa dönerseniz sağ tarafta siteler sol tarafta müstakil evler manzaralarıyla(!) yokuş çıkarsınız. yokuşun sonunda sizi deniz ve sağ kolda kalan (ve esasında çoktan duvarları başlamış olan) itü denizcilik fakültesi karşılar. bundan sonrası sağ taraf deniz ve yürüme yolu sol taraf da kısmen evler, çay bahçeleri, balık restaurantları ve tabi ki köfteciler olmak üzere bir süre devam eder. düz gittikçe solda minik adliyeyi ve tuzlanın çarşısının girişini farkedebilirsiniz (çarşı girişini o tarafa dönen minibüslerden anlayabilirsiniz). ilerledikçe sırasıyla çay bahçeleri, balık lokantaları ve sonunda köfteciler biter ve siteler başlar. sitelerin başladığı yer aynı zamanda sol taraftaki (eski) mezarlığın başlamasıyla deniz kıyısından ayrıldığınız noktadır. bu yol direkt olarak sizi (sağlı sollu eski yeni bir çok site refakatinde) piyade okuluna çıkartır. piyade okulunun sonunda ise tuzlanın en bi "tuzla" levhalı girişi vardır. paşabahçenin istanbul fabrikası ile assan da buradadır. e5in diğer ucunda piyade okulunun (ki piyadenin yuvası da deniyor(muş) buraya belirtiyim) devamı yani talim sahaları uçsuz bucaksız devam eder.
    geriye dönersek çarşı tarafından bi minibüsün peşine takılıp tuzla içine girerseniz tuzlanın ezelden beri orada bulunan halkı ile bu topluluğa nazaran daha yeni ama yine de seneler evvel izmir taraflarından göç edip gelmiş ve artık "tuzlanın yerlisi" olarak adlandırılan sosyoekonomik grubun yaşadığı bölgeye gelmiş olursunuz. burada minik bi kaç köfteci, börek evleri, muhtar, postane vardır ve aralara da müstakil evler serpiştirilmiştir. minibüsü izlemeye evam ederseniz sizi sağ taraftan tuzla lisesinin yoluna sokar. tuzla lisesini takiben sırasıyla bir ilkokul, bir sağlık ocağı ve önce bir jandarma birliği sonra emniyet müdürlüğü sonra kaymakamlık ve en son bugün yine jandarma birliği olan bina vardır. bu binanın bittiği ana kavşağa çınar denir. harbiden de bir çınar vardır burada. çınarı solunuza alıp sağ yola saparsanız siteler eşiliğinde istasyona yani piyade okulunun oraya kadar varırsınız. bu ilçenin sosyoekonomik lab. adını almasının sebeplerinden biri de bir önceki cümlede adları geçmiş olan sitelerin bu entrynin başında sözü geçmiş sitelerle uzaktan yakından alakası olmamasıdır. sahil kesimindeki siteler sadece yazın dolu olan yazlık sitelerdir. bunlar ise çevre sanayi bölgesinde çalışan ya da bu çevrede esnaflık yapan orta halli insanların yaz-kış oturduğu sitelerdir. özal döneminde pek bi moda olan "kooperatif" usulüyle istanbulun göçü kaldırması amacıyla yapılmaya başlanmışlardır. bu "site-kooperatif" çılgınlığının hala devam ettiğini söylersem tuzla ilçe sınırları hakkında fikriniz olabilir netekim bu sitelerin her biri en az beş katlı 5 apartmandan oluşmaktadır. bazılarının kendilerine ait parklarının olmasının* yanı sıra hepsinin otoparkı vardır ve illa ki kendi kararlarında ağaç, bahçe tarzı oluşumlar görülmektedir. çınarı sağ tarafta bırakıp siteler eşliğinde soldan giderseniz hafif bi yokuş başlar ve bu yokuş sizi direkt yaylalar adı verilen son sosyoekonik lab. bölgesine götürür. bu bölge sahil tarafının aksine minik bir kars ya da erzurum köyü tadındadır. kişi başına düşen yaylalar geliri oldukça düşüktür netekim bu kooperatiflerin yapım aşamasında çalışmak için bir çok usta ve amele gerekmektedir. yaylaların içinden tuzlanın tersane girişine çıkılabilir. çıkarken de öğretmenler sitesi, "japonların" meslek lisesini, yeni yapılan tuzla belediye ve kaymakamlık sarayını ve hatta altı market üstü cami bir yapıyı görebilirsiniz.
    evet hala tuzlanın bostan patlıcanları, bamyaları ve domatesleri ünlü ama esasında eskiden daha iyilerdi. artık burada sanayi var ve "burda bahçemiz abla" sebze ve meyveleri istanbulun çevresindeki bir çok "sanayi içi tarla"dan farklı ürünler vermemektedir.
    tuzlada yazlıkçı değilseniz burasıyla ilgili hoş fikirler/düşünceler geliştirmezseniz. arabanız olsa bile!! esasında arabanız varsa şanslısınızdır çünkü çeşitli dedikoduların döndüğü, her gün bin çeşit insanın bindiği ve atlı karınca hızıyla çingene vapurumisali dolaşan toplu taşıma araçlarına binmezsiniz. yine de uzaklığı feci kasar tuzlanın eğer sosyal yaşantınız ve/ya işiniz istanbul merkezde ise ya da daha yakınsa. netekim bu mesafeden dolayı zamanında tuzla gençliği "uzak ama il olacak" geyiği yapmıştır ki bu geyik ancak kasabanın ilçe olmasına yetmiştir.

    daha belki çok yazılır tuzla ile ilgili olarak ama bunların hiç biri orada rahatça yaşanacağı anlamına gelmez*
  • burası dururken insanların emeklilik, sakin yaşam şu bu gibi gerekçelerle neden istanbul'dan kaçıp güneye filan yerleşmeye kalktıklarını bir türlü anlayamadığım yer.

    ya tamam, güney başka tuzla başka da yani sessiz sakin güzel bir hayatsa düşlediğiniz tuzla var istanbul'a iki adım mesafede, güneye göçmeden bir oraya da göz atmakta fayda var derim...
  • sahilinde, tuzla balıkçısı gibi enfes bir restauranta sahip belde.yolu buraya düşenin mutlaka uğraması lazım gelir, boşuna menü istemeyin zira yoktur. ızgara levrek çipura yemeyi de düşünmeyin, garsona kafana göre getir deyin, size 53 çeşit balık mezesinden günün spesiyali olan 4-5 tanesini getirecektir. fener kavurma, barbunyalı levrek pilaki, skorpitli patlıcan ezmesi vs. onlarca meze ile damaklarınız şenlenecek, ana yemeğe ihtiyacınız olmayacaktır. içkisizdir,oldukça ekonomiktir, kazık yeme olasılığınız sıfıra yakındır.
  • "ooo tuzla mı? çok uzak" diyenlere "kime göre" diye cevap verdiğim, yaklaşık 27 yıldır oturduğum ilçe. bana göre "çok yakın" hem de herşeye...
  • ulan yaşasın be yaşasın. siktir git şadi şimdi akp'li çalışanlarını da alıp.
hesabın var mı? giriş yap