• bizim için dışına taşırmadan doldurabildiğimiz yuvarlak kutucuklarla doğru orantılıdır.

    bir tarafı aydınlık, bir tarafı karanlık iki sokağın kesiştiği köşe başında tercih sırası için beklemek ancak filmlere özgü bir şeydir. sokağı aydınlatan kesif beyaz ışık olsa olsa film hilesidir. kahramanımız içinin elverdiği kadarıyla istediği sokağı seçer. nedense tercih ettiği taraf hep karanlık sokaktır. zira film akmak zorundadır.

    oysa dünyanın başka tarafındaki sokaklarda, hayattan daha gerçek figüranlar için tercih, yukarıda anlattıklarımdan daha zorlu bir şeydir. bir annenin kampa ulaşabilmek için çıktığı o kuru yolda hangi kara çocuğundan vazgeçeceğini seçmesi gibi.

    biz kutucukları doldururken dışarı taşırdığımızdan olsa gerek, dünyanın öbür tarafında başka seçeneklere yer kalmadı. biz cevapları kaydırdıkça birilerinin hayatı kaydı. orada bir köy hep vardı, hep uzaktaydı. o köy bizim köyümüz deyip hamasete sığındık, uzaktan sahip çıktık.

    artık sahip olduklarımızla ya da sahip çıktıklarımızla yetinmek yerine onlardan vazgeçebilmeyi tercih etmek mecburiyetindeyiz. hayat akmak zorunda evet ve henüz sınav sona ermedi.
  • beyinsel ve duygusal olarak ikiye ayrıldığı düşünülen şey, halbuki değildir
  • (bkz: freewill)
    (bkz: rush)
  • elde ettiğinin gözden çıkardığına olan oranı.
  • yapması değil anlaması zordur... gitmek ve kalmak arasında "tercih yapması" gerektiğini düşünen kişi, geçen zaman içerisinde hangi tercihi yapacağını düşünmez aslında, tercih en başından yapılmıştır, ne yapılacağı bellidir, geçen süreçte düşünülen şey neden "gitmek" veya neden "kalmak" zorunda olunduğudur, ve bu tercihin doğruluğuna kendini inandırmaya çalışmaktır.
  • insan hayatının temelidir. her şey hareketlerdir. hareketlerimiz bir şeyleri değiştirir. tercihler benimseyeceğimiz hareketleri belirler. hareketler yaşadıklarımızı oluşturur. yaşadıklarımız sonucunda kişiliğimiz oluşur.

    tercihler ve hareketler... bu denklemden insanın kendine yararlı bir sonuç çıkarabilmesi için denkleme "beni mutlu edecek olan ne?" sorusunu eklemesi gerekir. bir şeylere göre hatalı olan tercihler pişmanlık yaratır evet, ama siz bu tercihi o şekilde mutlu olacağınızı düşünerek yapmışsanız o pişmanlık aynı pişmanlık olmaz. geriye keşke diyerek bakmazsınız. sadece başka bir yolu tercih etmiş olursunuz.

    kollarınız doğduğunuzdan beri sizinle, bacaklarınız yıllardır sizi taşıyor. aynanın karşısında yalnız kaldığınızda yüzünü şekilden şekile sokup şaklabanlık yaptığınız kişi sizin en iyi sırdaşınız. gözleriniz yıllardır sizin için görmeye değer şeyler seçiyor, kulaklarınız bütün mütevaziliğini koruyarak görevi için hazır hep. peki ya teniniz.. perdenin arkasında seni selamlayan ve seni sen yapan kimler kimler var daha.

    peki ya göz yaşlarınız, gülümsemeniz, heyecanın vücudunuzda bıraktığı tat, korkuyla beraber savunduğunuz sizsiz. anlamıyor musun? senin tercihlerin her zaman sensin. her tercihin her hareketin... yanında bir tek sen varsın. o yüzden mutlu ol. başka insanlara kendinden fazla değer verme. kendine verdiğin değere paha biçme. aşık ol ama kendin ol.

    her tercih hayatı etkiler, her tercihe kendini de koy. o tercihin içinde sen varsan, o tercih doğru tercihtir.
  • bahşedilmiş bir özgürlük bir hak falan olmadığına inandığım. kötü bir kaç durum içinden seni en az yıpratacak olanı seçme durumu çoğu zaman çünkü. iyi şeyler arasında tercih yapılmaz o olsa olsa istiyorum olur. oysa tercih şu şu şu vardır napayım ben de bunu tercih ettimdir.
  • bazen farkında olmadan verilen bir karardır.
  • en zorun tercih eşit seçenekler arasında yapılandır. geçmişteki yaşanmışlıklar deneyim kılıfı altında maddeleşir, doğru olanı, onaylananı ve eğer uzun dönemli düşünenlerden iseniz uzun vadede sonuçlar kestirip ona göre yaptığınız bir seçimdir.

    ama bunun ötesinde bazı haller vardır ki tercih söz konusu değildir. seçenekler bırakın birbirine yakın olmasını, birbirinin kıyısından köşesinden dahi geçmez. orda zaten tercih değil kabulleniş vardır.

    uzun donemli tercihler akıllıların ya da yara almış ama yaraları iyileşmemiş insanların meselesidir. tutkulu insanların uzun donemde beklemeye mecalleri yoktur. zira uzun vadede hepimiz oluyuz. *
  • "birinin kendini suya attığını varsayın. iki şeyden biri, ya onu kurtarmak için suya atlayacaksınız ve soğuk mevsimde sağlığınızı tehlikeye atacaksınız ya da bırakacaksınız gitsin, o zaman da suya dalmaktan kaçınmanız bazen tuhaf kırıklıklar bırakacak sizde." la chute - albert camus
hesabın var mı? giriş yap