• dizinin bi bolumunde gecen olaylar bu diziyi ve elemanin psikolojisini cok iyi anlatiyosu kanimca.

    --- spoiler ---
    adamimiz acilen kalp ameliyati olmasi gereken ama uygun kalp bulunmadigi icin olumle burun buruna olan arkadasina dokununca,birden ameliyat masasindaki doktorlarin arkadasinin kalp ameliyatini bitirdiklerini ve ameliyatin basarili gectigini gorur ve arkadasina durumu mujdeler,arkadasida bunu ustune oley diyerekten bir parti verir herkese,yasasin kurtulucam diye ucmaktadir.
    ama partide arkadasinin kiz kardesine dokunan kahramanimiz,kiz kardesin o hafta sonu trafik kazasi gecirecegini ve arkadasina takilan kalbin kiz kardesinin kalbi oldugunu gorur ve kimseye soyleyemez bunu.
    ayni partide gerceklesen bi kac ekstra temasdan sonra kaza yerini ve kiz kardese carpacak arabinin soforunu,arabanin plakasi falanda gorur.
    artik her sey ona kalmistir.kiz kardesi kurtarsa arkadasi uygun kalp olmadigi icin olecektir,kurtarmasa kiz.
    ve kazayi yapacak olan soforu bir barda bulur,adam alkoliktir,yanina oturur ve ne yapacagini dusunur o anda.
    alkollu arkadasla barlarda iyi felsefe yapilir diyerekten muhabbeti ilerletir ve olayi ona anlatir ama ustu kapali,iki kisinin hayati bana bagli ve ben birini secicem ve oburu olucek der.
    o anda alkolik abi bir filozof edasiyla,ogreten adamligin en ust mevkilerinde dolasaraktan,senaristi bulup ayagina kapanmami saglayacak bi edayla yarisina kadar dolu olan bir bardagi gosterir ve kirk yillik o kilse soruyu sorarsorar:
    _sence bu bardagin yarisi bos mu yoksa yarisi dolu mu
    _bilmiyorum
    bardagi eline alir ve tek dikiste bitirir,ardindan bos bardagi masaya vurarak siratir
    _gordugun gibi artik bi onemi kalmadi,iste hayat bu,bunu yapanda benim diyerekten kazanin olacagi olay mahalline dogru gitmek uzere masadan kalkar.
    geriside diziye kalsin diyerekten bitirir ve kacarim.

    --- spoiler ---
  • david cronenbergin çektiği the dead zone'da (tv için olanını bilmiyorum) christopher walken uzun yıllar komada kalmış, psişik güçleri olan johnny smith rolündedir. film çok başarılıdır, sırf yönetmen ve başrol bile yetmektedir. ama tabii stephen amcamız öyküyü kendisi çekmemişse sevmez. o ayrı.
  • az bilinen ilginç bir detay paylaşayım filmle ilgili.

    filmin başında öğretmen christopher walken öğrencilerinden ödev olarak sleepy hollow isimli kitabı okumalarını ister. kısa bir sahnedir ve film devam eder. ancak tam 16 yıl sonra 1999 da tim burton sleepy hollow'u filme uyarlar ve hayalet rolünü christopher walken'a verir.
  • dizi versiyonu bu geceden itibaren trt1 de yayınlanmaya başlayacak film.

    stephen king, david cronenberg, christopher walken triosuna tek rakip
    stephen king, stanley kubrick, jack nicholson
    (bkz: the shining)
  • martin sheen'in greg stillson rolüyle karşımıza çıktığı 1983 yapımı david cronenberg filmi.
  • gelmiş geçmiş en iyi stephen king uyarlamalarından. özellikle christopher walken'ın o alıştığımız ölü bakışlı, soğuk, ağır abi, psikopat karakterleri yansıtmadaki başarısı bu filmde doruk noktasında.
    dizisi değil belki ama filmi mutlaka izlenmeli.
  • bir başlandımı 2 gün okunulup bitirilen gayet hoş bir kitap. buradan yakın dostum stephen'a teşekkürlerimi iletiyor, kendisine "ulan kaçık herif, neden o güzelim hikayeyi tek bir kitaba sıkıştırıp okurlarını hayal kırıklığına uğrattın ki ?" diye bir soru yöneltiyorum.
  • ikinci sezon bölümleriyle şuana dek izlediğim yabancı diziler arasında en fazla keyif veren 3-5 diziden biri kesinlikle. izleyecek bölüm kalması adına bi süre ara vermeyi düşünsem de uzun süre dayanabileceğimi sanmıyorum.
  • stephen king romanı
    david cronenberg filmi ve
    paramount dizisi

    king koleksiyonu yapan benim gibi koleksiyonerlerin göz bebeği eserlerdir. görsel
  • ülkemizde "çağrı" adıyla yayınlanan stephen king romanı. aynı zamanda kitaptan uyarlanan bir adet david cronenberg filmi ve bir adet televizyon dizisi mevcut.

    kitabın altın kitaplar'dan çıkan çevirisini okumuştum. o dönemlerde şimdiki gibi kısaltılmamış çeviriler pek yayımlanmadığı ve genelde hikayeler kuşa döndürülerek çevrildiği için olsa gerek, kitaptan pek etkilenmemiştim. öte yandan romanın içerisinde bir olayın bitip yenisinin başlaması da ilginç gelmişti.

    filmi yeni izledim ve edebiyat ile sinemanın birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu bir kez daha gördüm. film "doğal olarak" romandaki ikincil hikayelerin çoğuna değinememiş. örneğin john'un annesinin saplantılı bir dindar haline gelişi, bağış adı altında birtakım cemaatler tarafından sürekli dolandırılması gibi noktalar filmde yok. ayrıca katilin cinayetleri - polisin soruşturması ve ikinci bölümdeki kötü adamın yükselişi yine filmde yeterince anlatılamayan yan hikayelerden. bütün bunlara rağmen romana en sadık stephen king uyarlamalarından biri diyebilirim. tabii ki filmin 1983 yılında çekildiğini unutmamak lazım.

    diziyi izlemedim o yüzden ortaya nasıl bir iş çıktığını bilmiyorum ama hikayenin tam dizilik olduğunu söyleyebilirim.
hesabın var mı? giriş yap