• ülkemizde emir timur'un hakkı ne yazık ki çok yeniyor. ilk önce, timurlenk veyahut aksak timur diye alay edenler için şunu belirteyim; emir timur sistan yakınlarında savaşırken ayağından yaralanması neticesinde aksak olmuştur, yani aksaklığı bir nevi gaziliktir.

    şimdi diğer hususlara geçecek olursak; iki türk devleti, yani kardeş devlet niye böyle oldu meselesi... arkadaşlar rusların diğer slavlara karşı takındığı tavra benzer bir tavırla türk dünyasına yaklaşmak hiç hoş değil. türk tarihine bakarken bu kadar ben merkezci olmayın. bir çevrenize bakın allah aşkına kaç kişi uzak akrabasıyla doğru düzgün görüşüyor, onu da geçtim geniş ailede sevmediğiniz küstüğünüz kuzeniniz yok mu? miras kavgası ya da başka tatsızlıklardan dolayı birbirine küsen, darılan kardeşleri hiç mi görmediniz? nasıl ki akrabanızla görüşmemeniz ya da kardeşlerin bir birine küsmesi akrabalığı, kan bağını ortadan kaldırmıyorsa bu da aynı şey. kardeş demek her zaman o bana tabi olsun demek de değildir... tabii ki böyle şeyler olmasa daha iyi olur ama böyle şeyler hayatın akışı içinde olmayacak hâller de değil...

    altın orda hanlığı'nın yıkması meselesine de değinelim; emir timur taht mücadelesi sırasında son altın orda hükümdarı olan toktamış hana destek vermiş, ancak toktamış han daha sonra emir timur'a ihanet ederek memlükler ve osmanlıyla birlikte timura karşı ittifak yapmıştır. toktamış han moskova zaferinin ve uzun zamandır bir fetret yaşayan devletini birleştirip eski gücüne kavuşturmanın verdiği zafer sarhoşluğuyla emir timur'un topraklarına saldırmış, bunun neticesinde emir timur altın orda hanlığını hedef almış ve hanlık yıkılmıştır.

    evet maalesef ki bu olay daha sonra tüm türk dünyasının en büyük düşmanlarından biri olacak olan rusya'nın önünü açmıştır. ancak emir timur gibi fransız ihtilâli'nden çok önce yaşamasına rağmen çok büyük bir milli bilince sahip bir kişi, altın orda'nın yıkılmasının neticelerini bilseydi elbette farklı davranırdı. zira timur, firdevsi'nin mezarına gidip “ey firdevsi, kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup türk'ü şimdi gör! kalk da küfrettiğin, küçümsediğin türk'ü gör! kalk, kalk da bak, isfahan mı güzel yoksa semerkand mı? bağdat'tan şu yattığın yere kadar fars bırakmadım! topal ayağımın bastığı yerde ot bitmez oldu” diyen ve yine "biz ki mülk-i turan, emir-i türkistanız, biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu olan türk'ün baş boğunuyuz. eğer bizim kudretimize şüphe kılsan, biz kuran imaretlere bak." diyen bir kişidir, eğer bilseydi türklük'e en büyük düşmanlığı edecek devletlerden birinin önünü katiyen açmazdı.

    son olarak şunu da belirtmek gerekir ki; başta semerkand, buhara, hive, heri(herat) olmak üzere türkistan'ın önemli şehirlerini yeniden ihya etmiş, hoca ahmet yesevi'nin türbesini inşa ettirmiş, bilime ve sanata çok önem vererek islâma son rönesansını yaşatmış bir büyük namağlup türk komutana dil uzatırken iki kere düşünün. ecdat ecdat dediğiniz şey sadece osmanlı imparatorluğu'ndan ibaret değil; hunlar, köktürkler, hazarlar, sibirler, avarlar, uygurlar, karahanlılar, selçuklular, altın orda, çağatay ve timur da en az osmanlı kadar hatta bir bakıma osmanlı'dan daha çok ecdattır.
  • emrettim ki, muharebe meydanında emirler emiri, dört şartı iyice öğrenmiş olsun.

    1. en evvel oranın suyu bulunmalı;

    2. ikincisi askeri saklayacak yeri olmalı;

    3. üçüncüsü, durduğu yer düşman askerinin durduğu yerden daha yüksek olmalı(high ground) ve yine güneşe karşı olmamalı ki güneş şûlesi askerin gözünü kamaştırmasın;

    4. dördüncüsü, muharebe meydanının önü açık, geniş olması lazımdır.

    timur'un komutanlarına talimatı bu şekildedir.

    hindistan seferi esnasında, delhi sultanı timur'un üzerine çok miktarda fil ile yürümeye başlar. timur'un ordusu hafiften panik olmuş durumdadır. filleri nasıl durduracaklarını bilememektedirler. timur bunun üzerine çadırına gider biraz uymak için. savaşın bu aşamasında uyku en olmayacak bir iştir malumunuz üzere. timur'un komutanları da öyle düşünür elbet.

    bir müddet sonra timur çadırından çıkar ve ordudaki tüm develeri getirmelerini emreder. develerin hepsini saf halinde sıralayıp onları birbirine zincirle bağlatır. sonra develere saman balyaları yükletip ateşe verir ve develeri fillerin üzerine salar.

    hint sultanının filleri üzerlerine koşmakta olan ve sırtlarında ateş yanan develeri görünce ürkerler ve yüz geri edip kendi ordusunu ezerler. scipio africanus ve hannibal'ın ordusu "zama savaşında" karşılaştığında da aynısı olmuştu. filler yüz geri edip hannibal'ın ordusunu ezmiş ve neticede kartaca, roma tarafından yok edilmişti.

    benim ilgimi çeken nokta savaşın kritik safhasında timur'un çadırında uykuya çekilmesi oldu. çadırdan çıktığında ise artık filleri nasıl durduracağını biliyordu.

    aynı temayı barbaros'un anılarında da gördüm. rüyada ilham alıyor bu kişiler. görebildiğim kadarıyla kader seçtiği kimseleri böyle destekliyor. bu ilhamı sadece müslümanlara has sanmayın. kader her türden insanı istihdam ediyor. tarihin yürümesi için stalin de lazım, hitler de...

    benden size tavsiye: ne yaparsanız yapın ama kaderin seçtiği insanlarla karşı karşıya kalmayınız. tüm evrensel güçler onların arkasında olduğu için ezilir gidersiniz. benden söylemesi...
  • benden size tavsiye: ne yaparsanız yapın ama rüyasında kendisine gösterilen şeylerle başarı kazanan, tarihin akışını değiştiren insanların masallarını anlatan adamların arkasından gitmeyin, fava şukelaya boğmayın çocuk gibi.

    herif gitmiş sakin kafa düşünüp plan yapmış gelmiş işte. ne meraklısınız masallara inanmaya.
  • her duyduğumda tüylerimi diken diken eden isim. babamın ve kuzenimin ismi. babam için duymayalı yıllar var. bir düşündüm de 15 olmuş...
    (bkz: sizin hiç babanız öldü mü)
  • osmanlı'nın hiçbir zaman alamadığı izmir'i ''çekil bakayım bir işi beceremiyorsun'' dercesine alıp osmanlı'ya armağan olarak bırakıp giden tarihin en büyük türk komutanlarından biridir.

    hatta bugünkü kemeraltı aslında o dönemde bir koy olup timur bu koydaki limanı koruyan kaleyi yıkıp o koyu doldurtmuştur ki yalnızca izmir'i değil kemeraltı ve konak meydanını da bizzat timur'a borçluyuz.

    bu arada tarihçilerin söylediği timur'un filleri vardı ondan osmanlı yenildi sözü gerçeği yansıtmıyor. timur'un filleri olmasaydı da yıldırım yenilirdi. o çağda timur'u yenebilen yoktur.
  • kendisi isfahan, delhi, bağdat ve şam'da kesilmedik kelle bırakmamış. öyle ki iddiaya göre bağdat'ı aldığında askerlerinin her birinin kendisine iki kelle getirmesini istemiş. şehrin 20 binlik nüfusu bitince bazı askerler iki kelle gösterebilmek için daha önce aldıkları esirleri de öldürmüşler. o da yetmeyince askerlerin bazıları timur'a kendi karılarının kellelerini vermiş.

    genelde böyle gaddarlaşması isyanlara, elçilerinin veya vergi toplayıcılarının öldürülmesine tepki olarak ortaya çıkmış, ancak şam'ı aldığında bilim adamları ve sanatkarlar haricinde kalan herkesi öldürtmesinini, hz. ali'nin oğulları hasan ve hüseyin'in intikamı olarak açıklamış.

    osmanlı'ya saldırma nedenini, üzerinde hak iddia ettiği moğol imparatorluğu tarafından selçuklular'ın yönetimine bırakılan anadolu'daki selçuklu hakimiyetini yeniden inşa etmek olarak göstermiş.

    başta fransa, ingiltere ve ispanya olmak üzere birçok avrupa krallığı kendisini avrupa'yı osmanlı'dan kurtaracak bir müttefik olarak görmüş. ancak cenevizli ve venedikli denizciler ankara savaşı sonrasında dağılan osmanlı ordusunun büyük bölümünün trakya'ya kaçmasına yardım ederek timur'u kızdırmışlar. bunu yapmalarının nedeni ise timur'la karşılaştırıldığında osmanlı'yı daha makul ve baş edilebilecek bir düşman olarak görmeleriymiş.

    son olarak, bir ateist olarak, dincilere koz verecek bir detay ekleyeyim. bir iddiaya göre rus antropolojist mikhail mikhaylovich gerasimov 1941'de bilimsel inceleme için timur'un türbesini açtığında "ölümden geri döndüğümde dünya titreyecek" yazısıyla karşılaşmış. diğer bir kanıtlanmayan iddiaya göre, tabutunun içinde de "tabutumu açan kişi benden daha korkunç bir istilacıyı salacak" sözleri yazıyormuş. timur'un mezarının açılmasının üzerinden üç gün geçmeden hitler tarihin en büyük istila hareketi olan barbarossa operasyonu'nu başlatıp sovyetler'e saldırmış. kasım 1942'de mezarın islami usullere göre düzenlenen bir törenle kapatılmasının ardından da istilacı nazilerin yenilgi süreci başlamış. tabi özellikle ikinci iddia hakkında özbekler tarafından yayılmış söylentiler haricinde herhangi bir güvenilir kaynak bulunmadığı için, bunun tesadüften fayda çıkarmak isteyen bir dincinin zırvası olduğunu düşünebiliriz. yine de ilginç bir anektod olduğu su götürmez

    alıntılar wikipedia'dan
  • kendisi aksak rakibi yıldırım beyazid ise şehladır.

    rivayet odur ki yıldırım’a “hey gidi dünya senin gibi bir körle benim gibi bir topala kaldı” demiştir.
  • "ben saltanat yoluna 10 kişi ile çıktım. ben, hanımım ve 8 de askerim vardı. bir gece horasanlı 3 askerimde atları alıp kaçtı. 7 kişi 4 atla yolculuk yapıyorduk. başka atımız da yoktu. çölde giderken alibek kurbani yolumu kesti. beni mâhkum etti. 60 gün hapis yattım. nihayet bir gün askerlerden birini gafil avlayarak kılıcını çekip boynuna uçurdum. diğer askerlerde korkudan kaçtı gitti. alibek kurbani'nin odasına yürüdüm. korkudan beti benzi attı. af diledi ve bana iki yaşlı at verdi. ağabeyi muhammed bey ile aram iyiydi. o yüzden bağışladım. tekrar saltanat uğrunda yola koyuldum"

    -sahibkıran emir timur (tüzükât-ı timur / syf: 31-32
  • timur'un o dönem avrupa'ya aleni bir sefere devam etmemesinin birincil nedeni avrupa'daki müslüman varlığına daha fazla zeval vermemekti (timur bunu iç savaş gibi görmüştür hep ve niğbolu zaferini kazanmış olan bir devlete çok hassas davranmıştır). ikincisi; zaten timur'un egemenliği anadolu'da ve hatta bizans'ta bariz kabul edilmiş, hatta bayezid vefat ettikten sonra bölgedeki tüm beyler timur'a itaat etmiştir (bayezid ölünce, timur; bayezid'e ait tüm ülkelerin ve kendisine bağımlı beylerin kendi hükmü altına girdiğini ilan etmiş. musa çelebi'yi ağırlamış ve payitaht olan bursa hükümetini kendisine bağışlamıştır. azerbaycan'a ek olarak, istanbul'a kadar rum (anadolu) ülkesini, mısır ve şam (suriye) idaresini emirzade ömer'e verdi. ) ve timur ganimetleri alıp semerkand'a dönmüştür.

    zaten en başta timur'un böyle bir gayesi yoktu. timur'un anadolu'ya yürümesindeki birincil sebep, osmanlı'nın (bayezid'in) timur'un düşmanlarını koruması (ahmed celayiri ve kara yusuf) ve bayezid'in timur'u gönderdiği mektuplarda alenen aşağılayıp bardağı taşırmasıdır. (hatta şami'ye göre timur, savaştan sonra bayezid'e "bunu sen istedin, beni zorladın" gibi şeyler söyler ve bayezid de buna binaen kabahatlerini itiraf edip "cezamı buldum" falan der.)

    ***

    tabii o dönemler şimdiki gibi merkezi bir sistemle yönetilmiyor. feodal sistem olduğundan bölgedeki her bey, hatta bazen prensler, krallar kendilerine üstün olana bağlılık yemini ederler, ancak yerine getirir veya getirmezler bu ayrı konu. timur'un gücünü gören herkes zaten onun egemenliğini kabul etmişti. fakat bu meseleler genelde muğlaktır. o dönem işler yavaş işliyor, mesajın gitmesi gelmesi, günler, haftalar, aylar sürebiliyor. kararların alınması, organizasyonun yapılması çok uzun sürebiliyor. timur zaten zaferi aldığına emindi ve o dönemki elinde olan yeni topraklarda hem kontrolü tam sağlamış olmak, hem yeni dağılmış bir devletin (osmanlı) bakiyeleri ile uğraşmak, hem de yepyeni bir deniz aşırı bölgeye sefer düzenlemek çok aceleci bir hareket olurdu.

    kaldı ki zaten kendisi ankara savaşından 3 sene sonra vefat etmiştir. öyle yeni seferlere heves edecek çok enerjik bir hali yoktu. o dönemde her lider öldükten sonra da mutlaka yeni bir düzen kurulur çünkü her bağlılık esasında şahsidir. timur'a bağlı olan adam oğluna olmayabilir vs. ki olmadılar da zaten.

    elbette kafasında tam ne vardı bilemeyiz. ancak timur'un avrupa'daki müslüman hakimiyeti hakkında çok hassas olduğu, ankara savaşı'nı yapmak zorunda olmaktan dolayı dahi pişmanlık duyduğu yazılır çizilir (şami'ye göre). yine de uzun vadede, gerekli şartlar oluştuğunda belki de avrupa'yı da hakimiyeti altına almak isterdi, yeteri kadar güçlüyse istememesi de çok olası değil gerçi... ancak geçmiş yaşı, o dönem yeni bölgelerde oluşturmaya çalıştığı kontrol ve bağlılık, agresif çıkışlar ve neticesinde kopmalar olursa avrupa'daki müslüman hakimiyetini tehlikeye atacak olması gibi sebepler ile daha ihtiyatlı yaklaşmış olması olası.

    yıllar sonra gelen edit: adamın asıl amacı asya yani çin zaten, buralara gelmesi zül adam için. çin zenginliği varken anadolu'da ve avrupa'da falan ne yapacaktı ya…
  • timur, delhi savaşı'nda hintlerin fil ordusu ile karşılaştığında uyguladığı savaş taktiği dillere destan olan komutan. arkasına dağları önüne de fil ordusunu alan timur köşeye sıkışmış ve acilen karar vermesi gereken bir süreçte savaş esnasında 10-15dk kestirmek için otağına geçmiştir. diğer askerlerin delirmiş gözüyle baktıkları timur uyku esnasında düşünüp bir strateji belirlemiştir. derhal ikmal subaylarını otağına toplayıp deve sayımı yapar. subaylar neden deve sayımı yaptıklarını anlamazlar bile. ve timur söz kestirmeden stratejisini anlatmaya başlar. develeri ordunun önüne dizdirir ve birbirlerine çelik zincirlerle bağlatır. develerin sırtına da yanacak malzeme koydurur. her devenin arkasına da elinde meşale ile bekleyen bir asker bekletir. bunların arkasına uzun okçuları, uzun okçuların arasına mızrakçıları dizdirir. ve fil hücumunu beklemeye başlarlar. filler hücum ettiğinde de develer tutuşturulup can havli ile fillere doğru yanarak ve yanyana ilerlerler. ateşten korkan filler geri dönüp kendi ordusunu ezer. kargaşayı gören timur uzun okçulara ateş emri verir ve savaşı lehine döndürmeyi başarır. ardında mızrakçılarla işi bitirir ve savaşı mağlubiyetten galibiyete taşımayı başarır.

    tanım: namağlup komutan
    kaynak: celal şengör - teke tek programı
    şerefüddin ali yezdi - emir timur (zafername)
hesabın var mı? giriş yap