• --- spoiler ---

    "kurduğumuz tüm hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine.."

    --- spoiler ---
  • tanrı'nın yarattığı ilk şey yolculuktur.
    bunu şüphe takip eder.
    ve sıla hasreti...

    to vlemma tou odyssea
  • 'seni sevemedigim icin agliyorum'
    der.orda bir yerlerde.
  • "ey tabiat, çok yalnızsın değil mi? ben de senin kadar yalnızım. al sana bisküvi."

    "sınırı geçtik ama hâlâ buradayız. kaç sınır geçmesi gerek insanın evine ulaşması için?"
  • soundtrackinin kesinlikle üzgünken,sevgilinden ayrilmisken,dersten kalmisken..vs. dinlenmemesi gereken film.mutsuzluktan ölmek diye birsey vardir herhalde arkadaslar...
  • filmin son sahnesindeki tirat insanı duvardan duvara çarpar..

    --- spoiler ---
    "döndüğümde üzerimde bir başkasının giysileri olacak. bir başkasının adıyla çağrılacağım. dönüşüm beklenmedik olacak. ve sen o tereddütlü gözlerle bana bakıp "sen o değilsin." diyeceksin. sana öyle işaretler göndereceğim ki bana inanacaksın. sana bahçendeki limon ağacından söz edeceğim. ay ışığıyla aydınlanan küçük pencerenden.
    sonra vücudun ve aşkın işaretlerini göreceksin. vücudun ürperti içinde yukarı odamıza çıkarken de bir kucaklaşmayla diğeri arasında, öpüşmeler arasında sana yolculuğumu anlatacağım. bütün bir gece boyunca ve ardından gelen bütün geceler boyunca bir kucaklaşmayla diğeri arasında aşkın iniltileri arasında sana tüm insanlığın bitmeyen öyküsünü anlatacağım."
    --- spoiler ---
  • bu dunyaya iliskin deneyimimizin en ozel yani, seylerin gercekligi ile onlari algiladigimiz gerceklik arasindaki golgede yasayan bakisimiz **. bu film, ilahi komedya'dan kara kitap'a butun yolculuk hikayelerinin imledigi gibi, once bir baskasinin bakisinin pesine dusmus, bakisini kaybetmis bir adamin arayisinin, sonra suphe ve nostaljinin oykusu.

    zihnimizde bir kelimeyi, bir kavrami cesitli imgelerle eslestirerek kaydederiz. gerceklik bir seviyede bu imgelerin yankilanmasiysa, yolculuk da bu yankilanmanin frekansinin, dindirilemeyen bir tur aciliyet hissi icerisinde algilari sagir edecek kadar, artmasidir. kayip zamanin izinde'nin zayif bedeni nadiren yolculuk yapmasina izin veren kucuk kahramani marcel, daha once bir romandan tasvirini okuyup hayalinde bastan kurmadigi yerleri ziyaret etmekten, simdiki zamanin aciliyeti icerisinde cevresindeki 'gercek'ligi algilayamadigindan, keyif alamaz. gerceklik, muhayyilesinin sinirlarina ancak kendiyle bas basayken bir anlati formunda nufuz edebilir, ancak o dinginlik icerisinde uyaranlarin yankisina kulak kesilebilir. sanatin degeri en cok algiyla gerceklik arasindaki perdeyi tersyuz edip icinde bulundugumuz zamani ve mekani algiladigimiz gerceklige tasiyarak bizi gerceklige eklemlemesinden ileri gelir. bu acidan a.'nin yolculugu karla kapli balkanlari, nehirlerle dolu belgrad'i, selanik'i, bukres'i; dostoyevski'nin st. petersburg'u, proust'un combray'i, orhan pamuk'un istanbul'u, reha erdem'in kars'i gibi iki frekansin uyum icerisinde birbirini yakaladigi o rezonans haline, o askin seviyeye cikarir.

    iyi sanatin olcutu, salt iyi ve kotu gibi basit begeni kriterleriyle yargilanabilecek kadar yuzeysel olmamasi olabilir. bu acidan iyi bir film iyi vakit gecirdiginiz ya da daha mutevazice sikilmadiginiz, hatta belki ahlaki ya da ideolojik bir yukumlulukle sizi su ya da bu fikre sirtinizdan iten, dusunduren film degildir. bana kalirsa iyi sinemanin olcutu, her seyden cok tek bir kez izlemis olsak dahi yillar sonra bile zihnimize aklimizdan bir daha hic cikmayacak imgeler eklemesi.

    nedense hic unutmuyorum, ben bu filmi 6 yil once bir arkadasimla izledim. arkadasimin en sevdigi filmken; benim sikildigimi, shakespeare soneleri gibi konusan karakterleri gercekci bulmadigimi hatirliyorum. filmin de harvey keitel'in sac modelinden esinlenmem disinda uzerimde bir etki birakmayacagini dusunmustum. aradan gecen yillarda karlarla kapli o kucuk arnavutluk sehrinde terk ettikleri kadindan agir agir uzaklasan kamerayi, dogayla biskuvi paylasan taksi soforunu, nehir boyunca suruklenen parcalanmis lenin heykelini, sinema tarihinin belki de en atesli opusme sahnesini, sisler icindeki orkestrayi, ayriligin tatli kederinden ertesi gun olana kadar iyi geceler dileyen juliet'i, o sislerin uzerindeki araba ve buyukbaba seklindeki bulutlari o kadar cok o kadar cok hayal ettim, butun bunlar ve daha niceleri butun detaylariyla o kadar cok kez aklima dustu ki, a.'nin hic gitmedigim yerlere, hic bulunmadigim bir zamana yolculugu zihnimde akip giden zamandan, gordugum yerlerden daha degerli bir yere haiz olurken; onun bakisi, benim bakisim; onun arayisi, butun insanligin hic bitmeyen arayisinin oykusune donustu.

    bir sinema filminden de daha fazlasini bekleyemem herhalde.
  • bir yolculuk(içsel ve dışsal) ve hazin sonuç: yenilgi... bir yenilgi filmidir. lenin'in parçalanmış heykelinde sembolize olur bu yenilgi uzun uzun. bir zamanlar devrimler yaratan ve işaret parmağı ile ileriyi, hedefi gösteren kahramanın, kurtarıcının düşüşü sindire sindire gösterilir.görkemli kaybedenler...
    aslında manakis kardeşlerin kayıp üç bobin filmi bahanedir, varsa yoksa yenilginin bir çetelesini çıkarmaktır.filmin bir yerinde yönetmen, gazeteci arkadaşı ile içerken " o kadar umutlanmamıza rağmen, değişmeyen dünyaya" diye kadeh kaldırırlar; işte yenilginin kabullenişi ve estetize edilmesi...
  • --- spoiler ---

    kadın: ağlıyorsun.
    adam: evet, ağlıyorum. çünkü seni sevemiyorum.

    --- spoiler ---
  • dünyanın en hüzünlü filmi.

    ne zaman canım sıkılsa, açar bu filmi izlerim. mesela birini seviyorsam ve bundan acı duyuyorsam ayrılık sonrası lenin heykelinin nehirde aktığı sahneyi on yirmi otuz kere izlerim. mesela yalnızlık, doğa kadar yalnızsam taksicinin karlı dağlara bisküvi attığı sahneyi izlerim. ve mesela hayal kırıklığı yaşadıysam, bi şeyler yine ters gittiyse, umutlar bi kez daha tükendiyse, kurduğumuz tüm hayallere rağmen dünya bi kez daha hiç değişmediyse adamın arkadaşıyla oturup ağlayarak şarap içtiği sahneyi izlerim...

    "yok olup giden bütün umutlara. kurduğumuz tüm hayallere rağmen hiç değişmeyen dünyaya. ve mikes'e, kazuko'ya, kosta'ya... erken ayrılmayı tercih eden herkese..."
hesabın var mı? giriş yap