• uzun yıllar gönüllü trombosit bağışçısıydım. kanbankasi.gen.tr'de kaydım vardı. ihtiyaç sahipleri oradan bana ulaşıyordu. elimden geldiğince (hatta bir ara her arayana) gidip trombosit veriyordum. çok acil bir durum olmadıkça kan vermiyordum, çünkü bir kere kan verince, ikinci kez vermek için 2-3 ay geçmesi gerekiyor. ama iki haftada bir trombosit verebiliyorsunuz. kandan trombositi almak için belli parametrelere göre (yaş, boy, kilo, kan değerleri, tansiyon vs) ortalama 1 saat boyunca makineye bağlı kalıyorsunuz. işlem sırasında kanınız bir santrifüj makinesinde toplanıyor, makinede ayrıştırılan trombosit başka bir yere alındıktan sonra, geri kalan madde tekrar dolaşım sistemine geri veriliyor. trombosite genelde lösemi hastaları ihtiyaç duyuyor. trombosit vermeye gittiğimde insanların çaresizliklerine, yaşadıkları drama birebir şahit oldum. çoğunlukla anadolu'dan sevk edilen hasta yakınları tarafından aranıyordum. ankara içinden iki hastaya bağış yaptım. bir keresinde urfa'dan gelen bir adam aradı. 21 yaşındaki oğlu lösemiye yakalanmış. hayatında ankara'ya ilk kez kez geliyor. tedavi uzun süreceği için cebeci tıp fakültesinin yakınlarında bir ev kiralamış, orada yatıp kalkıyor. neyse, aradı beni, derdini anlattı. ertesi gün sabah cebeci'ye gittim, adamlar tanıştık. bana ulaşana kadar 5-10 kişiyi aramış ama hep red cevabı almış. hazır beni bulmuşken "abi bize sürekli trombosit lazım olacak, daha sonra tekrar gelir misin?" dedi, "gelirim abi, ne olacak" dedim. böyle böyle, o genç çocuğa dört veya beş kere trombosit verdim. bu arada, bundan önce ve sonra trombosit vermek için hep cebeci tıp fakültesine gittim. nedense hep orada yatan hasta yakınları aradı beni. neyse, bu gence en son trombosit verdikten bir hafta kadar sonra babası aradı tekrar. açtım. "abi, kaybettik" dedi. bu kadar. ne selam, ne kelam... öyle telefon elimde kalakaldım. yüzünü bile görmediğim, 21 yaşındaki bir çocukla aramda bir bağ oluşmuş, o an fark ettim. bu, beni en çok etkileyen olaydı. hiçbir çıkar gözetmeden, çayyolu'ndan cebeci'ye (bilmeyenler için söyleyeyim, 30 km gidiş, 30 km dönüş) kendi arabamla, üstelik cebimden otopark ücreti ödeyerek trombosit vermeye gittim uzun süre. çünkü zor durumda olan insanlara yardım etmenin insanlık görevi olduğunu düşünüyorum. ama görevimi fazlasıyla yerine getirdiğimi düşündüğüm ve psikolojik olarak yıpranmaya başladığımı fark ettiğim için bir daha trombosit bağışı yapmamaya karar verdim. ister istemez hastalarla aramda bir bağ oluşuyordu. kendi yakınımı kaybetmiş kadar üzülüyordum. ama siz bana bakmayın, mümkünse, sağlığınız yerindeyse mutlaka trombosit bağışlayın. yarın sizin de ihtiyacınız olmayacağını kimse garanti edemez.
  • yılda 4-5 defa kan, defalarca da trombosit veriyorum ve aynı takvim yılı içinde, beni bu anlardaki kadar mutlu eden hiç bir şey olmuyor.

    pazartesi günü eylül için tekrar trombosit vermeye gittim. umarım yakın zamanda iyileşecek. o kadar işin gücün, telaşın, umutsuzluğun içinde o kadar iyi geldi ki anlatamam. arada bir gidip verin ve sebepli yere mutlu olun.

    aynı hastaneye defalarca gittiğim için artık laboratuardaki tüm personeli tanıyorum, "ooo yürüyen trombosit gelmiş" diye karşılıyorlar artık. son ölçümlerde trombosit değerim 310 çıkmış, 31 dakikada alma işlemi tamamlandı. o kadar alıştık ki birbirimize en büyük hemşire teyze bana çocuk muamelesi yapıyor artık. koluma iğneyi takarken kan sıçradı biraz tişörtüme, gitti bi' deterjanlı bez yaptı geldi. iki kolum makineye bağlı haldeyken tişörtümü çitiledi. "ya bırak boşver" diyorum, "sen bekar adamsın, beceremezsin. kan lekesi soğuk su ve sabunlu bezle çıkar, şimdi gidicen eve yıkamayacaksın, tişört ziyan olcak oğlum" diye bildiğin çitiledi beni. çalışanlar, kan verenler, hasta yakınları, onca telaşın, belki çaresizliğin içindeyken, hepimizi gülümsetti mintax hemşire. ha ben de ona mintax hemşire adını taktım. güzel şeyler lan.
  • bunun nakli acı vericiydi denmiş, oysa değil.

    hepi topu 2 kere kan alıyorlar sizden. önce gerekli tahliller ve kan sayımı için 2 minik tüp kadar alıyorlar. bu kan tahlilleri gerçekleştikten sonra eğer donör olmanızda sakınca yoksa tek bir kolunuzdan trombosit alma işlemine geçiliyor.

    sanırım eski teknolojili cihazlarda 2 ayrı kolda işlem oluyormuş. kan bir koldan alınırken, diğer koldan trombositi ayrıştırılmış kan geri veriliyormuş. artık yeni tip makinalar var ve tek bir damar yolundan hem kan alınıyor, hem de geri iade ediliyor.

    tüm işlem boyunca tek çektiğiniz acı (ona da acı denirse elbet) kolunuza iğne girerken yaşadığınız acıdır. iğne girerken bakmadığınız ve derin bir nefes aldığınız taktirde nerdeyse hissetmiyorsunuz bile.

    bu nakil esnasında, kişinin trombosit sayısına göre makina 6 ya da 7 tur yapıyormuş. daha evvel de söylendiği gibi alım başladıktan sonra işlem 60-70 dakikada tamamlanıyor.

    eğer bünyeniz hassassa, alım başladıktan bir süre sonra hafif bir baş dönmesi ya da halsizlik yaşayabiliyorsunuz. bu durumda alımı yapan ilgiliye haber vermeniz gerekiyor. bu kişi oturduğunuz koltuğu hafifçe geri yatırıyor ve bu halsizlik hissi hemen yok oluyor. ayrıca çapa kan merkezindeki aferez birimi oldukça ferah. koltuklar rahat ve karşınızda televizyon var. üstelik kumandasını da size veriyorlar. :) ben trombosit verirken yanımda başka bir hasta için trombosit veren bir abi vardı. abi oturdu karadağlar'ın başına. dizi bitene kadar tüm işlemini tamamladı zaten.

    demem o ki bu işlemden lütfen çekinmeyiniz. kan vermekten süre haricinde nerdeyse hiç bir farkı yok. vücudunuza herhangi bir zararı yok. hatta aksine faydası varmış. gerçekten buna ihtiyacı olan hastalar var ve sizin 1 saatinizi ayırmanız onların ömrünün belki de aylarca uzamasını sağlayabilir.
  • 2 gün önce şöyle 1.5 bardak kadarını bir lösemi hastasına bağışladığım kanımdaki minikler.

    (bkz: aferez)
  • haftada iki kez, yılda 24 kez verilebiliyor. ideali 17 günde birmiş. bahsedildiği üzere hiçbir zararı yok, 3-4 dört günde sayısı eski düzeyine geliyor. en basit lösemi tedavisinde bile sürekli hazır bulundurulması gerekiyor, 5 gün saklanabiliyor. kriterleri kan vermeye göre çok daha sıkı; genç erkeklerden alıyorlar, bir sürü nedenle çoğunu eliyorlar adayların. o yüzden üşenmeyip gidiniz, veriniz trombositlerinizi, çok makbule geçecektir.
  • trombosit bağışı:

    bağış yapmak istemenin, birçok bağış yapmak isteyen kişinin bulunmasında dahi yeterli olmadığı bir bağış türüdür. kan bağışı gibi hopadanak her kanı uyandan elde edilir sanılırsa ve bunu bilmeyenler hazırlıksız olursa sıkıntı çeker.

    trombosit kanda bir maddedir ve pıhtılaşmayı sağlar. bağış yapmak isteyen ve kanı uyan kişiler önce kontrole alınır. el yordamı ile damarları kontol edilir 2 kolda da. bunun sebebi bağış sırasına işlemde basınç olmasıdır. bu sebeple kalın ve sağlam damarlı olmayan kişilerin bağış yapmasına izin verilmez. damarları uygun kimselerden kan testi için teste yetecek kadar az bir kan alınır. test sonucu 1 saatte çıkar. burada testten geçen vericilerin işlemine başlanabilir. bir koldan bir makineye akan kan süzülür ve diğer koldan vericiye geri verilir. bu işlem vericinin kanının durumuna göre 40 dakika ile 1 saat arasında değişebilir. verilen trombositi bünye 4 günde yerine koyar. alınan trombosit ise 5 gün içinde kullanılmalıdır. 4 gün sonra trombosit veren bir kişi, tekrar trombosit bağışı yapabilir. verilen trombosit 5 gün içinde kullanılmazsa işe yaramaz, hastaya verilmez.

    özellikle kemik iliği nakli yapanlarda çok ihtiyaç duyulur. sürekli taze olması gerekir trombositin. çünkü kemik iliği nakli yapan hastaların bir döneminde trombosit sürekli düşer. bu sebeple kullanılır. yokluğunda ölüm riski vardır hastanın.

    not: kemik iliği nakli yapan kanser hastamıza trombosit vermek için bulduğumuz ve kan gurubu uyan 40 kişiden sadece 4'ü trombosit verebilmeye uygun görüldü. daha birçoğu damar testinden geçemedi. kalanların yarısı da kanında antibiyotik ilaç bulunduğu veya grip vs mikrobu bulunduğu için bağışa uygun görülmedi. gerçekten çok meşakatli bir işlem.

    not2: yeditepe üniversitesi hastanesi'nde saat 16:00'dan sonra trombosit alımı yapılmaz sonraya ertelenir. ama saat 19:00'a kadar trombosit verebilir mi kişi, bunun için gerekli testler yapılabilir. 16'yı geçiren vericiler ertesi gün veya daha sonra trombosit verebilir.

    not3: makine cinsine göre trombosit süzüş işlemi süresi uzayıp kısalabiliyor. misalen yeditepe üniversitesi hastanesindeki makineler daha hızlı aldığı için, basınç daha fazla oluyor ve damarı daha sağlam insanlar seçiliyor. bu sebeple bulunan donörlerden daha azı trombosit bağışına uygun görülüyor. lakin devlet hastanelerinde daha uzun sürede süzen makineler de var. süre olarak daha uzun zamanda süzme işlemi tamamlansa da, daha fazla kişi donör olmaya uygun görülebilir.
  • trombosit zorunlu kalındığında aynı donörden 3 gün aralıklarla bile alınır. trombosit verdikten 3 gün sonra -sana üç gün mühlet veriyorum- kandaki trombosit sayısı verdiğiniz günün 3 katına çıkar, mesela 150 bin vardı sizde, 75 binini verdiniz* size kaldı mı 75 bin? * 3 gün sonra vücudunuz 75 bin x 3, 225 bin trombosit veriyor size, 3 sihirli rakam, evet.
  • şaka bir yana ciddi ciddi trombositin ne olduğunu bilmeyen büyük bir güruh var. hatta birisi ile telefonda konuşuyoruz, kan değil trombosit lazım dediğimde o bende var mıdır bilmiyorum dedi, herkeste olduğunu anlatmaya çalışırken suratıma kapattı...

    lem bir ben mi lisede ve hatta ortaokulda edindim bu bilgileri? yeni nesil çok cahal.

    kedith: eski bir entry'mi tamamen silmektense buraya taşıdım. konuştuğum kişi arkadaşım değil, olduğuna dair bir emare yok zaten entry'de. sadece durumun trajikomikliği dursun diye buraya taşınmış bir entry. kimsenin üzerine alınmasını gerektirecek bir durum değil, konuşmak istediğim bir konu hiç değil. saygı duyarsanız sevinirim.
  • an itibariyle losemi bir cocuk icin vermekte oldugum şey. 85 dakika sürecekmiş. bu süreci değerlendirip bir entry gireyim dedim bende. damar yapınıza ve vücudunuzda bulunan trombosit miktarına gore +/-10 dakika civarında fark ediyor bu süre. daha oncede vermiştim ve 75 dakika sürmüştü. ya damarlarımız daraldı ya da trombosit oranımız düştü. hangisi daha iyi bilemedim şimdi. *
  • girişte alınan kanda trombosit sayım 415 çıktı bir ay içinde 2 kere trombosit verdim 315 e kadar indi. 1 ay vermedim tekrar 415 oldu yani size bi zararı yok sağlıklı vücut kendi kendine tekrar üretiyor. çapa kan merkezinde veriyorum inanın normal kan vermekten acı olarak hiç farkı yok hatta normal kan verince insanda biraz halsizlik olur bunda o olmuyor. 30 dk sonra eski haline geliyorsunuz. ilerde belki birinin işine yarar diye b rh- olduğumu yazayım
hesabın var mı? giriş yap