aynı isimde "tokat (şehir)" başlığı da var
  • asker olarak gitmeyin derim, hadi gittiniz kış aylarında gitmeyin derim , ola ki kışa denk geldi; nöbet tutmayın derim.
  • merkezinde fazlasıyla hamam bulunmakla beraber, ilçelerinde de azımsanmayacak kadar hamam mevcuttur.
    diyebiliriz ki, tokat ülkemiz sınırlarında hamam kültürünün en köklü olduğu şehirdir.

    farklı şehirler için de durum yine geçerli. hamam sahiplerinin ve tellaklarının genellikle tokatlı olduğuna şahit olursunuz.

    aynı zamanda memleketim. allahım ben finli miyim neyim, neden böyle şeyleri seviyorum ki sorularımın cevabı da burada saklı sanıyorum..
  • latincesi (bittabii italyancası) toccata olan vuruş şekli.

    bach ile gözümüzde kulağımızda yer etmeye başlayan (https://www.youtube.com/watch?v=qrgpkfhqume sözlük bu synthesia olayına sempati gösterelim) bu toccata denen müzik şeklinin en babalarından biri olan sergei prokofyev'in bestesini martha argerichin çaldığı versiyonu (ulan yutüp linki vereyim istiyorum, kendi çaldığı halinden ziyade benim tokat çıkıyor arama sonucu olarak: https://www.youtube.com/watch?v=n2v4apu6o9k siz bunu değil şunu seyredeceksiniz örnek olarak: ulan yoksa, hakkaten canlı canlı çalışını göremiyo muyuz dünya üzerinde, martha'nın prokofyev tokatını??? cık cık cık sözlük! yazık bize, yazık insanlığa!!!) üç beş gün kulağımızdan hiç çıkarmadığımızda fark ettik ki sözlük, bu tokat cinsi müzikler bizim özümüzü de ifade ediyor.

    o değil de sözlük, lafı ben asıl türk tokatı ali ekber çiçek'in haydar haydarına getirecektim. geçen gün biz piyanoda başındaki yazmayı da sarıya mı boyadını çalışırken hoca bağlamacı arkadaşını davet etti derse. bi yandan bas tuşlarla tempomuzu yaptı, bi yandan ben sol do re mi re filan filan gittim. ne vakit bağlama çalmaya başladı benim kafa bağlamanın tokanışlarına kaydı sözlük. ders mers, piyano çalma isteği filan falan... hüüoop sizlere ömür.

    bağlamacıya dedim bırak şimdi başındaki yazma çizme, haydar haydarı çalabiliyo musun?
    dedi hangi haydar haydar'ı.
    dedim ya bırak şimdi bağlamacının hangi haydar haydarı diye sormasına gerek var mı? anladın işte hangi haydar haydarı dediğimi. (bal gibi anlıyodu da, haydar haydarın bir bağlama çalan bünye için ne manaya geldiğini bilip bilmediğimi ölçüyordu muhatabım)

    neyse bu çalmış çalışmış, canlı kanlı bize de çaldı... ben bu arada hayretlerimi sesli sesli belirtiyorum: inanmıyorum ya çocuk haydar haydar çalıyor... niye inanmadığımı anlatmaya çalışıyorum. piyano için mmm mmm ne desem (ki aklımdan flight of the bumblebee geçiyordu ama yanılıyormuşum) mmmm rach ne ise bağlama için de bu o... filan diye uzatırken mmmm'leri bulamadım ama, bir haftadan fazla süre düşündüm (aradan geçen süre zarfında mili balakirev'in islameyi üzerinde biraz durdum lakin kararsız kaldım) ve buldum artık: "piyano için sergei prokofiev toccatası ne ise, bağlama için ali ekber çiçek haydar haydarı o."

    hepsi sarsıcı, hepsi tokat. hatta sille ne ki tokat ne ki sözlük!

    en sevdiğim sanat şekli ayrıca...

    kitap dediğin, film dediğin, şarkı dediğin, resim dediğin, fotoğraf dediğin adamın yüzüne tokat gibi, buz gibi su gibi çarpmalı; uyandırmalı insanı!
  • mahlep şarabı güzel olurmuş bu karadeniz ilimizin.
  • internette aldigim ilk nik olmasi sebebiyle ayri bir onemi olan isimdir. lakin bu nik ile girdigim her ortamda

    "vay tokatli ne haber? sen almuslu musun yok ise? biz basciftlikteniz." diyen insanlarin gazabindan illalah dedigim icin belki bugun su nikneymim ile sozlukte bulunuyorum. ama nikimin altina entry girmek adetim oldugundan buraya da yazdim, yazmadan duramadim.
  • kimden araklamış, ne kadar uğraşmış emir yargın bilmiyorum ama bence müthiş keyifli ve dile dolanan bir şarkı.
    sözlerini yazayım da herkese dolansın;

    sevgilimle gezerken
    herşey güzel giderken
    üç tip çıktı aniden
    o bu kadar güzelken

    hoşuna gitmedi onun da
    korktu pıstı koluma
    dedim korkma bebeğim
    ben şimdi hallederim
    böyle olduğuma bakma
    seni çok sahiplendim
    e tabi var benimde kendimce çözümlerim.

    demirden yumruklarım çok fena kaşınıyor
    duygular olmayınca tokatlar konuşuyor

    demirden yumruklarım çok fena kaşınıyor
    duygular olmayınca...[çat-çat]

    fonda latin havası
    kolda jilet yarası
    cahillik had safhada
    anlamaz yırtınsan da
    geldi baktı suratıma
    dedim gitsene kardeşim
    dedi seni dövücem
    dedim o kadar emin olma

    benim robot dostlarım var
    seni çok kötü döver
    duyguları olmadığından
    ciğerini deler
    uyarımı dinlemedi tabiki bu kötü tipler
    ve benden günah gitti saldır robot abi
  • bazen tutkunun yüze vurumudur.
  • gırtlak turizmi için en ideal olan illerimizdendir.gerek kebabı,gerek ekmeği/pidesi ile mideleri ve gırtlakları fethetmiştir bu ilimiz.
  • bir çok yerli ve yabancı dizi/filmde genç kızın evi terketme sebebi. sonra kötü yola düşen genç kızı bafileyen bafileyene.
  • sanıldığı gibi ismi şamar atmakdan değil tok at dan gelmektedir.vakti zamanında sivas da çiftlikten kaçan bir at yemyeşil bir yaylada doymuş halde yerde yatarken bulunmuştur.at öyle bir doymuşturki atı yerinden kaldıramazlar ve atı 10 kişi sırtlayıp öyle götürürler.o yayla nın ismi hep tok at diye kalır ve ilerde yerleşim birimi olarak kullanıldığında buraya tokat denilmeye başlanır. (bkz: götünden uydurmak)
hesabın var mı? giriş yap