• kalbimde yeri tarif edilemez bir başyapıt. 9 yaşında bir çocuğun hayal dünyasını sonsuza kadar değiştiren, hayatımda gittiğim ilk sinema filmi.

    eskişehir'de meşhur kılıçoğlu sinemasında localarda ailelerin, alt katta diğer izleyicilerin pür dikkat izlediği, filmin başındaki o savaş sahnesinde direnişçilerin skynet hava araçlarını düşürdüğünde alkışlarla tezahürat yaptığı, son sahnesinde arnold'un kendini de imha ettiği ve baş parmağını kaldırdığı finalde üzüntüden ağlayanların olduğu o unutulmaz günü nasıl unutabilirim?

    cgi teknolojisinin sinemada kullanımı konusunda milat olan, aradan geçen 32 yılda hâlâ görsel efektleriyle izleyicileri şaşırtabilen, film müziğiyle, özellikle linda hamilton'un oyunculuğuyla, büyük ihtimalle bundan sonra asla bir benzeri çekilemeyecek olan helikopter sahnesiyle ve daha sayamayacağım pek çok özelliğiyle sinema tarihine adını altın harflerle kazımış bir efsanedir terminator 2.

    internetin, pek çok paralı film/dizi platformunun, yüzlerce özel kanal çöplüğünün içinde sıkıldığım için, dün belki 10. kez açtım yine t2'yi. birkaç sahnesine bakıp kapatayım diyordum ama yine sonuna kadar izledim. yıl 2023 ve ben hâlâ "bu filmi nasıl yaptın be cameron" diye şaşırıyorum.

    senaryo, yönetmen, oyuncular, müzik, set ekibi, görsel efekt uzmanları ... her şey o kadar iyi oturmuş ki, hani birisi eksik olsa bütün büyü bozulacak sanki.

    sözün özü, bu film benim için kusursuz şâheserdir. bu filme x üzerinden y not vermek anlamsızdır. zira ben bu güne kadar kıyaslama yapabilmek için kendisinden daha iyi bir örneğe rastlayamadım.

    bu başlık altında filmle ilgili bazı önemli bilgiler paylaşıldı. ben de bir kaç ekleme yapayım.

    * ilk terminator filmi, bütçesinin neredeyse 12 katı kadar gişe hasılatı elde etmiştir. ancak devam filminin çekilmesi için epey beklendi. zira james cameron aklındaki filmi yaratmak için teknolojinin yeteri kadar gelişmediğini düşünüyordu. 1989 yılında gösterime giren ve yine kendisinin yönettiği abyss filminde cgi teknolojisini filminde kullanan cameron, artık 2. terminator filmini çekebileceğini anladı ve proje başladı.

    * ilk terminator filminin yapımcısı carolco pictures şirketidir. ortakları meşhur mario cassar ve andrew vajna olan bu şirket; ilk 3 rambo filmi, gerçeğe çağrı, evrenin askerleri, terminator, yıldız geçidi, temel içgüdü... gibi gişe rekortmeni pek çok filme imza atmıştır.

    carolco 2. terminator projesi için, ilk filmin dağıtımcısı ve franchise haklarının% 50'sine sahip olan hemdale corporation ile görüştü. ancak hemdale devam filmi çekmek istemiyordu (zira o dönemde mali açıdan güç durumdaydı). bir süre sonra devam filmi çekmeye razı oldu. ancak bu sefer de james cameron'un filmi yönetmesine karşı çıktı. onlar predator ve die hard filmlerini yöneten john mctiernan'ın koltuğa geçmesini istediler.

    carolco bu konuda hemdale ile anlaşamayınca, arnold schwarzenegger'in de isteği üzerine 5 mio usd ödeyerek hemdale'in haklarını satın aldı.

    * ilk büyük engel aşılınca 1990'da cameron ile anlaşıldı ve projeye start verildi. ancak bu filmin 1991 yazında vizyona girmesi gerekiyordu. daha ortada senaryo bile yoktu ve cameron'un sadece 1 yılı vardı. cameron filmin senaristlerinden olan iş arkadaşı william wisher'ı aradı ve şöyle dedi: “iyi haber şu ki, devam filmini yapıyoruz; kötü haber şu ki, şimdiden programın birkaç ay gerisindeyiz.”

    * filmdeki ünlü kamyon kovalamaca sahnesinde, arnold bir eliyle harley davidson kullanırken diğer eliyle av tüfeğini döndürerek ateşler. arnold schwarzenegger'in bu hareketi mükemmelleşmesi için haftalar boyunca çalışması gerekti. hatta elinin derisi epey yara oldu.

    * çocuk john connor için başlangıçta edward furlong düşünülmedi. ilk aday "what about bob" filminin çocuk oyuncusu charlie korsmo oldu. ancak oyuncu yönetmeni mali finn, john connor rolü için gerçekten sokak çocuğu gibi görünen bir oyuncu aradığı için korsmo'yu sevmedi.

    ekonomik, sosyal ve aile koşulları açısından sorunlu çocukların gelişimine aracılık eden boys club of pasadena'ya gitti ve burada furlong'u görüp çok beğendi. furlong'un gerçek hayatta da tıpkı filmdeki gibi babasını hiç görmemiş, annesiyle yakın bağları olmayan, hatta evden kaçarak teyzesi ve onun eşiyle yaşayan bir çocuk olduğunu hatırlatalım.

    * t1000 rolünde oynayan robert patrick, duygusuz bir robot rolünü olabildiğince gerçekçi bir şekilde oynamak için çok fazla hazırlık yaptı. yalnızca burnundan nefes almayı içeren sıkı bir koşu rejimi ile antrenman yaptı. bu, yorgunluk belirtileri göstermeden filmde koşabilmesi içindi. gözünü kırpmadan tabancayı ateşleme alıştırması yaptı. hatta t1000'in baş hareketleri için amerikan kel kartalının baş hareketlerini inceledi ve uyguladı.

    * terminator 2 filminin ilk 3.5 dakikasında kıyametin anlatıldığı savaşsahnesinin bütçesi, ilk filmin toplam bütçesinden daha pahalıya mâl olmuştur. filmin cgi efektleri, bu işte bir efsane kabul edilen ilm (industrial light & magic ) tarafından yaratıldı ve cameron senaryoyu ilm'ye verdiğinde hangi bölümlerin cgi olmasını istediğini vurguladı. ilm'nin başkanı dennis muren'di ve her bir sahneyi tek tek inceledi. bunları kolay, orta, zor ve mucizevi olarak kategorize etti. en sonunda cameron'un kendisinden istediği cgi sahnelerinin %50'si mucizevi olarak işaretlendi. (unutmayın, bundan 33 yıl öncesinin teknolojisi ile bu film yapıldı)

    ilm'nin cgi departmanının terminatör 2'yi üstlenebilmesi için, kadrosunun 6 kişiden 36 kişiye çıkması ve toplam 47 bilgisayar kullanılması gerekiyordu. tahminlere göre tüm işi bir kişi yapsaydı bu 25 yıl sürerdi.

    * filmdeki en akılda kalan görüntülerden biri de sarah'nın yaklaşan nükleer felaketi gördüğü rüyasahnesidir.

    bu sahneyle ilgili en şaşırtıcı şeylerden biri, kurgunun ne kadar iyi araştırılmış olduğudur. cameron, bu sahne için nükleer savaş konusunda uzman danışmanlar tuttu. film gösterime girdikten sonra bir nükleer tesisten cameron'a teşekkür mektubu bile geldi. mektupta “bir nükleer bombanın patlamasının şimdiye kadarki en gerçekçi tasviri. hiroşima'da büyük ihtimalle buna benzer şeyler oldu” yazıyordu.

    * skynet'in gelişmesine yol açacak sinir ağı işlemcisinin mucidi dyson'ı filmde joe morton canlandırıyor. ancak cameron, başlangıçta danzel washington'a teklif götürdü. washington rolü geri çevirdi ve şöyle dedi: “senaryoyu okuduğumda şöyle düşündüm: dyson karakterinin tek yaptığı şey korkmuş ve terli görünmekti”

    * bu filmde cameron detaylara adeta hastalık derecesinde dikkat etmiştir. örneğin finaldeki çelik fabrikası sahnesinde organik bir cilde sahip olan t-800'ün üzerinde terin parladığını görüyoruz. t-1000 ise likit metalden üretildiği için sahnelerde ter görünmüyor. bu arada çelik fabrikasında ortamın çok sıcak gösterilmesi ve oyuncuların terden sırılsıklam olmasına karşın, aslında binanın sıcaklığı 5 derece civarındaydı.

    * benim için en değerli olanı sona sakladım. o inanılmaz helikopter sahnesinimuhtemelen bundan sonra hiç bir filmde görmeyeceğiz. bu sahnede başta cgi kullanılmak istense de cameron sonuçları beğenmedi. sahnenin çekilmesi tamamen gerçek şartlarda, kıdemli bir dublör pilotu ve aynı zamanda gerçek bir savaş gazisi olan charles a. "chuck" tamburro tarafından gerçekleştirildi. cameron kendi ağzından olayı şöyle anlatıyor:

    - yere bu kadar yakın uçmanın helikoptere olan fiziksel etkileri hakkında en ufak bilgim yoktu. konuyu tamburro'ya sordum. o da "görünüşe göre saatte 110 km hızın önemli bir yer etkisi olmayacak. çünkü rotordan aşağı doğru akan hava çoğunlukla helikopterden uzaklaşacaktır” dedi. ancak çekim yine de öyle tehlikeliydi ki; yakın çekimleri yapmakla görevli kamera ekibi, can güvenliğini gerekçe göstererek çekimi yapmayı reddetti. zira helikopterin üst geçidin altından geçtiği o sahnede kızaklar neredeyse yere değiyordu ve pervaneler betondan sadece bir kaç metre uzaklıktaydı. bu sebeple yakın plan çekimleri ben hallettim.

    tamburro'nun bu numarayı yapmasından daha etkileyici olan tek şey bunu bir değil, iki kez başarmış olmasıdır. (cameron'un iki farklı açıdan çekimi yapması gerekiyordu. biri helikopterin arkasından ve diğeri de önünden. )

    ilgili sahnenin çekimi 3 hafta sürmüştür. helikopterin robert patrick tarafından kullanıldığının açıkça göründüğü sahnelerde, helikopter hareketli bir vince asılarak hareket ettirildi. helikopter'in gerçekten uçtuğu sahneleri ise polis kıyafeti giyen tamburro oynadı.

    filmin görüntü yönetmeni adam greenberg'e göre en zorlu kısımlardan biri sekansı aydınlatmaktı. bir röportajında şöyle diyordu : “sadece bu tek sahne için long beach otoyolunu beş buçuk mil aydınlatmamız gerekti. cameron, sekansı helikopterden, bir arabadan, kısacası her yerden çekebilmek istedi. bu o kadar zor bir işti ki; etrafımızdaki her stüdyodan ellerindeki tüm elektrik kablolarını kiralamamız gerekti. holywood'da beş buçuk mili kat etmeye yetecek kadar kablo yoktu!"

    *****************************************************************************************

    filmin yönetmeninden, kameramanına kadar tüm ekibi saygılarımla selamlıyorum. bizlere böyle bir efsane hediye ettiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem azdır.
  • çok takıldığım detaylardan biri de sıvı metalden yapılma t1000 modelinin john connor'ın üvey anne babasını gözüne kestirdikten sonra gidip anne figürü olan ginelle'in yerine geçmiş olmasıdır. görünüşe göre evde mala davara faydası olmayıp boş boş oturan üvey babasını öldürüp yerine geçse evde sandalyeye oturup john'un gelişini rahatça bekleyebilecekken gidip anneyi öldürmeyi seçip başına iş almış, robot başına havuç soğan keserek iki course da etli yemek falan yapmıştır. zor karakter roleplay edince skynet bu t1000'lere ram upgrade'i falan mı yapmaktadır nedir
  • dünya sinema tarihinde ilkinden daha iyi devam filmleri kategorisinde başı çeken t2 için, ilk filmin düzeyine erişemeyen devam filmi diye tanım yapan hayvanları ortaya çıkarmış dünya sinema tarihine damgasını vurmuş, her sahnesi olay, her sahnesi unutulmaz bir sinema şölenidir. ve ne şanslıyım ki bu filmi sinemada izleyebildim.
  • bu filmdeki helikopter takip sahnesinin cekimi efsanedir.

    james cameron, helikopterin ust gecitin altindan gecmesini ister ancak hicbir pilot buna yanasmaz. en son anlastigi pilota cekimler sirasinda laf arasinda "helikopteri ust gecitin altindan gecirebilir miyiz?" diye sorar. vietnam savasinda gorev yapmis eski askeri pilot da tabi der. cameron ise cekimi bizzat kendisi yapar cunku ekipten hic kimse, olasi bir kaza durumunda hayati tehlikelerinin olacagini dusundugunden, bu isin icerisinde bulunmak istemez.

    https://youtu.be/sqh7wnwbxyw?t=107

    ayrica aractan hareketli olan cekim tek kamerayla yapilmistir. pilot, helikopteri tek sefer degil iki sefer ust gecitin altindan gecirmis!
  • ikonik anlarının hastasıyım. öyle sahneler var ki birine anlatmaya başlasanız maksimum üç kelime sonra bahsettiğiniz anı hatırlar. onun da hafızasına kazınmıştır çünkü. defalarca iznlenmiş olmasının etkisi de var mutlaka.

    mesela açılışta kuru kafaya basan skynet'in maaşlı elemanı
    şunun tipine bak ya. hâlâ tüyler ürpertici.

    altta bad to the bone çalarken bardan çıkış

    t-1000'in kamyonla köprüden atlayışı

    her şey bitti derken çıkagelen terminator

    alevlerin arasından gelen yanan lastik

    lastiğin gelişiyle t-800'ün aşırı gerilmesi ve o efsanevi poz

    t-1000'in alevlerin arasından çıkışı
    ve sonraki garip karşılaşma

    t-1000'in zeminden yükselişi

    terminator'ün t-1000'in suratını dağıttığı an

    parmaklıklardan geçiş anı
    ve silahın takılışı

    süt kutusu
    şunu bile yazmadan ''malum sahne'' yazsam çoğunun aklına bu sahne gelirdi.

    t-1000'in helikoptere sıvı şeklinde sızışı
    eğer yanlış hatırlamıyorsam filmdeki tek repliğini burada söylüyor: get out!
    (yanlış hatırlıyormuşum, tek repliği bu değilmiş)

    donma anı

    bir kamyon dayak yedikten sonra makinenin ortaya çıkışı

    ve elveda... bu sahne beni eskiden acayip etkilerdi.
  • --- spoiler ---

    linda hamilton silah egitimini eski bir israil komandosu olan uzi gal'den almis.

    john connor filmde 80'lerin rap grubu olan public enemy t-sortu giyormus. public enemy dj'inin adi terminator x'mis.

    t1000'in sarah'i taklit ettigi sahnede linda hamilton'in ikizi leslie hamilton gearren kullanilmis.

    t1000'in hastane guvenlik gorevlisini taklit ettigi sahnede don stanton ikizler (ikisinin adi da ayni) kullanilmis.

    filmin basindaki bar sahnesinde yoldan gecen bir kadin o kadar kameraya isiga ragmen anlamamis olayi, arnold'u boxer ile gorunce ne oluyo lan demis. arnold abimizde striptiz gecesi var demis.

    filmde toplamda 200 farkli cesit silah kullanilmis (oha).

    arnold abimiz bir daha asla kotu adam rolune oynamam demis bu filmi cekerken. ama batman and robin'de mr freezer'i oynadi.

    judgment day'in tarihi 29 agustos 1997. 29 agustos 1949 tarihinde sscb ilk atom bombasi denemesini yapmis.

    arnold'un dehset sactigi minigun oyle agirmis ki sette ondan baska tasiyabilen yokmus.

    arnold rolu kabul ettigi icin filmin produktoru mario kassar yaklasik 14 milyon dolar degerindeki az kullanilmis gulfstream iii ucagini hediye etmis.

    film acilis haftasi 52,306,548 dolar hasilat yapmis. bu rekoru the matrix revolutions 2003'de egale etmis.

    ilk filmi aday olmayip, devam filmi olarak odul alan tek filmmis.

    t1000'in filmde toplamda 3.5 dakika suren sekil degistirme efektlerinin yapimi 8 ay surmus ve 5.5 milyon dolara mal olmus (o zamana gore oha oha dedirten efektler olmustu gerci).

    arnold abimize 15 milyon dolar hasilat payi dusmus. filmde toplamda 700 kelime konusmus, yani her soyledigi kelime basina 21,494 dolar almis.

    arnold abimizin rolu kabul etme sarti rolunun biraz daha iyi niyetli bir karakter olmasiymis. oldurme yok kurali o yuzden eklenmis.

    --- spoiler ---
  • terminator filminin 2.'si [way be]... "terminator 2: judgment day", en çok taklidi yapılan filmlerden, özel efektte devrim, 1991 yapımı, james cameron harikası.

    arnold bi sibörg olarak [t800] dünyaya iner, peşinden de aniden bi başka sibörg düşer [t100]! t800'ün amacı, kurtuluş reisini sağlama almaktır, bi de çip iptal etmektir, t1000'inki ise linda hamilton'un oynadığı sarah o'connor'u, ve oğlu john o'oconnor'u katletmek, bu arada çipi de kurtarmaktır, neyse abi seni tutmiym bunlar olaya başlarlar...

    linda o vakitler mapustadır, mapustaki her insan gibi kas kasmaktadır... arnold800 çocuğu bulur, "annene götür beni" mağbeti yapar, t1000'de asıl "anne"yi bulmak birden..

    t1000'in en baba özelliği sıvı metal olmasıdır, şekil değiştirebilir, sesleri taklit edebilir, vücuduna kurşun işlemez, öyle süperman'den daha kusursuz bi oyuncaktır. buharla çalışan t800 biz bunnarı annatırken karıyı kaçırır, t1000'de bınnarın peşine düşer, yere yapışır yerden kalkar, gözünü budaktan sakınmadan helikoptüre atlar, tırınan moturu yakalayamaz falan, bi dolu olaylar olur... bu olaylar olurken filmin brad fiedel'e ait müziği de artık klasik olmuştur.

    ayrıca bi dolu da kurgu hatası wardır filmde... sarah hastanede etrafa kan damlatmıştır ama kamera bi döner ki, hoppaa tertemizdir ortalık; arnold ateş eder, kamera t1000'i gösterip tekrar arnold'a döner, bi de ne görelim sağ eldeki silah bu defa sol elde aynı pozla durmaktadır; doktur "insan vücudunda 206" kemik wardır" der ama 215 kemik wardır, bi sürüdür...

    t800'ün "i'll be back" ve "astalavista baby" replikleri de fenomen olmuştur. bi de sonlara doğru, zenci'nin ölme sahnesi, görülebilecek en güzel "ölüm rolü performansı"dır bence, dayanılmaz başarılı, okyanus komiktir.

    doğru bir filmdir, tarihtir, külttür, odur, budur...
  • geçen tekrar seyrettim. hala süper. efektlerde tek göze batan başta arnold'un zaman yolculuğu esnasında oluşan plazma küresi. ama gerçek hayatta zaman yolculuğunda oluşan plazma küresi görmediğimden niye beni rahatsız ettiğini anlamadım. belki dandik cgi efekti gibi görünecek? buna rağmen eğer zaman yolculuklarında böyle bir küre kullanılacaksa eksik olsun o yolculuk diyebilirim rahatça.
  • sinema adına değerlendirecek olursam tüm unsurlarıyla kusursuz bir filmdir. ama ben sadece sinema adına değerlendirmenin haksızlık olduğunu düşünüyor ve bir sanat eseri olarak ele alıyorum. en nihayetinde sinema dediğimiz şey, yedinci sanat ve bu film o sanatın hakkını veriyor. kimse bana "ama bu gişe filmi!" demesin, aklını alırım!

    öncelikle filmin hikayesi her ne kadar gerçek dışı olsa da hiçbir sahnesinde "siktir lan olur mu böyle şey?" dedirtmiyor ve hikaye aktıkça sizi içine alıyor. zaman yolculuğu açısından temel bir mantık hatası barındırsa da zamanla o mantık hatasını sorgulamaktan vazgeçiyor ve bir terminator'ün "şimdi neden ağladığınızı anlıyorum." tespitini içselleştirecek kadar empati kuruyoruz.

    öncelikle bu filmin ortaya çıkmasını sağlayan hayal gücüne saygılarımı sunuyorum. bence kurabildiğimiz hayaller kadar varız ve bir sanat eseri ortaya çıkarmanın temelinde hayal kurabilme yetisi yatıyor. ne mutlu bize ki james cameron, hayallerini kağıda ve kameraya aktarabilmiş. hem de öyle bir aktarmış ki bugün bile sırıtmayan özel efektleri izlenebilir kılmış. dikkatinizi çekerim, bu film 90'ların başında çekildi. o yıllarda böyle efektleri değil yaratmak, düşünmek ve tasarlamak bile büyük iş.

    bence bu film, aksiyon sineması adına bir eşik niteliği taşıyor ki bildiğim kadarıyla steven spielberg de böyle düşünüyor. ben aksiyon sineması adına iki kırılma anı olduğunu düşünüyorum. birincisi terminator 2, ikincisi the matrix. bu iki film de zamanının ötesinde işler yaparak sonrakilere önayak oldular.

    meşhur müziğini es geçmemeli tabi. bugün bile dinlerken tüylerim diken diken oluyor. gerçekten epik ve büyüleyici. şu müziği orkestra eşliğinde canlı dinlemek için nelerimi vermezdim?

    müziğinin bendeki bir başka etkisi de yaşattığı nostalji olsa gerek. bu filmin kaseti kuzenimde vardı ve bilenler bilir, 90'larda vhs oynatıcı öyle her evde olmazdı. kaç defa kuzenime gidip bu filmi izlediğimi ve müziği yüzünden jenerik bitene kadar kapatmadığımızı hatırlarım.

    bir de bu filmdeki patlama sahnesinden çok korkardım. hani filmin ortalarında sarah connor'ın rüyasında gördüğü nükleer patlama. o zamanlar kıyametin bu şekilde kopacağını sanıyor ve yanarak öleceğimizi düşünüyordum. bahsettiğim sahne, bu yüzden izlemesi en zor sahneydi benim için.

    toparlamak gerekirse; müziğini hala dinleyecek, oyununu hala oynayacak, çıkarılmış sahnelerini hala izleyecek, kamera arkasına hala şaşıracak, 2015 yapımı fragmanında hala heyecan duyacak, açılış sekansında hala ağzı açık kalacak, motosikletli kovalamaca serüveninde hala yüreği ağzına gelecek, t800'ün yedek gücü devreye girdiğinde hala umutlanacak, alternatif sonuna hala sevinecek, elveda anında hala gözyaşı dökecek kadar çok seviyorum.

    the matrix'i hafızama kazımak için kasete kaydetmiştim. terminator 2'yi hafızama kazımak içinse hücrelerime işledim.

    son olarak sana değinmeden bitirmek istemiyorum arnie. pompalı tüfeği tek elle çevirmen yeter, gerisi fasa fiso*.

    hasta la vista baby!
  • t2, "zamanın ötesinde olma" konusunda nirvanadır. öyle ki t2'yi çektiklerinde (1991) aslında on yıl sonrasının filmini çekmişlerdi. hatta bir iki cgi'sini günümüze uyarlanıp yayınlasa sırıtmaz o derece iyi bir filmdir. sinema tarihinde böyle bir film var mıdır hatırlamıyorum...

    diğer bir konuda t2 filminin ne kadar zor şartlarda çekildiği. belgeseleni izleyince adamlar gerçekten o dönem çekilmesi imkansız bir filmi çekmişler. şu an ki marvel filmlerini düşünün, onların bir iki cgi dışında tamamen orijinal şekilde çekildiğini hayal edin, öyle bir şey...

    matrix konusuna gelirsek; evet the matrix daha devrimcidir, hem konusu (aslında t2 ile konuları aynı neredeyse), hem görselliği ve en önemlisi fenomen olacak bir çok unsur ile (akan sayılar, siyah elbiseler ve gözlükler, dövüş sahneleri vb..) sinema tarihinde bir mihenk taşıdır.

    ancak biz 80'lerin başı doğumlular ve öncesi için t2 sinema tarihinde bir köprü görevi görmektedir.

    edit: klauspoppe uyardı, 2001 a space odyssey zamanının ötesi olma konusunda daha iyi dedi ki yüzde yüz haklı.
hesabın var mı? giriş yap