• programin metinleri superdi
    iste bikac ornek

    ekranlarin en zalim, en gozu kara programı; televizyon cocugu ba$ladi bile, bu programi izleyebilmek icin tum komplekslerinizden arinmaniz, uyanik kalma umuduna sarilmaniz, her$eyden vazgecip kendiniz olmaniz gerekiyor. bizi arayin; gamdan,tasadan kurtulun; rahatlayin, televizyon cocugu`nda her turlu hizmet mevcut, kulaginizin pasini paul ve andy giderecek, istekleriniz kar$isinda dayanamayan fetdan kizi nefise $ovunu tekrar edecek ve televizyon cocugu tum hiziyla surecek...az sonra...

    ekranlarin sizi ham yapabilecek tek programi televizyon cocugu tum ha$metiyle ba$ladi bile.
    sallanan $eylere ilginizmi var? cevabiniz hayir ise; bu ilgisizliginiz daha ne kadar surecek?
    kinali bebek demet`in yeni albumundeki parcalari hic dinledinizmi? dinlemediyseniz; bu bilgisizliginizi kim giderecek, tahammul sinirinda seyreden canli telefon baglantilarinin ucu kime varacak. cilgin kiz lale`nin et$ini kim sondurecek. tum bu sorulara tek ba$iniza cavap veremezsiniz, uzun lafin kisasi cevaplar televizyon cocugunda az sonra...
  • orta 1 den orta 2 ye geçtiğim yaz yayınlanmaya başlanan ve sayesinde bugünlere kadar büyütüp beslediğim uykusuzluğumun katalizörü olan program. haftanın 4 gecesi(yanılmıyorsam) yeni taşındığımız tekel bloklarındaki evin devasa oturma odasında okan bayülgeni misafir etmiştim televizyonun ışığında aydınlanan mekanda kendisi ve odada ki deve tabanı hoş bir ikili oluşturmuşlardı. sabahın erken saatlerine kadar televizyon seyretmek büyüklerin uğraşıydı ve ben hızlı bir biçimde büyüyordum. mevsim yazdı iyi hatırlıyorum sabahları erken uyanmak çocuk işi değildi ama gece 12 den sonra çocukların dünyası için açık kalan bir meşgale dükkanı yoktu. televizyon çocuğu yayınlanıyordu evdeki tek büyük annem işten eve yorgun dönüyordu balkon kapılarını açıp ceryan yaptırarak anca serinlettiğimiz evde uyumak için gerekli esinti çok kısa sürüyordu gece geç saate kalınca uyumak zorlaşıyordu o yüzden annem uyuyordu hafta içi işe gitmek için hafta sonu da köyde tütün tarlasına gitmek için. kız kardeşim bebekleriyle uyuyodu bütün gün sokakta sek sek oynamak kömür madenlerinde çalışmaya benziyor olmalıydı herhalde o yüzden 12 den sonra onu ayakta görmedim oldukça uzun bir süre. ama ben, benim içim kıpırdıyordu o zamanlar okan bayülgende ergenliğinin erken döneminde bir çocuğun hareketliliğine özdeş bir davranış vardı şimdi düşününce sokakta gördüğümde bu adam bana kesin bi selam verir naber napıyosun der diye düşünmem bu yüzdendir.peki o yaşta bir çocuk için öğretici bir yönü varmıydı bütün bunların kadın vücuduna estetik bir bakış açısıyla bakmayı(bu bakış açısını böyle yorumlayamıyordum o zaman tabii) jansetin havuzda yüzdüğü açılıştan öğrendim. başında da söylediğim gibi uyumamayı öğrendim. yüzyüze olduğunuz biriyle ince ince alay etmeyi öğrendim.gündüz saatlerinde yayınlanan programları aynı hazzı yaşatmadıkları için izlemedim böylece kültür endüstrisinin ürünlerine karşı seçicilik gelişti biraz bende(ki o zamanlar tolstoydan ipek onguna kadar geniş bir yelpaze de bulduğum her kitabı okuyodum ama her tv programını izlemiyordum elbette bu sağlıklı bir tavır değildi). bütün bu öğrendiklerimden sonra hatta yıllar sonra iti bağlasan durmaz diyebileceğim pis bir öğrenci yurdunda sınavlar için sabahlamam gerektiğinde hiç zorluk çekmedim kahveye ihtiyaç duymadım. sevdiğim bir kitabın sayfalarında kayboluyorum gece güne devrediyodu benim umrumda değildi sevdiğim bir şeyi takip edebilmek için uykusuz kalmak gayet basitti. üniversitenin birinci sınıfında bir gece medeni hukuk kitabının başında kaptırmış giderken kafamda televizyon çocuğu başladı beynim o an yaşadığım hazzın kaynağını çağırdı. okulu zorlanmadan bitirdim sanırım bu yüzden okan bayülgene teşekkür borçluyum. kitapları seçmeyi beğenimi farklı alanlarda geliştirmeyi öğrendim peşinden gittiğim his 15 yaşımın yazında televizyon çocuğu izlerken hissettiklerimle aynıydı. sanırım o yüzden televizyon izlemiyorum şimdilerde ama okan bayülgeni ne zaman görsem televizyonda bi naber derim..
  • aram gülyüz tarafından yönetilen, senaryosu aram gülyüz ve müjdat gezen'e ait olan komedi. müjdat gezen, gazanfer özcan, adile naşit, ayşen gruda, aysun güven, fatma belgen, sema eyüpoğlu oynamaktalar. selim naşit de kısa bir rolde görülür.

    düğme bıyıklı muhammer bey (gazanfer özcan) oğlu hüsnü (müjdat gezen) ve zevcesi adile naşit hanım ile mutlu bir hayat sürmektedir.

    eve televizyon alınır. hüsnü sabah akşam televizyon izlemeye başlar. izlediği herşeyi gerçekten yaşadığını sanmakta ve komik olaylara sebebiyet vermektedir.

    mesela, savaş belgeseli izleyip, gerekli kostümleri tedarik ettikten sonra, bir binanın balkonuna çıkarak adolf hitler (bıyık ve üniforma dahil) olarak halkını selamlarken polis tarafından götürülür. adım adım anadolu programını izleyip zeybek olduğunu sanar, o sırada bulunduğu kahvedekilerle kılıç kalkan (sandalye bacağı ve kahveci tepsisi) oynamaya kalkışır, yine tutuklanır. kaçak'ı izler dr kimble hezeyanı içindeyken bir adamı ameliyat etmeye kalkışır falan filan.

    babası meseleyi çözmek amacı ile bir doktora gider. adam önce televizyonu satmalarını önerir, hüsnü'nün çizgili pijaması üzerinde dama çıkıp intihar etme tehdidiyle bu çare işe yaramaz. doktor'un yeni tavsiyesi hüsnü'nün şimdiye kadar hiç tatmadığı zevklere yönlendirilmesinin başarılı olacağıdır. bu işi birtek şey çözer: kadın.

    muhammer bey iki tane kadın tutar parayla (bir tane yetmez. komedi demiştik di mi?) oğlunu baştan çıkarmaları için. planın uygulanması için deniz kenarına tatile giderler mahalleden komşu bir aile ile birlikte. kızlar hüsnü'ye yaklaşmaya çalışır, hüsnü her boş vakitte bir kahve bulup televizyon beslemeli hayaller dünyasında kaybolur. kızlar, bu işe bozulur ve kişisel mesele olarak alırlar, hırs yaparlar, hüsnü'nün yatağına girerler. hüsnü enson "boşver doktor kimbıl'i" der ve kendini bırakır.

    kadın zevkini tadan hüsnü bundan sonra ortalıkta kadın istiyorum diyerek koşmaktadır (kumsal boyunca koşmakta) sonra peşpeşe bir sürü kadınla birlikte oluş sahneleri var, artık yerlerde sürünmektedir.

    baba muhammer bey bundan da hoşnut değildir, tekrar doktora gider. yeni tavsiyemiz hüsnü'nün evlenmesidir. "güzel bir karısı olursa normale döner" denilir. hüsnü'yü beraber tatil yaptıkları ailenin (anne ayşen gruda) kızı ile evlendirirler. düğün hediyesi olarak mahalleli televizyon almıştır.

    gerdek gecesinde kadın hüsnü'yü televizyon başından kaldırmak için bayaa uğraşır. hüsnü diğer odaya giderken televizyona son bir bakış fırlatır. biter.

    yapılan her türlü aşırılığı, ne kadar zararsız ya da komik de olsa, psikiyatrist ve polis yönetiminde bastırma çabaları filmin tamamı. normal olmalı herkes. televizyonun yeni yeni evlere girmeye başladığı zamanlarda izlememek delilik aslında. tabi hüsnü'cük televizyonda izlediği ile yetinmeyip, kendi hayatına da geçirme çabaları ile sorun yaratıyor. ama o da televizyonun vaadettiği yegane şey zaten. adile naşit'in haberleri izlerken ekrana mahçup kesikler atarak makyaj yapmasının sebebi ` :şu an adını hatırlayamadığımhaber spikerine olangizli aşk`ı mesela (bence filmin en güzel sahnesi).
  • 15-16 yaslarinda bi yaz delisi olmustum bu programin bi aksam annemi de cok israr ederek oturtmustum televizyonun karsisina o gece programin konusu sex cikip haliyle mustehcen sahneler boy gostermeye baslayinca yemistim fircayi madem izliyosun gecenin bu saatinde boyle seyler beni neden oturtuyosun diye*

    yine de guzel programdi zagadaki abuk subukluklar yoktu saati itibariylede rating kaygisi yoktu okan abimiz cosuyordu kendi capinda
  • yok mu şu bölümler elinde olan ve youtube'a falan koyacak bir hayırsever diye düşündürten programdır.
  • okan bayulgen'in zaga'dan onceki super programi. atv'de yayinlanirdi. haftada 4 kez yayinlanmasi nedeniyle abuk subuk konuklar olurdu cogu zaman. zaga'dan cok daha eglenceliydi. ustelik janset de vardi ;)
  • neredeyse aylar suren bir promosyon bombasi ardindan canli yayinlanan ilk bolumunden sonra birden durdurulmus, formati degistirildikten bizim hatirladigimiz televizyon cocugu olarak, sefer cok bagirmadan yeniden yayina baslamisti.

    ilk programda konuk olarak deniz baykal'in katildigini, buyuk bir studyonun bir o yanindan bir bu yanindan programin degisik kisimlari icin kosturuldugunu, tv seyircisi kosamadigi icin jimmy jib ile midesinin bulandigini, ay yildiz seklinde bir masa ve etrafinda bar tabureleri oldugunu, okan bayulgen ve yardimci sunucularin suratindan bir seylerin yamuk gittigini anlamistik. radikal olarak programi durdurma karari bu bakimdan basarili olmus olmali. eh o yillarda meksika tipi, bol aksyonlu, ve boyut olarak dev eglence programlari gibi bir heves oldugunu unutmamak gerek. (bkz: cumartesi gecesi atesi)

    bir zamanlar sanki bilgisi olan bir entry idi.
  • hayatımda en cok güldüğüm programlardan biriydi, okula gözlerim pörtlek gitmek pahasına da olsa seyrederdim.

    okan amca lafını kesinlikle sakınmaz, gelen konukları bile uyuz etmekten çekinmezdi. zaga yeniden başladığında sevinmiştim, yanılmışım.
    kendisinin de belirttiği gibi artık gecenin bi yarısında yayınlanan aykırı bir program yapmıyordu.

    (bkz: değişim)
    (bkz: yön)
  • okan bayülgen'in, şişme çekiç ile seyircilere saldirdiği program... yarilmiştim o bölümde...
  • müjdat gezennin 70li yıllar sonlarında çevirdiği komedi filmi.
    televizyondaki film karakterlerine bürünen bir sizofreniği canlandırıyordu. kah doktor kimbil kah mr spock olup halkın arasına karışıyordu..son sahnesinde galata kulesinden belinde roketle fezaya gitmeye çalışıyordu.
    komikti.
hesabın var mı? giriş yap