• her şey yolunda derken tanrı'nın narsistliğini gösterdiği filmdir.*
    çok zekice ve bir o kadar da sempatik diyalogların yanında, esaslıları da bulunur.

    --- spoiler ---

    cumartesi ayinine katılmayı reddeden "yahudi komünistler", üstüne bir de yemekleri mideye indirince mevzu patlar. kızışan tartışmada aralarından biri 'zaten tanrı yoktur' diye bağırmaya başlayınca da ortalık alevlenir. bunun üzerine köyün delisi araya girer ve şu sözleri söyler:

    tanrı varmış yokmuş bunun ne önemi var ki?
    hiç kendinize sordunuz mu,
    insanlık diye bir şey var mı yok mu diye?
    tanrı insanoğlunu suretinden yaratmış!
    ne güzel!
    schlomo*, tanrının resmi!
    ama bu sözleri tevrat'a kim yazmış?
    insanoğlu! tanrı değil!
    insanoğlu!
    bir şekilde kendisini tanrının yerine koymuş.
    belki de böyle olmasını tanrının kendisi istemiştir.
    ama insanın,
    tanrının oğlunun
    her şeyi yaşayarak öğrenmesine
    tanrı karar vermiştir.
    insanoğlu, korkularından kurtulmak için tevrat'ı yazmış.
    tanrı falan pek umurunda değilmiş.
    tanrıyı sevmesek de ona dua ederiz.
    ya da daha iyisi, dünyevi varlığımıza yardım etmesi için yalvarırız.
    tanrı bizim umurumuzda değil.
    biz sadece kendimizi düşünüyoruz.
    aslında soru
    tanrının var olup olmadığı değil!
    "ben var mıyım?" soru bu.
    "ben"!

    --- spoiler ---
  • bildiğimiz tüm yahudi, alman, roman, çingene, komünist, nazi, partizan kalıplarını samimi bir mizahla sarmalayan ve sahne geçişlerinden ötürü tiyatroyu anımsatan radu mihaileanu filmi. biri faşizm, soykırım, kutsal toprak, 2. dünya savaşı mı demişti? bu sefer başka bir yere geldiniz.

    bir köyde olması beklenen "birlik beraberlik" gibi bizim çoğu zaman dalga geçtiğimiz duygular kaçış planının yapılma ve gerçekleştirilmesi sürecinde çok güzel anlatılmış. koca bir köyü kurtarmaya çalışanın "deli" olması da cabası. ve öyle bir "deli" ki kendi aklından büyük cümleler kurarak izleyiciyi büyülüyor her seferinde. pek çok diyalog ayrı ayrı cımbızlanıp akla kazınıyor. dünyayı erkeklerin yönetmesi üstüne de birkaç cümle var filmde.

    köy halkının trende geçirdikleri zamanda edindikleri yeni sorumluluklarla yaşanan karmaşalar da aslında toplum içinde sahip olduğumuz kutsal değerler, inanışlar, düşünceler, görevler üstünden her daim içinde bulunduğumuz karmaşayı/ayrışmayı anımsatıyor.

    filmi ağzımız açık, bir tiyatro salonunda müzikal izler gibi izlemişsek sebebi aynı zamanda goran bregoviç'tir. o da çok yaşasın.

    uzun zamandır bu kadar keyifli bir film izlememiştim derken, son sahnesiyle boğazıma bir yumru oturtup bitmiştir..
  • soykırım filan diil, rolünü gereğinden fazla benimsemenin zararları, insanı ne traji komik hallere düşürdüğü, üniformanın ve sana yüklenen misyonun senin kontrolünden nasıl çıktığı, iktidarın insanoğlunun elinde ne tehlikeli bir silah haline dönüştüğü mevzu bahis edilmiştir bu filmde..
    (bkz: nerden baktığına bağlı)..
  • deli deyip geçmiyceksin.herşey bu kadar güzel olamaz derken bir kamera hareketi çotankk...
  • film o kadar ciddi, o kadar ciddi şeyler söyler ki söylemek istediklerindeki ciddiyeti ve etkiyi ancak böyle bir kara mizahla sağlardı bence. iyi dengelenmiş bi kontrastla iyi film, iyi iş olmuş.
  • gül gül nereye kadar, derken, ağla ağla nereye kadar, dedirten; dünya gezegeninden geriye kalacak masallardan biri.
  • müzikal tadında neşeli bi fransız filmi. yahudi-nazi olayını iki taraflada dalga geçerek anlatan komunizmi süper şeker ve komik eleştiren film. çok etkiliyci olmasa da sıkılmadan zevkle izlenilcek bişe.
  • --- spoiler ---
    tam her şey muhteşem ne güzel derken son sahnedeki minik kamera hareketiyle adamı mahveden bir film... aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaah!!!!!!!!!! diye bağırası gelir bünyenin.
    --- spoiler ---
  • sadece sonuna yakin yerdeki yahudi ve cingene muziklerinin atisma formati icerisinde sunulma sahnesi icin bile izlenmeye degecek film.
hesabın var mı? giriş yap