• müthiş bir doğa harikası. her geçişimde uğrarım. bugünkü uğrayışımda ispanyol turistler vardı. iç anadolu'nun göbeğinde ispanyolca konuşmalar duymak hoş geldi.

    ayaklarımı sıvadım girdim golün içine. tuzlu su şifa olur diyerek saçlarıma sürdüm. yüzümü de yıkadım. gözlerim cayır cayır yandı tabi. (bkz: mallık) hevesimi aldıktan sonra lavaboya uğradım. aynaya bir baktım saçlarım bütçesi düşük dizilerdeki yaşlandırma tekniği ile beyazlayan kafalara dönmüş. ellerimle çırptım, tuz dökülüyor kafamdan. hayır ayaklarını soktun, daha ne kurcalıyorsun, yok şifa yok doğal bilmem ne. usluca geldin usluca s.ktir git işte :)
  • dünyanın en tuzlu göllerinden biri, litresinde 329 gram gibi çok yüksek oranda tuz ihtiva ediyor. türkiye'nin gereksinimi olan tuzun büyük bölümünü buradan karşılanıyor pek tabi. doğu kısmındaki körfez dışında tümüyle kuruyan gölün tabanında , kalınlığı yer yer 30 santimetreyi bulan mevsimlik bir tuz katmanı oluşmaktaymış, tuz gölü'nün en derin yeri sadece 2 metre, öteki kesimlerin derinliği sadece santimetrelerle ölçülebiliyormuş.

    "göle dökülen en önemli akarsular peçenekozu deresi ile melendiz çayı'dır." diyor coğrafya kitapları ancak coğrafya bilgilerine girmeyen gölün en büyük katılımcısı konya'nın şehir kanalizasyonu.

    çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan tuz gölü'ne akıtılmaktaymış. bir milyonu geçen şehir nüfusunun sanayi artıklarını da taşıyan şehir kanalizasyonu bizlere iyotlu ya da iyotsuz tuz olarak geri dönmekteymiş.*

    konyalılara soframıza yaptıkları katkıdan dolayı teşekkür mü etmeliyiz acaba, ya da aynı tuzu tüketen konyalılar kendi içlerinde bir geri dönüşüm ağı mı yaratmıştır ki sanmıyorum şehir halkının tuz gölüne işendiğinden haberi olsun. selilüt bi yana damar tıkanıklığı riski bir yana şahsen ben soframda ibrahim abinin çişinin buharlaşıp, kurutulmuş halini istemiyorum. sanayi atıkları ve diğer katı insan atıklarını da dahil etmeliyiz sanırım buna.

    (bkz: konyalıların soframiza katkilari)
    (bkz: agzına sicmak deyiminin gerçek oldugu anlar)
    (bkz: kendi diskisini yiyen hayvanlar)
  • yaz sonlarına doğru, doğusundan batısına uzanan 60 km'lik alanı yürümeyi mümkün kılan türkiye'nin en sığ gölü.

    sadece gölü görmek ve üstünde yürümek için hafta sonu otobüsle istanbul'dan ankara'ya, oradan da şereflikoçhisar'a (yaklaşık iki saat sürüyor) gittim. şereflikoçhisar tuz gölü'ne 10 km. uzaklıkta küçük bir kasaba, her yerine yürüyerek ulaşmanız mümkün. araba kiralama şansınız olmadığından bir taksi ile anlaşıp sizi tuz gölü'ne götürmesini ve sizi gün boyunca orada beklemesini rica edebiliyorsunuz.

    gölün halka açık tek girişinde çay bahçesi gibi bir mekan, wc, hediyelik eşya satan birkaç dükkan dışında başka bir şey yok. çadırınızı alıp gelmediyseniz gölde konaklamanız mümkün değil.

    yürüyüşünüzün ilk birkaç yüz metresinde hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. nasıl bir memlekette, nasıl insanlarla bir arada yaşıyoruz, medeniyetten bu kadar uzak nasıl var oluyoruz anlamıyorum. gölü kaplayan o bembeyaz, güzelim tuz tabakası sigara izmariti, pet şişe, bilumum ambalaj kağıtları ve aklınıza gelebilecek her tür çer çöple kirletilmiş. dönüşte bunları elimden geldiğince toplayıp belki biraz tuz alıp eve götürürüm diye yanıma aldığım poşete doldurdum ama ne fayda, adam hala gözümün önünde elindeki çöpü yere atıyor.

    insanlardan biraz uzaklaşınca önünüzde uzanan uçsuz bucaksız beyazlığa, güneşin ve bulutların ışık oyunlarına, yüzünüzü yalayıp geçen esintiye meftun olabilirsiniz. güzelliği kimseyle paylaşılmadan, tek başına yaşanası ender yerlerden.

    güneş gözlüğü dışında özel bir kıyafete gerek yok. gözlüğü çıkardığınız anda gölün beyazlığından gözünüz yanıyor, sonra bir süre sulanıyor. tuz kristalleri ayağınızı kesebilir, o yüzden yalın ayak yürümemekte fayda var. gölde saatlerce kalmak yorucu, bir de çok susatıyor. gün batımında orada olmak için bir iki saat öncesinde gitmeniz yeterli, yoksa benim gibi bütün günü gölde geçirdikten sonra gün batımına birkaç saat kala yorgunluğa yenik düşüp dönerseniz yazık olur.
  • müthiş bir doğa harikası.
    bir çekim için burada bulunma imkanım oldu.
    sabah güneş doğarken de, öğle güneşi tepedeyken de, gün batarken de apayrı güzelliğe sahip.
    sabah 8'de 6 derece olan hava sıcaklığı öğlen 35 dereceye kadar çıktı.
    gölün ıslak kısımlarının saatler içinde kurumasına şahit olmak çok değişikti.
    hele sıcaklık değişiminden sonra gölün üstünde oluşan parlama ve serap gibi oluşan hayali görüntüler çok ama çok etkileyiciydi.
    koca yaz güneş altında durdum soyulmadım ama burada aynı sürede müthiş derecede kavrulduğumuzu hissettim. öyle ki şapka takıyorsun güneşi yukarıdan görmüyorsun ama tuzdan yansıyan güneş attan yakıyor.
    alnım, burnum hatta kulak memem dahi acıdı ve sonunda soyulmaya engel olamadım naptıysam da.
    bir insanın kulak memesi soyulur mu lan.
    tuz gölü'nde geçen saatler içinde aşırı sessizlik ve alabildiğine beyazlık aklıma mayın filminde çölün ortasında kalan askerin yaşadıklarını getirdi.
    yürüyorsun yürüyorsun ve o beyazlık bitmiyor. akıl oynatmak an meselesi.
    lakin gidince burada gördük ki tuz gölü'ndeki tuz işletmesi bile hemen özelleşmiş.
    ve şirketin bahçesindeki atatürk büstünde yazan "vatan borcu çalışarak ödenir" yazısı çok daha anlamlanmış.

    özetle mutlaka dünya gözüyle yakından görülmesi gereken bir yer.
    yol kenarındaki o garip tesise uğrarsanız da pek bir şey anlaşılmıyor, daha ileride bakmak lazım, şereflikoçhisar'ın içinden giden yoldan erişim var.
  • bir ayrıllığın gözyaşlarından yapılmış göl.

    (bkz: boşluk)
  • nokta denen film burda çekilmiş ama görüntü yönetmeninden midir, mevsiminden midir nedir bilmem benim burda kompakt makinayla çektiklerim daha güzel duruyor.
  • güzide devletimizin "plana programa, ince eleyip sık dokumaya ne gerek var?" bazlı tarım politikaları ve yatırımları doğrultusunda; civar nüfusu, garantili alım kapsamında olan ancak maalesef, yıllık yağı$ miktarının en az olduğu bölgede, a$ırı su tükettiği unutuverilen(!) $eker pancarı üretimine te$vik etmesi ve bu sayede de su kaynaklarının ula$ması gereken yerlere ula$amaması, hatta ve hatta kaçak olarak açılarak yer altı sularını bu üretim alanlarına çeken kuyular sebebiyle göz göre göre kuruyan, yok olmasına çeyrek kalan göl.
  • dunyada esi benzeri olmayan sereflikochisar yakinlarindaki gol. gunes dogarken, batarken farketmez, her an guzeldir, sessiz ve essizdir, gormek gerekir.
  • ankara'da sıkıldım diyenler için yarım günü çalabilecek özellikte göl.

    çok bi numarası yok ama tuzda yürümek, hayat maximumda pozu vermek olsun yapılacak aktiviteler arasında.
  • ankara'ya 1 saat kadar mesafede tahmininizden çok daha fazla eğlenebileceğiniz yer.

    girişte manasız bir baskı ile ikram yapmaya çalışan esnaf başta gözünüzü korkutabilir. ortam buram buram bir dolandırıcılık, her an bize bir şey kilitleyecekler koksa da hakikaten fazlaca yardımcı olmak ve reklam yapmak harici bir niyetleri yok.

    otopark ücretsiz ve esnafı da atlattıktan sonra tuz su karışımı kıyıya varacaksınız. insanlar çoğunlukla burada takılıyor ama burada takılmak büyük saçmalık neden çünkü burası çok basılmasından belki artık tuzlar kabarmış, su kirlenmiş, alttan siyah anlamadığım bir sıvı yükselmiş. bir de burada ayağınız tuzun içine giriyor ve iri parçalar ciddi manada canınızı yakıyor. buradan seke seke geçin ve ilerleyin gölün içine doğru. uzaklaşın insanlardan.

    gölde ilerledikçe acayip güzel bir ortam bekliyor sizi. üstü küçük küçük tuz kristalleri ile kaplı, en fazla diz altınıza bile yaklaşamayacak sabit yükseklikte dinlendirici su. altta komple tuz, ama hiç acıtmıyor sanki halı üstünde yürüyorsunuz. görüntü o kadar güzel ki sıradan bir makine ile bile özendiğiniz sanatsal fotoğrafları çekebilirsiniz. ışık üstü kristal kaplı suda muazzam parlıyor ve hoş yansımalar yaratıyor. önünüz arkanız sağınız solunuz su. hiç korkmadan uzaklaşın kıyıdan.

    biz eşimle bir saatten fazla suyun içinde kaldık ve aşırı eğlendik. bu arada bedeniniz parça parça beyaza dönüşecek. ona göre giyinmeyi unutmamak lazım. çıkışta ayak el yıkamak için alanlar var ve 1 tl. ortamdaki tek paralı şey. o da olsun.

    ne kadar basit ve ne kadar güzel yerler var.
hesabın var mı? giriş yap