• russel crowe un ne kadar basarili bir oyuncu oldugunu sapina kadar kanitladigi yegane filmdir benim gozumde. ne gladiator ne de the beautiful mind, olay the insider da biter.
    bir donem filminde oyunculuk onemli olsa da baska seylerin ihtisami ikinci plana atiyor aktoru bence.
    akli dengesinde sorunlar olan insanlarin da ortaya koyduklari ortak ozellikler var. bir sekilde bunlar gozlemleniyor ve ortalama basarilara sahip bir oyuncu da o tarz bir rolun altindan rahatca kalkabiliyor diye dusunuyorum.
    jeff wigand ise senin benim gibi bir insan, ama zorlugu da orada yatiyor rolun. ve russel crowe un oyunculuguyla yasadigi dusundugu her seyi gorup anlayabiliyor seyirci. durusu, telefonu tutusu, gozlugunu duzeltisi, yuruyusu... her seyiyle kendine has, kimseye benzemeyen ama yine de siradan...
  • gazetecilik bölümünde okuyan öğrenciler için ders niteliğinde olan bir film.. medyanın ekonomi politiği yüzünden özgür basın diye birşey olamayacağını, bir gazetecinin seçim yapmak zorunda kaldığı, kaynağını korumaya çalışırken düştüğü durumları, haberini yayınlatmak için ne gibi yollara başvurabileceğini, eger ileride bir haber programı yaparsa nasıl bir ekip kurması, haber kaynağıyla nasıl bir ilişki içinde olması gerektiğini, yaklaşık bir buçuk saat içinde anlattığı için on ders kitabı gücünde olan keyifli film..
  • turkiye cumhuriyeti sinirlarina "kostebek" ismiyle duhul eden uc me$hur yabanci filmden biri. diger ikisi icin,

    (bkz: the departed)

    (bkz: donnie brasco)
  • al pacino'nun denizin icinde durdugu sahne ne kadar huzur vericiydi ..
  • ağır ağır işleyen konusu ve sahnelere uyumlu müziği ile mest eden bir film.

    insanoğlunun içinde bulunduğu her niyetin bir süre sonra nasılda u dönüşü yapabildiğini gösterir bize.
    başlangıçta iyi niyetler, yardım etme, insanlığa faydalı olma gibi amaçlarla birleşen bi grubun bile zamanla paraya tapan insanların kendilerine paraları doğrultusunda verdikleri değeri görmeleri ile, insani yönlerini her gün azar azar kaybetmeleri ve kaybettikleri manevi yönlerini maddiyatla doldurma tecrübesini kazanmalarıyla her gün daha ruhsuz ve vicdansız mahluklara dönüşmesini anlatır. kırk yılda bir biri çıkar ulan burda bir hata var, yıllardır zehirlediğimiz, kanser ettiğimiz, öldürdüğümüz insanlara bir vicdan borcumuz var der lakin haklılığı bu kadar açık ve net olmasına rağmen kendisine destek olabilecek bir tek insan evladı bulamaz (taa ki al pacino sonunda gözünü karartna kadar) yani çirkinleşen dünyamızdan tipik bir sahne.

    --- spoiler ---

    +burası özgür basına sahip büyük bir ülke.

    -"özgür basın"? basın özgür !?!
    evet; gazetesi olanlar için

    --- spoiler ---
  • kursun sikilmadan tamamlanan ender gerilim filmlerinden biri. mesela bir digeri de eastern promises'tir, onu da analim. gerci onda bir sekilde surekli kan golune donuyordu ortalik.
  • russell crowe ve al pacino'nun basrollerini paylastigi, 7 dalda oscara aday film..gercek bir hikayeye dayali konusu..biraz uzunca ve yavas tempolu ama yine de seyredilesi mutlaka..filmden sonra sigara yakarken iki kere dusunuyor insan..
  • al pacino ve russell crowe'un filmde canlandırdıkları lowell bergman ve jeffrey wigand'la birlikte fotoğrafı: ->
  • atmosferiyle olduğu kadar senaryosuyla da hatırlanacak bir film. özellikle al pacino nun canlandırdığı lowell bergman karakterinin deniz kenarında telefonla konuştuğu, soğuk mavi tonların hakim olduğu o huzur veren sahne ve o unutulmaz cümle ;

    ...özgür basın mı ? evet basın özgür. ama sadece sahipleri için...
  • gözlük reklamı gibi bir film...
hesabın var mı? giriş yap