• sürekli budandığından cüce kalan, çalı boyutunu geçmeyen bu ağaç doğal ortamında yirmi metreyi bulur. bir botanik bahçesinde böylesi bir tarçın ağacıyla tanışma saadetine erişmiş, kendisine kocaman sarılmıştım ki hayatımın en mis kokulu kucaklaşmasıdır.
  • dükkanda demlediğim çaya 1 çubuk tarçın eklememle beraber gelişen olaylar;

    -aroması sayesinde günde 10'ar bardak çayı şekersiz içmemize yaradı,
    -dolayısıyla haftada bir kutu kesmeşeker alma zorunluluğumuz bitti,
    -sevgilinin göbeğinde sanki milimetrik bir ufalma gözlemlendi,
    - gelen müşterilere çay teklif edildiğinde her zaman "evet" cevabı alırken ama tarçınlı denildiğinde çoğunlukla "hayır" cevabı gelmeye başladı,
    -haliyle çay ikram etme derdi kalmadı,
    -bir de tadı o kadar güzel ki insanın yanında sigara içesi gelmiyor...

    vay be tarçın, ne iyi ettinde aklımıza geldin...
  • türkiye'deki köpeklerin %70'inin ismidir.

    neden? bilmiyorum. neyin furyasıysa bu?

    bir diğeri de viski.

    büdüt: renkleri taba olduğu için/miş. neyse ki tarçın koymuşlar köpeklerin adını ya hepsinin adı taba olsaydı?
  • tarçın sözcüğünün kökeni malum, dar-ı çin yani "çin ağacı". batı dillerine geçen cinnamon sözcüğüyse malay dilinden gelen "kayu manis" sözcüklerinden kaynaklanıyor. kayu manis, tatlı odun demek. endonezya ve malezya'da konuşulan bu dilden önce aramcaya quinimun, buradan ibraniceye kinamom, onlardan yunanlılara kinnamomon ve buradan da latinceye cinnamon olarak geçmiş.
    çin tarçınına "cinnamomum cassia" deniyor ki bu da bana fena halde cinebonus arcadium'u çağrıştırıyor. bir gün bağırsaklardan bir türlü salınamayan gaz sonrası gidilen acil serviste öğrendiğim kadarıyla da tarçın nefis bir gaz söktürücüymüş. osurmak isteyip de başaramayanlar da bu harika bitkinin hizmetlerindne yararlanabilir.
  • baharatların en mis kokulusu. sütlü tatlıların, ayvalı kuzu etinin, z.yağlı dolma-sarma içlerinin vazgeçilmezi.

    uyanır uyanmaz kahvaltı etmeyi sevmediğim için, sabahları önce biraz su içip, sonra bir tatlı kaşığı dolusu bala, bir çay kaşığı tarçın, yarımşar çay kaşığı da zencefil ve zerdeçal karıştırıp yutuyorum. üstüne de biraz limon sıkılmış bir bardak su daha. hem kendimi iyi hissettiriyor hem de kahvaltıyı uyandıktan bir saat sonra yapabilmeme olanak tanıyor.

    insülin direnci'ni kırdığı da söylenir.
  • bilimsel çalışma prensibini bilmesem de, oruç tutarken açlığı bastırmakta çok etkili olduğunu gördüğüm hede. sahurda hap büyüklüğünde bir parça kabuk tarçın çiğnenmeden yutulursa gün boyunca kan şekerini dengeliyor. oruç kafayla kırmızı ışıkta beklerken dark side a geçmeyi geciktiriyor. bir yerden duyduğum ve deneyip bizzat faydasını gördüğüm bir bilgidir.
  • kızıl-kahve rengindeki tüm ev hayvanlarının genel adı. parkta dolaşmaya cıkarsınız köpeğinizle. biraz uzaklaşır. 'tarçıııııııııııııın gel oğlum' dersiniz. bütün tasmasız golden'lar size koşar.
  • kazandibi, aşure, tavuk göğsü, sütlaç, sahlep, boza'nın baş tacı, kekin, kurabiyenin can dostu.. onsuz hep eksikler..

    mutluluk, koku ve tattan ibaret olsaydı, adı muhakkak ki tarçın olurdu.

    ayrıca, benden duymuş olmayın ama, damla sakızıyla da büyük bir aşk yaşıyor.
  • isveclilerin her bir boka attigi baharattir. bugune kadar tahammul edebiliyordum (hatta kanelbullar i gayet sevdigim dogrudur), ama bugun ufak konservede hamsi fileto* aldim, actim, buram buram tarcin kokuyor. lan baliga tarcin mi atilir? hadi tamam az bisey attin, ona da neyse, resmen tarcin boca edilmis, bu nasil istir arkadas? neyin kafasidir? utanmasan kendi koluna tarcin dokup yiyecen mi nedir?
  • gayet ciddi bir toplantıda, " ölçün, biçin, tartın" demek isteyen bir müdürün dilinin şahane bir şekilde sürçmesinin sonucu ağzından çıkan kelimedir. o anda gülemedik belki ama seneler geçti hala gülüyoruz bak.
hesabın var mı? giriş yap