• bilinenlerin yeniden gündeme gelişi. "film çekmemizi istemiyorlar": http://www.cumhuriyet.com.tr/…_istemiyorlar....html

    gözünden kaçanlar için buraya da linklemiş olalım. tüm bu karanlık tablo sinemacılığın da uzun süredir yandaş ilişkiler seviyesinde pratize edildiğini gösteriyor. malumun ilamı olsa da aslında yeniden ve yeniden gündeme getirilmesi, sorunun hakiki sinemacılar lehine çözüme kavuşturulması gerek. ama nedense siyad'dan, sinema kulüplerinden, diğer sinema erbaplarından çıt çıkmıyor. korku toplumunun nasıl oluştuğuna bakarken ekonomik yönsemelere de bir kez daha dönüp bakmakta fayda var.

    bir yönetmeni bilet alarak, filmleri hakkında incelemeler kaleme alarak destekleyebilirsin ey sinema yazarı. ya o yeni bir film çekemediğinde, baskı odakları tarafından kuşatıldığında elinden ne gelir ya da gelmelidir? işte emin alper'in de dahil olduğu bu röportaj aslında herkesten, hepimizden destek bekliyor.
  • sundance film festivalinde en iyi film ödülü alan ilk türk yönetmen.
  • şimdi de nurgül yeşilçay'la takılmaktadır. film çekmek yerine film çevirmektedir. sözlükte hakkında 6 entry var. bunun 4'ü takıldığı hatunlarla ilgili. üzücü.
  • bir kez daha anladım ki bu adam bu sektöre göre muazzam bir adam. kendisini ilk kez evimin önünde bartu ben adlı dizinin çekimlerinde tanıdım, projemin daha çok başlarıydı. set arası verilir verilmez yapıştım yanına. sonrasında ise bu adam onca kargaşanın arasında beni dinledi ve madem tecrüben yok gel benle, yanımda otur ve izle dedi. yaklaşık bir saat falan hem sahneleri çekti hem de bana notlarla beraber anlattı. şimdi aylar geçti ve beni unuttuğunu bile düşünmeme rağmen, kendisine yazdım ve hatırladığını, projemle alakalı yardımcı olacağını söyledi.
    işin özü, bu sektörde bu kadar başarılı olmasına rağmen mütevazi kalmayı başarabilmiş nadir kişilerdendir.
  • ilk uzun metrajını nasıl çektiğine dair soruya verdiği cevapla ilgili sürekli kıvıran yönetmen.

    tolga bey, cevap basit. ''ben bir burjuvayım, babam armatör, kolejlerde okudum, sonra hukuk okudum ama bir de new york'a gidip film okudum, zaten durumum ve hayatım garanti altındaydı, param var, çevrem var kültür bakanlığından da para aldım ve filmimi çektim'' bu kadar basit. yahu sinema fakir adam işi değil. sinema zengin sanatı kardeşim, bunu bu gerizekalı romantik jenerasyon anlasın artık. anlasın ki hayatını heba etmesin. yeterice yetenekli ve zekiysen kapılar ardına kadar açılmıyor, kimse hak ettiğini alamıyor. olay bu.

    tolga bey çıkıp ''film çekmemizi istemiyor bu devlet, bize ödenek vermiyor'' dediği zaman gerçeğe takla attırmış oluyor ve tuhaf bir fanboy grubu burada savunma yazıları yazıyor, mesaj atıyor. tolga bey'in karakterine lafım yok, tanımam etmem, umrumda da değil, fakat yöntemi yanlış, yanlış bilgi veriyor, yanlış poz kesiyor.
  • malesef sinema yönetmenliğinden ziyade duygusal sorunu olan oyuncularla ilişkilerinden tanınmaktadır.

    (bkz: rebound guy)
  • 52. uluslararası antalya film festivalinin ‘en iyisi’ seçilen sınıf arkadaşımdır. yine gururlandırdı bizi.

    sarmaşık filmi ile, en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dallarında ödül kazanmıştır.

    konuşması ayrıca şahane;

    "ben o olmasaydı kendi odamda, kimsenin bilmediği öyküler yazmaya devam edecektim. onun sayesinde oldu. yanımda annem var, o beni sinema yapmaya itti. bu ödülü can dündar ve erdem gül’e armağan etmek istiyorum. biz biliyoruz ki siz içerde olduğunuz sürece biz de içerdeyiz. buz burada olduğumuz sürece siz de buradasınız. sizin gibi insanlar sayesinde umudum artıyor. bu ödül sizin için"
  • salt galata'daki 3 film ve hikayeleri etkinliğinde izleyicilerle bir araya gelen ve her bir filminin gösteriminin öncesinde filmin oyuncuları ve çekim kadrosundan bir ekiple söyleşi düzenleyerek hem filmin ilginç hikayeleri paylaşan hem de sorulara cevap veren yönetmen.

    aslında kendisi etrafında bir hype yaratıldığını düşündüğüm için her ne kadar sarmaşık filmine hayran olsam da bir yönetmen olarak mesafeli durmuştum. bartu ben ile de piyasaya entegre olduğunu düşündüm. ama yakından tanıma fırsatı olunca gerçekten çok derinlikli bir insan olduğunu fark ettim. filmlerinin hiçbiri tesadüfi değil ve ilerleyen yıllarda daha da ses getireceğini düşünüyorum. kişiliğini anlatmam gerekirse mükemmeliyetçi bir insan, biraz kinik, kendi farkındalığı yüksek ve çok doğal bir mizah anlayışı var.

    yönetmenlik tarzından da söz açıldı. mesela gişe memurunu 2003-2009 arasında 6 sene içinde 19 kez baştan yazmış ve sürekli "bu çok kötü ve sığ bir film" diyerek çekmekten vazgeçmiş. en son yapımcı firmasından ayrılmış ve şans eseri yılmaz erdoğan'ın önüne giden senaryosu beğenilince özerkliğini korumak şartıyla bkm sayesinde çekmiş filmini. gişe memuru aslında kendi hikayesiymiş, her gün evindeki kutudan çıkıp, bir kutu olan arabasına binip, bir kutuda çalışan makineleşmiş gişe memurlarını görüp sonra kutu evine dönmenin iç sıkıntısını kaleme almış. oradaki makineleşmiş, hayattan soğumuş ve yavaş yavaş deliren kenan karakteri aslında kendi hikayesi.

    sarmaşık filmini ise gişe memurunu çekmeye 4 ay kala, 14 gün içerisinde ana metin şeklinde yazmış. bir arkadaşının arkadaşı, denizde gerçekleşen bu olayın hukuk çevirisini yapmak için tutulmuş. bir şekilde de konusu geçince hikayeyi dinleyen tolga karaçelik konsepti çok beğenip, "gitmeyen geminin kaptanı" üzerinden bir iktidar eleştirisi olarak kaleme almış. filmi 19 günde, sadece 150 bin dolar bütçe ile çekmişler. film ne yazık ki sadece 12 salonda gösterime girmiş ve salonlar sürekli full olmasına rağmen 25 bin kişilik bir gişe yapabilmiş.

    kelebekler'in hikayesi amcasını kaybettiği dönemde kaleme aldığı bir konu. bu filmi 200 bin dolar bütçeyle çekmişler. sarmaşık'tan sonra böyle bir filmi çekmek istemesi en yakın arkadaşları bile kabullenememiş başta. hatta özgür mumcu sen bu filmi çekme demiş. tam da bu sebepten dolayı, farklı bir film çekmek adına aslında kendisi için çektiği bir film olmuş. annesinin facebook akışında komikli videoya gülüp, altında gündem haberi okuyup sinirlenip, gezi ile ilgili bir şey görünce heyecanlanması, tolga karaçelik'in bu filme toplum olarak hazır olduğumuzu düşünmesine neden olmuş.

    sıradaki filminden de bahsetti, ama sürekli "bu gerçekten çok sığ bir film" diyerek kendini gömdü. bu filmden söz etmek yerine işini tamamlamasından sonra insanların görmesini tercih ediyorum. ama farklı bir yola girdiğini halen daha şan şöhret için değili kendi sınırlarını test etmek için bu filmi çekmek istediğini görmek mutluluk verici. kendisi beni en çok heyecanlandıran türk yönetmen haline geldi birden.
  • sundance'ten jüri büyük ödülünü kazanan filmi kelebekler bakanlık tarafından desteklenmemiştir.

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…_istemiyorlar....html
  • sundance film festivalinde en iyi film ödülü alan, yegane derdi işini yapmak olan, efendi, eğlenceli türk yönetmen. çağdaşlarının bir kısmı amerikan filmlerini kopyalarak yönetmenim, ispanyol filmlerini tekrar çekerek senaristim diye ortalarda gezerken kendisi gişe memuru gibi, kelebekler gibi, sarmaşık gibi filmler çekerek bugün sundance en iyi film ödülünü kaldırmıştır. işte buna içilir. tebrikler tolga karaçelik
hesabın var mı? giriş yap