• daha önce de dile getirdim, ama gerrain'den sonra diyince okunuyor diye tekrar ediyorum: türkiye'deki sohbet programlarının en büyük hatası kimsenin alenen sarhoş olamaması. hep karaktere yedirmeye çalışıyorlar. o anlamda oyunculukta sarhoş taklidi yapmanın tam tersi. onda da her türlü karaktersizlik sarhoşluğa yedirilmeye çalışılır.

    ideal senaryo şu: alkol masada olacak ve göstere göstere içilecek. o zaman herkes çok iyi, herkes birbirini çok seviyor meselesi gayet anlamlı oluyor. öteki türlü düz, ayık adamlar öyle takılınca anlaşılmıyor, ters miknatisma yapıyor.
  • türkiye'deki ilk örneği rüstem batum tarafından verilen, kelime hakimiyeti ve ciddi bir kültürel altyapı isteyen televizyon program formatı.
    bu işi yapabilecek yaiki ya üç insan vardır. onlar da ne hikmettir ortadan kaybolmuşlardır.
    yerini alan fantaaaazi müzik sanatçıları sayesinde talk show tarihinin en kitch programları ülkemizde yapılmaktadır.
  • scott weiland purple yayınlandıktan sonra eroin bağımlısı olup da rehabilitasyon merkezine yollandığında, paraları bittiğinden olacak, geride kalan stp üyeleri "ten inch men" adlı bi gruptan, "dave coutts" diye bi adamı yanlarına solist diye alıp talk show'u kurmuşlar. bi tane de albüm çıkarmışlar kendi adlarını taşıyan.
    97' senesinde çıkmış bu albüm. içinde de bir sürü şarkı varmış felan. edinip dinlemek istiyorum ben de.
    (allmusic.com'dan edindiğim bilgileri kaynak gösteriyorum entry için.)
  • talk show yapmak için gerekenler;

    * götü-başı açık, kelime haznesi dar, hafif-meşrep bir konuk.
    * dana gibi bağıran ve konuşabilen bir sunucu.
    * programı her hafta arayıp mal mal sorular soran ve küçücük beyninin dörtte üçünde "masturbasyon günah mı" uktesini taşıyan kızlar.
    * ellerindeki pankartları düz tutabilmekten aciz, sunucu bağırdıkça gaza gelen bir de her boku alkışlayan stüdyo konukları.
    * arada skeç denilen ve programın tek izlenebilir yanını oluşturan bölümler.
    * ısrarla götü-başı açık, kelime haznesi dar, hafif-meşrep bir konuk.
  • türkiye'deki örnekleri karşılıklı yıkama yağlama üzerine kurulu program formatı.
    genel olarak şöyle ilerler:

    "yeni filmine de bayıldım... zaten senin filmin olunca akan sular durur"
    "aaaaa ama senin de programın çok güzel...bak kimsenin programına gitmem sana geldim"
    "canımsın"
    "bebişimsin"

    "biz çok eskiden tanışırız"
    "tabii tabii..."
    "bu arada sevgili yönetmenimize de buradan kucak dolusu sevgiler"
    "ayyyyy kıvanç abi bitanedir evet!"
    "tatlımsın"
    "bitanesin"

    "ay senin sesin de çok güzel hadi bi şarkı söyle"
    "ay sen de çok güzel dolma sararsın."
    "bu arada şener abi'ye selamlar! o da çok sever sarmayı"
    "şener abi bitanemiz"
    "ayyyy çok özledim! buradan şener abi'yi muck kocaman öpüyorum. tontişim özledim seni"
    "minnoşumsun"
    "pudingimsin"

    oturup bir de bunu saatlerce izleyen var.
  • bu talk show'ların en tatsız yeri programa katılan popçu'nun şarkı söyleyebildiğini kanıtlamak için mikrofonu eline almasıyla başlar. önce albümündeki şarkıların nakaratlarını avaz avaz okuyarak muhabbeti böl-sik taktiğiyle berbat eder, sonra çok yönlü olduğunu göstermek için türk halk müziği falan söyler. çoğunlukla beceremez ama sesini kanıtlamak için şarkıya katılan diğer popçular da karışınca o aradaki detone sesin kimden geldiği pek anlaşılmaz. arabeskçilerin eski filmlerde bir anda türküye başlaması gibi muhabbetin ortasında yırtık dondan çıkar gibi pörtler bu zıpçıktılar.

    lan eskiden ne güzel böyle haybeden albüm çıkarmış adamlar çıkar 2 playback yapardı, zaplar geçerdik. sonra playback'i kötüleme modası çıktı. dandik şarkıcılar çıplak sesle şarkı okuyunca daha iyi olduklarına inanmaya başladılar. ne kadar kompleksli adam varsa eline mikrofonu alıp camış gibi bağırmaya başladı.
  • bazen talk-showcuların zorlandığı programlar. özellikle beyaz ve okan bayülgen, programlarına farklı kesimlerden çok konuk alıyor. okan son zamanlarda iyice abarttı. birbirlerinden ilgisiz alakasız kişiler... mesal bir manken, bir rockçı ve bir arabeskçi... bazen bu insanlarda aynı anda konuşmaktan o kadar yoruluyorlar ki... yüzlerinden bile okunuyor. sohbet başlatamıyorlar o birbirinden alakasız insanlar arasında. aslında, bunun çözümü çok basit. koyacaksın önlerine iki kadeh rakı. rakı istemeyene votka-limon... bak bakalım nasıl güzel oluyor program. ne gergin an kalır, ne de sıkıcı muhabbet. 3 kadehte belki de birbirinden nefret eden rockçıyla arabeskçi nasıl kanka oluyor. o manken nasıl kahkahalar atıyor.
  • sanıyorum talk show bizim kültürümüzde ve yaşayışımızda yok. 70 milyon insanın yaşadığı memlekette beyaz show veya okan bayülgen'e alternatif bir adam çıkamıyorsa, bunun başka bir sebebi olamaz. demek ki talk show direkt olaraktan batı medeniyetlerine has bir kültür. en fazla konsept olarak taklit edilebiliyor, fakat daha ilerisine gidebilmek, yaratıcılık katabilmek ve hatta aynı tadı yakalayabilmek bile mümkün olmuyor.
    denemelere kalkışanlar levent kırca'dan hallice taklitlerle, tiplemelerle ortaya çıkıyor. sonrasında beyaz show ile şahan çıkabilir karmasına benzeyen bir hal alıp, yavaş yavaş sıçar adımlarla ortadan kaybolmaya mahkum oluyorlar. öyle komik bir durum ki, daha beyaz show veya diğer showlar bile kendini bulamamışken taklitleri ortaya çıkıp kendilerini imha ediyorlar.
    olmuyor. olamıyor.
hesabın var mı? giriş yap