• bir şiirde geçmişte yaşanmış, herkesçe bilinen bir olayı ya da ünlü bir kişiyi hatırlatma sanatıdır.
    örnek:
    hayretinden yusuf'un kavm-i züleyha kesti el
    sen ciğerler zahmını dillere destan eyledin

    bu dizelerde, hz. yusuf'u gören mısır kadınlarının onun güzelliği karşısında şaşırıp elma soyarken ellerini bıçakla kesmeleri olayı hatırlatılmıştır.
  • metinde sözü edilmeyen bir şeye işaret etmek.

    mecnun ile bir mekteb-i ask icre okurduk
    ben mushafi hatmettim o vel-leylide kaldi

    burada leyla mecnun hadisesine bi telmih var mesela.
  • lise edebiyat kitaplarında faruk nafiz çamlıbel in çoban çeşmesi şiirindeki şu dörtlüğünün örnek gösterildiği sanattır.
    leyla gelin oldu, mecnun mezarda
    bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda
    ateşten kızaran bir gül arar da
    gezer bağdan bağa çoba çeşmesi
  • hemen bir örnek verelim..

    a kişisi: adınız defne midir?
    ben kişisi: ya evet, yıllarca hep böyle bildiniz, mesude bahdiyareden şarkılar dinlediniz..
    a kişisi: adınız nedir?
    ben kişisi: defneeeee, şüphe etmeyiniz..
    a kişisi: a bir an tereddüt ettim, ...
    ben kişisi: evet zeki mürende de biz tereddüt etmiştik...

    veya mealen böyle bir şey.. hafızai beşer nisyan ile maluldur oldukta, replik replik hatırlamak ne mümkün o anı?
  • gözlerin iki derin sevda kuyusu
    ve bu sevdaya düşeli yusuf'um ben
    kurtarılmak için sevda yüklü sözlerinin kervanını bekleyen
  • anlatılmak isteneni üstü kapalı bir biçimde söyleme.
  • bir örnek de esrar dede'den gelsin.

    masiva nakşına iplik kadar olma mail
    ehl-i tecridi yolından alıkor bir iğne

    yani diyor ki yaradandan başkasına iplik kadar bile meyletme. çünkü dünyadan elini eteğini çekmişleri yoldan çıkarmaya bir bir iğne yeter. peki telmih nerde burda? iki yerde:
    - birinci telmih iğnede. inanış odur ki îsâ göğe çıkarken yakasında dünya malı olarak bir iğne alır ve bu yuzden de daha fazla yükselemeyip göğün dördüncü katında takılı kalır.
    - ikinci telmih ise ehl-i tecridde. burada da gönderme isa'nın mücerretliğine, bekarlığına.

    bu iki telmihi kullanarak esrar dede, bilinen bir vakaya gonderme yapip o olayi/inanisi hatirlatiyor, tekrar altini ciziyor ve parlatiyor. bu sonuncusu tam da mehmet kaya bilgegilin telmih tanimi:
    "telmih, lügatte ‘parıl parıl parlatmak’ mânâsına gelir. edebiyatta ise temsil yolu ile bilinen bir kıssaya, meşhur bir fıkraya, yaygın bir nükteye, tarihî bir hâdiseye, hâle uygun bir mesele, ilmî bir bahse işâret etmek demektir. bu suretle ifade de parlatılmış hâle gelir" (bkz: edebiyat bilgi ve teorileri)
  • bir dizede ya da beyitte kullanılan bir sözle geçmişteki bir olayı anımsatma sanatına denir.
  • bir sözde açık olarak belirtilmemiş bir noktayı dinleyenin anlamasını sağlayacak biçimde verilen ipucu.
hesabın var mı? giriş yap