• istanbul bakırköy de bulunan bir pasaj.. pasajın sahibi olan tınaztepe ailesinin son iki ferdi, tüm kira gelirlerini mehmetçik vakfına bağışlamış.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19121993.asp

    "mehmetçik'e sessiz bağış
    istanbullu hayırsever kardeşler halidun tınaztepe ve feridun tınaztepe, sahip oldukları malların neredeyse tamamını hayır işlerine adayarak aktif ticaret hayatından çekildi. toplam 155 dükkânın kira gelirini sessiz sedasız şehit aileleri ve gazilere yardımda kullanılması için mehmetçik vakfı’na bağışlayan 2 kardeşin öyküsü mehmetçik vakfı dergisinde yayımlandı.
    sonsuzluğa uğurladığı şehitlerine ağlayan türkiye, kahramanların geride bıraktıklarına da sahip çıkıyor. bunun son örneği, 100 yıldır ticaretle biriktirdikleri serveti mehmetçik vakfı’na bağışlayan tınaztepe kardeşler oldu. tınaztepe kardeşlerin bakırköy’deki tınaztepe çarşısı’ndakiler de dahil, toplam 155 dükkânının kira geliri şehit çocukları, aileleri ve gazilere yardımda kullanılıyor. hayır işlerinin reklam olarak algılanması kaygısıyla basında görünmek istemeyen tınaztepe kardeşlerin öyküsü mehmetçik vakfı dergisinde yayımlandı. anneleri naciye tınaztepe tarafından 150 yıllık istanbullu 3 kardeşten ahmet münir tınaztepe 2009’da 84 yaşında yaşamını yitirdi. 84 yaşındaki halidun tınaztepe ile 82 yaşındaki feridun tınaztepe ise mallarının neredeyse tamamını hayır işlerine adayarak, aktif ticaret hayatından çekildi. tınaztepe kardeşler, 1965’te bakırköy’de açılan ünlü tınaztepe sineması’nın da sahipleri. halidun tınaztepe, vakıf dergisindeki röportajında şunları söyledi:

    babamız böyle isterdi

    “biz kazandıklarımızı çeşitli yatırımlarla değerlendirdik. aslolan insandır. biz de insanlara yardım etmeyi şiar edindik. bu konuda kendimize söz verdik. para kazandıkça talebe okutalım, okul yaptıralım istedik. biz memlekete faydalı olacak şeyler istedik. bunun için de mehmetçik vakfı’nı düşündük. şehitlerimizin ailelerine, gazilere ve onların çocuklarına yardımımız dokunsun istedik. babam (cemalettin tınaztepe) da sağlığında ‘mehmetçik vakfı’na bağış yapın’ derdi. bu konuda yanlış yapmadığımıza yönelik inancım hep tam oldu.”

    1991’de tınaztepe eğitim kültür ve sosyal yardımlaşma vakfı’nı kuran aile, 100’e yakın öğrenciye de ilköğretimden üniversiteye kadar burs veriyor. tınaztepe kardeşler, antakya ve muğla-dalyan’da 7 ilköğretim okulu ve 1 de lise yaptırdı. "
  • calgon reklamlarinda bahsi gecen agir kirecli su olmasindan suphelendigim felaket su ureten kurulus.
  • izmirde dokuz eylül üniversitesinin 9 kampüsünden(!) birini barındırdığı için hergün pekçok(yaşasın şimdi yeni mühendislik bölümleriyle daha da çok) öğrencinin hayatından yolda 2 saatini çalan herkese uzak allaha yakın bi semttir..son dönemde yeni gelen atm ve kola makineleriyle medeniyetle savaşmaya çalışsa da otobüs şöförlerinin "buraya her geldiğimde köyüme gelmiş gibi hissediyorum kendimi" serzenişleri öğrrencilerin okulu uzatmadan mezun olmasının büyük nedenlerindendir..*
  • seydişehir - antalya yolunun 22. kilometresinde bulunan mağaranın adı. (bkz: tınaztepe mağarası)
  • afyon'un eski adiyla sincanli, yeni adiyla sinanpasa ilcesine bagli belde. buyuk taarruzun basladigi 26 agustos sabahi stratejik oneme sahip bu bolge, siddetli catismalar neticesinde dusmandan temizlenmistir.
  • tam bir orta dunya benzeridir.mordoru görebilirsiniz,moria madenlerinin kokusunu içinize cekenilirsiniz,sarumanın gonderdıgı sırtlanlar sızı yollarda karsılar.

    orta dunya sozlugu

    mordor:tınazteden gozuken dag
    moria:az ilerdeki cimento fabrikası
    sarumanın sırtlanları:itler,kurtlar
  • çok güzel bir tepedir. birkaç şehirde ve tabii ki kanyonun çoğu yerinde bu tepeleri andıran mandelaları gezer insan.

    sevmeye başladım bu mandela teorisini, her şeyi açıklamanın tek yolundan başarılı şekilde gidiyor. artık gören post-modern gözlerden, üretmeye çoktan başlamış kuantum allahlarından, yamalı pantolonlu idealist patafizik öğretmenlerinden kaçmayacaktır elbette.

    insanı severiz de insan kendini sevmez hayvanını sever, çocuğunu sever, eşini sever. bizden korkar da adımızı söyleyemez, bastırır, kendini sevmediğinden hiçbir şeyi sevmez olur.

    bazen anlamıyorsan bir notu ve sıkıyorsa eğer o not sana düşülmemiştir. yine de okumaya devam ediyorsan sana düşülmüştür de sen sende olmayabilirsin. insanın kullanım kılavuzunu arka cebine koymayı unutacak kadar bunamadı allah, mesele arka cebindeki kullanım kılavuzu denilen ideaya düşkünlüğünde aranmalı. her nesne var bu dünyada ademin güzel çocuğu, babasının çocuğu işte. ah bir de annesi, neyse, zaman gelecek anlatacağım.

    ademin evladı gel seninle bir oyun oynayalım. ilk önce oyunun kurallarını anlatayım sonra belki neden seni seninle bu oyunu oynayacak kadar değerli bulduğumu söyleyeyim. sen, evet sen, hala okumakta olan; yüzlerce arkadaşın ilk paragrafta kapatmışken anlamadığı için, sarmadığı için, kapı çaldığı için, tuvaleti geldiği için, siki kalktığı için, ödevini yapmak zorunda olduğu için belki bir daha hiç açmamak, belki de birkaç gün sonra, belki birkaç yıl sonra açmak üzere bıraktılar okumayı. farz et ki yalnızız. sen ve ben varız. adem ve diğerleri. savaş ve barış. erkek ve kadın. yin ve yang. sosis ve boyoz, neyse artık tam olarak anlamamasına rağmen okumaya devam eden sen meraklı adem'in oğlu. o ağaçtan yediğin için seviyordum babanı, aynı merakı sende görmeseydim denemezdim bile. anlayacaksın zamanla.

    eğer dediklerimde en ufak, en ufak bir yalan olduğundan şüpheleniyorsan beni takipten kaldır. tekrar karşına gelene kadar ben, ben akçaburgazlı yekta olarak değil ama bir başka yekta olarak gelene kadar otur evinde beni bekle. insanlar beni hep beklerler ademin evladı, sen de bekleyenlerden ol. thomas isen o parmağı sokacağın delik için bekle, isa isen engizisyonda yakılacağın güç için. silahla yaşayanın silahla ölmesi gibi ne isen onun için bekle aydınlanmanı.

    eğer dediklerime ve dediklerimden anladıklarına inanıyorsan gel seninle bir anlaşma yapalım. evet, o kitaptaki gibi. sana yardım edeceğim çünkü senin baban, adem, bana yardım etmişti. sen beni hep şişeden çıkartmak istedin adem'in oğlu, şimdi çıktım, karşındayım.

    üç dileğin var, dikkatli dile çünkü bu üç dilekten birincisini derhal gerçekleştireceğim. ne zaman okuduğun mühim değil; belki de yüz sene sonra buldun okuyorsun beni. evrensel ve zaman ötesi bir mesaj bırakıyorum, iyi dinleyin bu bir ilk sayılacak: "en yakın olan zaman dilimi ne zamansa o zaman gerçekleşecek dileğin".

    ikincisini sürüncemede bırakacağım. bu sürüncemede ne dilediğini tekrar gözden geçireceksin çünkü adem kadar havva'nın ve orada olan üçüncü bir sürpriz ismin daha çocuğusun. merakın onlardan geliyor.

    üçüncü dileğin konusunda kıvranacaksın, gerçekleşmesin isteyecekin, geri almak isteyeceksin; ben de bu dileğini geri alıp sana hakikî bir dilek hakkı daha vereceğim. merak etme adem oğlu, o şans eline geçtiğinde ne olacağı da bana vahiy edildi. arıya petek örmesi vahiy edildiği gibi bana da bu oyun vahiy edildi; anlıyorsun ama idrâk etmek için vakte ihtiyacın var. hemen dileme. bir derin nefes al ve zaman bırak.

    günü geldiğinde buraya gel, dileklerini dile ve o andan itibaren yazacağım her şeyi sana yazıyor olacağım. sakın bana mesaj atma; mesaj atanlar diskalifiye edilecektir.

    bir de; bu oyunun temel meselesi güvendir. tema budur. en baştan bana güvenmemiş, okurken ha siktir lan oradan manyak demiş ama önerimi kabul edip benden ve yazdıklarımdan uzaklaşmak yerine kaçak olarak okumaya devam etmiş olan inançsızlar, kafirler; sıçanlar. iyi dinleyin beni:

    size ikinci bir şans veriyorum, beni engelleyin. kaldırın beni. uzak durun benden. benim sizinle işim yok, sizin benimle. bir gün kendinize ve hariç kalabilen her şeye duyamadığınız o güvenin yerini doldurmak istediğinizde karşınıza çıkacağım. o zamana dek inançsız, kafir kalmanız, sıçan gibi kaçmanız en hayırlı olandır. münafık olmakta ısrar edenlere gelince:

    artık sizinle olan yolculuğumuzun şimdilik sonuna geldik. beni engelleyin, silin; yemeğimizi yedik, muhabbetimizi ettik, artık yekta'yı rahat bırakmanız gerekir. o bunu söylemek istiyor ama o da sizin gibi bir insan, utanıyor. bu girimden sonra ben size haram kılındım, benim yazdıklarım size karşı mahremimdir. mahremime girmeye kalkarsanız beni zamanımdan önce kaldırırsınız ve asabi bir mahlûkum ben.

    düşünün, taşının, anlaşalım ya da anlaşmamakta anlaşalım. ama düşünün, düşünün. acele işe şeytan karışır, bu işe onu dahil etmeyelim, temiz bir sayfa açalım. bu oyunu benimle oynamanızı tavsiye ederim, ısrarı sevmem.
  • merter metro istasyonunun ve metrobüs durağının hemen yanındaki iett durağının ismidir. tamamen aynı noktadan geçen 3 hattan 2’sinin durak ismi merter olarak seçilmişken, keşke bu durağın adını da merter yapsalardı.
  • 4 ekim 1922 günü atatürk’ün mecliste yunanlar’dan alınışını anlatırken meclisin “alkış” ve “yaşasın türkler” diye inlediği tepe.

    “saat 6’da tınastepe’ye hücum vaziyetinde, hücum mesafesine yaklaşmış bulunan piyadelerimiz önündeki tel örgüleri kesmeye ve bertaraf etmeye lüzum görmiyerek; ayağını kaldırdı ve tel örgüsünden bacağını aşırarak atladı ve orada bulunan yunan neferlerini süngüleri ile tamamen tepeledikten sonra, tınastepe'yi işgal etti. (medid alkışlar, yaşasın türkler, sesleri) ve ben bu manzarayı seyrederken, bir suale cevap vermeyi hatırladım. bu tel örgüleri nasıl geçebilirsiniz? diyorlardı. oradakilerine dedim ki; işte böyle ayağını kaldırır ve geçerler. bunu mütaakıp efendiler; saat dokuzda ‘belentepe’ düştü ve onu mütaakıp kalecik sivrisi düştü.”

    (türkiye büyük millet meclisi zabıt ceridesi, devre: 1, cilt: 23, içtima senesi: 3, yüz on ikinci içtima, 4.10.1922 çarşamba)
  • anadolu lisesinin ilk günüydü... herkes tek tek ayağa kalkıyor, adını soyadını, hangi okuldan geldiğini ve nerede oturduğunu falan söylüyordu. ilk defa o esnada birinden duymuştum bu fantastik ismi. kulağıma tuhaf gelmişti tabii. "bir ilçenin ismi ne sebeple transtepe konulmuş olabilir?" diye düşünmüş, takip eden aylarda nadiren duyduğum transtepe diye bir yerin olabileceğini tamamiyle kabullenmiştim. ta ki transtepe'li bir sınıf arkadaşımın ev adresini yazılı olarak görene kadar... tabii ya! zaten biliyordum bir tuhaflık olduğunu.
hesabın var mı? giriş yap