• placebo 1999 yazinda kuba'da turnededir ve bir gece kaldiklari otelin barinda jeon adli bir bask'liyla tanisirlar. sabaha kadar suren sohbetin ardindan jeon yatmaya gidecegini soyleyerek yanlarindan ayrilir. tam grup da kalkmaya hazirlanirken masanin uzerindeki bir peceteye karalanmis olarak bu sarkinin sozlerini bulurlar. jeon un unuttugunu dusunerek resepsiyona birakmak isterler ama otelde jeon adinda bir kayit yoktur. bir daha onu bulamazlar ama bulduklari siiri guzel bir sarki yaparlar.

    (ileride telif sorunlari cikmasin diye sarki sozleri bask dilinden ingilizceye cevrilmis ve anlam kaymasi yaratacak sekilde sozler degistirilmistir)
  • sonlandırma iştahı var bu şarkıda. o kadar iştahlı ve istekli ki, böyle bunu dinleyen insanlar son hız koşarak köprüye varacak, saçları ahenkle dans eden reklam kızı edasıyla slow motion bize dönecek, o muhteşem gülümsemesini son kez gösterip göz kırpacak ve kendini boşluğa bırakıverecek ve biz buna hiç üzülmeyecekmişiz gibi.
    bilmiyorum, belki de 2 mayısın 5 gün sonrasındaki buz gibi hava üzerine;
    reminds me of the summer time
    on this winter's day
    sözleri ya da brian'ın o muhteşem sesi, introda basın aniden ve ama sakin bir tavırla "yürüyün gidiyoruz" girişi ve bütün bunları boğaz köprüsü üzerinde düşünmenin etkisidir bunlar ve sabahın köründe işe geliyor olmak kötüdür.
  • bir otomobil reklamında kullanıldığını tesadüfen radyoda duyduğum placebo şarkısı. inanamayıp internet başına geçince kesinlik kazandı ve ben, nedendir bilmem, efkarlandım. bana ait bir şarkıyı izinsiz kullanmışlar gibi oldum, arslanbek sultanbekov'un tav olmadan önceki hislerinden daha kuvvetli bir his kapladı içimi. (bkz: elalemin derdi beni mi gerdi)
  • merhaba sevgili sözlük; bugünkü entrimizde placebo'nun hayvani bir hırsızlığını ortaya çıkaracağız.

    şimdi "the bitter end" isimli güzide placebo çalışmasının 15 ila 20. saniyeleri arasına -hani sevgili brian'ın "since we're feeling so anaesthetised" demesinden sonra başlayıp, "in our comfort zone" demesiyle sona eren bölümüne- göz atalım isterseniz.
    bu bölümün notaları: re#-fa#-do# re#-fa#si re#-fa#-la# re#-fa#-sol#
    (aralarında tire olanlar aynı anda basılıyor; 4 ölçü, 4 akor, her bir akor 4 vuruş (1 ölçü))

    ve bu akorları fa# do# re# do# si la# sol# fa# şeklinde devam ettirelim (aynı vuruş sayısıyla, her bir nota bir ölçü) (tam melodiye ulaşmak için biraz artırabiliriz tempomuzu)

    evet siz de şaşırdınız di mi? placebo göz göre göre "daha dün annemizin" isimli şarkıyı aşırmıştır. kimsenin anlamayacağını sanarak transpoze edip (do'dan fa#'e, 6 yarım ses ileri) bize "see you at the bitter end" diye yutturmaya çalışmaktadır. yemezler.
  • bu sarki "iyi bir baterist bas gitaristi nasil destekler, iyi bas calan biri bateristi nasil ucurur" sorusuna cevap niteligi tasir. stefan olsdal kutur kutur caldigi bir basa davulu ile mecburen eslik eden steve hewitt ve muhtesem vokali ile brian molko. sarkinin ozeti budur.
  • brian molko'nun, sonlardaki bağırışlarının tamamı ve doğrusu şu şekildedir...

    everytime we intercepted
    feels a lot like suicide
    slow and sad, grown inside us
    arouse and see you're mine
    see you at the bitter end

    love has seen your run around
    who wanna seek you now
    i wanna peace
    i'd whine out
    see you at the bitter end

    love's reached his side
    grab this gentleness inside
    heard a cry
    six feet down
    in six weeks' time
    the mess you left will end
    see you at the bitter end
  • bulunulan zaman dilimi ne olursa olsun 2 mayıs'lar bu şarkının adıyla hatırlandı, hatırlanıyor.
  • renault megane reklamında duyup tekrar vurulduğum şarkı.
  • mtv uplugged versiyonu muhteşem olmuş. sahnedeki görselliklerde de klipteki gibi bir hava yaratmış. cidden bayıldım.

    bir de keşke yine eskisi gibi "everytime we intercepted, feels a lot like suicide..." ile başlayan son bölümde bağırsa, çığlıklar atsa brian.
  • bunca senedir bıkmadan dinledigim bir placebo sarkısı.

    george orwell'in nineteen eighty-four adlı romanından esinlenmis. sözler julia'nın açısından yazılmıs gibi; "that i followed you home" ve "you shower me with lullabies" bu roman'da sadece julia tarafından söylenebilir.
hesabın var mı? giriş yap