• melankolik, fransiz cizgisinde, japon animasyonun urunu bir kisa animasyon.

    bu kadar kisa surede bu kadar duygu yuklu bir eser yapmak buyuyle denk olmali.

    ha bu arada oscar'i da almistir.
  • muhtesem bir seymis bu. iyi ki oscar almis da izleme sansi bulmusum..
    hayati ve gecmisi alegorik sekilde, cok guzel metaforlarla anlatan bir oykusu var. atmosferi, renkleri de cok guzel yakalamislar.
    bir gun biz de o derinlere dalacagiz, her katta yasadiklarimiz gozumuzun onunden gececek.. en dibe indigimizde de artik yukarida yeni bir ev insa edecek yer olmayacagi icin su ustune cikmak istemeyecegiz ve bitecek.
  • (bkz: muhteşem)

    ne zaman izlesem, bazı şeylere geç kaldığımı düşünüyorum. su ağır ağır yükselirken altında kalan evlerim bu kadar boş kalmamalı...
  • evde tek başına şarabı kadehe koyarak içen her adamın ortak hikayesini anlatır.
  • yalnızlığın filmi, piposunu kurtaran bir kahramanın epik hikayesi..

    gitgite yalnızlaşan insanların karşı komşusuyla bile aralarına derya deniz giriyor her geçen gün. global ısınmayla sular yükseldikçe milyon yıl evvel kaçtığımız deniz geriye çağırıyor, en tepedekini dahi yutmaya çalışıyor. yuttukça yüksekteki anılar yüzeye yakın olan verimsiz sularda kalıyor. derinlere indikçe anıların lezzeti artıyor, balık gibi. nostaljinin dibine vuruyorsunuz, zaman ilerledikçe yükselen sularda boğulacakmış hissine kapılıyorsunuz. şu anın gelecekten daha değerli olduğunun farkına varıp yarın olmayacakmış gibi şarap içme isteği doğuyor, en yakınınızdakine de bir kadeh doldurarak.

    eskinin yeniye olan hükmü bir kez daha kanıtlıyor kendini, belki de bu yüzden kolay kolay bir eşyamı çöpe atamıyorum. hiçbir zaman yeni bir pipo eskisinin tadını veremez heralde. paylaşılan onca anıdan sonra... pipoyu ilk düşürdüğü an anladım beraber yaşadığı anıların derinliğini, ardından iç çekişi anıları kadar derindi.

    geçmişin, çekilen her fotoğrafın, içilen her şarabın değerini bir kez daha anlıyorsunuz izledikten sonra..

    bir küp daha çıktık işte.. yarın ola hayrola..
  • 2009 yılı kısa film-animasyon dalında oscar adayı olan 12 dklık film..
  • kanimca kuresel isinmaya da atifta bulunmaktadir... huzunlu ama olasi..
  • durduk yere, hem de gecenin bu saatinde (evet, burada gece ve ben bunu yazdıktan hemen sonra uyuyacağım) aklıma gelip beni uyumadan önce hüzünlendirmiş 2008 japonya yapımı kısa bir animasyon filmi.

    konusunu anlatmayacağım da şuraya bırakacağım. zaten 12 dakika. izleyin bence. etkileneceğinize inanıyorum.

    gelelim benim bu kısacık animasyondan ne anladığım ve hissettiğime.

    ben, birbirini evcilleştirmiş (evet, küçük prens'in tilkiyi evcilleştirmesi gibi) iki insandan birinin, diğeri kaçınılmaz sona (ölüm) gittiğinde ne kadar yalnızlaştığını gördüm. en başta yaptıkları minicik evin üzerine kendilerince kocaman bir dünya inşa ettiler. bir çocukları oldu ve o çocuk, kendi evcilleştirdiği (ve tarafından evcilleştirildiği) insanla giderek onları baş başa bıraktı. yaşam

    sanıyorum ki ilişkilerde gerçekten olan ve belki de olması gereken bu. benim aradığım bu en azından. birbirini tanımak, tanıdıkça sevmek, sevdikçe benimsemek, benimsedikçe alışmak, alıştıkça kopamamak ve birlikte kalmak için emek vermek sırasıyla gidiyor sanki. birlikte bir dünyanın temelini atmak ve kendince büyütmek birlikte, zor zamanlarda birlikte kalabilmek ve birlikte büyümek. elbette herkes gittiğinde baş başa ve el ele kalmak da var bunun içinde.

    insan; büyüyebildiği ölçüde, sevdiğiyle temelini attığı dünyayı da büyütebiliyor.

    küresel ısınma, insan ilişkileri, yaşlılık ve geleneksellikle ilgili şeylerden çok buna odaklandım ve bunu gördüm ben bu 12 dakikada.
  • oscar almasa haberimiz olmayacak minik çizik filmdir. ülkemizi bırakın, tüm dünyada bile kısa filme ilginin bu kadar az olmasıyla ilgili bayat çıkarımlar yapmak istemiyorum şimdi. ama yazık, gerçekten yazık... hani uzun metrajlı animasyon filmlerinden ülkecek haberimiz oluyor ama minik filmler... hikaye çok vurucu ve bu vurucu hikayeyi daha da acı çektirici yapan o tek kelimeyle "ezik" çizgiler yok mu! ölüm döşeğinde bir amca çizmişçesine yumuşak ve eğri büğrüler...
hesabın var mı? giriş yap