• geçtiğimiz hafta skyturk'te bir programın konuğuydu. yaptığı korkutucu savunmasından bahsediliyordu ve gayet içten bir şekilde; "e napayım, ben oyunun savunma tarafında iyi olmaya çalışıyodum ki arkadaşlarım hücumdaki kazmalığımı affetsin" cümlesini kurdu. bir kere daha sevdim kendisini. adam kendisiyle barışıkmış zaten oynarken de.
  • küçükken kendisini 13 numarayla izlemekten dolayı sanki 13 numarayı hep takımın pivotu giymeliymiş gibi bir düşünce oluşmuştu kafamda. ender arslan'in 13 numara giymesine hala alışamadım.
  • final four kabızlıgımızın had saffada oldugu senelerden birinde barcelona deplasmanında üc sayının biraz ilerisinden topu alıp 4 kişinin arasına girip tek elle smac yapmışlıgı var.
    ertesi sene spor gazetelerinden biri o smacı kapak yaparak basketbol fiksturu vermişti.fotografta tamer abi'nin o 4 kişinin arasından smacı gözlerini kapayarak yaptıgı görülmüştü.belki de tamer abi'nin basketbol hayatında yaptıgı en güzel hareket böylece güme gitmiştir kanımca.
  • sanırım aydan siyavuş, ama tam emin değilim, sorulması üzerine tamer oyguc un ribaund yeteneği ile ilgili güzel bi laf etmişti: "eh tamer dediğiniz bir ağaçtır, dallarına da bi kaç top takılsın yani..." diyerekten...

    ayrıca onca avrupa kupası euroleague bilmemne maçı ve onca uçan kaçan zencisi, digbeu su, milic i falan arasinda, gordugum gorebilecegim en guzel smaci yapmis kisidir..bi milli macta, ki bulgaristan ile oynuyorduk yanılmıyorsam, trailer olarak gelip potayi yikmisti...
  • fi tarihinde, dudaklarından tebessüm kalbinden basketbol sevgisi eksik olmayan bir basketbol yazarı tarafından kafasına silah dayanarak tehdit edilmiş olduğu sıklıkla dillendirilirdi.
    şöyle ki; efes pilsen ile ülker'in yoğun bir çekişme yaşadığı vakitlerde sevgi pıtırcığı şapka insanı tempra marka bir otomobil almış. bunun üzerine de tamer, bu zatın ülker'e verdiği desteğe şaka yollu dokundurarak "hayırdır abi arabayı ülker mi aldı" der. yazarın dudakların tebessüm yine eksik olmaz lâkin geri dönüşü muhteşem olacaktır. aradan birkaç gün sonra bir antrenman çıkışında tamer'i yakalayıp kafasına bir silah dayayarak "bir daha konuşmayacaksın ulan" şeklinde yüreği basketbol aşkıyla çarpan bir serzenişte bulunur. rivayet bu ya, hakikat bilinmez tabii.
  • gereksiz bir ayrıntı ama, aklıma gelmişken yazayım. yıllar önce şans kapıyı çalınca adlı program bayağı izlenirken, bir yarışmacıya basketbol ile ilgili bir görev vermişlerdi. adam 40-45 yaşlarında bir aile reisiydi. yanlışım yoksa görevi bildiğin basket atmaktı. işte bu adama tamer oyguç koçluk yapmıştı, programa hazırlandığı süre boyunca adama ders vermişti.
  • küçükken "lan bu amma süt içmiştir haaa" dediğim basketçi.
  • tamer oyguc basketbolu 2001-02 sezonunda en son galatasaray'da forma giyerek birakmistir. oyle bir birakis olmustur ki once takimdan inceden kaybolmus daha sonra menejer-abi kiliginda gs bench'inde yerini almistir. bir itu - galatasaray hazirlik macinda ayazagi'daki salona macin bitimine 1 dakika kala elindeki "menejer not defteri" ile gelip bench'in arkasindan yuruyerek baskan yalcin granit'le tokalasmasi vardir ki bu efsane sahne tamer oyguc'un ne kadar efsane bir "naber baba" oldugunu gosteren yegane anlardan biridir: tamer oyguc gec uyanmistir ve takimin menejeri olarak maca anca 1 dakika kala yetismistir.
  • kendisinin abdi ipekci spor salonu insaati sirasinda el arabasiyla cimento tasirken cekilmis fotograflari mevcuttur.artik cussesinden mi yararlaniyorlardi,dalga mi geciyorlardi orasini bilemiyorum.
  • dün $ahit olduğum üzere son zamanlarda akü pazarlamaya ba$lamı$, reklam vermek için dolmu$çularla muhabbete giren eski efes pilsenli, fiat uno'ya sığamayan insan.
hesabın var mı? giriş yap