• 2018 yılına ait amerikan biyografik dram filmi. film yönetmeni edward zwick, senaryo david grann'in 2009'da new yorker'da yayınlanan trial by fire adlı makalesinden kaynaklanmış. çok etkileyici ve çarpıcı bir film. gerçek bir olay olması filmi daha dramatik hale getiriyor. insanın ruh halini sarsan, ahlak ve adalet sistemini sorgulatan bir film. film, idam cezasının geriye dönüşü olmayacağını ve haksız bir idam cezasının insanlık adına kara bir leke ve canilik olduğunu gözler önüne seriyor. hikaye çok başarılı anlatılmış, filmi izlerken sistemi sorgulamanın yanı sıra toplum baskısını, olayların çarptırılıp haksız yere mahkumiyet verilmesini, kişisel çıkarları, çocuk sahibi olmanın sorumluluk gerektirdiğini, hayatın adil olmadığını bir kez daha anlıyoruz.
    --- spoiler ---

    adaleti kendi inançlarımızla değil gerçeklerle, bilimle sağlamamız gerektiği mesajını verirken, finalinde çok acı bir tat bıraktı. stacy karakteri de todd karakteri de çok genç yaşta, psikolojik sorunları varken, sorumluluk duyguları gelişmemişken ebeveyn olup, bu sorumluluk altında eziliyorlar. çocukların fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını yeterince karşılayamayan, eş olmayı beceremeyen çiftin korkunç yangınla hayatları tepetaklak oluyor. çevresi tarafından sevilip onaylanmayan todd ön yargılarla kolay bir şekilde kurban ediliyor. maalesef çoğu insan görmek istediğini görüp, algılamak istediğini algılayıp, çıkarına göre davranır ve sonuç olarak yanlış da olsa kendi yargısının haklılığında ısrarcı olur. bu yüzden adalet sisteminin en doğru kararı verecek şekilde düzenlenmesi, kişisel ön yargılardan ve yanlı tutumlardan arındırılması gerekir. idam cezası gibi telafisi mümkün olmayacak cezaların insanlık için ne kadar tehlikeli olduğu ve kötülüğü beslediği bir kez daha gösterilmiş oldu. bir masumu öldürmenin mazereti ne olabilir ki ?
    --- spoiler ---
  • film ve gercek arasindaki fark acisindan bize cok guzel seyler anlatan film. netflixte mevcut.

    --- spoiler ---

    filmin sonunda kadin araba kazasiyla felc gecirip, adami “son anda” kimse idamdan kurtarmayinca, “noluyor lan bu nasil film” diyerek afalladim. birkac dakika sonra gercek hayattan uyarlandigina dair bilgiler gelince, kavradim olayi.
    --- spoiler ---

    iste gercek bu arkadaslar, filmlerdeki gibi son anda mahkumu idamdan kurtarip, adamin mektupta anlattigi gibi, bi sonbahar havasinda yuruyuste karsilasmiyorlar.

    yuzlerce insan haksiz yere ölümle yuzlesiyor. kendimi idam karsiti olarak betimlemem ama bu film gercekten uzerine dusundurdu.

    not: 6/10
  • eger “gercek” bir hikayeye dayandigindan emin olmasak, böylesi kurgusal karakterler olmaz dersiniz ama maalesef hepsi gercek. dunyanin ne kadar boktan bir yer oldugu, yüzümüze bir tokat gibi çarpiyor yine. sondaki alkis seslerinden de, aslinda insanlarin cok buyuk kisminin içlerinde seytani duygular barindirdiklari, acimazsiz ve çok kötü olduklari anlasilabiliyor. politikacilarin berbat mahluklar olmasi da ayri bir tartismanin konusu. dünya böylesi bir yer iste.
    tanim: (bkz: edward zwick) filmi.
  • abd'nin en çok idam cezası uygulanan eyaleti teksas'ta vuku bulan yaşanmış bir olayı ele alan, 2018 yapımı edward zwick filmi.

    sabaha karşı çıkan yangında bir anda alevlerin tüm evi sarmasıyla bebek yaşlarda üç çocuğunu kaybeden bir adamın, çocuklarını öldürmek üzere sabotaj düzenlediği iddiasıyla yargılanması ve alelacele verilen idam kararıyla kendini idamlıklar koridorundaki koğuşta bulmasıyla olaylar gelişiyor.
    hikayeyi işleyişi, klişelerden uzak durmaya çalışan kurgusu ve oyunculuklarıyla insanı etkileyen ve hukuk-adalet-politika-kitle psikolojisi-ölüm cezası konularında sorgulatan bir film.

    **spoiler**

    politikacıların kontrolüne giren hukuk sistemi, adalet mekanizması olmaktan çıkıp zulüm aracına dönüşebiliyor. adaleti tesis etmek ve toplumsal huzuru sağlamak gibi ulvi amaçlarla yola çıkılıp devlet eliyle cinayet işlenebiliyor. amacı ıslah olan devlet (ıslah da olmasına rağmen) masum bir insanın kanını zehirleyerek soğukkanlı bir katil olabiliyor.

    bilimsel verilerden ziyade öznel yargılarından yola çıkarak delillere ulaşmaya çalışan devlet görevlileri,
    eyaletinde suç işlenmesini caydırmak için masum insanlara ibretlik cezalar kesmekten imtina etmeyen yerel yöneticiler,
    kişisel çıkarlarını önceleyen bir eş veya ceza indirimi kazanmak için yalan beyanda bulunan koğuş arkadaşı,
    olayın acısını suçu birine yükleyerek hafifletmek isteyen komşular ve
    bebek katili yaftası yapıştırılan zanlının kellesini isteyen kamuoyu bir araya gelince gözler kör kulaklar sağır oluyor, basiretler bağlanıyor, algılar kitleniyor.

    gençliğini serserilik ve zorbalıkla geçiren sorumsuz bir eş, vicdanları ve kamuoyu tepkilerini rahatlatmak için biçilmiş kaftan oluyor.
    sahip olduğu kötü geçmiş, bir insanın geleceğinin karartılmasını meşrulaştırabiliyor.
    üç bebesini dehşet verici bir yangınla kaybeden ve o dehşetin etkisiyle saçma davranışlar sergileyen bir baba, acısının boyutlarını bile idrak edemeden evlatlarının katili olarak yaftalanıyor.
    korkunç bir acıyla kuşatılmışken başka acılarla çevreleniyor:
    iftiraya uğruyor, haksızlığa maruz kalıyor, linç psikolojisiyle akıl tutulması yaşayan toplumun gadrine uğruyor, hiçbir yol ve yöntemle kendini savunamıyor ve son ana kadar tutunmaya çalıştığı hayattan adım adım siliniyor...
  • gece gece psikolojimi alt üst eden, gerçek yaşam öyküsünden uyarlanmış bir film. jack o'connell oyunculuğu ile harika iş çıkarmış. filmin işleyişi çok iyiydi. film izleyiciyi içine çeken, izleyicide ilgiyi taze tutacak şekilde işlenmişti. ama bunlardan öte, hayatın gerçeklerini hatırlatan, adalet ve vicdan kavramlarını sorgulatan, rant ve kişisel çıkarları için başka insanların hayatlarıyla oynama konusunda oldukça rahat olabilen safi kötüleri gözler önüne seren bir yapım olmuş.
    gönül isterdi ki böyle bitmesin. ama ne yazık ki gerçek hayat farklı işliyor. üstelik her gün sonunda idam olmasa da benzerlerini sürekli ve canlı canlı izliyoruz.
    yargıların gözler önündekileri bile uygun şekle sokabildiğini unutmamak gerek belki de.
  • yeni judas priest eseri. güzel, hoş.

    dinlemek için tık tık
  • hafızama kazınan ender filmlerden biri olmuştur.

    adaletsiz ve acımasız insanlar topluluğundan ibaret bir yer bu dünya. bu gerçeği yüzümüze tokat gibi indiren bir film adeta. ayrıca adaletsizliğin dünya çapında bir hastalık olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz bu filmde.

    insan en ilkel canlıdır.
  • yönetmenliğini edward zwick'in yaptığı, başrollerinde laura dern ve jack o'connell'ın oynadığı bir idam mahkumunun gerçek hikayesinin anlatıldığı, amerikan hukuk sistemine sert eleştirileri olan fakat klişeleri de içinde barındıran bir dram.
  • joe lynn turner, cuvalla emprovize solo, harika bir ses kalitesi.. solo agirlikli heavy metal olayinda enfes bir kayit. orada, leningrad'da insanlarla beraber dinleyebilmek varmi$. tabi o ya$larda bebegiz, ilkokul ogretmeninin sacmalik ve dogrularini kopyalamakla me$guluz falan. entry nasil ba$ladi nasil bitti iyi mi.
  • testament 'ın the new order ından. şöyle ki:

    accuse you of a crime
    sentenced to endless time
    the price you have to pay
    won't get away!
    sworn in by the stand
    your rights are gone
    the system's banned
    they think you are a liar
    a trial by fire

    hey!
    this is what the people say,
    a new way
    a trial by fire!

    locked in an empty cell
    your life becomes a living hell
    the river of fire flows
    time only knows!
    trapped by flames of fury
    ordered unto by the jury
    death is their desire
    thrown in the fire!

    hey!
    this is what the people say,
    a new way
    a trial by fire!

    quiver by the fiery light
    cringing as your soul ignites
    the book of law's been thrown away
    starting today!
    the system before the war
    is gone for now and evermore
    there is no sentence higher
    a trial by fire!

    hey!
    this is what the people say,
    a new way
    a trial by fire!
hesabın var mı? giriş yap