• davtelerin adamıyım ya, bir davete gidicem; bana sorucaklar, "reha bey siz kimi dinlersiniz?"

    torun torba ve torba gibi daşşak sahibi olucam, torunların en zıpır olanı, aklınca kafaya alıcak ya dedesini, o dönemin en sikik hip-hop grubunu emsal gösterip, "dede sizin zamanınızda da var mıydı böyle şeyler?" diyecek.. "hastir len keraneci diyecem" ben de, kontr soruyu patlatacak o zaman, "sen ne dinlerdin peki, ey dedelerin dedesi?" diyecek..

    kalabalık bir ortama girecem, 72 milletten insan olacak.. herkesin dilediği adamı, o ortama ışınlatıp, istediği şarkıyı söyletme hakkı olacak.. michael jackson'ı getirtip "beat it" söyleten yavşak isveçli'nin ardından sıra bana gelecek, "sen kimi istersen ey reha kardeş?" diye soracaklar elbet..

    olmaz ya bu saatten sonra, bir kıza gönül verecem, o beni sevmeyecek.. ama yeri gelecek bana ağabey muamelesi yaparak soracak, "dinleyecek yeni bir şey arıyorum, sen ne tavsiye edersin?".. içim ezilse de cevap vermem gerekecek, o cevap beklenecek..

    ya da belki ünlü bir hanutçu, o da olmadı, ünü dünyaları aşmış bir trapezci olucam, trt'de "gide gide sirkimiz" programına katılacam.. allığı bol gelmiş bayan sunucu, âlemin en tornalı türkçesiyle soracak: "peki ne tarz müziklerden hoşlanırsınız?"

    sonra yeni bir işe başlıyacam.. hikâye bu ya, işyerinde herkes müzik delisi çıkacak ama maşallah her biri safını belirlemiş, kimisi diyecek, "arkadaş ben cure'den şaşmam", kimisi diyecek, "haşa huzurdan hakkı bulut allah gibidir nazarımda".. sonra bütün gözler işe yeni başlamış elemana dönecek, teril teril terleyerek cevap vermeye çalışacağım onlara..

    işte böyle anlarında hayatımın, bu listeci müzik dergisi kılıklı insanlara şu cevabı vermeye karar verdim: ben de clash'in hastasıyım ulan.. joe strummer'ın köpeğiyim.. içimde devrimler kopuyor spanish bombs dinlerken, geceleri 'londra beni çağırıyor' diye uyanıyorum en derin uykularımdan, strummer'ın sesinden 'redemption song' dinlerken moleküllerime bölünüyorum, her süpermarkete gidişimde 'lost in the supermarket' geliyor aklıma, 'rock the casbah' diye bağırıyorum aylık kazancımı soran babama... ben de clash'in hastasıyım işte, dünyanın en büyük grubu değil clash, dünyanın en iyisi de değil ama dünyanın en kıyak müzik grubu.. memleketimdeki kıyak pide salonu'nda bol soğanlı 1,5 kuşbaşılımı atarken radyodan inceden inceye bir 'should i stay or should i go' sızıyor pide ve kebap salonunun orta yerine, gitsem mi kalsam mı bilemiyorum..
  • ankara'dan çıkan en iyi grup.
  • zamanında birkaç kere türkiye'ye gelmiş, burada türkçe küfürler öğrenmiş punk'ın ilahı grup.
    en güzel yanı da bu türkçe küfürleri bazı şarkılarında kullanıyor olmaları.

    örneğin sözleri "aww! ah! allah!" diye başlayan should i stay or should i go isimli parçalarının 2.01inci saniyesinde "siktiiir!" diye bağırmaktadır solist.
  • bob marley, 77 londra'sına the wailers ve lee perry ile ayak bastığı ilk günlerde zıpır bir babylon alameti olarak gördüğü punk hareketine bu grubu dinleyerek hayran kalmış, punk hareketinin dönemin sosyal ve ekonomik bunalımına karşı gösterdiği cesaret dolu öfkeyi ve bilhassa faşizme karşı verdiği bilinçli mücadeleyi takdir etmiş ve punk-reggae fusion olarak adlandırılan bir birleşme hareketinin de taraftarı olarak, punk ve reggae müziklerinin ortak özgürlükçü ve isyankar felsefelerine ithafen aynı sene içinde punky reggae party adlı parçayı kaydetmiştir.
  • mütevazi ve hatta çirkin denebilecek tipleri, basit ama son derece melodik ve anlamlı armonileri ama illaki sözleri, ama illaki tavırları ile kulağıma olduğu kadar gönlüme de damgasını vurmuş grup.

    onlar kadar iyisinin bir daha gelebilme olasılığı öyle düşük ki...
  • ingiliz punk grubu..
    ozellikle "should i stay or should i go"sarkilariyla taninirlar.
    79 cikisli ve buralarda oldukca zor bulunan london calling albumleri ise muutesemdir.
    tavsiye edilir..
  • bu grubun gücü bir kedi üzerinde denenmiştir, pozitif enerji verir, küsleri barıştırır.
    arkadaşım tatile giderken kedisini 10 günlüğüne bana bıraktı, ben de evde bir kedinin varlığı hakkında deneme sürüşüne çıktım bu vesileyle. çekingen ve 8 kilo olan hatun evde sığabildiği ücra bir köşe buldu kendine, çıkmadı bütün gün oradan. ta ki benim playlistte bankrobbera sıra gelene kadar. lady yerinden çıktı, yavaş yavaş pencereden dışarıya baktı. biraz oralarda takıldı, şarkı bitince yine saklandı bir köşeye. şimdi şarkı loopda bizimki evin içinde dolanıyor, 10 gün dinlenir mi, hatır için çiğ tavuk yenir, sen yeter ki ortalıklarda salın tomboliçe.
  • 70' lerde oluşmuş bir british punk grubudur, 80'lerde dağıldılar, tadından yenmez. london calling, rock the casbah, should i stay or should i go bilinen güzel şarkılarındandır.complete control süperdir.
  • punk'in uc tane power chord'un arka arkaya calinmasi ve bir vokalistin detone detone bagirmasi zannedenler onlari duyduklarinda cok sasirirlar.. tarihin en yaratici punk grubudur bu adamlar. bi yandan da o yukarida bahsettigim insanlar bunu anlayabilirler mi bilinmez, sex pistols'i da, ramones'u da, dead kennedys'i de bugunun "punk"larindan ayirt edebiliyorlar midir acaba?
hesabın var mı? giriş yap