the unforgiven ii
-
piyasa diye sevilmeyen daha dogrusu sevilmemeye cali$ilan dört dörtlük bir metallica parcasi. sozler ve armoninin uyumu tarti$ilamayacak guzellikte, arpej kisminda olsun, nakaratinda ve solosunda olsun kullanilan gitar tonlari mukemmele yakin. davul partileri bu parca icin cok uygun (fazla bi kac atak parcayi cirkinle$tirebilirdi, ne yapsalardi twin mi koysalardi?). vokali bi james klasigi, basstan pek anlamadigim icin yorum yapamayacağım. yani atip tutmasi ezbere konu$masi cok basit. piyasa oldu fuck you metallica demek de öyle, ancak ortada olan i$e farklı açılardan bakildiginda cok farkli $eyler yakalanabiliyor. metallica'ya piyasa oldu diyen zihniyete sorarim, son 5 yil icinde kurulup parlayan bi heavy metal grubu gosterebilirler mi bana? metallica piyasa deyip nickleback dinlemeye ba$layanlaraysa sozum yok zaten.
unutulmamalidir ki her eser doneminin $artlari icinde degerlendirilir. unforgiven 2 piyasa olabilir, piyasa olsun diye yazilmi$ da olabilir, ama bu onun niteliğini etkilememelidir. öyle yani, güzel şarkı. -
sözleri ve müziği açısından unforgiven'dan daha olgun, birinci şarkıdaki unforgiven olan şahsın ağzından yazılmış olduğunu düşündüğüm parça.
ayrıca unforgiven 2 - unforgiven too kelime oyunu da gayet akıllıca yerleştirilmiş. -
beni biraz önce 13 sene öncesine götürmüş şarkıdır.
once upon a time
orta 3 ü bitirdiğim senenin yazındayım. ailemin zoru ile bi sahil beldesinde dandirinden bir kampa gidicekmişim. ne işime yarayacak bu kamp hiç bi fikrim yok. zaten yazlığımız var. yılın üç ayı fedona dönene kadar yazlıkta deniz kum güneş top oynamaç balık tutmaç gibi aktivitelerim var. babam "la git işte beleş kamp. arkadaş edinirsin" diyor. lan o zaman facebook olsa yaşıtlarım arasında en çok arkadaşı olan adam benim ne yapacam yeni arkadaşı? neyse aile zoru ile düşüyorum yollara. kampa varıyorum.
daha kampa yeni kayıt yaptıracağım anda çok güzel bir kız gözüme takılıyor. kampa olan antipatim bir anda değişiyor. başka güzel kızlarda var üstelik. bi tane değil. vay diyorum süper hatunlar var herhalde la burada. zaten ergenlikten ölecem. bu kadar kızlı ortamda bulunmak çok amerikanvari diye düşünüyorum. ilk günlerde kampta salak saçma aktiviteler ile kaynaşıyoruz. ben bu süper güzel bulduğum hatuna her fırsatta tanışmalık konuşmalık atılımlar içindeyim. adını öğreniyorum. pek yüz vermiyor bana. sonra üstün sosyal yeteneklerimle boyumun diğer ergenlerden uzun olması hepsinden daha iri olmam ile ortamda hemen liderliği kapıyorum. bi tane de tecrübeli bi oğlan var yaşı benden de büyük. daha önce bi çok kez katılmış bu kamplara. zaten ablası da o kampta eğitmen mi gözetmen mi bişey işte. sorumlu yani. o eleman da bu benim kıza yazıyor. başka başka bi kaç tane da ergenin benim kıza sulandığını fark ediyorum. kampta bi anda gruplaşma oluyor. etrafımdaki çocukların hepsini dövebilir onları yönetebilir bir noktadayım. bu sayede kendi çetemi kuruyorum kampta. benim gibi 3-4 tane daha çete var. her çetenin lideri bu kızın peşinde ama. neyse iki gün üç gün sonra kamp gecelerinde müzik çalınmaya başlıyor ve yavaş yavaş kızlarla oğlanlar dans filan ediyor. böyle hatta çift olanlar çıkanlar filan bile var. bu esnada herkesin gözü benim kızda ama. o kimseyle dans etmiyor. gelen herkesi reddediyor. sadece bi kaç tane yaşı filan küçük bebeler var onlarla dans ediyor. onlar zaten zararsız. rakip değil yani.
1-2 gün içinde arkadaş oluyoruz. böyle benzer zevklerimiz var. iyi anlaşıyoruz. o ara bi de sürekli bi spor aktiviteleri var. mesela masa tenisi turnuvası var. çok prestijli bir şey haa öyle küçümse. kampın ağır abileri gözde oğlanları hep bu turnuvayı kazanma peşinde. hayvani stres içerisinde geçen maçlar sonunda kupayı kazanıyorum. finalde de bu en büyük rakibim ablası kamp eğitmeni olan lavuk. onu da devirdikten sonra diyorum ki içimden artık tamamdır. kız benimdir aga. alem bu kampsa kral benim.
o gecenin akşamı yine dans gecesindeyiz. unforgiven ii çalmaya başlıyor. gidiyorum kızın yanına. dans edelim mi diyorum. 6 gün geç kaldın diyor. kampın bitmesine sadece 1 gün kala kızla dans ediyorum. dünyalar benim o anda. kamptaki en karizmatik erkek benim diye geçiriyorum içimden.
ertesi günü kamp bitiyor. işte ben o noktaya kadar ne kadar salak saçma şeylerle vakit harcamışım diyorum. halbuki 1 hafta vakit vardı ben son güne kadar gidip konuşamadım yahu. neyse vedalaşıyoruz. telefonlarımızı alıyoruz. ikimizde memleketlerimize dönüyoruz. birkaç kere telefonda konuşuyoruz ilerleyen yıllarda. o kadar.
bu hadisenin üzerinden 13 yıl geçiyor.
ben bu yazıyı buraya yazmaya başlamadan 2-3 dakika öncesinde, yeni taşındığımdan eşya yerleştiriyorum oraya buraya. raflara kitaplar, eski defterler filan. bi tane telefon defteri çıkıyor içinde de bir kağıt katlanmış duruyor. kağıdı bi açıyorum bu kızın telefonu ve adresi. ve tam o sırada winamp ta 3548 şarkı arasından unforgiven ii çalmaya başlıyor. anam diyorum! bir anda o kızı hatırlıyorum bu bir işaret olmalı!
google dan aratıp facebook hesabını buluyorum.
kız evlenmiş. ikinci bir soyadı var.
ya ne olacaydı ya amk?
neyse işte bu da böyle bir anımdır.
ama evli olmasa mesela biz tekrar bir araya gelsek güzel bir romantik komedi filmi çıkardı bu senaryodan kabul edin. -
lay beside me
tell me what they've done
speak the words i wanna hear
to make my demons run
the door is locked now
but it's open if you're true
if you can understand the me
then i can understand the you
lay beside me
under wicked sky
the black of day
dark of night
we share this paralyze
the door cracks open
but there's no sun shining through
black heart scarring darker still
but there's no sun shining through
no, there's no sun shining through
no, there's no sun shining
what i've felt
what i've known
turn the pages
turn the stone
behind the door
should i open it for you?
yeah
what i've felt
what i've known
sick and tired
i stand alone
could you be there
'cause i'm the one who waits for you
or are you unforgiven too?
come lay beside me
this won't hurt, i swear
she loves me not
she loves me still
but she'll never love again
she lay beside me
but she'll be there when i'm gone
black heart scarring darker still
yes, she'll be there when i'm gone
yes, she'll be there when i'm gone
dead sure she'll be there
what i've felt
what i've known
turn the pages
turn the stone
behind the door
should i open it for you?
yeah
what i've felt
what i've known
sick and tired
i stand alone
could you be there
'cause i'm the one who waits for you
or are you unforgiven too?
lay beside me
tell me what i've done
the door is closed, so are your eyes
but now i see the sun
now i see the sun
yes, now i see it
what i've felt
what i've known
turn the pages
turn the stone
behind the door
should i open it for you?
yeah
what i've felt
what i've known
so sick and tired
i stand alone
could you be there
'cause i'm the one who waits
the one who waits for you
oh
what i've felt
what i've known
turn the pages
turn the stone
behind the door
should i open it for you?
so i dub thee unforgiven
oh, what i've felt
oh, what i've known
i take this key
and i bury it in you
because you're unforgiven too
never free
never me
'cause you're unforgiven too
oh -
" 'coz you're unforgiven, too" satırı, sadece ortaokul metallicacıları tarafından değil, koskoca stüdyo imge tarafından bile " 'coz you're unforgiven two" olarak anlaşılmış, bu yetmemiş gibi gidip bi de "metallica-tüm şarkı sözleri" kitabında bu şekilde basılıp çevrilmiştir.
-
en az birincisi kadar basarili.guzel bir deneme.
-
muazzam metallica şarkısı,
öyle beste olmaz , öyle sözler de insana kavgada dahi söylenmez... acıtır... -
metallica'nın onlarca başyapıtından, "metallica döndü olm, yumşadılar artık" dönemine denk geleni.
aşmıştır. -
bana nedense de_dust2'yi hatırlatan şarkı.
-
bunun ardindan unforgiven 3'un cikmasini sonra da re-unforgiven 3 die bi sarki cikarmalarini bekliyorum
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap