• "™"
  • mecazi anlamda bir kişiyle özdeşleşmiş hareket veya nesne anlamında da kullanılır. örneğin tuncay şanlı'nın trademark'ı yaptığı sus hareketidir, ll cool j'in trademark'ı kangol şapkadır, bootsy collins'inki de yıldız şeklinde çerçeveleri olan gözlüktür.
  • cehalet yoksunu kişilerin türk malı sandığı kısaltmaya sahip kelime..` : tm`
  • ticari işaret. bir üreticinin kendisini veya ürününü ifade eden, ve patentli olduğunu belirten yazı şekil vs
  • eric johnson babanin ah via musicom albumunden muhte$em enstrumantal parca, kurban olunasi armoniler. kulunuzuz yuce conson dedirten notalar butunu.
  • malın yapıldığı fabrikayı veya ilgili malı üretenlerin, satanların kimliğini açıklamaya ve benzerlerine karıştırımamasına yarayan her türlü işaret ve damgaya verilen ad.
  • birlikte umre’ye gittik, dönüşte ‘ağlama duvarı’ nın önünde sarıldık, oradan çıkıp istanbul’a döndük aya irini’yi gezik.

    tüm dinleri yaşadım ben bu adamla. bi gün öğlen buluştuk akşama kadar içtik. cebimizde paramız vardı, altımızda arabası. en son grant’s içtik bi park’da, park’dan zengin kalkışı yaptık, grant’s ın yarısını orda bıraktık. arkamıza dönüp bakmadık. sonra sabaha kadar konuştuk, ağustos du sabaha kadar içip sonra kokoreç bulamayınca poğaça yedik. gene konuştuk. bi ara ağlar gibi olduk. yolda bi istanbul tabelası bulduk. onu çaldık. bana hediye etti. ben eve götürdüm, annem attı sonra onu haram diye, ama biz umre’ye bile gitmiştik dedim. inanmadı.

    şimdi düzenli bi hayata geçti. artık ona anlattığım şeyler çok basit geliyor. düzenli olan ne varsa kattı hayatına, iyi kötü demedi. oturup içmiyor bile, sadece dinliyor arada sigara içiyor.

    bazen geceleri oturuyor sabaha kadar internet’in en acayip şeylerini buluyor, dokunup kaçıyor, öpüp gidiyor, nerde ne var her zaman biliyor… ama çok iyi dinliyor çok iyi gözlemliyor. ne yapmak istediğini anlamıyorum bazen. sanırım iyiden iyiye yaşını katlayıp, olgunluk çağının ağzına sıçtı.

    aslında onun bu durumunu sevmiyorum. bazen kendimi mahallenin boş adamı gibi düşünüyorum. çünkü her gece onunla içmek, konuşmak istiyorum. ama o bi şeyler yapıyor, onun için düzenli olması gerekiyor. bazen kızıyorum, bazen imreniyorum. ne biliyim garip bi adam. ama bence her şey gönlünce olacak. çünkü bir şekilde halleder.

    ben onu geçtim aslında, çocuğunu bekliyorum. onunla içerim diye düşünüyorum. bu adamın düğünü’nü kendi ellerimle yaparım diye de düşünüyorum… sonuç olarak herkesin hayatına bu adam’dan bi tane lazım. bildiğin tescilli bi marka. hani böle küçükken markalı şeylerin olsun istersin ne biliyim adidas, timberland falan, işte bu adam işte tüm o marka şeysilerinin tamamı, dost’un tescilli markası üstadım.
    ev yapımı kokoreç
  • dokuzuncu nesil yazar.
    (bkz: hoşgelmiş)
  • saygılı bir öğrenciydi, adam olmuş bak artık :)
hesabın var mı? giriş yap