• her tarafımıza işlemiş olduğu için hakkını yeterince veremediğimiz, yeterince şaşıramadığımız bir icattır synthesizer.

    oysa ki ses üretiminin yüzyıllardır yalnızca tel titreştirmek, hava akımı eğip bükmek gibi temel yöntemler ile yapılageldiği ilk çıktığı dönemlerde, "daha önce kimsenin duymadığı, hayal dahi edilmemiş sesler" olarak etki etmiştir insanlığa.

    kızılötesi spektrumda görebilmeye başlamanın ya da en azından daha önce hiç görülmemiş bir renk keşfetmenin kulak muadili gibi bişey.
  • öğrenmek isteyen kişiler için en güzel kaynağın youtube da max konyi isimli bir kanadalıya ait olanı olduğunu düşünüyorum. fakat ingilizce ne yazık ki. kendisi synth'lere ses tasarlayan bir kişi olarak da çalışmış zamanında, bilgili bir insan ve çok güzel bir öğretmen.

    https://www.youtube.com/watch?v=bhmdnskqvqu

    https://www.youtube.com/watch?v=hebxy5caine

    bu videodan başlayabilirsiniz. mai tai müzik üretme programı olan (daw diye de geçer) studio one içerisinde bulunan bir synth'in ismi. ayrıca kendisinin ikişer saatlik iki adet canlı yayını bulunmakta orada daha da detaylı bir şekilde anlatıyor.

    ingilizce bilmeyen içinse mixyap kanalında emrah çelik'in anlattığı güzel bir anlatım mevcut. max konyi kadar detaylı anlattığını düşünmüyorum ama kesinlikle izlemenizi öneririm.

    https://www.youtube.com/watch?v=3ce1forbk48
  • halk arasında her türüne org denen enstruman.
  • özellikle analog synthesizerlar kendinizi evrim teorisinin ortasında hissettirir.elinizde temel ses dalgaları ve parametreler,pırkaladıkça "anaaa keman oldu" , "anneee piano yaptıııım" diyesiniz gelir.tabii ki onlar hiçbirzamangerçekçi tonlar değildir.zaten işin keyifli yanıda tonların gerçek olmayışıdır.
    hele polyphonic leri tadından yenmez tonlarına doyum olmaz.oscilator ve filtrelerle mükemmel tonlar yakalanır.hergün aynı tonları çalmaktan sıkıldığınızda,yeni tonlar yazabilmeniz, hatta kaydedip daha sonra da kullanabilmeniz de gerçekten güzel bir duygu.
    ileri derecede ilgilenenler için (bkz: absynth)
  • kitaro, vangelis, jean michel jarre, klaus schulze gibi nice ustaların elinde mucizeler yaratan müzik aleti. daha önce hiç duyulmamış seslerden oluşan bir evren yaratmak, bu alet sayesinde mümkün. şarkıya ya da diğer müzik aletlerine eşlik etmek ya da çeşitli akustik müzik aletlerini taklit etmek için değil de, kendine özgü işlevine uygun kullanıldığında bir oxygene, bir silk road volume 2, bir direct gibi albümler çıkıyor ortaya ve tabii diğerleri.

    doğadan görüntüleri müzikle betimlemek, uzayın sonsuz boşluğundan hikâyeler aktarmak ya da sözleri kullanmaksızın duygularını anlatmak isteyenler için en geniş olanakları sunar bu alet. kıymeti bilinmiyor, o ayrı.
  • kişiliksiz olmakla suçlanan alet. akustik müzik aletlerinin kendine özgü sesleri var, bunun yok ya, ondan böyle diyor millet.

    aletin kişiliği birebir sensin, anlamadın mı? sen öyle bir ayar yaparsın ki, gökkubbe altında bugüne kadar duyulmamış bir ses elde edersin. hiçbir akustik müzisyen de bunu çıkartamaz. daha ne?!?
  • ''gelecekten gelen sesler'' olarak nitelendirilirdi bu enstrümandan ve tabii ehlinin elinden çıkan sesler. bu sesleri duyunca yepyeni bir renk görmüşlüğün şaşkınlığına benzer bir şaşkınlık yaşanırdı. ilk gençliğimizde neden depeche mode dinliyorduk sanıyordunuz? ya da ''elektronik pop'' denilen seksenli ve doksanlı yıllarda fırtına gibi esecek olan yeni janra ne sebep olmuştu? synthesizer, sadece pop müziğe değil, gitarlı ve davullu klasik grupların hakimiyetindeki rock müziğe de alternatif bir yol getirmiş, hatta kendi yolunu bulup - gelecekten gelen sesler dedim ya - bu tanıma layık new age janrını da ortaya çıkarmıştır.
  • pahalı alet. şöyle kaliteli, işi görecek bir analog synth için 5 basamaklı dolar cinsinden rakamları hazırlamak gerekiyor. iki s kuralıyla bilgisayar yazılımıyla halletmek ise aynı zevki vermiyor. :/
  • 80s sound ının baş mimarı..
hesabın var mı? giriş yap